Hanifenin Kızlık Zarı
Adım Koray. 36 yaşında, evli ve iki çocuk babasıyım. Cep telefonu ve bilgisayar tamiri işi yapıyorum. Daha önce bir çırağım vardı ama işler iyi gitmemeye başlayınca çıkardım, şimdi tek başıma çalışıyorum.
Bir süre önce, hemen yanımdaki dükkanda terzilik yapan Faruk abi elinde laptopu ile geldi. Laptopu açamadığını, açıldığındaysa ekranın donduğunu, muhtemelen virüs bulaştığını söyleyerek benden format atmamı istedi.
“İçinde kurtarmam gereken şeyler varsa onları yedekleyeyim mi?” diye sorduğumda,
“Gerek yok, hepsini sil, önemli bir şey yok zaten!” diye cevapladı.
Faruk abi bu laptopu yeni almıştı. Bundan önce masaüstü bilgisayarı vardı ve çokça sorun çıkartan eski bir modeldi. Laptopu kendi yöntemlerimle açtım, epeyce virüsle dolduğunu ilk anda anladım.
Faruk abi internette girilmedik seks ve porno sitesi bırakmamıştı ve kullandığı antivirüs programı da dandik olduğu için içine her türlü trojan, virüs vs. bulaşmıştı.
Faruk abi oldukça muhafazakar, tutucu bir adamken, bilgisayar başında tam bir porno müptelası olmuştu. Ancak işin ilginç yanı, Faruk abinin gay ve travesti sitelerinde de epey gezindiğini, vakit harcadığını gördüm.
İnternet geçmişini silmediğinden, yada virüs nedeniyle silemediğinden, girip çıktığı bütün siteler gözümün önündeydi. İçimden (Vay Faruk abi vay!) dedim gülümseyerek. Dini bütün, ibadetini kaçırmayan bir adamdı, ama nefsine hakim olamadığı ortadaydı.
Bir antivirüs programı ile temizlenemeyecek ölçüde dolmuştu laptop ve gerçekten de tek çare format atmaktı. Her ne kadar Faruk abi gerek yok demiş olsa da, ben ne olur ne olmaz diyerek, içindekileri yedeklemeye karar verdim. Daha önce başıma birkaç tatsız olay gelmişti çünkü.
Laptopa boş bir harici hard disk bağlayıp, masaüstünde, belgelerimde vs. ne varsa hepsini kopyalamaya başladım. Bunun dışında hard disk ikiye bölünmüştü ve ‘D’ sürücüsünün içinde de birkaç klasör vardı. Onları da kopyaladım. Her şey bittikten sonra da, güzel, temiz bir format attım. Sağlam bir antivirüs programı kurdum.
İki saat kadar sonra Faruk abi gelince,
“Al abi, tertemiz oldu. Çok iyi bir virüs programı kurdum, bundan sonra virüs falan giremez!” dedim.
“Eyvallah Koray, valla uğraşıp durdum bir türlü işin içinden çıkamadım!” dedi. Sonra da, “İçindekiler gitti mi komple?” diye sordu.
Bunu söylerken yüzünde değişik bir ifade vardı. Sanki (İnşallah silmişsindir!) der gibiydi. Muhtemelen internette yediği naneleri öğrenip öğrenmediğimi merak ediyordu ve endişesinin kaynağı buydu.
“Evet abi, dediğin gibi yaptım. Direkt format attım, hepsi silindi!” dedim. Cevabıma sevinip,
“Eyvallah, sağ olasın!” diyerek gitti. Oysa yediği haltlardan haberim vardı. Hem verileri de kurtarmıştım, ama söyleme ihtiyacı hissetmedim. Nasıl olsa gözden çıkarmıştı onları, şöyle bir bakıp atardım çöpe…
Ertesi gün öğleye doğru işim yokken harici hard diski bilgisayara bağladım, antivirüs taraması yapıp temizledim. Faruk abinin verileri arasında ne var ne yok diye merak ediyordum. Verilerin pek çoğu resimlerden oluşuyordu ve resimlerin çoğu da çocuklarına aitti. Üç kızı vardı Faruk abinin…
Resimler arasında gezinirken kızlarından hariç karısının da resimleri görünmeye başladı. Faruk abinin karısı Hanife abla tesettürlü, daha doğrusu çarşaflı bir kadınken, buradaki resimlerde başı açıktı.
Ara sıra kocasının dükkanına geldiğinde görüyordum kendisini. Hatta bazen kocasına yardım etmek için çalıştığı da oluyordu. Çarşaflı bir kadın olmasına rağmen yıllardır Faruk abi ile komşu olduğum için bana karşı soğuk değildi, merhabalaşır, selam verirdi. Karımı ve çocuklarımı sorardı.
Fotoğraf makinesi ile evde çekilmiş resimlerdi bunlar. Koltukta otururken, mutfakta bir şeyler hazırlarken, yada çocuklarıyla beraber olduğu resimlerdi. Hepsinin aynı gün çekildiği anlaşılıyordu.
Üzerinde uzun, siyah bir etek vardı. Üstüne ise göğüs kısmı açık, beyaz gerdanını gösteren, kahverengi kısa kollu bir bluz giymişti. Memeleri iri ve şişkindi. Resimler yüksek çözünürlüklü ve kaliteli olduğundan bluzun altındaki sutyeninin izini rahatça görebiliyordum.
Göbeği hafif çıkıntı yapmıştı ve göbek deliği de ince bluzun altında fark ediliyordu. Ayakta olduğu resimlerde ise siyah ve bedenine oranla dar kalan eteğinin altında beliren kalçaları ve götü de gözümden kaçmamıştı. Hatta külodunun izi bile belli oluyordu.
Hanife ablanın sırtına dökülen kumral saçları vardı. Resimleri yaklaştırınca, çenesinde, dudaklarının üzerinde ve yanaklarındaki ince tüyler bile net bir şekilde belli oluyordu. Bembeyaz, güneş yüzü görmemiş kolları, koynu ve yüzü ile çekici bir kadındı.
İri, kahverengi gözlerinin üzerinde pek de bakımlı durmayan kalın kaşları, ince pembe dudakları ona ayrı bir hava ve çekicilik katıyordu. Öyle ahım şahım bir güzelliği yoktu, ama doğal bir seksilik vardı kadında…
Doğrusu onu bu haliyle gören her erkeğin sikini kaldıracak bir kadındı. Ve benim de sikimi kaldırmıştı. Resimlerine baktıkça sikim sertleşmiş ve kazık gibi olmuştu.
Oysa bu resimlerde hiçbir şey yoktu, ama Hanife ablayı yıllardır kapalı bir kutu gibi görüyordum ve şimdi de o kutunun içindekileri görünce sikim kalkmıştı. Dükkana birisi girse ayağa kalkacak halim yoktu. Belki de yasak bir şey yapmanın verdiği heyecan da vardı işin içinde… Abi dediğim adamın mahremine bakıyordum.
Bu arada büyük kızı Ayşe’nin de başı açıktı resimlerde. Annesi kadar olmasa da fena sayılmayacak bir güzelliği ve çekiciliği vardı onun da… Ve diri, körpe güzelliği…Annesinden biraz daha kısa kalıyordu. Daha önce birkaç kez telefonu arızalandığında tamir etmiştim.
Babasının yanına her geldiğinde bana da bir merhaba demekten çekinmezdi. Türbanlı bir kızdı, ama buradaki resimlerde koyu kahverengi saçları omuzlarına dökülüyordu.
Onsekiz yaşlarında bir kızdı Ayşe. Yaşına rağmen memeleri erkenden olgunlaşmış, iri, sulu birer şeftali gibiydi. Annesininki gibi kısa kollu bluzunun altında top gibi şişkin görünüyorlardı. Meme konusunda annesinin ikizi gibiydi.
Son klasörde ise Faruk abinin ve karısıyla kızlarının kimliklerinin arkalı önlü resimleri vardı. Abla dediğim kadının benimle aynı yaşta olduğunu görünce çok şaşırdım. Oysa benden büyük gösteriyordu, ama gerçekte aynı yaştaydık.
Kimlikte başörtülü bir resmi vardı. İnce pembe dudaklarında hafif bir gülümseme belirmişti. Kızı ayşe ise tahmin ettiğim gibi 18 yaşındaydı, ama buradaki resimde daha küçük gösteriyordu. Ortanca kızı 14, en küçüğü ise 8 yaşındalardı. Hanife çocuk denecek bir yaşta evlenmiş ve 18 yaşında da anne olmuştu.
Kimlik resimlerinin olduğu klasörde bir de gizli klasörün olduğunu gördüm, ama içeri giren bir müşteri nedeniyle açamadan kapattım. O gün başka da bakamadım. Ancak ertesi gün akşam üzeri işim bittiğinde gizli klasördekilere bakma fırsatım oldu.
Klasörün içinde resimler ve birkaç video vardı. Klasörü yanlışlıkla gizli yapmıştır diye düşünürken, ilk resmi açınca öyle olmadığını anladım.
Yatak odasında çekilmiş bir resimdi ve bu resimde Hanife’nin altında diğer resimlerdeki siyah eteği vardı, ama üstünde sadece sutyeni ile duruyordu. Yüzü görünmüyor, sadece boynundan aşağısı görünüyordu. Beyaz sutyeni memelerini zor zapt ediyordu. Sutyenden taşacakmışçasına şişmişti memeleri.
Sikim bir anda sertleşmeye başladı. (Bu ne amına koyayım?) dedim heyecanla.
Bir sonraki resimdeyse ellerini arkaya atmış, sutyenin kopçasını açmaya çalışıyordu. Kalbim küt küt atmaya başladı. Sikimin sertliği de her saniye çoğalıyordu. Hard diski çıkardım bilgisayardan. Kalktım ve servisteyim tabelası asıp dükkanın kapısını içerden kilitledim. Sonra da dükkanın arkasında kalan ve önden görünmeyen tarafa geçtim.
Burası penceresi olmayan, küçük oda gibi bir yerdi. Tamir ve bakım işlerini yaptığım tezgahla beraber birkaç sandalye koymuştum. Hemen harddiski buradaki masaüstü bilgisayarına taktım.
Ekran açılır açılmaz o klasöre girdim büyük bir heyecanla ve üçüncü resme tıklayıp açtım. Bu resimde de Hanife’nin elleri arkadaydı, sutyenin kopçasını açmıştı, ama henüz çıkartmamıştı. Faruk abi seri halde, arka arkaya çekmişti bunları.
Bir elimi sikime atarken hemen diğer resme geçtim. İşte bu resimde Hanife’nin memeleri karşımdaydı. 27 inçlik ekranımı kaplıyordu memeleri. Etli birer zeytin tanesini andıran meme uçlarını hafif pembe meme başları çevreliyordu.
36 yaşındaki Hanife’nin memeleri 3 çocuk doğurmasına rağmen henüz sarkmamıştı. Dolgun memelerinin uçları bir genç kızınki kadar dik olmasa da kalkıktı halen…
Sikim kazık gibiydi artık. Pantolonumun önünü açtım ve sol elimi sikime atıp sıvazlamaya başladım. Çıkık, ince siyah tüylerle kaplı karnı ve göbeği yuvarlaktı. Büyük bir heyecanla sonraki resme geçtim.
Bu resimdeyse memelerini alttan kavramış ve kaldırmıştı. Yüzü görünmüyordu yine. Elimi külotumun içine attım. Ardından gelen resimdeyse elleri yine memelerindeydi.
Sonraki resimdeyse siyah eteğini indiriyordu. Devam eden resimde beyaz pamuklu külotu ile kaldığında sikimin kafasından zevk sıvıları gelmeye başlamıştı bile. Güneş yüzü görmemiş, un gibi bembeyaz bacakları ve kalçaları tam karşımdaydı.
Hanife (1), resim №2
Resimleri yaklaştırıp bakınca ince siyah tüyler haricinde bacaklarında ve kalçalarında bir şey olmadığını gördüm. Kalın lastikli külot kasıklarını sıkıyordu. Resmin yüksek çözünürlüğü ve netliği amının külotta çıkardığı izi bile belli ediyordu.
Arkasından gelen resimdeyse sıra külota gelmişti ve Hanife külotunu indirirken öne doğru eğilmişti. Memeleri sarkmıştı bu resimde aşağı doğru.
Ve nihayet onuncu resimde Hanife’nin amı karşımdaydı. Etli, hafiften kararmış am dudakları vardı. Amının üzerinde ve etrafında, kasıklarında bir miktar ama uzun olmayan siyah kıllar vardı. Kalbim duracak gibiydi artık…
Faruk abi neden böyle resimler çekmişti bilmiyorum, ama iyi ki çekmiş demekten kendimi alamıyordum. Onu dinleyip de verileri yedeklemeseydim bu hazineden mahrum kalacağım da aşikardı.
Daha fazla o halde kalamadım ve kalkıp pantolonumu ve külotumu çıkardım. Resimlere bakarken sikimi sıvazlamaya başladım.
Diğer resme geçtiğimde Hanife’nin kışkırtıcı götü tam karşımdaydı. Derin, yassı bir tabağı andıran bel çukurunda ince siyah tüylerden epey vardı. Ama dolgun göt yanaklarında kıldan, tüyden eser yoktu, tertemizdi.
Elim sikimin kafasından gelen zevk sıvıları ile ıslanmıştı. Kendimden geçer gibi oluyordum, boşalacaktım nerdeyse. Ama kendimi tuttum ve sonraki resme geçtim.
Hanife yatağın üzerinde köpek gibi domalmıştı ve Faruk abi bu şekilde arkasından çekmişti resmini. Amının derin yarığı ve hafiften ayrık duran göt yanaklarının arasında koyu kahverengi bir çukuru andıran göt deliği karşımdaydı.
Artık daha fazla duracak halim kalmamıştı. Elime bolca tükürdüm ve şiddetle 31 çekmeye başladım. Saniyeler sonra büyük bir hınç ve şehvetle boşalırken gözlerimi karşımdaki resimden ayıramıyordum.
Döllerim elime, kasıklarıma, sikime ve oradan oturduğum eski koltuğa akmıştı. Boşalmanın verdiği rahatlık ve yorgunluk tüm bedenimi esir almaya başlamıştı. Bir süre gözlerim kapalı halde kaldım. Sonra da eski bir bezle sikimi ve elimi, kasıklarımı sildim. Şimdi rahatlamıştım, o nedenle hemen diğer resme geçtim.
Resim açılır açılmaz, “Uhhhh!” dedim yüksek sesle. Çünkü Faruk abi sol elinin baş ve işaret parmakları ile karısının göt deliğini açığa çıkartırken çekmişti bu resmi. Göt deliği en ince ayrıntısına kadar ekranımı kaplıyordu.
Hanife’nin göt deliğinin ağzında kısa siyah kıllar ve onun etrafında ise kıl kökleri vardı. Deliğin etrafında birkaç küçük sivilce vardı ayrıca. Göt deliğinin ağzındaki ince, kahverengi deri bir noktayı andıran deliğin içine doğru sanki akıyor ve orada kayboluyordu.
Hanife’nin götten sikilmediği belliydi. Deliğin darlığına bakınca anlaşılıyordu. Terlemiş ve ıslak görünen delik fotoğraf makinesinin güçlü flaşı altında parlıyordu. İnce ve uzun bir saç teli göt deliğinin hemen üzerindeydi.
Hemen diğer resme geçtim. Bundaysa Faruk abi aynı şekilde, ama bu kez amını aralıyordu Hanife’nin. Kalın, etli am dudaklarının arasında sulu ve pembe, insanı yakıp kavuran amının içi sanki ekranımda değil de gerçekten tam karşımdaydı.
“Helal olsun sana Faruk abi!” dedim heyecanla. Boşalsam da heyecanım yeniden yavaş yavaş artmaya başlamıştı. Sikim de yine sertleşiyordu.
Sonraki resimdeyse göt deliği ve amı bir aradaydı. Hanife götünü yukarı kaldırmış ve Faruk abi bu haldeyken çekmişti resmi. Göt deliği yukarı bakarken biçimli amı tam karşımdaydı.
Etli, koyu am dudaklarının arasından amının ıslak ve kaygan pembeliği görünürken üstte minik bir boşluk vardı. O boşluğun içinde de ayrıca kara bir boşluk daha vardı. Adeta bir mağaranın girişi gibiydi.
Amının ve göt deliğinin etrafındaki kılları ve kıl köklerini tek tek sayabilecek kadar netti resim. Amı ile göt deliğinin arasında hafiften şişkin bir sivilce vardı.
Bundan sonraki resimde Hanife yatağa sırt üstü uzanmış ve dizlerinden büktüğü bacaklarını iki yana açmıştı. Elleri kasıklarındaydı.
İlk defa yüzü görünüyordu. Diğer resimlerin hiç birinde görünmemişti yüzü. Halinden pek memnun değilmiş gibi dursa da kocasına açık açık poz veriyordu bu resimde. Sanki istemem yan cebime koy gibi bir haldi bu. Dolgun memelerinin uçları sanki fezaya çıkacak birer füze gibi dimdikti.
Hanife (1), resim №3
Diğer resimde Faruk abi karısının amına odaklanmıştı yine. Ancak bu kez ekranda Hanife’nin parmakları vardı. Yakın çekim resimde Hanife amının dudaklarını tutmuş ve iki yana ayırmıştı. Sanki, “Amımı açıyorum sana!” diyordu bu haliyle… Amının derin içi, sulu pembeliği daha fazla belliydi.
Am dudaklarının hemen kenarında bitivermişti siyah kıllar… Sanki bir tarlada boy veren buğday başakları gibi am dudaklarının her iki yanını sarmış, kaplamışlardı. Kasıklarına doğru azalıyordu kıllar. Ama kılların bazıları uzunken bazıları kısaydı. Bu da Hanife’nin bazı kılları tam kesemediğini gösteriyordu.
Bir diğer resim de bunun benzeriydi, ama bunda amının hemen altındaki göt deliği de arzı endam ediyordu. Kalp atışlarım yeniden çoğalıyordu. Heyecanımdaki artış da gittikçe yükseliyordu.
“Amına koyduğumun herifi çok şanslıymış!” dedim kendi kendime. İnsanın böyle bir karısı olup da başka ne istesin diye düşündüm. Ama sonra Faruk abinin pørnø sitelere, hele de gay ve travesti sitelerine girip çıktığını düşününce,
“Amına koyduğumun ibnesi!” dedim kahkahayla.
Sonraki resimse başka bir noktayı işaret ediyordu. Bu resimde Faruk abi kendi sikinin resmini çekmişti. Kalkık halde en fazla 12-13 santim geliyordu siki. Ama bunun ardından gelense bambaşkaydı. Hanife kocasının sikini ağzına almıştı.
Yatakta oturuyordu Hanife ve kocası önünde ayakta dururken sikini dudaklarının arasına sokmuştu. Patlayan güçlü flaş Hanife’nin yüzünü, burnunu ve kumral saçlarını aydınlatmıştı. Sol eli kocasının sikindeydi. Sikini kökünden sanki bir küreğin sapını tutuyormuş gibi tutmuştu. Sakso konusunda acemi gibi görünüyordu bu haliyle.
Devam eden resimde gene kocasının siki ağzındaydı. Faruk abinin sol eli karısının saçlarının arasındaydı. Hanife sikini ağzına alırken o da başını okşuyordu onun. Sikin kafasını almıştı ağzına yalnızca. Sonrasında biraz daha ileriye gitmişti Hanife ve sikin nerdeyse yarısı ağzında kaybolmuştu.
Faruk abinin eli gene saçlarındaydı. Bir sonraki resimdeyse Hanife’nin dudaklarının kenarında kocasının dölleri belirmişti. Sik halen ağzındaydı. Sonrakinde dudağın kenarından taşmıştı döller. Faruk abinin boşaldığını gösteriyordu bu resim. Hanife kocasını boşaltmıştı. Sikin kafası sadece ağzındaydı bu resimde…
Bir sonrakindeyse siki ağzından çıkarmış ve dudaklarının kenarındaki dölleri eliyle siliyordu. Faruk abinin sikinin üzeri dölleri ile kaplanmıştı. En son resimde ise Faruk abi karısının ağzını ve çenesini çekmişti. Hanife’nin ağzının kenarlarında ve çenesinde kocasının dölleri vardı.
Hanife (1), resim №4
Hanife’nin sol elinin parmakları çenesindeydi. Çenesindeki ve dudaklarının kenarındaki ince tüyler kocasının dölleri ile ıslanmış, sulanmıştı. Dikkatimi çeken bir şey vardı bu resimde. Hanife kocasının ağzına boşalmasından iğrenmiş gibi durmuyordu. Oysa pek çok kadın, ki aralarında benim karım da vardı, bundan nefret ederken Hanife hiçbir şey olmamış gibi davranmıştı.
Resimler burada sona ererken avuç dolusu tükürüğü sikimin kafasına sürdüm. Karşımda bu resim varken 31 çekmeye başladım. Hanife’nin bu hali beni fena azdırmıştı. Sanki ağzının kenarlarında kocasının değil benim döllerim varmış gibi hayal ediyordum. Deli gibi asılıyordum sikime.
Derken büyük bir istekle boşaldım. Hanife’nin resimleri, çok kısa aralıkla iki defa otuzbir çekmeme, boşalmama sebep olmuştu.
Boşalmanın verdiği rahatlıkla bir sigara yaktım. Ekranın karşısında belden aşağım çıplak halde sigaramı içtim. Aynı bezle sildim sikimi…
İlk videoya tıklayıp açtım. Ekranın yanındaki hoparlörü de açtım sesleri duymak için. Faruk abi, karısı kahverengi bluzunu çıkartırken onu videoya alıyordu. Hanife bir şey demeden bluzunu başının üzerinden çıkartınca sutyeni ile kalmıştı. Birkaç saniyelik kısa bir videoydu bu ve fotoğrafların netliğine sahip değildi.
Hemen ikinci videoya geçtim. İşte bu tam bir bombaydı. Faruk abi makineyi komodin ya da başka bir şeyin üzerine koymaya çalışıyordu. Elleri görünüyordu çoğunlukla, ama hemen sonra kameranın sallanışları bitince yatak yandan görünecek şekilde karşımdaydı.
Hanife yatakta sırt üstü yatıyordu ve kameraya bakıyordu. Faruk abi karısının üzerine uzandı. Hemen ardından da memelerini emmeye başladı. Hanife bu sırada kocasının yarısı ağarmış saçlarını okşuyordu. Karısının dolgun memelerine aç bir kurt gibi saldırıyor, elleriyle sıkıca kavrayıp uçlarını iştahla emiyordu.
Hoparlörün sesini iyice açtım. Onlardan gelen bir ses yoktu ama dikkatimi çeken dışardan gelen araba ve korna sesleriydi. Bu arada yine dışardan gelen belli belirsiz konuşmalar, çocuk sesleri vardı. Videoyu gündüz çekmişlerdi. Çocukları evde yoktu belki de bu sırada.
Faruk abinin karısının memelerini emmesi fazla uzun sürmedi. Bu kez dudaktan öpüşmeye başladılar. Hanife kocasının sakallı yanaklarından tutuyor, Faruk abi ise başını bir sağa bir sola oynatarak karısının ince dudaklarını emiyordu.
İkisinin de dudaktan öpüşme konusunda pek bilgi sahibi olmadıkları belliydi. Onların bu hali beni güldürüyordu. Öpüşmeleri de fazla sürmedi. Sıra sikiş aşamasına gelmişti, anlaşılan karı kocanın ön sevişme faslı bu kadardı.
Hanife dizlerinden büktüğü bacaklarını iki yana açarken Faruk abi de dizlerinin üzerinde doğrularak karısının bacakları arasına yerleşti. Bu sırada kalkık sikini sıvazlıyordu.
Birkaç saniyenin sonunda Hanife’nin üzerine eğildi, Hanife bacaklarını biraz havaya kaldırarak kocasının amına girmesini sağlarken Faruk abinin dudaklarından derin bir inilti çıktı. Siki sonunda karısının amı ile buluşmuştu.
Bu durum Hanife’nin de kocasının ardından inlemesine sebep oldu. Hanife’nin dudaklarından dökülen, “Uffff!” sesiyle birlikte Faruk abi start’ı duyan bir atlet gibi harekete başladı.
Götünü hızlı hızlı kaldırıp indirmeye başladığında Hanife’nin dudaklarından çıkan iniltiler de çoğalıyordu. Kesik kesik ama derinden gelen iniltilere kasıklarının çarpışmasından çıkan ‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri eşlik ediyordu.
Faruk abinin güçlü abanmaları Hanife’nin havaya kaldırdığı bacaklarını sallarken yatak da aşağı yukarı zıplıyordu. Bu esnada Hanife’nin dolgun memeleri de sallanıyordu.
Karşımda amatör bir sikiş yaşanırken elimi sikime atıp okşamaya başladım. İki defa 31 çeksem de bu manzara heyecanımı artırıyordu.
Hanife bacaklarını kocasının beline doladı az sonra. Faruk abi karısının amında hızlı hızlı gidip geliyordu. Hanife de onun kıllı sırtında gezdiriyordu ellerini. Memeleri Faruk abinin göğsünün altında yassılaşmış ama hareketlerinden bir şey kaybetmemişti.
Derken Faruk abi karısının amından hızlıca çıktı, kendini geriye çekerken karısına, "Geç şöyle, domal!” dediğini duydum. Videonun başından beri duyduğum aralarındaki ilk konuşmaydı bu.
Hanife kocasının emrine hemen uydu ve hızlı hareketlerle tam önünde köpek gibi domaldı. Bacaklarını biraz ayırdı.
Faruk abi sikini sıvazlarken fazla vakit kaybetmeden karısının amına arkadan girdi. Hanife dirseklerini yatağa dayamıştı bu haldeyken. Ancak bakışları kameradaydı. Kocası amında çalışmaya başlarken iniltileri yeniden çıkmaya başladı.
Faruk abi karısının belinden kavramıştı sıkıca, sert sert sikiyordu onu. Az öncekinden daha yoğun ve şiddetli ‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri çıkıyordu şimdi. Hanife doğruldu ve ellerini dayadı yatağa, ancak bakışları bir an olsun kameradan ayrılmıyordu. O an sikilirken bana baktığını hayal ediyor, düşünüyordum. Faruk abi karısını sikerken, ben de karısını hayal ederek sikimi okşuyordum.
Faruk abinin hareketleri gittikçe hızlanmaya başlarken Hanife’nin aşağıya sarkmış ve yatağa değen memeleri de oynayıp duruyordu sürekli. Bu ara,
“Sik, sik, ahhh, sik, uhhh, ufff, sik, sik!” sözleri kesik kesik ve tiz bir sesle çıkmaya başladı Hanife’nin dudaklarından. Faruk abi ise karısının bu sözlerine daha hızlı ve güçlü pompalayarak yanıt veriyordu.
Saniyeler sonra faruk abiden güçlü ve yoğun homurtular ve sesler çıkmaya başladı. Boşalmıştı sonunda. Hareketleri gittikçe yavaşlarken sonunda durdu. Karısının üzerine eğildi. Sarkan memelerini avuçladı. Karı koca kenetlenmiş, bir bütün haline gelmişlerdi.
Biraz sonra Faruk abi Hanife’nin amından çıktı. Sikinden dölleri akıyordu. Hanife biraz daha domalmış halde kaldıktan sonra doğruldu ve yatağın kenarına oturdu. Sikiş esnasında sağa sola savrulan saçlarını geriye atarken, Faruk abi ekrandan çıktı ve biraz sonra da kameranın kaydı sona erdi.
Kendi halinde bir karı kocanın olağan sikişmesini izlemiştim. Faruk abi neden böyle bir şey yapmıştı kim bilir? Dindar, tam bir aile babası, mazbut bir adamdı. Karısının da ondan aşağı kalır yanı yoktu. Uzun yıllardır tanıyordum kendisini, ama bir kez bile bir falsosunu görmemiştim Hanife’nin. Evinin kadını, çocuklarının annesiydi.
Bir sigara daha yaktım. Sikimi sıvazlarken aklımda sadece Hanife vardı. Onu çatır çatır sikmek istiyordum. Ama bunu nasıl yapabilirdim?
Kendi halinde bir ev kadını, anneydi. Gözü kocasından başkasını görmüyordu. Evleri işyerine yakındı ve dışarıya nadiren o da kocasının yanına gelmek için çıkıyordu. Evin alışverişini bile Faruk abi yapıyordu çoğunlukla.
Onu sikebilmenin tek yolu elimdeki bu görüntüler, kayıtlardı. Onu ancak korkutarak, şantaj yaparak sikebilirdim. “Bunları internete veririm!” diye tehdit etmekti bunun yolu da. Ama bunu yapabilir miydim bilmiyorum. Böyle bir şeye cüret etmek yürek gerektiriyordu.
Daha önce birkaç defa evlilik dışı ilişki yaşamış, karımı aldatmıştım. Hatta içlerinden biri evli bir kadındı, altı ay kadar sürmüştü ilişkimiz, ama sonra kocasının başka şehre tayini çıkınca kesilmişti.
Ama böyle bir şey yapmama, korkutmama, tehdit etmeme gerek kalmadan kendiliğinden başlamıştı hepsi. Bu ise bambaşka bir şeydi. Evli bir kadını zorla sikmek söz konusuydu…
Son bir video daha vardı. Onu da açtım. Hanife çıplak bir halde yatakta domalmış haldeydi ve makine faruk abinin elindeydi bu kez. Hanife’nin götü tam karşımdaydı. Faruk abi sol eliyle sikini sıvazlarken sağ eliyle de makineyi tutup çekim yapıyordu.
Biraz sonra sikini yavaşça karısının amına soktu. Sik Hanife’nin amında kaybolmaya başlarken Hanife götünü sağa sola oynattı. Faruk abinin siki tamamen girmişti karısının amına…
Hemen ardından da hızlı hızlı sikmeye başladı Hanife’yi. Bu sırada elinde tuttuğu makine de sallanıp duruyordu, ama sikişi çekmeye devam ediyordu. Hanife’nin başı sanki hiç oynamıyor gibi sabitti.
Faruk abi kökledikçe götünün dolgun, yağlı yanakları löpürdüyor ve şiddetli ‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri çıkıyordu. Faruk abinin kesik kesik nefes alış verişlerinin sesleri karışıyordu aralara. Bu ara Faruk abi karısına,
“Sen yap!” dedi ve durdu. Makineyi iki eliyle tutarak çekim yapmaya başlarken, o ana kadar sabit duran Hanife ileri geri hareket etmeye başladı. Kocasının sikini kendisi sokup çıkartıyordu amına şimdi. Faruk abi ise bu anları çekiyordu. Sikinin karısının amına kafasından dibine kadar giriş çıkışlarını net bir şekilde çekmişti.
Hanife’nin amı bir genişleyip bir daralarak kocasının sikini içine alıyordu. Göt deliği de bu esnada genişlemiş gibi görünüyordu. Faruk abi makineyi aşağı indirince amının açılıp kapanması ve göt deliğinin geniş hali ekranımı kapladı.
Bu sırada Faruk abinin sol işaret parmağı göründü ekranda ve Hanife’nin göt deliğine bastırdı. Karısı hareketlerine devam ederken parmağını göt deliğinden içeri soktu. İkinci boğumuna kadar girmişti parmağı.
O anda (Acaba Hanife kocasına götten de siktiriyor mu?) diye düşündüm. Resimlere bakınca olmadığını sandığım şey acaba gerçekte var mıydı?
Derken Faruk abi, "Az bekle!” dedi hırıltılı bir sesle. Hanife birden durdu bu söz üzerine. Faruk abi parmağını karısının göt deliğinden çıkardı, ama bu kez de sikini tutup göt deliğine bastırdı.
Biraz sonra beni hayrete sokan olay gerçekleşti. Hanife’nin göt deliği birden açıldı ve kocasının siki içine girmeye başladı. Faruk abinin heyecanı çıkardığı seslerden ve nefes alıp vermesinden belli olurken, Hanife’den tek bir ses çıkmıyordu.
Faruk abinin sikinin kafası girmişti Hanife’nin götüne. O an şiddetli bir ‘Şlap!’ sesi geldi. Faruk abi karısının götüne bir tokat atmıştı.
“Az öne eğil!” dediğini duydum fısıltılı bir sesle. Hanife öne doğru biraz eğilirken, Faruk abi sikini daha çok bastırıyordu. Bu ara makineyi biraz kaldırdı ve göğsünün hizasına getirdi. Karısı gene sabit halde dururken, kendisi dizlerinin üzerinde ileri geri hareket ederek sikini karısının götüne sokup çıkartıyordu.
Hareketleri gittikçe hızlanmaya başladı. Hanife’nin bir bakireninki gibi görünen göt deliği lastik gibi açılıp kapanarak kocasının sikinin içine girmesine izin veriyordu.
Sikinin yarısına kadarı girip çıkıyordu deliğe, ama bu kadarı Faruk abi için müthiş bir zevk almaya yetiyordu. Şiddetli iniltileri ve hırıltıları çoğalmaya başlamıştı çünkü.
Sonunda boşalmaya başladığında döllerinin karısının götünden akmasını izliyordum. Hanife’nin göt deliği sanki bir karşı baskı yaparak kocasının döllerini dışarı itiyor gibiydi.
Faruk abi biraz sonra sikini çıkardı karısının götünden ve sol eliyle sıvazlayarak kalan dölleri de halen açık duran göt deliğinin üzerine akıttı.
Hafiften kızarmıştı Hanife’nin göt deliği. Faruk abi açık duran deliğe yaklaştırdı makineyi. Deliğin ağzındaki kasların kasılıp gevşemelerini ve bir açılıp bir genişlemesini net bir şekilde çekiyordu.
Akıttığı ve halen içinde kalan döllerinin köpük gibi baloncuklar çıkarışını izledim. Videonun sonuydu bu aynı zamanda.
Derin bir nefes alıp verdim. O an 31 çekmediğim halde kendi kendime boşaldığımı fark ettim. Sikim kazık gibiydi yine ve kendiliğimden boşalıyordum.
Bunun sebebi Hanife’ydi. Onu ne yapıp edip sikmeyi kafama koydum. Görüntülerini internette yaymakla tehdit edip sikecektim!
Beklediğim fırsat iki hafta kadar sonra geldi. Faruk abi bir cenaze nedeniyle İstanbul’a gideceğini söyledi.
“Ben dönene kadar sen dükkana göz kulak olursun, arada hanım da gelecek, bir şey lazım falan olursa sen ilgilenir misin?” deyince,
“Ne demek abi, gözün arkada kalmasın!” dedim keyifle. Altın bir fırsattı bu ve mutlaka değerlendirmeliydim. O süre boyunca Hanife’yi sikme hayalleri kurmuş, arada bir resim ve videolara bakarak 31 çekmiştim.
Ertesi gün çalışırken kapı açıldı ve Hanife girdi içeri. Birden karşımda görünce şaşırdım ve heyecanlandım. Yine siyah çarşafını giymişti. Beyaz yüzü görünüyordu sadece. Selam verip dükkanın kepenklerini açıp açamayacağımı sordu.
“Ne demek, hemen!” dedim. Anahtarları ucundan tutarak uzattı, elinin elime değmesinden çekiniyordu. Paslanmış kepenkleri kaldırdım. Hanife teşekkür edip içeri geçtikten sonra ben de işime döndüm.
Koltuğa oturdum, ama aklım Hanife’deydi. Hemen yanı başımdaydı. Üstelik tek başınaydı. Fırsat ayağıma gelmişti, ama bu sefer de nasıl adım atmam gerektiğine karar veremiyordum. Ancak kapı açılıp da yeniden onu karşımda görünce işleri oluruna bırakmaya karar verdim.
“Bizim dükkanda çay bitmiş, sizde varsa biraz alabilir miyim?” diye sordu.
“Abla eğer istersen hiç demleme, ben yeni demlemiştim zaten, getireyim bir bardak!” dediğimde,
“Zahmet olmasın size!” diyerek olmaz gibilerden teşekkür etti, ama ben ısrar edince kabul ederek geri döndü.
Hemen bir bardak sıcak çay doldurdum, yanına da birkaç parça bisküvi koyup, küçük bir tepsiyle götürdüm. Hanife,
“Allah razı olsun, sağ olun!” derken masasına bıraktım. Bana, “Siz içmiyor musunuz?” deyince,
“Ben içerde içerim.” dedim. İlk andan onu ürkütmek istemiyordum.
“Siz de bir bardak alın kendinize, beraber içelim!” deyince, içimden (Canıma minnet!) dedim.
“Peki öyleyse, getireyim!” diyerek gidip kendime de bir bardak çay aldım.
Yıllardır komşuyduk ve tanıyorduk birbirimizi. O nedenle benden çekinmiyordu. Ancak benim kendisiyle ilgili kurduğum hayalleri, planları bilmiyordu.
Bir süre havadan sudan konuştuk. Karımı sordu. Ben de kızlarını sordum. Dakikalar ilerleyip de çaylarımız bittiğinde artık konuya girme vaktinin geldiğini anladım.
“Geçen gün Faruk abi bilgisayarını getirmişti. Arızalanmış, virüs girmiş içine, tamir etmemi istedi. Ben de hallettim. Ama o ara bir şeyler buldum bilgisayarında, çok acayip şeyler!” dediğimde Hanife’nin yüzü değişti birden. Sanki söyleyeceklerimi anlamış yada tahmin ediyormuş gibi,
“Siz gitseniz iyi olur bence!” dedi.
“Giderim, sorun yok. Ama gitmem senin için iyi olmaz!” dedim kalkarken… Göz bebekleri fırıl fırıl dönüyor, beyaz yüzü renkten renge giriyordu. Kocasının bilgisayarındaki resim ve videolardan haberi vardı anlaşılan…
“Ne demek bu?” diye sordu titreyen sesiyle.
“Cevabı merak ediyorsan benim dükkana gel!” dediğimde ayağa kalkıp,
“Koray Bey!” dedi kıpkırmızı yüzüyle. “Allah aşkına, ne yapmaya çalışıyorsun?” dedi ağlamaklı bir halde. Hanife ben daha bir şey demeden meselenin ne olduğunu anlamıştı.
“Faruk abinin bilgisayarındakileri biliyorsun değil mi?” dediğimde ağlayacak gibi oldu. Dudaklarını ısırdı. Ellerini masanın üzerine koymuş, öylece duruyordu.
Onu öyle bırakıp bir şey demeden dükkana geçtim. Geleceğini biliyordum. Nitekim on dakika kadar sonra kapı açıldı, Hanife karşımdaydı. Kapıyı kapatıp,
“Ne istiyorsun?” dedi. Ağladığı belliydi, gözleri kızarmıştı. Bütün cesaretimi toplayıp,
”Seni istiyorum!” deyince bembeyaz yüzü pancar gibi kızardı, bir eliyle ağzını kapattı. Utanç ve korkudan ne yapacağını bilmez bir haldeydi, sanki bir anda düşüp bayılacaktı.
Hanife hayatının şokunu yaşıyordu karşımda. Kızarmış gözlerinde yeniden yaşlar belirdi.
“Korkma, aramızda kalacak. Ne kocanın ne başkasının haberi olmayacak. Ama kabul etmezsen o resimlerin hepsini internete koyarım, herkes öğrenir!” dediğimde yaşadığı utanç ve şaşkınlık tavan yaptı.
“Senin yaptığın insanlığa sığar mı?” dedi korkudan titreyen sesiyle. Sonra da, “Birisi senin karına yapsa…” dedi, ama onun lafını kesip,
“Kimse benim karıma yapamaz, çünkü ben onun öyle çırılçıplak her şeyi meydanda resimlerini çekmiyorum!” dedim sert bir sesle… «Karımı becerirken videosunu da çekmiyorum» diye ilave ettim.
Aslında çekiyordum tabi, manken gibi seksi karım vardı, poz vermeye bayılıyordu bana ve epey büyük bir arşivimiz vardı kimseyle paylaşmadığımız…
Ayrıca başka bir erkeğin karımı benim yanımda becermesi, benim yanımda sevişmeleri en büyük otuzbir hayalimdi. Ama bu fantezimi karıma bile söyleyememiştim, Hanife’ye de söylemedim elbette…
“Koray Bey, ben senin böyle sapık biri olduğunu bilmezdim!”
“Ben de senin böyle bir porno yıldızı olduğunu bilmiyordum!” dedim yanıt olarak.
“Ne olur, kocam yaptı bir hata… Benim başımı yakma, üç çocuğum var benim, onların başı için, Allah rızası için…” diyerek bir yandan ağlayıp bir yandan da beni ikna etmeye çalışıyordu.
“Ben sana teklifimi yaptım. Sonunda ölüm kalım yok. Alt tarafı kocanla nasıl yapıyorsan benimle de öyle sevişeceksin. Ama sana garanti ederim, çok ama çok zevk alacaksın.»
«Vicdansız, sapık herif…»
«Düşün taşın. Sana yarın sabaha kadar süre… Ya kabul edersin, ya da yarın hepsini koyarım internete… Kocana ya da başka birine söylersen de aynısı olur. Afyonlu Hanife’nin marifetlerini herkes görür!” dediğimde gözleri yuvalarından fırlayacakmış gibi oldu.
“Ha, eğer bana inanmıyorsan al bak!” dedim ve çıplak resimlerinden telefonuma yüklediğim bir kaç tanesini gösterdim. Yüzünün göründüğü, amının minik kıllarına kadar meydanda olduğu resimlerdi.
Yüzünü diğer tarafa çevirdi hızlıca ve bir şey demeden kapıyı açıp gitti. Birkaç dakika sonra da kendi dükkanlarının kapısının kapandığını duydum. Bakınca Hanife’nin hızlı adımlarla gittiğini gördüm.
Meseleyi kocasına ya da bir akrabasına açabilirdi. Öyle bir durumda hayatım tehlikeye girerdi. Ama Hanife gibi bir kadının böyle bir şey yapmayacağını adım gibi biliyordum.
Kendi küçük dünyasında yaşayan bir kadındı. Elimdeki resim ve videoları zorla almaya çalışmak, beni şikayet etmek, birilerine konuyu anlatmak yapacağı en son işti. Yine de bir kumar oynadığımı biliyor ve heyecanla bekliyordum.
İki saat kadar sonra dükkanlarının kapısının açıldığını duydum. Ancak o sırada bir müşterim vardı, o nedenle bakamadım. Birkaç dakika sonra benim kapıda Hanife’yi gördüm, ama içerde birinin olduğunu görünce girmedi.
Müşteri on dakika kadar sonra çıktı. Hanife de peşinden girdi. Adamın çıkmasını bekliyor olmalıydı. Kapıyı aralık bırakıp yeniden beni ikna edici sözler söylemeye başladı.
“Bak, ben sana söyleyeceğimi söyledim. Boşuna çeneni yorma. Ya kabul edersin, ya da olacakları sen bilirsin. Ben her şeyi göze aldım!” dedim. Bu son cümlemle sanki bir kurşun yemiş gibi oldu. Saate baktım, 16:00’ya geliyordu.
“Sana yarın sabah 10:00’a kadar süre. Kabul etmezsen saat onbirde hepsini internete koyarım!” dediğimde düşmemek için sandalyeden tutundu.
Korkudan ne yapacağını bilmiyordu, kendini kaybetmişti sanki… Bir süre o halde kaldı. Tam acıyıp vazgeçsem mi acaba derken beklediğim sözler döküldü titreyen dudaklarından,
“Peki, lanet olsun. Aramızda kalacak yaşanan her şey, sonra hepsini sileceksin…” dedi.
“Tamam, aramızda kalacak, hepsini sileceğim!” dedim. Hanife gözlerini kaçırırken,
“Eğer istersen şimdi yapalım, içerisi müsait!” dedim elimle arkayı göstererek. Hanife sanki birden cesaretlenmiş gibi,
“Bitirelim artık şu işi! Dükkanın kapısını kapatıp geleyim…” dedi ve çıktı.
Her şeyin bu kadar kolay olacağını tahmin etmemiştim ama olmuştu. Biraz sonra yan tarafın kapısı kapandı ve Hanife içeri girdi.
“Sen şu arkaya geç!” derken ben de dışarı baktım. Gelen giden yoktu, kapıyı kilitledim ve içeri geçtim. Hanife tezgahın önünde ayakta duruyordu. Bana hiç bakmıyor yan duvara bakıyordu sadece.
“Geç şöyle, eğil!” dedim ve ondan tezgaha tutunarak domalmasını istedim. Ellerini tezgaha koydu ve öne doğru eğildi biraz. Orta boyluydu, ama ayağına siyah renkli kalın tabanlı ayakkabı giydiğinden boyu uzamış ve nerdeyse benim boyuma gelmişti.
Arkasına geçtim hemen. Hanife’nin bu kadar kolay ‘Evet’ diyeceğini hiç tahmin etmiyordum. Halen daha inanmakta zorlanıyordum. Pantolonumu ve külotumu indirdim. Hanife sadece önüne bakıyordu.
Çarşafının alt kısmını altındaki bordo renkli eteğiyle beraber tutup kaldırdım. Dizlerinin altına gelen ince siyah çoraplar giymişti. Etekle çarşafı iyice kaldırdığımdaysa kırmızı külotu ile kaldı.
Bembeyaz kalçalarının üzerinde kırmızı külotlu dolgun götünü görmek bir anda sikimi sertleştirdi. Külotu lastiklerinden tutup dizlerine indirdiğimde bembeyaz götü çıktı karşıma.
Ellerimi göt yanaklarına attım hemen. Taş gibi sert, dolgun göt yanaklarını ayırdım. Resim ve videolarda gördüğümden çok daha güzel bir manzara vardı karşımda. Biçimli ve etli amı tam sikimin hizasındaydı. Kasıklarında çok az kıl vardı. Minik bir çukuru andıran göt deliğiyse amından da cezbediciydi.
Sikimi tuttum ve sıvazladım, ardından sikimin kafasını bastırdım amına… O an irkildi Hanife, yerinde kıpırdadı. Kocasının 12-13 santimlik siki gitmiş, şimdi yerine benim 19 santimlik ufaklık gelmişti.
Sikimi bastırdım yavaşça, ama girmiyordu bir türlü. Amı sikimi almamakta inat ediyordu sanki.
“Az bacaklarını aç, arala biraz!” dediğimde, Hanife iki ayağını ayırdı. Dizlerindeki külotunun lastikleri bir yay gibi gergindi.
“Biraz daha eğil öne doğru!” deyince ellerini tezgahın üzerinde iki yana açtı biraz daha ve iyice eğildi. Çarşafıyla eteğini topladım belinde. Sikimin kafasına tükürdüm ve amına bastırdım yeniden.
Bu kez sikim yavaş yavaş girmeye başladı içine. Ve girdikçe amının kışkırtıcı, yakıcı sıcaklığını hissediyordum. Muhteşem bir duyguydu.
Bastırdıkça Hanife’nin amı sikimi içine alıyordu. Ancak sikim kocasınınkinden daha büyük olduğundan gene de biraz zorlanıyordum. Kendini kasıyordu ayrıca.
“Rahat ol, kasma kendini!” dedim ama bir şey demedi Hanife. Bir ara,
“Ihhh!” diye bir inilti çıktı dudaklarından. “Yavaş ol!” dedi fısıltıyla peşi sıra…
“Sen kasma kendini!” dedim karşılık olarak.
Sikimi çıkardım ve bolca tükürdüm üzerine, sıvazladım iyice. Ardından yeniden bastırmaya başladım. Bu kez daha rahat giriyordu sikim amına. Ara ara sikimi sokup çıkartarak genişletiyordum amını. Yarısından fazlası girdiğindeyse gidip gelmeye başladım amında. O an,
“Ahhh, yavaşşş!” diyen bir inilti koyuverdi Hanife, ama benim yavaşlamaya niyetim yoktu. Ellerimi göt yanaklarına attım, sıkıca tuttum ve o halde sikmeye başladım. Hanife ara ara,
“Ahhh, ayyy, yavaşşş, ıhhh!” derken ben zevkten dört köşe olmuştum. Başını geriye atıp, “İçime boşalma sakın!” dedi ve tekrar etti birkaç kez.
“Tamam, merak etme!” dedim onu sakinleştirmek için.
Amı, üç çocuk doğurmuş olmasına rağmen dardı, yıllarca kocasının küçük sikine alışmıştı. Şimdi büyük bir yarağı yiyince zorlanıyor, acı çekiyordu.
Amında gidip geldikçe sikim daha fazla girip çıkmaya başlamıştı amına… Gittikçe genişliyordu amı, ama henüz ıslanmadığından kaygan değildi, bu da Hanife’nin canını acıtıyordu. Hanife acı çekiyor, ama ben zevk alıyordum, iki zıt kutuptaydık.
“Nasıl? Böyle sikebiliyor mu kocan seni? Ha? Söylesene, böyle sikiyo mu?” deyip duruyordum bir taraftan.
İki elim iki dolgun göt yanağındaydı. Pompaladıkça göt yanaklarının löpürdeyişlerini izliyordum. Minik göt deliğine bastırdım sağ başparmağımla.
Bu ara Hanife biraz daha öne doğru eğildi, elleri yerine dirseklerini dayadı tezgaha. Bu halde biraz daha az canının yanmasını umuyordu, ama sikimin karşısında amı teslim bayrağını çekmişti bir kere.
“Ihh, yavaşş, ayyyy, ahhh, uhhhh…” diye diye acı dolu inlemeleri kesilmeden sürüyordu. Siyah çarşafı rüzgarla birlikte dalgalanıyordu önümde.
“Tamam, yeter bu kadar, hadi, çık artık, yeterrr!” demeye başladı bu sefer.
“Yetip yetmeyeceğine ben karar veririm, daha yeni başladık!” dedim sertçe. İtiraz edecek gibi olduğunda iyice bastırdım sikimi amına… O anda derin bir hırıltı çıkardı,
“Aahhhh, oorrrospu çocuğuuu!” dedi olanca öfkesiyle. Hoşuma gitti bu tepkisi.
“Ha şöyle yola gel!” dedim keyifle. Aynı şiddette bastırmaya devam ettikçe Hanife’nin hanımefendi, uysal hali gidiyor, ruhunun karanlık tarafı ortaya çıkıyordu. Küfürlerine aynı şekilde küfürle karşılık veriyordum.
“Kocan resimlerini çektiğinde mutlu oldun değil mi? Amcık, söylesene, hoşuna gitti değil mi? Seni kameraya çekerken zevk aldın değil mi?” dedikçe, Hanife bana ana avrat küfrediyordu.
Bir ara kendini öne çekmeye, kurtulmaya çalıştığında belinden tuttum sıkıca ve var gücümle yüklendim amına. “Ihhhh!” diye bütün dükkanı çınlatan bir inilti çıkardı.
Sikim dibine kadar girmişti amına. İyice köklemiştim. O halde bir süre bekledim. Hanife bacaklarını biraz daha açmaya çalıştı, ama dizlerine inen külotu engel oluyordu buna. Sonunda dayanamayıp,
“Az dur!” dedi. Amından çıktım böyle söyleyince. Külotunu tamamen indirip çıkardı, çarşafını ve eteğini topladı belinde. Yeniden domaldı, ama bacaklarını iki yana iyice açmıştı şimdi.
Ayrık duran amına girdim tekrar. Hanife’nin yöntemi işe yaramıştı, şimdi daha rahat girip çıkıyordum amına ve iniltileri de azalmıştı. Gittikçe hızlanırken kasıklarım ve taşaklarım onun kalçalarına çarpıyor ve şiddetli ses patlamaları yaratıyordu içerde.
Dışardan görünmemiz mümkün olmadığından var gücümle pompalıyordum. Yeniden sağ başparmağımı göt deliğine bastırdım. Aldığım zevkle inlemeye başlamıştım.
Hanife’nin amının da ıslandığını fark ettim. Küfürleri, hakaretleri bir kenara bırakmıştı ve amı sulanıyordu. Bunun verdiği zevkle daha da bastırıyordum amına… Ve boşalmaya da adım adım yaklaşıyordum.
“İçime boşalma, sakın içime boşalma!” sözleri çıkmaya başladı bu sırada.
“Tamam be, kes sesini!” dedim. Kendimden geçer gibi oluyordum artık. Çıkan ‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri içeriyi titretirken son bir güçle pompaladım.
Hanife’den yine acı dolu iniltiler gelmeye başlarken birden bütün zincirlerimi kırarcasına boşalmaya başladım. Bütün enerjim çekilmiş, tükenmiş gibiydi. Döllerim Hanife’nin amına akıyordu, ama o içine boşaldığımdan habersizdi sanki.
Acı iniltileri giderek azalırken çıktım amından. Amı iyice genişlemişti. Amının dudakları ayrılmıştı birbirinden ve resimlerinde gördüğüm gibi bir boşluk oluşmuştu iki dudağı arasında.
Döllerimden kalanlar amından kasıklarına akıyordu. Hanife,
“İçime mi boşaldın?” dedi başını yana çevirip. Anlamadığını sanmıştım, ama yanılmıştım. Sağlam birkaç küfür savurdu, ama o zevkle yanıt vermedim.
Bembeyaz yüzü kızarmış ve boncuk boncuk terlemişti. Çıkardığı külodunu giyindi hızlıca. Eteğini ve çarşafını düzeltti. Sonra da,
“Hadi sil şunları!” dedi heyecanla.
“Dur be tamam, silecem, acelen ne?” dedim, ancak Hanife,
“Çabuk sil şunları!” diyerek karşılık verdi.
Sikim tüm haşmetiyle önümde sallanıyordu. Döllerim ve amının sıvıları ile kaplı sikime bakmamaya çalışıyordu Hanife, ama ara ara gözünü dikiyordu.
“Sikimin hepsini aldın içine, helal olsun!” dediğimde bir şey demedi,
“Sil şunları çabuk!” dedi yeniden.
“Tamam be!” dedim ve masaüstü bilgisayarını açtım. Resim ve videoları buraya yüklemiştim, ama harici hard diskin içinde birer kopyaları daha duruyordu.
Yüklediğim resim ve videoları gösterdim tek tek. Hanife alı al moru mor baktı,
“Sil şunları!” dedi öfkeyle. Her birini tek tek sildim. “Kutudan da boşalt, çöp kutusunu da sil!” dedi hepsi silindikten sonra.
“Sen çöp kutusunu nerden biliyorsun?” dedim şaşırarak.
“Sil, orayı da sil!” dedi parmağıyla geri dönüşüm kutusunu göstererek. Oradan da hepsini sildiğimde,
“Bir daha bana bulaşmaya kalkarsan seni gebertirim!” dedi öfkeli sesiyle ve hızlıca çıkıp gitti.
İstediğimi almıştım. Ayaküstü de olsa güzel bir sikiş olmuştu. Ama bu bir son değil, ilerisi için bir başlangıçtı…
Hanife saf bir kadındı. Resim ve videoları gözünün önünde silince hepsinin gittiğini sanıyordu. Ama en basiti ona cep telefonumda çıplak resmini gösterdiğimi bile unutmuştu.
O gece gözüme uyku girmiyordu bir türlü. Aklım ondaydı. Ayaküstü güzel bir sikiş yaşamıştım ve tadı damağımda kalmıştı. Saat 02:00’ye doğru kalktım ve salona geçtim. Cep telefonumu alıp Hanife’nin çıplak resimlerine baktım bir süre.
Aklıma bir fırlamalık geldi. Daha önce kızının cep telefonunu tamir ederken telefondaki kayıtlı numaralarını almıştım ve bu numaralardan biri de Hanife’ninkiydi. Numarayı da tabletime kaydetmiştim.
Hemen benimle beraber evden işe işten eve gidip gelen tabletteki numarayı telefonuma kaydettim. Hanife’nin Whatsapp kullandığını gördüm. Profil resmi olarak küçük kızının resmini koymuştu.
En son saat 23:30’da girmişti Whataspp’a. Hemen o resimleri gönderdim kendisine. Kocası nasılsa İstanbul’daydı. Korkmamı gerektirecek bir şey yoktu. Resimlerin ardından,
“Bilgisayardan sildim, ama telefonumdakileri ne yapacaksın?” diye yazdım. Ne cevap vereceğini merak ediyordum.
Bu saatte uyuyordur, sabah görünce bakalım ne olacak diye düşünürken, bir dakika kadar sonra,
“Orospu çocuğu, Allah belanı versin!” diye bir mesaj yazıp gönderdi. Anlaşılan benim gibi Hanife’nin de gözüne uyku girmemişti.
“Resim ve videoların kopyaları elimde, seni bundan sonra ne zaman istersem sikicem!” diye yazdım. Hanife cevap olarak küfürlü mesajlar yazıp durdu.
“Kocan senin çırılçıplak resimlerini çekerken, sikişmenizi videoya alırken hiç böyle asabi değildin!” dedim ve sonuna kahkaha figürleri ekledim. O çok sinirliyken ben çok rahat ve keyifliydim.
“Bugünkünü kabul etmiyorum. Seninle yatakta adam gibi sikişmek istiyorum. Ya kabul edersin ya da şimdi resimlerini koyarım internete!” diye yazdıktan hemen sonra telefonum çaldı.
Hanife yazmak yerine doğrudan aramayı tercih etmişti. Oldukça öfkeli ama fısıltılı bir sesle bana ana avrat küfürler savurdu. Bense hiç sesimi çıkarmadan dinledim onu. Küfürlerin ardından,
“Ne istiyorsun benden? Üç çocuğum var, sen nasıl bir adamsın, hayatımı mahvedeceksin!” deyince,
“Öyle bir niyetim yok, sadece senden hoşlanıyorum!” dedim.
“Allah belanı versin senin!” dedi, telefonun ucunda ağladığını duyuyordum.
“Kocan niye böyle bir şey yaptı?” dedim ama cevap vermedi. Salonun karanlığında telefonun ucundan gelen ağlamalarını dinliyordum.
“Niye böyle bir şey yaptı, sen niye yaptın?” diye sordum bu sefer.
“Koray, sana yalvarıyorum, ne olur, Allah rızası için, bırak beni, hayatımı mahvedeceksin, ne olur, çocuklarım var benim, onların başı gözü için, yapma, vazgeç, bu işin sonu iyi olmaz!” deyince,
“Ne o, beni tehdit mi ediyorsun?” diye sordum. Cevap vermedi bu sözüme. Ben gene, “Niye böyle bir işe girdiniz, niye yaptınız?” diye sordum. Basit bir karı koca fantazisi miydi bu? Niye yapmışlardı?
“Faruk istedi!” deyince,
“Niye istedi, fantezi olsun diye mi yaptınız, kendiniz mi izlediniz?” dedim.
“Yok, ben bilmiyorum, benden istedi ben de bir şey demedim!” diye ağlamaklı bir cevap verdi.
“İyi de sen nasıl kabul ettin?”
“Kocam o benim, karşı gelemem. Hem karı koca arasında böyle şeyler olmasında bir sakınca yok!” dedi ve sonra gene yalvarıp yakardı.
“Bunu seninle yüz yüze konuşmak istiyorum, sabah görüşürüz!” dedim ve kapattım telefonu. Belki arar diye bekledim ama aramadı, mesaj da yazmadı.
Faruk abi neden böyle bir şey yapmıştı? Neydi amacı? Karısının o resim ve videolarına bakıp 31 mi çekecekti? Aklım almıyordu bunu. Bu işte bir iş var gibi geliyordu.
Yatağa girdim. Karım horul horul uyuyordu. Bakışlarımı tavana diktim. Kocası Hanife’nin çıplak resimlerini çekmiş, sikişirlerken videoya almıştı. Hanife ise sesini çıkartmamıştı buna. Üstelik (Karı koca arasında öyle şeyler olmasında bir sakınca yok!) diyordu.
Nerden baksan garip bir durumdu bu. Görüntüsü, yaşantısı bu yaptıklarına 180 derece zıttı, niye böyle bir işe girmişlerdi?
Sabah saat 10:00 gibi dükkan kepenklerinin kalkmasını duydum. Bakınca kepengi kaldıranın Hanife olduğunu gördüm, yanında kapalı ama onun gibi çarşaflı olmayan bir kadın vardı. Hanife dün kepengi benim kaldırmamı istemişti ama şimdi kendi kaldırıyordu.
Ben işime devam ederken aklım Hanife’ye takılmıştı. Acaba bir önlem olarak mı bu kadını getirmişti? Kocası dönene kadar beni kendinden uzak tutmak için yaptığı bir şey miydi? Aklım türlü sorularla doluydu.
Saat öğleye yaklaşırken dükkan kapısı açılıp kapandı. Hızlıca kalkıp baktım, Hanife ile beraber gelen kadın gidiyordu. Hanife şimdi tekti yanda. Yanına uğrayıp uğramama konusunda kararsız kaldım.
Ancak birkaç dakika sonra kapı açıldı ve Hanife içeri girdi. Koyu lacivert, peçeli bir çarşafın içindeydi bugün. Burnunun ucundan yukarısı görünüyordu sadece.
“Ne istiyorsun benden?” diye kararlı bir sesle sordu.
“Sana söyledim ne istediğimi!” dediğimde,
“Onu sormuyorum, nereye kadar gidecek senin isteğin?” dedi. Sonra da, “Metresin olmamı mı istiyorsun?” diye sordu. İlginç bir soruydu bu.
“İki gün sonra kocam gelecek, ondan sonra ne olacak, nereye kadar gidecek bu iş, söylesene?” diye devam etti sözlerine. Dünkü utangaç, korkak hali yoktu hiç, çok kararlı ve cesur görünüyordu.
“O resimleri, videoları gördüğümden beri aklımdasın. Karıma elimi sürmez oldum, varsa yoksa sen. Nereye kadar gider bilmiyorum ama seni aklımdan çıkartamıyorum!” dedim sözlerine karşılık. Büyük, kahverengi gözlerini üzerime dikti, bir süre bir şey demeden baktı.
“Niye öyle bir şey yaptınız, sizin gibi insanların o tip şeylerle işi ne?” diye sordum.
“Bu seni ilgilendirmez!” dedi. O sıra bir müşteri geldi. Hanife,
“Ben başka yerde bozdurayım o zaman…” diyerek başını öne eğip çıktı. Müşterinin yanında para bozdurmaya gelmiş gibi numara yaptı.
Müşteri tanıdık bir arkadaşımdı, konuşurken konu konuyu açtı ve bir saate yakın süre geçti. O gittikten sonra bir süre Hanife gelir mi diye bekledim, ama gelen giden olmayınca çıkıp baktım.
Dükkan kapısı kapalıydı, Hanife yoktu içerde, gitmişti. Telefon açtım, hemen meşgule attı. Sonra birkaç defa daha aradım, ama hep meşguldü, engellemişti beni. “Ben sana yapacağımı bilirim!” dedim sinirle.
Yarım saat kadar sonra kapıdan içeri girdi. Sinirim yatıştı onu görünce.
“Yoktun?” dediğimde,
“Kızın okuluna gittim, öğretmeniyle konuştum.” dedi. Sonra yeniden beni ikna etmeye çalışan sözler söyledi. Ama bu sözlerinin bir önemi yoktu benim için.
“Boşuna konuşma, ben söyleyeceğimi söyledim sana!” dedim. Gözlerinde yaşlar belirdi. Ona,
“Senin bu duruma düşmenin sorumlusu ben değilim, kocan. Eğer kocan bu salaklığı yapmasaydı sen bu durumda olmazdın. Benim yerimde hangi erkek olsa aynısını yapar, senin gibi bir kadına sahip olma fırsatını aklı olan kimse tepmez!” dedim. Hiçbir şey demedi bu sözlerime.
“İçerisi müsait!” dediğimde de bir şey demedi, sanki dilini yutmuştu Hanife. Bedeni buradaydı ama aklı ve ruhu başka yerdeydi.
“Beni duydun mu?” demek zorunda kaldım. Sakince,
“Kapıyı kapatıp geliyorum.” dedi ve çıktı. Bense birazdan yaşayacağım sikişmenin zevkiyle ellerimi çırptım. Hanife beş dakika sonra içeri girdi ve benim bir şey dememe kalmadan arka tarafa geçti.
Dışarı baktım, sokak boştu, görecek kimsenin olmadığına emin olduktan sonra kapadım kapıyı ve kilitledim.
Arkaya geçince Hanife’yi sandalyede oturur buldum. Ayağa kalkınca,
“Gerek yok, otur!” dedim ve hemen önünde soyunmaya başladım. Hanife yeniden sandalyeye oturdu, ben soyunurken gözlerini yere dikti. Az sonra üzerimde giysi olarak sadece çoraplarımla kaldım. Sikim sertleşmişti çoktan. Sikimi sıvazlarken Hanife’ye,
“Kocana yaptığın gibi yap, ağzına al!” dedim emreder gibi. Hanife oldukça sakin ve uysal davranıyordu. Peçesini çenesinin altına indirdi, ben sikimi sıvazlarken, ince, pembe dudaklarını araladı.
“Hadi, al ağzına, durma öyle!” dedim. Hanife öne eğdiği başını kaldırdı ve araladığı dudaklarının arasına sikimin kafasını aldı.
O an vücudumdan büyük bir elektrik akımı geçti sanki. İnce narin dudakları sikimin kafasını çepeçevre sarmıştı. Bir süre öyle durdu, hiçbir şey yapmadı.
Islak, sıcak dilini sikimin kafasında hissettim az sonra. Elleri dizlerinin üzerinde, sikime hiç dokunmadan sakso çekiyordu Hanife.
Kocasının çektiği resimlerde acemi görünürken şimdi pek de öyle olmadığını fark ettim. Sadece sikimin kafasını ağzına almış olsa da dilini ustaca kullanıyordu.
Elimi başına attım. Tüm vücudunu saran yumuşacık çarşafının altındaki saçlarını hissettim, başını okşadım. Bu sırada Hanife yumuşak, uysal haliyle saksosuna devam ediyordu. Sanki başına gelenleri kabullenmiş gibiydi.
“Çok güzel, işte böyle, devam et, nerde öğrendin böyle yalamasını?” dedim aldığım zevkle. Ancak Hanife’den ses çıkmıyor, sadece işini yapıyordu.
“Elinle tut, okşa onu!” dediğimdeyse sol elini kaldırıp sikimi kökünden kavradı. Tıpkı resimde kocasının sikini tuttuğu gibi tuttu. Yumuşak, beyaz eli sikime dokundukça aldığım zevk katlanıyordu. Harika bir duyguydu bu.
Sikimin sertliği tavan yapmıştı artık, bir an önce amına girmek için yanıp tutuşuyordum. Ancak Hanife’nin diğer elini de sikime atmasıyla beraber biraz daha sabırlı olmam gerektiğini anladım.
Her iki eliyle sikimi tutuyordu şimdi. Pembe dudakları sikimin kafasıyla birleşmişti sanki onları hiç ayırmadan devam ediyordu işine. Pamuksu, beyaz ellerinin dokunuşları beni daha da azdırıyordu. Başını okşuyordum durmadan.
Onu çıplak görmeyi çok istiyordum, ama bu kapalı halinin de ayrı bir güzelliği ve çekiciliği vardı. İpek gibi yumuşak ve kaygandı çarşafı, ellerim üzerinde kayıyordu.
Aldığım zevkle gözlerimi kapatmışken birden taşaklarımda Hanife’nin elini hissettim. Sol eli sikimde, sağ eliyse taşaklarımdaydı. Sertleşip şişmiş taşaklarımı bir ineğin ya da koyunun memesini sağar gibi çekiştiriyordu.
Başını tutup bana bakmasını istedim, koca kahverengi gözlerini benimkilere dikti. Sonra da kendini geriye çekip,
“Tamam mı?” dedi kararlı bir sesle.
“Tamam!” dedim başımı sallayarak.
Ben bir şey demeden kalktı ayağa ve dünkü gibi ellerini tezgaha koyarak domaldı hemen önümde. Çarşafının alt eteğini altına giydiği eteği ile birlikte kaldırdım.
Dünkü bordo eteğini giymişti, ancak dünden farklı olarak erkek çorabına benzeyen ve baldırlarına gelen siyah kalın çoraplar vardı ayağında. Kalın tabanlı siyah ayakkabılarıysa yine ayağındaydı.
Çarşafını ve eteğini tamamen kaldırdığımdaysa bir sürpriz bekliyordu beni, altında külot yoktu.
“Külot giymedin mi sen?” diye sorduğumda,
“Aptal aptal konuşma, çıkardım, dükkanda!” dedi yanıt olarak. Dolgun beyaz götü ve şimdiden ayrık duran amı karşımdaydı. Kasıklarında hafif bir ıslaklık vardı, terlemişti belki de.
Çarşafla eteğini topladım belinde, sikimi sıvazladım. Zaten Hanife’nin dili ve dudakları sayesinde taş gibi sertleştiğinden sıvazlamama gerek kalmamıştı.
Götünün derin yarığına sürtmeye başladığımda yerinde kıpırdar gibi oldu. Sonra da hareketsiz şekilde kaldı, sadece önüne bakıyordu. Göt yarığında aşağı yukarı sürttüm sikimi. Saksodan çok daha güzel, çok daha ateşli ve zevk verici bir deneyimdi bu.
Ellerimle ayırdım göt yanaklarını daha sonra ve amının etli, kararmış dudaklarına sürttüm bu sefer de. Dünkü gibi ani ve hızlı bir sikiş olmaması için çabalıyordum.
Hanife’nin amının dudakları şişmiş gibiydi, sikimin kafası dokundukça rüzgarda titreyen birer yaprak gibi oluyorlardı. Ancak Hanife,
“Hadi, sabaha kadar kalamam burada!” deyince,
“Tamam be, sen de zevkten anlamıyorsun!” dedim.
“Zevk istiyorsan git karını sik!” dedi karşılık olarak. Hanife yeniden sinirlenmeye başlıyordu.
“Karımı da sikiyorum, merak etme. Halinden memnun karım, sikişe doyurmadan orgazm olmadan bırakmam karımı…Az belini eğ, bacaklarını biraz daha aç!” dedim. Hemen dediğimi yaptı, ancak sikimi amına sokmadan başını yana çevirip,
“İçime boşalma yine… Dün öyle yaptın, benim başımı derde sokma!” dedi.
“Tamam, dikkat ederim!” dedim yanıt olarak. Dün aldığım zevkle boşalırken sikimi amından çıkaracak halde değildim, ama dediği gibi dikkat etmem gerekiyordu.
Sikimi tuttum kafasından ve yavaş yavaş bastırmaya başladım. Dünkünden daha rahat şekilde sikim amına girmeye başlamıştı. Ve sonunda yarısından fazlası girdiğinde ağır hareketlerle gidip gelmeye başladım içinde.
Ellerimi kalçalarına attım, her saniyenin tadını çıkartmak istercesine yavaş yavaş sikiyordum Hanife’yi.
Dolgun, beyaz kalçalarını ve göt yanaklarını okşuyordum. Çarşafla eteğini biraz daha kaldırdım yukarı. Siyah tüylerle kaplı bel çukuru göründü. Eteğin üzerine beyaz atlet gibi bir şey giymişti.
Amı sıcak ve kaygandı. Dün hemen sulanmadığından canı yanmıştı, ama şimdi amının kayganlığı buna engel oluyordu. Hanife zevk mi almıştı da amı sulanmıştı, yoksa başka bir şey miydi bilmiyorum, ama aldığım zevki perçinleyen bir şeydi bu.
Ağır hareketlerimi yavaş yavaş hızlandırmaya başladım. Sikim amına daha çok girip çıkmaya başlamıştı, nerdeyse dibine kadar giriyordu.
Hanife olduğu yerde sabit şekilde durmaya devam ediyordu gene. Amı sulanmış ama kendisi odun gibi hareketsizdi. Sikim amında olduğu halde sağa sola oynattım. Amının kaygan duvarlarına sürttüğüm sikim onu biraz olsun hareketlendirdi.
Sadece kendim zevk almak istemiyor, onun da almasını istiyordum. Daha da bastırdım sikimi, sonunda köküne kadar girdi amına. Bir süre bekledim o şekilde, sonra da tamamen çıkardım amından. Hanife,
“Ne oldu, geldin mi, içime mi boşaldın?” diye sordu başını çevirip.
“Yok, daha değil!” dedim keyifle ve yeniden amına soktum sikimi. Gene dibine kadar girince bekledim. Bazen yavaş bazen hızlı şekilde sikmeye başladım.
Amının etli dudakları sikim içinde gidip geldikçe bir açılıp bir kapanan birer kapı kanadı gibi hareket ediyordu. Amının yakıcı sıcaklığı sikimden tüm vücuduma yayılıyor, her yerim zevk dalgaları ile sarsılıyordu.
O sıra dükkanın camlı kapısına birisinin vurduğunu duydum. İkimiz de bir an korkuya kapıldık, sikimi amından çıkartırken Hanife de doğruldu.
“Tamam, yeter, yakalanacağız şimdi!” dedi korkuyla.
“Korkma, sessiz ol, birazdan gider her kimse, bizi göremez zaten!” dedim.
Birkaç kez daha cama vuruldu, ama sonra sesler kesildi. Ucuz atlatmıştık. Hanife doğrulmuş, üstünü başını topluyordu. Gitmeye çalışınca kolundan kavradım,
“Şimdi gidemezsin, hem gidersen görünürsün!” dedim. Korkuyla baktı bana,
“Hayatımı mahvedeceksin, yeter artık bırak beni!” diyerek kurtulmaya çalıştı.
Daha sıkı tuttum kolunu. Yumuşak çarşafın altında sanki bir şey yoktu, kolunun dolgun etini hissediyordum kolayca.
“Bana bak, tepemi attırma, geç şöyle!” dedim. Hanife kolunu kurtardı elimden, bir şey demeden yeniden domalacakken,
“Öyle istemiyorum!” dedim. Şaşırmış gibi bakınca, “Ben sandalyeye oturunca sen de önümde domalacaksın!” dedim ve sandalyeye oturdum. Havaya dikili halde duran sikimi sıvazlarken,
“Şu üzerindekileri çıkart, böyle olmuyor!” dedim. Hanife benimle sikişiyor olsa da karşımda soyunmak istemiyordu, itiraz etti.
“İyi, tamam. O zaman şöyle önüme geçip de domal!” dedim. Bu kez itiraz etmedi, önüme geçti. Çarşafını ve altındaki eteğini belinde topladı, alta düşmemesi için de önden bağladı.
“Nasıl olacak böyle?” diye sorunca,
“Eğil iyice, ellerini yere koy!” dedim. Hanife tam önümde eğildi, ama ellerini yere değil de eski malzemeleri koyduğum karton kutuya dayadı.
Bacaklarımı açtım iyice ve kalçalarından tutarak kendime çektim,
“Az geri gel!” dedim. Geriye doğru bir iki adım attı. Göt yanaklarını tutup ayırdım, amı tam sikimin hizasındaydı şimdi.
“Ellerini dizlerime koy, yavaşça otur!” dediğimde Hanife dediğimi yaparak ellerini dizlerime attı ve sonra da oturdu. Tabii otururken sikim amına giriyordu. Tamamen oturduğunda sikim amına gömülmüştü. Domalırken aldığım zevkten daha fazlasını alıyordum bu pozisyonda.
“Yavaş yavaş öne arkaya hareket et!” deyince Hanife o halde olduğu yerde hareketlenmeye başladı. Sikim amının içindeydi tamamen ve Hanife hareket ettikçe amının duvarlarını dövüyordu.
Hanife’nin hareketleri saniyeler ilerledikçe hızlanmaya başladı. Zevk aldığını düşünüyordum. Dizlerimi sıkıca tutmuştu. Dolgun beyaz göt yanaklarını kavramış onları sıkıyor, okşuyordum.
“Ohhhh, çok güzel, işte böyle, devam et, çok güzel!” demeye başladım. Hanife ise hiç ses etmeden kucağımda oturur halde götünü sağa sola, ileri geri oynatıp duruyordu. Sonrasında belinden kavradım ve
“Şimdi de oturup kalkmaya başla, öyle yap!” dedim. Hanife gene elleri dizlerimde olduğu halde oturup kalkar gibi yapmaya başladığında sikim de amının içinde gidip gelmeye başlamıştı.
Ona destek olmak için belinden tutuyordum. Ellerimi çarşafının altına soktum. Karnını ellerimin altında hissederken içine giydiği beyaz atletini de sıyırdım yukarı.
Şimdi ellerimin altında şişkin ve dolgun, oturup kalktıkça sallanan memeleri vardı. Sutyen takmamıştı, belki de külotu gibi onu da çıkartmıştı. Onu kendime çektim ve sıkıca avuçladım memelerini.
Hanife bundan hoşlanmış gibiydi. Kendini bana doğru yasladı ve hızlı hareketlerle oturup kalkmaya başladı. Bu anlarda ıslak, terli kasıklarımızın çarpışmasının çıkardığı yoğun ve şiddetli ‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri bulunduğumuz yeri çınlatıyordu.
Ellerim karnında, yuvarlak ve dolgun memelerinde, kalçalarında gidip geliyordu. Etli meme uçlarını sıktıkça Hanife’nin hareketleri hızlanıyor ve dudaklarından belli belirsiz sesler çıkıyordu. Zevk aldığına adım gibi emindim.
Onu daha da zevklendirmek için sağ elimi amına attım ve etli amını avuçladım. Sikimin amının içindeki hareketlerini parmaklarımın ucunda hissediyordum. Sol elimse memelerindeydi.
Hanife kendini bana yaslıyordu sürekli. Altımdaki ahşap sandalyeden gacır gucur sesler gelmeye başlamıştı. Hanife hızlı hareketlerle oturup kalkmaya ve sikimi amının en derinlerine almaya devam ediyordu.
Ancak bir süre sonra yorulmuş olmalı ki hareketleri yavaşladı. Bense memelerini avuçlayıp amını okşamaya devam ediyordum.
“Yoruldun mu?” diye sordum.
“Biraz.” dedi. Bir süre hareketsiz kaldıktan sonra kalktı ayağa. Sikim amının sıvıları ile kaplanmış tavandaki floresan lambanın altında parlıyordu.
Hanife benden yana döndü ve çarşafıyla eteğini iyice yukarı kaldırdı ve sonra da sikimi tutarak amına hizaladı. Kontrol ondaydı şimdi, sikim amının dudaklarına değerken yavaşça oturdu.
Şimdi yine kucağımdaydı, ama bu kez yüz yüzeydik. Sikim kısa bir aranın ardından amındaydı tekrar. Ellerimi göt yanaklarına atarken Hanife çarşafının üst kısmını çekti yukarıya.
İlk defa memelerini çıplak görüyordum. Ellerimin hoyratça sıkıp okşadığı bembeyaz memelerinde kızarıklıklar oluşmuştu. Hanife kucağımda oynayıp sallandıkça iri memeleri de aynı şekilde oynuyor, sallanıyordu. Onları aç bir kurt gibi dişledim, ağzıma aldım.
Memelerini emmeye başlarken Hanife’nin elleri sırtımda, saçlarımda geziniyor, başımı sıkıca tutup memelerine bastırıyordu.
Sikim amında, ellerim kalçalarında ve göt yanaklarında, ağzımsa memelerindeydi. Memelerini emmeyi bırakıp pembe dudaklarına yöneldim, onu dudaklarından öpmek istiyordum.
Hanife isteğimi anlamıştı, araladığı dudaklarını kanırta kanırta öpüp emmeye başladım. İki eliyle başımı mengene gibi sıkıyordu. Ellerim dolgun göt yanaklarını sıkıyor, avuçluyordu.
Dudaklarından sonra yeniden memelerini emmeye başladım. Onları sıkıca kavramış, sıkıyor ve ağzıma sırayla sokuyordum.
Hanife’nin gözleri sımsıkı kapalıydı, hırıltılı inlemeler çıkmaya başladı dudaklarından. Aynı şekilde ben de inliyordum. Gittikçe yaklaşıyordum boşalmaya, onun ısrarla,
“İçime boşalma!” demesine rağmen bu gidişle gene içine akıtacaktım döllerimi.
Ve sonunda sarsıla sarsıla, kendimden geçercesine boşalmaya başladım. Kucağımdaki Hanife’den de bu ara yoğun sesler, iniltiler geliyordu. Yüzünün şekli değişmiş, hareketleri farklılaşmıştı. O da benim gibi boşalmıştı.
Sonunda ikimiz de birer külçeye dönüştük. O halde kaldık, Hanife sıkıca sarıldı bana, elleri çıplak sırtımda gezindi. Az önceki enerjik halimizden eser kalmamıştı.
Muhteşem bir sikiş deneyimi yaşamıştım. Karımla bile böylesi bir şeyi uzun zamandır tatmamıştım.
“Çok güzeldi, çok teşekkür ederim!” dedim. Kahverengi gözlerini yüzümde gezdirdi,
“Hoşuna gitti mi?” diye sordu.
“Hem de çok, senin gitmedi mi?” dediğimde cevap vermedi. Ama sonra,
“Ne olursun bırak peşimi, bu son olsun, korkuyorum, kendim için, çocuklarım için, ne olur bırak beni!” dedi. Sıkıca sarıldım,
“Bu saatten sonra seni ölürüm de bırakmam, böyle bir şeyi yaşadıktan sonra artık vazgeçemem!” dedim. Sessiz kaldı sözlerime karşılık.
Ayağa kalktı. Sikimin üzeri döllerimle ve amının sıvıları ile kaplanmıştı. Halen sertti ama inmişti biraz. Ona,
“Gene içine boşaldım, kusura bakma!” dediğimde de cevap vermedi. Üstünü başını düzeltti. Bense sandalyede oturuyor, onu izliyordum. Tam gidecekken geri döndü ve
“O şeyleri silecek misin?” diye sordu.
“Sen istedikten sonra hepsini silerim, ama seni asla bırakmam!” dedim. Peçesini çekti yukarı, bununla ilgili bir şey diyecek sandım, ama,
“Hoşça kal.” dedikten sonra çıktı.
İnanılmaz ve yoğun bir sikişmenin sonrasında çalışacak halim ve gücüm kalmamıştı. Bir an önce eve gidip yıkanmak ve uyumak istiyordum. Bir sigara yaktım. Sigaramı söndürürken Hanife’nin dükkan kepenklerini indirdiğini duydum. O da benim gibi, yaşadığımız muhteşem sikişin ardından çalışacak halde değildi.
Eve gittim, yıkanıp girdim yatağa. Ama uyku haramdı bana. Aklım fikrim Hanife’deydi. Karım televizyon izliyordu. Saat 23:00 gibiyken yanı başımdaki telefonuma bir mesaj geldi. Hanife göndermişti mesajı.
“Kocamın gelmesi bir haftayı bulacak.” diye çok kısa ama öz bir mesaj yazmıştı.
Artık Hanife’yi sikmek için şantaj yapmama gerek olmadığının, onun da benden hoşlandığının, benimle seks yapmaktan zevk aldığının kanıtıydı bu mesaj…
Sabah erkenden dükkana gittim. Bir an önce Hanife’nin gelmesini istiyordum. O mesajdan sonra onun da bana karşı hislerinin olduğu ortaya çıkmıştı. Ama hisleri ortaya çıksa da Hanife’nin kendisi nerdeyse öğleye kadar görünmedi.
Acaba bugün gelmeyecek mi diye düşünürken dükkan kepenklerinin kalkmasını duydum. Hemen baktım kapıdan, Hanife gelmişti sonunda. Biraz sonraysa kapım açıldı ve içeri girdi. Elinde plastik bir kap vardı, kabın içinde de birkaç parça sigara böreği… İki gün önceki siyah çarşafı vardı üzerinde.
“Belki karnın acıkmıştır…” diyerek uzattı kabı. Kabı alırken elini tuttum,
“Ne zaman geleceksin?” diye sordum heyecanla. Hemen elini çekti,
“Soğutma börekleri, afiyet olsun!” dedi ve çıktı hızlıca. Şaşırdım bu hareketine ama bir şey de demedim.
Getirdiği lezzetli börekleri afiyetle yerken kabın içinde kıvrılmış küçük bir not kağıdı gördüm. “Bu ne böyle?” diyerek açtım kağıdı. Yağlanmış kağıtta bir adres yazıyordu.
Birden kalbim heyecanla atmaya başladı. Hanife’nin mesajıydı bu, benimle bu adreste buluşacaktı anlaşılan. Kağıdın arkasına da, “Saat ikide, kimseye görünme!” diye ayrıca yazmıştı.
Saat 13:00’ü geçerken Hanife’nin dükkanın kapısını kapatıp gittiğini gördüm. Buluşma yerine gidiyor diye düşündüm. Yarım saat sonra da ben kapattım dükkanı ve dediği adrese doğru yürümeye başladım.
Çok uzak olmayan bir yerdeydi buluşma mekanımız. Sokağa girdim ve evin numarasını bulmak için ilerledim. Sonunda tek katlı, bahçe içinde kagir bir evin önünde durdum, burasıydı.
Ama değişik bir havası vardı evin, terk edilmiş gibiydi. Doğrusu biraz korktum. Acaba Hanife bana bir tuzak mı kuruyordu yoksa? Bunu öğrenmenin tek yolu içeri girmekti. Sağa sola baktım, sokakta kimseler yoktu.
Eski ve paslanmış bahçe kapısını açıp girdim içeri. Kurumuş ağaçların arasından ince bir yol evin kapısına kadar uzanıyordu. Evin pencereleri sıkı sıkı kapalıydı, perdeler de çekiliydi.
Kahverengi boyalı eski demir kapının önüne geldim. Birkaç kez yavaşça tıklattım kapıya. Biraz sonra buzlu camın arkasında bir karaltı belirdi, yaklaştı ve kapıyı açtı. Kendisi kapının arkasında kalırken ben aralıktan girdim içeri. Heyecan ve korkuyu birlikte yaşıyordum.
Kapı arkamdan kapanırken geriye döndüm, Hanife karşımdaydı.
“İçeri geç!” diyerek ilerlememi söyledi. Yoğun bir rutubet kokusu vardı. Loş karanlık koridordan ilerleyip soldaki açık kapıya yöneldim. Genişçe bir odaydı burası. Yerler ahşaptı, duvardaki boyalar yer yer dökülmüştü. Eşya olarak hiçbir şey yoktu, yerlerde birkaç parça kartonla gazete kağıdı vardı.
“Kimse görmedi değil mi?” diye sorunca,
“Yok, görmedi!” dedim. “Burası ne böyle, kimin evi burası?” diye sordum.
“Ablamın…” diyerek cevapladı. “Eniştem öldükten sonra İstanbul’a oğlunun yanına taşındı, burası da böyle kaldı.” diye küçük bir açıklama yaptı. Karşımda en az benim kadar heyecanlı halde duruyordu.
“Koray, lütfen, kocam gelene kadar olacak bu iş, o geldikten sonra bitireceksin, bana söz ver!” dediğinde,
“Neden?” diye sordum.
“Kocam gelecek, anlamıyor musun, öğrenirse beni gebertir!” dedi korkuyla. “Peşimi bırakacaksın, o görüntüleri de sileceksin, bütün bunları unutacağız, tamam mı?” dedi peşi sıra. İstemeye istemeye,
“Tamam!” dedim. Faruk abi geldikten sonra olacak iş değildi zaten. Çok tehlikeli, riskliydi. Etrafa bakındım,
“Nasıl olacak burada, buranın hali ne?” dediğimde,
“Gel!” dedi ve önüme geçti. Ayağında topuklu ayakkabılar vardı, adım attıkça sesler evin çıplak duvarlarında yankılanıyordu.
Koridorun ucunda sağdaki odanın kapısını açıp içeri girdi, ben de peşinden. Odada eşya niyetine yerde duran eski, üzeri kirlenmiş bir hazır yatakla yorgan vardı sadece. Kalın eski perdeler sadece çekilmemiş aynı zamanda pencerenin kenarlarından duvara çivilenmişti.
Bu odanın da duvar boyaları yer yer dökülmüş, altındaki sıva görünüyordu. Ürpertici bir manzaraydı. Korku filmlerindeki gibi bir evdi burası.
“Bu yatak ne arıyor burada?” diye sordum. Hanife,
“İstemiyor musun?” dedi ters bir tavırla. Soru sormamdan hoşlanmıyordu. Etrafa baktığımı görünce,
“Soyunmayacak mısın?” diye sordu. İçerisi oldukça serindi, yoğun rutubet kokusu burada da vardı. Soyunmaya başlarken kendisi duruyordu.
“Sen de soyunsana!” deyince,
“Önce sen soyun!” dedi. Üzerimdekileri tek tek çıkardım, tamamen soyununca, “Yatağa gir!” dedi. Katlanmış yorganı açtım, yatağa girdim.
“Hadi sen de soyunsana, ne bekliyorsun?” deyince Hanife de soyunmaya başladı. Çarşafının alt ve üst parçalarını çıkardı.
Altına siyah renkli, dizlerinin bir karış üzerine gelen bir mini etek giymişti. Üstünde ise beyaz, tül bir bluz vardı ve içine giydiği siyah sutyeni görünüyordu.
İnce siyah çoraplı bacakları ayakkabı sandığım ama gerçekte dizlerinin altına gelen siyah deri çizmelerinin üzerinde birer sütun gibi yükseliyordu. Başına bağladığı siyah bonesini de açınca resimlerinde gördüğüm kumral saçları çıktı ortaya.
“Bu halin ne böyle?” diye sordum.
“Beğenmedin mi?” deyince,
“Yok, yani çok beğendim. Yani çok süper, hiç böyle bir şey beklemiyordum, onun için şaşırdım!” dedim heyecanla.
“Faruk almıştı bunları, gece olunca giymemi istiyor!” dedi gülümseyerek.
“Faruk abi ağzının tadını biliyormuş!” dedim.
Tül bluzun düğmelerini açtı, sutyeni ile kaldı. İri memeleri sutyene sığmıyor gibiydi. Her an sutyenden taşacaklarmış gibi şişmişti ikisi de. Ellerini arkaya atıp sutyenin kopçasını açarken ben de sikimi sıvazlamaya başlamıştım.
Az sonra memeleri sutyenden kurtulunca löpürdediler. Elini arkaya atıp eteğini de indirecekken,
“Bırak şimdi onu, gel hadi!” dedim.
Hanife yanıma oturdu ve uzandı, elim sikimdeyken memelerini emmeye başladım. O ara sağ elini sikime attı. Ben sikimden çektiğim elimi memelerine atarken diğeriyle de kalçalarını avuçladım.
Ağzım memeleriyle meşguldü. Etli meme uçlarını emdim, ısırdım, yaladım. Hanife ise nazikçe sikimi avuçlayıp sıvazlıyordu bu sırada.
Memelerinden sonra pembe dudaklarına yöneldim. İnce dudaklarını emerken karşılık vermesinden ayrı bir keyif duydum. Islak ve sıcak dilini ağzıma sokunca onu da emdim, ısırdım.
Sonrasında ben dilimi ağzına soktum. Aç bir bebek gibi emdi dilimi, ısırdı. Başımı saçlarına gömdüm. Güzel bir şampuan kokusu yükseliyordu saçlarından.
Dizlerimin üzerinde doğruldum. Memelerini avuçladım, o da sikimi tutmaya devam ediyordu. İyice sertleşip şaha kalkmış sikimi gösterip,
“Ağzına alsana!” dedim. Hanife sağ dirseğinin üzerinde doğruldu, önüne geldim ve sikimi uzattım ağzına doğru. Araladığı ağzına soktum.
Hanife önce ne yapacağını şaşırmış gibi baktı bana, sonra da sikimi iştahla emmeye başladı. Öncekinden daha ustaca yapıyordu.
Sol eli sikimdeydi. Dilini çıkarıp sikimin kafasını dilliyor, yalıyor sonra da ağzına alabildiği kadar alıyordu.
“Hepsini alabilir misin?” dedim saçlarını okşarken.
“Denerim!” dedi gülümseyerek. Sonra da biraz öne doğru kaydı. Ağzını açtı iyice ve sikimi almaya başladı ağzına.
Dibine birkaç santim kalana kadar soktu, sikim ağzını doldurmuştu tamamen. Karımın ve diğer beraber olduğum kadınların daha önce hiç yapmadığı, yapamadığı bir şeydi bu.
Hanife, sikim boğazına kadar girmişken baktı bana, (Bak yapıyorum!) der gibiydi. O halde birkaç saniye kaldı, sonra da ağır ağır çıkardı sikimi ağzından. Derin birkaç nefes aldı. Ben bir şey demeden aynısını yine yaptı. Bu kez dibine kadar aldı, Hanife kendi rekorunu kırmıştı. Sikimi yeniden çıkartırken,
“Valla helal olsun!” dedim gülerek. Cevap vermek yerine dilini çıkardı ve sikimin kafasını yaladı dondurma gibi. Sağ elimi attım memelerine ve onları avuçladım. Hanife’nin muhteşem saksosuna memelerini okşayarak karşılık verdim.
Hanife beni delirtmişti resmen. Bir an önce amına girmek istiyordum. Aynı hislere o da sahipti,
“Yeter mi bu kadar?” diye sordu.
“Tamam, hadi şöyle dizlerinin üzerinde domal!” dedim. Sırtını döndü ve
“Eteğimin fermuarını açsana!” dedi. Hemen ince fermuarı açtım. Hanife bir çırpıda mini eteğini çıkardı ayağından.
O an Hanife’nin bana hazırladığı sürprizin bu kadarla sınırlı olmadığını gördüm. Altına siyah bir tanga giymişti. Siyah çoraplarının kalın ve dantelli lastikleri nerdeyse kasıklarındaydı.
“Vay, bu tanga ne böyle!” dedim keyifle ve “Bunu da mı Faruk abi aldı?” diye sordum.
“Yok, bunu ben almıştım!” deyince,
“Hadi be, şaka mı?” dedim. “Valla, ben aldım bunu!” dedi inanmamı ister gibi. x
Hanife parlak siyah çizmelerini çıkarmadan tam önümde domaldı köpek gibi. Siyah tangasının arkası göt yanaklarının arasına girmişti. Amının etli dudaklarını ayırıyordu birbirinden. Ayrı bir çekicilik katıyordu bu görüntü.
“Çıkartayım mı bunu?” dedi tangasını işaret ederek.
“Gerek yok!” dedim sikimi sıvazlarken.
“Sen de Faruk gibisin!” dedi bu sözüme karşılık.
“Nasıl yani?” diye sordum.
“O da çıkartmamı istemiyor, öyle yapıyor!” dedi yanıt olarak.
“Kocanla zevklerimiz aynıymış desene!” dedim sikimi göt yanaklarına sürterken.
Hanife bacaklarını biraz daha ayırdı, tangasının ipini çektim kenara. Ayrık duran ve şimdiden ıslanmış amına sürttüm sikimi, sonra da yavaşça bastırdım. Hanife’nin amı bir süngerin suyu emmesi gibi sikimi emdi, içine çekti.
Sikim az sonra köküne kadar girmişti amına. Bir süre o halde bekledim. Hareketlenmeye başlayacakken Hanife ileri geri oynamaya başladı, sikimi kendisi sokup çıkartıyordu amına.
Çok hoşuma gitti bu hali. Kalçalarını, göt yanaklarını avuçlayıp sıkarken Hanife sikimi ağır ağır alıyordu amına.
Tangasının ipini çektim ve sol elimin parmaklarına doladım. Sikim amının içinde gidip gelirken sağ başparmağımı göt deliğinin üzerinde gezdirdim önce, sonra da bastırdım.
Hanife’nin amı gibi göt deliği de bir süngere dönüşmüş gibiydi. Parmağımı hemen alıverdi içine. O an Hanife aldığı zevkle iniltiler çıkartmaya başladı.
“Ohhh, ımmm, ayyyy, uhhh, ıhhh…” sesleri birbirine karışarak odanın içinde yankılanıyordu.
Kumral saçları hafiften dalgalanıyordu bu anlarda. Hareketlerini hızlandırmaya başladı. Göt yanakları kasıklarıma çarptıkça löpürdüyor, şiddetli ‘Şlap, şlap!’ sesleri çıkıyordu.
Parmağımı çıkardım göt deliğinden. Sonra da pompalamaya başladım. Hanife durdu bu anda. Sikim zevk sıvıları ile yağlanmış amının içinde hızlı hızlı gidip geliyordu şimdi.
Destek aldığı ellerini yatağın üzerinde iki yana açtı iyice, belini biraz eğdi aşağı. Bana ideal pozisyonu sağlamıştı. Bu işleri iyi biliyordu Hanife.
Sikimi amına bir sokup bir çıkardım daha sonra. Her seferinde taşaklarıma kadar alıyordu içine. Kocasının küçük siki amını dolduramıyordu Hanife’nin. İçinde her daim yarağa muhtaç bir boşluk bırakıyordu. Ve şimdi o boşluğu sikim tamamen doldurduğundan Hanife’nin iniltileri küçük çığlıklara dönüşmüştü.
Sol eliyle yataktan destek almaya devam ederken sağ elini kalçalarına, memelerine, amına atıyordu. Başını sağa sola çevirip,
“Sik, sik, ohhh, sik, ahhh, sik…” demeye başlamıştı. Onun bu isteğine daha hızlı pompalayarak cevap veriyordum. Sikim amının içinde her an patlamaya hazır bir halde gidip geldikçe zevk iniltilerimiz birbirine karışıyor, bomboş evin içini çınlatıyordu.
Daha fazla dayanamayacağımı anladığımda çıkardım sikimi amından. Hanife,
“Ne oldu, geldin mi?” diye sordu başını geriye atıp.
“Yok, daha değil ama biraz duralım, yoksa şimdi patlayacam!” dedim nefes nefese. Sözlerim üzerine doğruldu Hanife ve yatağa uzandı tekrar. Yanına uzandım ve dudaklarına yumuldum hemen.
Ateşli öpüşmemizin arasında sağ elimi amına attım ve okşadım uzun uzun. Etli amını ovaladıkça Hanife sikim amındaymış gibi gaza gelip inliyordu. Bir süre de memelerini emdim, o da saçlarımı okşayarak karşılık verdi buna.
“Kocan seni arkadan da yapıyor…” dediğimde dudaklarından
“Evet!” sözcüğü çıktı sadece.
“Hoşuna gidiyor mu peki?” diye sordum. Elini saçlarımda gezdirdi,
“Niye sordun?” dedi.
“Ben de istiyorum!” deyince,
“Ama seninki çok büyük!” dedi gülümseyerek.
“Olsun, ağzınla amın hepsini alıyor, bakarsın götün de alır!” dedim gülerek.
Hanife götten verme konusunda beklediğim zorluğu, itirazı göstermemiş, kabul etmişti hemen.
“Çantamda krem var, onu getireyim!” deyince,
“Ben getiririm, çantan nerde?” dedim. Çantasını mutfağa bıraktığını söyleyince kalktım ve mutfağa geçtim.
Mutfakta eşya niyetine bir şey kalmamıştı. Duvardaki mutfak dolapları bile sökülmüş, yerlerinde izleri kalmıştı. Eski ve bazı yerleri kırılmış beyaz fayansla kaplı tezgahın üzerinde Hanife’nin siyah çantası duruyordu. Her zaman omzuna astığı çantasıydı bu.
Çantanın fermuarını açtım, içinde ıvır zıvır bir sürü şeyin haricinde cüzdanı ve cep telefonu ile bahsettiği krem kutusu vardı. O ara Hanife,
“Koray, nerde kaldın?” diye bana seslenince,
“Geliyorum!” dedim ve kutuyu alıp çantasını koydum yerine. Odaya dönünce onu aynı halde buldum.
“Nerde kaldın?” dedi sitem eder gibi.
“Kusura bakma.” dedim
Elimde tuttuğum kutuyu açtım. Beyaz kremden bolca aldım ve önümde sallanan sikime sürdüm. Sikim kremle kaplanırken Hanife çizmelerini çıkardı.
“Niye çıkardın?” deyince,
“Rahatsız oldum!” dedi ayaklarını ufalayarak. Tangasını da çıkardı, hemen ardından da yüzüstü uzandı yatağa ve bacaklarını ayırdı iki yana.
Uzandım üzerine, bir elimle sikimi tutarken diğeriyle de göt yanaklarını ayırdım. Hafif kıllı göt deliğine sürttüm sikimi. Hanife,
“Götüme de krem sür!” deyince kremden aldım biraz ve göt deliğinin ağzına ve içine sürdüm, parmaklarımla yedirdim. Yeniden sikimi bastırırken,
“Yavaş yap!” dedi bu sırada.
“Tamam, rahat ol!” dedim. Sikimi bastırmaya başladım. İlk anda Hanife’nin göt deliği sikimi gerisin geri itti ama sonrasında yavaş yavaş açılmaya başladı. O anda daha önce tatmadığım bir duygu tüm ruhumu ve bedenimi sarmaya başladı.
Sikim ağır ağır yol alıyordu Hanife’nin götünde. Nerdeyse yarısına kadar girmişken Hanife acı dolu bir halde,
“Tamam, yeter bu kadar!” dedi. O halde bekledim bir süre, sonra da yavaş yavaş belimi ve götümü kaldırıp indirerek sikimi sokup çıkartmaya başladım götüne.
“Ihhhh, ahhhh, ayyyy…” deyip duruyordu ha bire. Sürekli olarak, “Yavaş ol, yavaş yap!” diyordu bunun yanında.
Göt deliği sikimi çepeçevre sarmıştı, amının genişliğinin yanında göt deliği ufak bir nohut tanesi kadar kaldığından aldığım zevk de daha fazlaydı. Zevkten inliyordum.
Karımın yıllardır vermediği, yaşatmadığı bir zevki Hanife hiç itiraz etmeden yaşatıyordu bana.
Daha önce evli sevgilimi pek çok kez götünden sikmiştim ama onun göt deliği amı gibi genişlemişti, kendi kocası da götünden sikiyordu onu. Üstelik evlenmeden önceki sevgilisinin de onu sadece götünden siktiğini söylemişti. Böylece kocasına el değmemiş bir bakire gibi göstermişti kendini…
Hanife’nin iniltilerinin içinde hem acı hem zevk vardı, benimkilerse sadece zevkten ibaretti. Büyük bir haz duyuyordum. Kremden iyice yağlanmış sikim göt deliğini her gidip gelmesiyle birlikte genişletiyor, açıyordu. Ama bu Hanife’nin acı çekmesinin önüne geçemiyordu. Hızlı hızlı yapamadığım için pek hoşuma gitmiyordu bu durum ama devam etmek durumundaydım.
Hanife’den hırıltılı sesler gelmeye başlamıştı artık. Sonunda,
“Bu kadar yeter, çıkar hadi!” deyince mecburen çıkardım sikimi götünden… Göt deliğinin ağzı kızarmış ve genişlemişti epeyce… Tıpkı kocasının çektiği videodaki gibi göt deliğinin ağzındaki kasların kasılmalarını izledim.
O ara küçük bir ‘Zorttt!’ sesi Hanife’nin göt deliğinden çıkıverdi.
“Ay kusura bakma!” dedi utanmış gibi.
“Önemli değil!” dedim gülümseyerek. Doğruldu yataktan.
“Sen boşaldın mı?” diye sorunca,
“Yok, daha değil!” dedim.
“Sen de çok geç geliyorsun!” dedi gülümseyerek.
“Niye, sen boşaldın mı ki?” dediğimde,
“Evet.” dedi alt dudağını ısırarak.
“Ne zaman?” dedim şaşkınca.
“Biraz önce.” dedi utangaçça.
“Götten yerken mi boşaldın?” deyince cevap vermek yerine gülümsemekle yetindi.
“Ben üste çıkayım!” dedi hemen sonra.
“İyi, peki!” dedim ve uzandım yatağa. Sikim kazık gibiydi zaten.
Hanife bacaklarını iki yanıma koyarak üzerime çıktı. Bir eliyle tutarak sikimi amına hizaladı ve ardından oturdu. Sikim amına girmişti yeniden. Ellerini arkaya, kalçalarıma koydu ve o halde hareket etmeye başladı.
Sikim amının içinde oynayıp dururken iri, dolgun memeleri de sallanıp duruyordu sürekli. Kalçalarını tuttum, hareketleri hızlanmaya başlarken aldığı zevkten inlemeye başlamıştı. Dolgun memelerini avuçladım, sıktım, yoğurdum.
Sonrasında öne doğru eğildi, memeleri yüzüme geliyordu. Hanife götünü kaldırıp indirirken ben de alttan pompalamaya başladım. Bu anda aldığı zevkle çıldırmışa döndü, memelerini yüzüme bastırıyordu.
Uzattığı memelerini dişledim, koparacakmış gibi uçlarını emerken alttan var gücümle pompalıyordum. Hanife üzerimde bir rodeocu gibi zıplıyordu. Şiddetli ‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri kulaklarımızı çınlatıyordu. O anlarda kocasının kulaklarının da çınladığını düşünüyordum.
Artık boşalmaya adım adım yaklaşıyordum. Kendimi daha fazla tutup kasmak istemediğim için tüm gücümle yükleniyor, pompalıyordum. Onu daha da kendime çektim, ellerimi sırtına atıp bastırdım bana doğru.
Sonunda deli gibi sarsılarak boşalmaya başladım Hanife’nin amına. Sikimde döl niyetine ne varsa her bir damlasını amına akıttım. Gücüm tükenmişti, Hanife kendini bıraktı üzerime.
Nefes nefeseydik, kalbim deli gibi atıyordu. İçerinin serinliğine rağmen terlemiştik. Yüzümü saçlarına gömdüm. Bir süre öylece kaldık.
Hanife yanıma uzandı sonrasında.
“Çok güzeldi, çok teşekkür ederim!” dedi yanağımdan öperek.
“İçine boşaldım, tutamadım kendimi gene…” deyince,
“Boş ver, önemli değil!” dedi.
Kollarımın arasına aldım onu, terlemiş alnını ve yanaklarını öptüm. Birkaç dakika yorgunluktan bitkin bir halde kaldık. Hanife,
“Benim gitmem lazım, kızı okuldan alacağım daha!” dedi ve kalktı yataktan.
“Biraz daha kalalım, çok yorgunum…” dediğimde,
“Sen istersen kalabilirsin, anahtarı veririm sana, sen çıkınca kilitlersin!” dedi.
“Sende başka anahtar var mı peki?” diye sordum.
“Var var, merak etme, zaten bundan sonra buraya geliriz!” dedi tangasını giyerken.
“Bundan sonra derken?” dediğimde,
“Yani Faruk gelene kadar!” dedi.
“O geldikten sonra olmayacak mı?” diye sordum.
“Seninle bu işi hallettik sanıyordum!” dedi ciddi bir sesle. Çizmelerini giydikten sonra çıktı.
Biraz sonra üzerinde siyah bol bir etekle geldi.
“Sen bunu mu giymiştin?” diye sordum.
“Evet, miniyle dolaşacak halim yok!” dedi.
Sutyenini bağladıktan sonra da getirdiği siyah poşetten çiçekli uzun bir tunik çıkardı ve bunu giydi. Mini etekle tül bluzunu da bu siyah poşetin içine koydu. Başını bağladı, çarşafını da giyinince ilk haline dönmüş oldu.
“Yaman kadınsın!” dedim kahkahayla. Gülümsedi,
“Kapıyı kilitlemeyi unutma, kimseye görünmemeye de dikkat et!” dedi ve gitti. Demir kapının yavaşça kapanmasını duydum.
Kalın ve ağır yorganı çektim üzerime. Yorgunluktan gözlerimi açamıyordum. Sonunda dayanamayıp uykuya daldım…
Uyandığımda saat 19:00 olmuştu. Birkaç saat boyunca uyumuştum. İçerisi zifiri karanlıktı. Işıkları açmak istemedim, zaten evde elektrik olup olmadığını bile bilmiyordum. Cep telefonumun ekran ışığı ile zar zor giyindim.
Hanife anahtarı yatağın kenarına bırakmıştı. Dışarı çıkıp kilitledim kapıyı. Sokağa çıktım, akşam çökmüştü ve kimseler yoktu sokakta.
İşyerine gittim. Hanife’nin dükkan kepenkleri çekilmişti. Yapmam gereken birkaç iş vardı, onları yapıp çıktığımda saat 22:00’ye geliyordu. Geç saatte eve gidince karımla aramda bir tartışma koptu. Mümkün olduğunca alttan alıp gönlünü almak istedim.
Gece olunca son zamanlarda kendisini boşladığımı söyledi. Karım doğru söylüyordu. Hanife hayatıma girdiğinden beri karımla sadece bir kez sikişmiştim. O gece Hanife’yi hayal ederek karımı iki posta siktim, yarağa doyurdum. Eve geldiğimde benimle kavga eden kadın sikişten sonra bana sarılarak uyudu.
Ertesi gün Cumaydı ve Hanife görünmedi hiç. Birkaç kez aradım ama telefonu kapalıydı. Ancak akşamüzeri kapım açıldı, kızı Ayşe karşımdaydı.
“Koray abi merhaba, kolay gelsin!” diyerek içeri girdi.
“Ooo, Ayşe Hanım, yoktunuz kaç zamandır?” dedim gülerek. Karşıma geçip oturdu, havadan sudan konuştuk bir süre. Çay ikram ettim.
Ayak bileklerine gelen siyah bir kumaş pantolonla, beyaz gömlek ve buz mavisi uzun yelek giymişti. Başını ise parlak mavi bir türbanla bağlamıştı. Ayağında ise krem renkli topuklu ayakkabılar vardı. Çok zarif ve olgun bir görünüşü vardı bu kıyafetiyle.
Yeni bir cep telefonu almak istediğini ve benim fikrimi öğrenmek için geldiğini söyledi.
“Senin fikirlerin benim için önemli, teknoloji konusunda sen çok iyisin!” dedi gülümseyerek.
“Eğer istersen ara sıra elime temiz ikinci eller düşüyor, sıfırı 2-3 bin liralık telefonlar…” dedim. Sonra da daha yeni elime geçen bir telefonu çıkarıp gösterdim.
Kullanıcısı arkadaşımdı ve telefonu çok düzgün, güzel kullanmıştı, daha üst modeli çıkınca onu almış bunu da bana satmıştı. Ayşe’nin sıfır almak istediği telefonlardan daha kaliteliydi. Fiyatını sordu.
“Başkası olsa 1800 lira ama sana 1500’e bırakırım…” dedim. Ayşe telefonu çok beğendi ama bir mesele olduğunu söyledi.
“Nedir?” dedim.
“Şey, bende şu an bu kadar para yok, hem annemle babamdan gizli alacağım zaten telefonu…” deyince,
“Canın sağ olsun, ne zaman paran olursa getirirsin!” dedim. Sözlerime inanamadı, ciddi olup olmadığımı sordu. “Şaka yapmıyorum, al kullan!” dedim.
Çok sevindi. Mutluluktan gözleri parlıyordu.
“Borcumu en kısa zamanda ödeyeceğim, söz veriyorum!” dedi. Sonra da, “Koray abi, bu aramızda kalacak, annemle babam sakın duymasın!” diye küçük bir uyarıda bulundu.
“Tamam, bu bizim sırrımız olacak!” dedim gülümseyerek. Çıkarken ona,
“Şey, annen bugün gelmedi, hayırdır rahatsız falan mı?” diye sordum.
“Ha, yok, bugün Cuma ya, onun için. Bizim komşularda mukabele vardı, oraya gitti!” dedi. Hanife’nin gelmemesinin sebebi belli olmuştu böylece. Akşam eve gidince karımın güler yüzü ve güzel yemekleri karşıladı beni.
Televizyon izlerken Whatsapp’tan bir mesaj geldi. Ayşe göndermişti. Daha önceden almıştı numaramı. Telefonu çok beğendiğini ve yeniden teşekkür etmek istediğini yazmıştı. Sonra da telefonla ilgili bazı anlayamadığı şeyler olduğunu, bunları sormasında sakınca olup olmadığını söyledi.
“Ne demek, ne istersen sor!” dedim. Karım tepkiyle,
“Kim o bu saatte?” deyince,
“Bir müşteri, telefon aldı bugün, onunla ilgili soru soruyor!” dedim. Sonra da rahat mesajlaşabilmek için yatak odasına geçtim.
Ayşe telefonla ilgili anlayamadığı, çözemediği şeyleri sordu, daha doğrusu yazdı, ben de elimden geldiğince yanıtladım. Yazılarının sonuna gülücükler, utanma şekilleri vs. koyuyordu. Telefonun kamerasının nasıl ayarlandığını, nasıl daha kaliteli resim çekebileceğini sordu, ben de anlattım. Sonra da,
“Birkaç resim çekip gönder bakalım!” dedim.
Biraz sonra çektiği resimleri gönderdi. Masasının üzerini, yatağını çektiği birkaç resimden sonraysa kendisinin başı açık halde bir resmini gönderdi.
Sağ eliyle telefonu tutup resim çekerken sol elini saçlarına atmıştı. Üzerinde siyah bir atlet vardı ve memeleri altında tüm haşmetiyle belliydi. Bembeyaz koynu ve kolları üzerindeki siyah atletiyle tezat oluşturuyordu. Atletin askılarının kenarından sutyeninin şeffaf askıları da görünüyordu.
“Ay pardon, yanlış oldu!” diye yazdı sonuna bir sürü utanma şekilleri ekleyerek.
“Önemli değil, sen de benim bir kardeşimsin!” diye yazdım. Ama aslında yanlışlıkla değil de bilerek gönderdiğine emindim.
On dakikanın sonunda mesajlaşmamız kişisel bir hal almaya başlamıştı. Ayşe’nin bana yazıldığını anlamayacak kadar tecrübesiz değildim. O akşamki yazışmamız annesinin odaya girmesiyle kesildi. “Annem geldi, sonra görüşürüz!” diye yazdıktan sonra çıktı.
O gece bir taraftan Hanife’yi bir taraftan da Ayşe’yi düşünüp durdum, doğru düzgün uyuyamadım. O yüzden sabah biraz geç gittim işe. Hanife benden önce gelmiş, dükkanı açmıştı.
Ben içeri girdikten birkaç dakika sonra geldi. Üzerinde çarşaf yoktu bugün. Onun yerine yine siyah renkli, yere kadar inen bol bir pardesü vardı. Başını ise omuzlarını kapatacak şekilde siyah, büyük bir türbanla bağlamıştı.
Bir torbanın içinde birkaç poğaça ile börek dilimi vardı.
“Dün yapmıştım, fazlasını da sana getirdim!” dedi torbayı masamın üzerine bırakırken. Börek filan umurumda değildi o anda, aklım ondaydı.
“Bugün buluşuyor muyuz?” diye sordum.
“Ben haber veririm!” diyerek çıktı. Getirdiklerini afiyetle yedim. Bir ara çalışırken Ayşe yine Whatsapp’tan telefonla ilgili bir şeyler sordu, ben de yanıtladım. Gene sorularının, yazdıklarının sonuna çeşitli şekiller ekliyordu.
Bir tarafta Hanife, diğer tarafta kızı Ayşe… Annesini sikerken bir de kızı oyuna girmeye çalışıyordu… Konuşmamız yine kişiselleşmeye başlarken,
“Dün geceki resmin çok güzeldi!” diye yazdım. Bir sürü gülücük ve utanma şekliyle yanıt verdi.
“Kime gönderecektin o resmi, erkek arkadaşına mı?” diye yazınca,
“Benim erkek arkadaşım yok!” diyerek yanıtladı. Daha sonraysa, “Şey, yani ayrıldık!” diye bir ek yaptı.
“Neden?” diye sorduğumda yanıt vermek istemedi, ama sonra erkek arkadaşının onu aldattığını, onu başka bir kızla konuşurken gördüğünü söyledi. O da bunun üzerine çocuğu terk etmişti.
Ayşe bana yazılırken ben de ona yazılmaya başladım. Tecrübesiz, henüz gözü açılmamış bir kızdı. Birkaç hoşuna gidecek sözün sonunda bana yeni bir resmini gönderdi.
Hanife (5), resim №2
Dün akşamkine benzeyen bir resimdi bu da. Gene aynı siyah atleti vardı üzerinde. Telefonu iki eliyle tutarken gülümseyerek poz veriyordu. Ama ikinci gönderdiği resim müthişti. Telefonu biraz yukardan tutarak çekmişti ve yaşından daha olgun ve şişkin memelerinin çatalı tam karşımdaydı. Sutyen takmamıştı.
“Süpersin!” diye yazdım. Bir sürü utanma şekli gönderdi ve çıktı, konuşmamız sona erdi.
Sikim kalkmıştı. Ayşe’nin taze, koklanmamış bedenini düşünüyordum. Çalışacak halim kalmamıştı. Bir sigara içtikten sonra yan tarafa geçtim. Hanife dikiş makinesinin başına oturmuş dikiş dikiyordu.
“Ne zaman buluşacağız, eve ne zaman gidiyoruz?” diye sordum. Olumlu bir söz beklerken,
“Bugün Cumartesi, sokak kalabalık olur, gören olabilir!” dedi.
“Nasıl olacak peki?” diye sordum bu sefer.
“Ben ne bileyim, sen düşün!” dedi yeniden dikiş dikmeye başlarken.
Yatakta sikişmenin tadını almışken yeniden dükkanda ayaküstü yapmak istemiyordum. Bacanağımın Gazlıgöl taraflarında termal villası vardı. Kendisi İstanbul’da oturduğundan ancak yazın gelip kalıyordu.
Anahtarın bir eşini bana vermiş, ne zaman istersek kalabileceğimizi söylemişti. Biz de yazın, bazen de hafta sonları ailecek gidip kalıyorduk. Aklıma hemen orası geldi. Bunu söyleyince, Hanife,
“Delirdin mi, orası çok uzak!” diyerek tepki gösterdi.
“Ne uzağı, yarım saat bile sürmez!” dedim. Saat 11:00 olmuştu.
“Ben arabayı alayım, sen on dakika sonra arka taraftaki marketin oraya gel!” dedim ve çıktım. Dükkanı kapattım. Arabayı anca hafta sonları kullanıyordum, o nedenle işyerinin yakınında bir otoparka koyuyordum. Arabayı alıp sözünü ettiğim marketin oraya gittim. 2-3 dakika sonra Hanife göründü, işaret edince bindi arabaya.
“Benim başımı derde sokacaksın, birisi görecek diye ödüm kopuyor!” dedi telaşla.
“Korkma, kimse tanımaz seni!” dedim ve yola koyuldum.
Yarım saat sonra bacanağın villasına gelmiştik. Yakınlarda onunki gibi birkaç villa daha vardı ama kimsenin kimseyi göreceği yoktu. Garaj kapısını açıp park ettim. Garajdan evin içine kapı açılıyordu, oradan içeri geçtik.
Ev bir aydır boştu, en son bir hafta sonu gelip kalmıştık. Bütün perdeler çekiliydi, eşyalar bıraktığımız gibi duruyordu. Hanife, evden ve içindeki eşyalardan etkilenmişe benziyordu. Sikişmek için gelmiştik ama o sağa sola bakıyordu durmadan.
“Ne o, buraya etrafa bakmaya mı geldin?” diye sordum.
“Senin bacanağının ensesi kalın herhalde?” dedi yanıt olarak.
“Bırak şimdi bacanağı, hadi gel, yatak odası yukarda!” dedim ve üst kata çıkan ahşap merdivenleri gösterdim.
Hanife pardesünün eteklerinden tutarak merdivenleri çıktı, ben de peşinden.
“Sağdaki kapı!” deyince kapıyı açıp odaya girdi. Yatağa, dolaplara ve ebeveyn banyosuna bakarken ben de açık duran perdeyi çektim sıkıca.
Soyunmaya başlarken, Hanife,
“Çok zamanımız yok, hemen gitmemiz lazım!” deyince,
“Sen buraya ateş almaya mı geldin?” dedim tepkiyle. Bir şey diyecek gibi oldu ama sonra çantasından telefonunu çıkardı. Birini arayınca,
“Kimi arıyorsun?” dedim, bana sessiz olmamı işaret etti. Ayşe’yi aradı,
“Kızım ben Halime ablalara geldim, beni merak etmeyin, sen kardeşlerinin yemeğini verirsin…” dedi. Bir süre daha konuştuktan sonra kapattı telefonu.
“Yaman kadınsın!” dedim kahkahayla.
Hanife üzerindekileri çıkarttı tek tek. En son kenarları dantelli açık sarı bir külot ve beyaz sutyeni ile kalınca,
“Bugün tanga yok mu?” dedim gülerek. Ben de sikimi sıvazlıyordum karşısında.
“Senin karın tanga giymiyor mu?” dedi sutyenin kopçasını açarken.
“Arada bazen giyiyor, ama senin kadar yakışmıyor ona!” dedim.
“Bu külotu nerden aldın?” diye sordum külotunu indirirken.
“Pazardan!” dedi yanıma uzanırken.
Sikim şaha kalkmıştı artık, Hanife sol elini sikime attı, gülümseyerek
“Özledin mi beni?” diye sordu.
“Hem de çok, dün yoktun, fena azdım!” dedim ve elimi memelerine attım.
“Mübarek Cuma günü yapacak halimiz yok ya!” dedi sikimi sıvazlarken.
“Bırak şimdi yorum yapmayı, 69 biliyor musun?” diye sordum. Gözlerime bakıp,
“Ben 20 yıllık evliyim aslanım, sen elin sikinde 31 çekerken ben o işleri yapıyordum!” dedi ciddi bir sesle.
“Helal olsun sana!” dedim kahkahayla.
Ablasının evindeki kirli yatak yerine şimdi tertemiz ve büyük bir yatağın üzerindeydik. Tatile geldiğimiz zamanlarda karımla sikiştiğimiz yataktı bu, yani bir yerde karımın yatağında sikecektim Hanife’yi. En son kaldığımız zaman da güzel bir sikişe imza atmıştık karımla.
Hanife üzerime ters şekilde çıktı ve hemen sonra deneyimini konuşturarak bir çırpıda sikimi ağzına alacak konuma geldi. Tabii kaymak gibi amcığı da tam yüzümün ve ağzımın ucundaydı.
Hanife iştahlı saksosuna başlarken ellerimle göt yanaklarını ayırıp amını çıkardım ortaya ve dilimi uzattım, amını dondurma gibi yalamaya başladım. Hanife sikimi emmeyi bıraktı ve
“Ihhh…” diye derin bir inilti çıkardı. Dolgun göt yanakları taş gibi sertleşti birden. Amının üzerinde, kasıklarında gezinen dilim onu adeta delirtiyordu.
Bir amına bir göt deliğine dil darbeleri atarken o da yeniden sikimi ağzına aldı. Amı ve göt deliği tertemizdi, rahatsız edici bir koku yoktu. Göt deliğinin ağzındaki kısa siyah kılları dilime batıyor ama umursamıyordum. Kasıklarında tek bir kıl tanesi bile yoktu, yeni tıraş ettiği belliydi.
Sikimi boğazına kadar alıyor, iştahla somuruyordu. Bense dilimi sıcak ve pembe amının içine olabildiğince sokuyordum. Amı kısa sürede ıslanıp kayganlaşırken sol işaret parmağımı soktum göt deliğine. Parmağımı içine sokup çıkartıyordum sürekli.
Patlayacak hale geldim kısa sürede. Aynı şekilde Hanife de daha fazla devam etmek istemedi, sikimi emmeyi bırakıp,
“Hadi, sik artık, çok fena azdım!” dedi yüksek perdeden.
Parmağımı çıkardım göt deliğinden. Hanife doğruldu ve bu sefer yüzü bana gelecek şekilde döndü. İşer vaziyette eğildi, sikimi tutup amına hizaladı ve benim bir şey yapmama gerek kalmadan oturdu.
Sikim amına girmişti. Ellerini arkadan kalçalarıma attı ve o halde yaylanmaya, ileri geri sallanmaya başladı. Bense sallanan memelerini avuçladım. Hanife benden daha azgın ve istekliydi. Derin iniltiler çıkartıyor, gözlerini kapatıp dudaklarını emiyordu.
Ellerini göğsüme dayadı bu kez. Kıvrak bel hareketleriyle bir yılan gibi oynuyordu. Sikimi amında hapsetmişti Hanife. Ellerim memelerinde, belinde ve kalçalarında geziniyordu. Kadife gibi yumuşaktı teni.
Öne doğru biraz daha eğildiğinde alttan pompalamaya başladım. Dudaklarımız kenetlendi bu arada. Ateşli bir halde öpüşüyorduk. Ara ara dudaklarımı emerken ısırıyordu da. Hanife’nin azgınlığı doruk noktasına çıkmıştı.
Onu kendime çektim ve var gücümle pompalamaya başladım. Sikim yağlanmış gibi kaygan amında gidip gelirken çıkan şiddetli ‘Şlap şlap şlap!’ sesleri yatak odasını çınlatıyordu. Hanife’nin sallanan memelerini emiyor, uçlarını dişliyordum bir taraftan da.
O ara telefonum çalmaya başladı, ama o haldeyken telefona bakacak halde değildim elbette. Hanife’nin çıkardığı seslere, iniltilere karışıyordu telefonun sesi. Telefonun sesi kesilirken,
“Kim bu?” diye sordu Hanife. Sikişin ortasında çalan telefon ikimizin de dikkatini dağıtmıştı.
“Kimse kim, siktir et!” dedim, ama Hanife,
“Baksana, kim bu?” dedi telaşla.
Durdum, odanın serinliğine karşın terlemiştim. Hanife üzerimden kalkarken montun cebindeki telefona baktım. Ayşe’ydi arayan, tam annesini sikerken aramıştı.
“Müsait değilim, sonra ararım!” diyerek mesaj yazıp gönderirken, Hanife,
“Kim o, karın mı?” diye sordu.
“Hı hı, o!” dedim telefonu sessize alıp yeniden montun cebine koyarken. Ucuz atlatmıştım. Kazara telefonu Hanife alıp da ekranda kızının aradığını görse kim bilir neler olurdu? Hanife,
“Gidelim Allah aşkına, korkuyorum!” deyince,
“Ne korkuyorsun, korkacak ne var?” dedim. Yatağın önünde ayakta duruyordu. Sikim kazık gibi önümde sallanmaya devam ederken,
“Daha yeni başladık güzelim, nereye hemen?” dedim ve sikimi tutup, “Gel hadi, al şunu ağzına da devam edelim!” dedim gülümseyerek. Hanife yeniden itiraz edecek gibi olunca,
“Bana bak sikerim belanı senin, al şunu ağzına, hadi!” dedim sesimi yükselterek.
Hanife bu kez itiraz etmedi, sessizce yatağa oturdu, önüne geçtim hemen. Sikimi tuttu dibinden ve ağzına aldı. Biraz önce amına giren sikimi önce yavaş yavaş sonra da iştahla emmeye, somurmaya başladı.
Telefonun verdiği korkuyu hemen atlatmıştı Hanife. Sikimi boğazına kadar sokup çıkarıyor, kafasını dilliyor, dondurma gibi emiyordu. Saçlarını okşuyor, çekiyordum aldığım zevkle. Yeniden amına girmek için sabırsızlanıyordum. Hanife de benim gibi sabredecek durumda değildi, sikimi çıkardı ağzından,
“Hadi, akşama kadar böyle mi yapacağız?” dedi tepkiyle. Hemen ardından da yatağa sırtüstü uzandı.
Bacaklarını dizlerinden bükerek iki yana açarken yatağın üzerine çıktım, ayrık duran bacaklarının arasında yerimi aldım. Sikimi tutup amının üzerine sürttüm biraz.
“Hadi, sok artık şunu!” dedi Hanife sert bir tonda.
“Tamam, sakin ol biraz!” dedim gülerek ve yavaşça amına soktum sikimi. Sikim dibine kadar amına girerken Hanife’den derin bir inilti çıktı. Dudaklarını emerken gözlerini kapadı.
Ağır bir tempoyla sikmeye başladım. Bir taraftan da memelerini avuçlayıp sıkıyor, emiyordum. Hanife’nin elleri sırtımda ve belimde geziniyordu bu sırada. Gittikçe hızlanmaya başlarken altımızdaki yataktan da sesler gelmeye başladı. Terli kasıklarımızın çarpışmasından çıkan ‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri gene odayı çınlatıyordu.
Kendimi biraz geri çektim, ellerimi dizlerinin arkasına attım ve kaldırdım bacaklarını. Bu halde daha hızlı ve güçlü şekilde pompalamaya başladım. Hanife bu şekilde sikilmekten büyük keyif almaya başlamış ve hırıltılı sesler çıkarır olmuştu.
“Ihhh, sikkk, ohhh, sikkk, ımmm, sikkk…” deyip duruyordu. İki elini arkaya atıp, yatağın başlığını tutmuştu bu sırada.
Bir süre sonra ellerimi çektim, bacaklarını omuzlarıma attım. Bu halde sikmeye başladım. Daha büyük bir güçle pompalıyordum. Hanife’nin iniltileri en üst seviyeye çıkmıştı artık.
Dolgun, iri memeleri yarak darbelerimle birlikte sallanıp duruyordu. Karnının, kalçalarının etleri löpürdüyordu. Omzumdaki bacakları da yarak darbelerimle birlikte göğsüme, omzuma çarpıp duruyordu.
Bunun üzerine ayak bileklerinden kavradım. Son sürat boşalmaya doğru yaklaşıyordum artık. Yatağın gıcırtıları da sikişin şiddetiyle çoğalmıştı. Birden elektrik akımına tutulmuş gibi titremeye, sarsılmaya başladım. Döllerim sikimden amına akarken her bir kasım yay gibi gergindi. Son döl damlası akana kadar kaldım, amında gidip gelmeye devam ettim.
Sonunda çıktım amından. Hanife havada duran bacaklarını ağır ağır indirdi. Sikimin kafasında kalan dölleri amının dudaklarına sürttüm. Biraz doğruldu, sırtını yatağın başlığına yasladı. Bakışları üzerimde geziniyordu.
“Hayırdır, niye öyle bakıyorsun?” diye sordum yanına uzanıp başımı memelerine yaslarken. Saçlarımı okşadı bir süre. Sonra da,
“Faruk Pazartesi geliyor!” dedi. Başımı kaldırıp,
“Pazartesi mi, hani bir hafta kalacaktı?” diye sordum. Bunu duymak hiç hoşuma gitmedi.
“Öyle dedi geçen gün, ama dün akşam arayıp Pazartesi geleceğini söyledi. Yarın cenaze evinde yemek verecekler, gece de binecek otobüse. Yani anlayacağın bu son sikişmemizdi!” dedi.
Az önce yaşadığım keyif ve zevk yerini derin bir hüzne bıraktı.
“Ben seni bırakmam, kocan gelmiş gelmemiş umurumda değil. Bırakmam ben seni bu saatten sonra!” dedim ve büyük bir istekle dudaklarına yumuldum. İnce, pembe dudaklarını emerken Hanife omzumdan tutup geriye itti beni.
“Koray, konuşmuştuk bunu seninle. Ne yapmaya çalışıyorsun sen Allah aşkına? Kocam gelecek diyorum sana. O geldikten sonra bu şekilde devam edemeyiz, unutacaksın beni, anladın mı, unutacaksın!” dedi. Oysa onu unutmam mümkün değildi bu saatten sonra. Kollarından tuttum sıkıca,
“Bu saatten sonra bizi ancak ölüm ayırır!” dedim. Hanife sözlerim karşısında sinirlendi, beni var gücüyle itti ve bir hışımla kalktı yataktan.
“Manyak, ne dediğinin farkında mısın sen? Sana güvenmekle hata yaptım, adam sanmıştım seni!” dedi söylenerek ve yerde duran külotunu aldı. Giyinirken,
“Neden anlamıyorsun, seviyorum seni, bırakmak istemiyorum, niye anlamıyorsun?” dedim adeta yalvarırcasına. Öfkeyle,
“Asıl sen anlamıyorsun, benim başımı belaya sokacaksın. Zaten biri öğrenecek diye ölüp ölüp diriliyorum, nedir senin derdin. Eğer beni gerçekten seviyorsan beni bırakırsın, zarar görmemi istemezsin. Tamam, ben de seni istedim, ben de hoşlandım senden ama hepsinin bir sınırı var!” dedi sutyenini bağlamaya çalışırken.
Karşımda öylece giyinip gitmesine seyirci kalamazdım. Fırladım yataktan, kolunu tutup,
“Hanife, lütfen, konuşalım, böyle bırakıp gitme beni, bu şekilde kesip atma!” dedim, ancak Hanife hiç oralı olmadı. Üzerini giyinmeye devam ederken,
“Eğer beni böyle bırakıp gidersen o görüntüleri internete koyarım!” dedim. Beyaz yüzü birden kıpkırmızı oldu,
“Sen onları silmedin mi?” dedi dişlerini sıkarak.
“Tabii ki silmedim!” dedim.
“Bana sildim demiştin!” deyince,
“Ben sana hiçbir zaman sildim demedim, silerim dedim ama silmedim!” dedim yanıt olarak. Az önce öfkeyle konuşuyorken şimdi yalvarmaya başladı.
“Koray, ne olur, kulun kölen olayım, böyle şeyler yapma, beni seviyorsan yapma bunu, ne olur kurban olayım yapma!” dedi gözlerinden yaşlar süzülürken.
Hanife’yi üzmek yapacağım en son şeydi, ama beni birdenbire böyle bırakmasını da kabullenemiyordum. Kocası gelince onu bırakabileceğimi sanmıştım, ama iş gerçeğe binince yapamayacağım ortaya çıkmıştı.
Hanife gözyaşları içinde hem konuşuyor hem de giyinmesine devam ediyordu. Kendisini bırakmam için yalvarıyordu. Bense öylece çırılçıplak duruyordum. Sonunda tamamen giyindi, elleriyle gözyaşlarını sildi.
“Eğer öyle bir şey yaparsan seni de kendimi de öldürürüm!” dedi sert bir sesle. Kolundan tuttum yine, ama alttan alarak,
“Bu lafları bırak, böyle hemen kesme, yok etme bu ilişkiyi. Beni yüzüstü bırakıp gitme, senden sadece bir şans istiyorum, sen de hoşlandın benden, kendin söyledin. Arada fırsat buldukça beraber olalım, başka bir şey istemiyorum!” dedim. Ancak Hanife cevap yerine aynı sözleri tekrarlamakla yetindi.
“Hadi giyin artık, beni evin yakınlarında bir yerde indirirsin!” diyerek yerde duran kıyafetlerimi gösterdi.
“Madem bu kadar kararlısın, bari bugünü bu kadar kısa kesmeyelim!” dediğimde yüzüme baktı anlamamış gibi ama anladığı belliydi.
“Koray, bak uzatma artık, gidelim hadi, zaten buraya gelmemiz bile hataydı!” deyince dayanamayıp kolundan tuttum sıkıca ve
“Nedir ulan senin derdin, adam gibi konuşmaktan anlamıyor musun?” dedim.
“Kolumu bırak, kendine gel!” deyince, kolunu daha da sıkıp,
“Öyle hemen çekip gidemezsin, ne zaman gelip ne zaman gideceğine ben karar veririm, anladın mı!” dedim biraz da bağırarak. Elimden kurtulmaya çalışırken,
“Orospu çocuğu bırak kolumu!” dedi öfkeyle. Küfretmesine aldırmadım ama kolunu da bırakmadım.
“Geç şöyle, domal, götten sikecem seni, geçen günkünden bir bok anlamadım!” dedim onu yatağa doğru iterek.
Yeniden itiraz edecek olduğundaysa suratına sağlam bir tokat attım. Tokadın çıkardığı ses yatak odasını çınlatırken yatağa yüz üstü düştü. Az sonra doğrulurken bir eliyle yanağını tutuyordu. Burnunun ucundansa hafif bir kan geliyordu.
Hanife bir şey diyecek gibi oldu ama söyleyecek gücü bulamadı kendinde. Bir travma yaşıyordu. Ona görüntülerden bahsedip benimle olmasını söylediğim zamanki gibi bir şoktu bu. Sadece tokadı yiyen sol yanağı değil tüm yüzü kızarmıştı.
“Kalk hadi ayağa, ben ne dersem onu yapacaksın!” dediğimde önce sessiz kaldı ama sonra kalktı ayağa.
Kızaran gözlerinde nefret vardı ama karşı koyacak halde değildi. Kendini kapana kısılmış gibi hissettiğinden emindim.
Yeniden soyunmaya başlarken sikişimizin ikinci perdesi de açılıyordu…
Hanife sessizce soyunurken ben de sikimi sıvazlıyordum. Az sonra yeniden çırılçıplak kaldı. Bir süre boş gözleri üzerimde gezindi. Sonra da,
“Bugünden sonra birbirimizi unutacağız, sen de o görüntüleri sileceksin. Eğer silmezsen, beni rahatsız edersen olacaklardan sen sorumlu olursun!” dedi tehditkar bir tonla. Cevap vermek yerine,
“Hadi geç yatağın üzerine de domal!” dedim.
Hanife bir gözlerime bir sikime baktı. Sikim yeniden sertleşmiş, boncuk gibi götüne girmeye hazırdı.
“Sikine krem sür!” dedi Hanife.
“Kremi nerden bulayım?” dediğimde,
“Bende var ya!” dedi ama hemen ardından çantasını arabada bıraktığını hatırladı. “Çantamdan alıp gelsene!” deyince,
“Ya bi siktir git!” dedim tepki olarak. Bu hale gelmişken garaja inip arabadaki çantasından krem alıp gelecektim aklı sıra.
“Koray, arkama alamam ben bunu… Geçen sefer krem sürdüğün halde canımın acısıyla kıvrandım!” deyince gururum okşanmışçasına gülümsedim.
“E, kocanın parmak kadar sikine benzemiyor benim ufaklık, değil mi?” dedim keyifle. Endişeli yüzünde tek bir hareket yoktu.
“Sen getirmezsen ben getiririm, arabanın anahtarını ver!” deyince,
“İyi be tamam, bakalım buralarda krem bulabilecek miyiz…” dedim ve çekmeceleri karıştırdım. Ancak krem yoktu. Banyodaki sıvı sabun aklıma geldi, onu söyleyince,
“Tamam olur!” dedi Hanife. Banyodan sıvı sabunu alıp geldim. Hanife yatağın üzerine çıkarak domaldı bu sırada.
“İyice sabunla!” diyerek uyarıda bulunmaktan geri kalmazken hindistan cevizli sıvı sabunun pompasını göt deliğinin ağzına getirdim ve birkaç kez basarak bolca sabunu deliğin ağzına boşalttım. Parmaklarımla akan sıvı sabunu deliğin içine ve etrafına yedirdim. Ancak tüm bunlar olurken sikimin sertliği geçmişti. Hanife’ye,
“Şu sikimi ağzına al da kaldır biraz!” dedim.
Hanife gönülsüzce doğrulup yatağa oturdu ve sikimi sıkıca tuttu ardından da hızlı hızlı emmeye, somurmaya başladı.
“Acelen ne?” dedim saçlarını okşarken. Cevap vermek yerine başını ileri geri oynatmaya başladı. Sikimi nerdeyse boğazına kadar alıyordu. Sanki götüne girmeden önce beni boşaltmaya çalışıyordu.
“Tamam, bu kadar yeter, hadi!” dememle sikimi çıkardı ağzından ve kendini geri çekti.
Yeniden domaldı. Sıvı sabun göt yarığını kayganlaştırmıştı. Sikime de bolca döktüm sabundan. Hanife bacaklarını iki yana açtı biraz daha. Yatağın üzerine çıkıp arkasında yerimi aldım.
Sabundan iyice kaygan hale gelmiş sikimi göt yarığında gezdirdim. Hanife’nin hafiften kıllı göt deliğine bastırdım daha sonra. Sikimin kafası göt deliğinin yavaşça genişlemesiyle beraber içeri girmeye başlarken Hanife başını geriye atıp,
“Canımı acıtma!” dedi.
Dizlerimin üzerinde biraz öne doğru kaydım ve sikimi tutup daha çok bastırdım. İyice sabunlanmış göt deliği açılıp genişlerken sikimi daha çok alıyordu içine. Bir ara,
“Ihhh!” diye acı bir inilti çıktı Hanife’nin dudaklarından. “Yeter bu kadar soktuğun!” deyince,
“Ne yeteri, daha yarısı bile girmedi!” dedim. Ancak Hanife,
“Koray alamam ben onu, yeter bu kadar!” dedi acıdan kıvranarak.
O zaman daha fazla ileri gitmeden sikimi sokup çıkarmaya başladım götüne. Hanife’nin göt deliği sikime büyük bir baskı yapıyordu ama bir o kadar da zevk veriyordu.
Sikim gidip geldikçe göt deliği daha çok genişlemeye Hanife’nin acısı da azalmaya başlamıştı. O şimdi farkına varmasa da götü sikimi yarına kadar alır olmuştu.
Dolgun, yağlı göt yanaklarından kavradım sıkıca ve daha büyük bir güçle bastırmaya başladım. O an,
“Ayyy, yavaaşşş!” diye şiddetle bağırdı. Başını geriye atarak, “Dikkat et!” deyince kendimi geri çektim ve sikimi çıkardım götünden.
Göt deliğinin ağzı kızarmış ve epey genişlemiş durumdaydı. Hanife yatağa uzandı, yastıklardan birini alıp karnının altına koydu, götü bu şekilde tümsek yaparken bacaklarını ayırdı iki yana iyice.
Eğildim, sikimi tutup göt yarığına sürttüm ve sonra da bastırmaya başladım. Bu şekilde daha rahattı. Hanife’nin göt deliği şimdi sikimi daha kolayca alıyordu. Sikim daha çok girdikçe aldığım tarifsiz zevk de çoğalıyordu.
Yavaş yavaş abanmaya, hızlanmaya başladığımda Hanife’den ses çıkmıyordu. Sikim şimdi yarısından da fazla girdiği halde Hanife’nin sessiz kalması hoşuma gidiyordu. Ama amını sikiyormuşum gibi pompalamaya başladığımda ufak ufak ıhlamalar, ahlamalar gelmeye başladı dudaklarından.
“Ihhh, ayyyy, ahhhh, yavaaşşş, Korayy, yavaaşş!” demeye başladı saniyeler sonra ama artık durabilecek noktayı geçmiştim. Var gücümle pompalıyor, zorluyor, köklüyordum sikimi götüne.
Bu ideal pozisyonu kendisi hazırlamıştı, bunun sonuçlarına da katlanması gerekiyordu. Hanife acı acı inlerken kasıklarım dolgun göt yanaklarına çarpıyor ve şiddetli ‘Şlap şlap şlap!’ sesleri onun iniltilerine karışıyordu.
Altımızdaki yataktan yoğun gıcırdamalar gelmeye başlamış, üzerinde deli gibi yaylanır olmuştuk. Belki de Hanife’yi bir daha sikemeyecektim, bu son sikişimiz olacaktı. O nedenle bu son sikişimizden mümkün olduğunca çok zevk almaya bakıyordum.
Onun altımda kıvranmasına, debelenmesine ve ettiği küfürlere aldırmıyordum. Hanife’nin ağzından hiç duymadığım, bilmediğim küfürler çıkıyordu. Acıyla inliyor, nerdeyse ağlıyordu.
Çünkü sikim artık götüne dibine kadar giriyordu. Hanife’nin göt deliği sikimi boydan boya alıyordu içine. Hızlı ve güçlü pompalamalarım neticesini vermiş, göt deliği açılabildiği kadar açılmıştı.
Artık onu sikmiyor, tecavüz ediyordum. Göt deliğinin ırzına geçiyordum. Küfürleri sonuç vermeyince bu kez yalvarmaya başladı.
“Koray, çıkar şunu, Allah’ını seversen çıkarrr, yandımm, çıkarrr!” diye bağırıyordu ama nafile. Bağırsaklarını delmeye çalışıyordum sanki. Göt yanakları löpürdüyor, kasıklarımın altında eziliyordu. Hanife’nin bembeyaz vücudu çektiği acıyla nar gibi kızarmıştı artık.
Bugünden sonra beni bırakacak, terk edecek, kocasına dönecekti. Beni bir mendil gibi kullanıp bir köşeye atmış olacaktı. Oysa buna razı olacak biri değildim. Ondan hoşlanmıştım, sevmiştim ama Hanife beni damızlık bir boğa gibi görmüştü sadece.
Kocasının uzakta olmasını fırsat bilip benimle sikişmekti tek isteği. Benden hoşlanmamış, beni sevmemiş, duygularıma karşılık vermemişti. Ben de şimdi bunun öcünü onun götüne tecavüz ederek alıyordum.
Onu hayvan gibi sikiyordum ama aklım bu düşüncelerle doluydu, aklım orada değildi. Yine de dakikalar sonunda boşalmaya adım adım yaklaşmıştım. Son bir güçle daha çok abandım, yüklendim götüne.
Sikim götünde kaybolmuştu artık. Hanife bağırıyor, çağırıyor, küfürler ediyor, yalvarıyordu. Ter içinde kalmıştık. Ama o acıyla yanıp kavrulurken ben zevkle dolmuştum.
Sonunda deli gibi, böğüre böğüre boşaldım götüne. Böyle bir boşalmayı, böyle bir zevki daha önce hiç tatmamıştım sanki. Adeta hayatımda ilk defa sikiş yaşamıştım, öylesine bir zevkle akıttım döllerimi götüne.
Derinden gelen böğürmelerim yavaş yavaş kesildi, yerini kuru bir öksürük aldı. Hanife ise artık ses çıkartacak halde bile değildi.
Kalan son gücümle çıkardım sikimi götünden. O an şiddetli bir osuruk odayı çınlattı. Hanife’nin iyice açılmış ve nar gibi kızarmış götünden çıkan koku odayı kapladı.
Sırt üstü uzandım yatağa. Hanife başını yastığa gömmüş, ağlıyordu. Birkaç dakika öylece kaldık. Yavaş yavaş kendime gelirken Hanife sessizce kalktı. Ama göt deliğinin verdiği acı yüzünden belliydi. Yüzü terden sırılsıklam, gözleri kan çanağına dönmüştü.
Bana hiç bakmadan ebeveyn banyosuna girdi. Başını koyduğu yastığı ısırmıştı, dişlerinin izi belliydi yastıkta. Banyoda ne kadar kaldığını hatırlamıyorum. Sıcak suyun buharı açık kapıdan yatak odasına dolarken gözlerimi kapamış tatlı bir uykuya dalmıştım…
Uyandığımda saat 17:00’yi geçiyordu. Hanife yoktu, evde bir ölüm sessizliği vardı. Birkaç defa seslendim ama hiç ses yoktu kendisinden.
Acaba gitti mi diye düşündüm. Aradım ama telefonu kapalıydı. Arabamın anahtarı da yoktu. Kurulanıp yatağın üzerine bıraktığı havluyu belime doladım ve garaja indim. Araba yerindeydi ama çantasını almış, anahtarı da arabanın üzerinde bırakıp gitmişti. Buradan merkeze minibüsler çalışıyordu, onlara binip gitmişti anlaşılan.
Yeniden yatak odasına çıktım. Banyoya girip yıkandım, kurulanıp giyindim. Her yeri topladım. Ama Hanife’nin yastıktaki diş izleri için bir şey yapamadım.
Arabaya atlayıp işyerine geldim. Hanife’nin dükkan kepenkleri çekiliydi.
Ben de fazla kalmadım, arabayı gene garaja park edip eve gittim…
Hanife’yi canını yakarak götünden siktiğim o günden sonra bir kaç gün geçti. Ne beni aradı, ne görebildim. Merak içindeydim. Ne yapacak, ne karar verecek, elimde resim ve videolar varken çılgınca bir şeye kalkışacak mı?
Aklımda bu sorular günlük hayat devam ediyordu. Bir hafta sonra dükkanı kaparken arkamdan bir ses duydum,
“Hayırlı akşamlar Koray abi” diyen cıvıl cıvıl bir ses… Döndüm baktım, Ayşe…
“Hayırlı akşamlar Ayşecim…” dedim gülümseyerek… Bir yandan da annesine yaptıklarımı bilse bana böyle cıvıldar mı acaba diye düşünüyordum. Başı kapalıydı ama altına giydiği dar kot pantolon kalçalarının muhteşem yuvarlaklığını, annesi gibi uzun ve düzgün bacaklarının güzelliğini meydana çıkarmıştı.
Neredeyse tayt gibi dar pantolonun kısa paçaları incecik ayak bileklerinin zerafetini de gözler önüne seriyordu. Ah, bir de o narin ayak bileklerini saran file çoraplara gözüm ilişince içim eridi bir anda… Yutkundum.
“Şey…” dedi biraz ezilerek… “Koray abi, bana verdiğin telefonun ödemesi gecikti biliyorum ama…”
“Hiç önemli değil güzelim… Senden kıymetli mi? İçin rahat olsun, ne zaman eline geçerse…” dedim gülümseyerek… Gözlerimin içine baktı, minnet ifadesi vardı gözlerinde… Önemli değil bebeğim, piliç gelecek yerden telefon parası mı esirgeyeyim?
“Çok iyisin abi… Daha yeterince teşekkür bile edemedim sana…”
“Bence o güzel resimlerini bana özel göndererek teşekkür ettin bile canım..” diyerek gözlerinin içine baktım. Yanakları kızardı, başını öne eğdi önce, sonra tekrar baktı gülümseyerek,
“Utandım şimdi abi…” dedi. “Nasıl cesaret ettim bilmiyorum. Erkek arkadaşıma bile göndermemiştim öyle pozlarımı…”
“Memnun oldum Ayşem… Demek ki erkek arkadaşından daha fazla güveniyorsun bana… Hiç merak etme, aramızda bunlar… Benden sır çıkmaz. Eğer biraz daha teşekkür etmek istersen hani… Biraz daha özel pozlarını beklerim her zaman, numaramı biliyorsun zaten…”
“Görüşürüz Koray abi… Babam bekliyor dükkanda…” diyerek dönerken yanaklarının kızarıklığı biraz daha artmıştı sanki… Arkasından baktım giderken…
Yürürken yuvarlak kalçaları gözümü aldı adeta… O da gözüme sokmak için çabalar gibiydi zaten… Kalçaları kotun içinde iki yana sallanırken uzun bacaklarıyla dipdiri bir tay gibiydi kız… Kendi dükkanlarının kapısını açarken bir an dönüp baktı bana, izlediğimi görünce dudaklarında bir gülümsemeyle içeriye girdi.
Faruk abi dikiş makinasının arkasından kızına bakıyordu. Dışarıda beni görünce el salladı, ben de selam verdim, yürüyüp gittim. Karısını defalarca becerdiğim adamın şimdi de kızını gözlerimle sikmiştim ayak üstü… Analı kızlı iki seksi orospu mahvediyorlardı beni… Hele kızının görüntüsü bile insanı azdırmaya yetiyordu.
Gece yatağa girdiğimizde uyumaya hazırlanan karımın geceliğini yırtarcasına çıkardım. Neye uğradığını şaşıran kadının bacaklarını aralayıp amına girdim bir hamlede, evire çevire sikmeye başladım.
“Uhh… Koray? Ne yapıyorsun? Bırak, yorgunum…” itirazlarına aldırmadım bile…
Zaten biraz sonra karım da katıldı bana… Zevkten gözleri kaymış, belime sardığı kollarıyla beni kendine çekmeye başlamıştı. Her giriş çıkışımda zevk suları süzülüyor, amcığı gitgide bataklığa dönüşüyordu. Kasıklarımız çarpıştıkça ıslak amındaki şaplama sesinin yanında derin derin ıhlama sesi çıkıyordu karımdan…
Bacaklarının arasında hışımla gidip gelirken, karımı zevkten bağırtırken gözümün önüne Hanife geliyordu. Altımda zevkten kıvranmaları, domaltmış sikerken belini oynatmaları, şehvet dolu yüzü… Ardından kızının kalçaları elbette, kıvırta kıvırta yürüyüşü…
“Ohhh… Korayy… Kocacığım… Harikasın bu gece… Ohhhh…” diye inleyen karımın sesiyle kendime geldim. Dakikalardır gidip geliyordum içinde… Zaman kavramını yitirmiştim. Yarağım taş gibi olmuş, başını en diplerine, rahim duvarına kadar değdirip değdirip sikiyordum karımı…
“Geliyorumm…” diye haykırıp boynuma sarılan ve kalçalarını kaldırıp kasıklarını bana yapıştıran karımın zevk inlemeleri, orgazm kasılmaları beni de bitirdi sonunda… Böğürerek amının diplerine boşalmaya başladım.
Hanife (7), resim №2
Yan yana serilip kaldık yatağa… Karım yaşadığı şehvet şokunun etkisiyle körük gibi nefes alıp veriyordu yattığı yerde… Elimi tutup dudaklarına götürdü, parmaklarımı öptü minnetle…
“Aşkımm… Teşekkür ederim. Çok güzeldi…” dedi. Ben de onun elini alıp öptüm, parmağını emdim.
Banyoya gidip duşunu aldı karım sonra da geceliğini giyip yattı. Sikişmenin, orgazm heyecanının yorgunluğuyla tatlı uykusuna daldı. Dudaklarında huzurlu bir gülümsemeyle…
Beni uyku tutmadı bir türlü… Tavana baktım dakikalarca, olan biteni düşündüm. Mutfakta bıraktığım telefonun kısık bip bip sesini duydum sonra… Mesaj geliyordu bu saatte… Mutfağa gittim dal taşak, bir sigara yakıp telefonu elime aldım.
Ayşe’nin numarasından whatsapp mesajları gelmişti. Merakla girip bana gönderdiği resimlere baktım tek tek… Yine başı açıktı, saçları salınmış, üzerinde yine bir ip askılı atlet tarzı bir üst…
Objektife bakarken gülümsüyordu, etli dudaklarına kırmızı ruj sürmüştü sanki gerek varmış gibi… İnce boynu, gerdanı, iri göğüsleri göz alıcıydı. Daha ilk resimde sikim kıpırdanmaya başladı. İkinci resmi görünce az önce karımın amına boşalmama rağmen yarak dimdik oldu.
Hanife (7), resim №3
Bir eliyle telefona poz verirken diğer eliyle atleti aşağıya çekiyordu sanırım, tomurcuk göğüslerinin çatalı daha bir meydana çıkmıştı. Baktıkça o atleti sıyırıp memelerini avuçlama isteğiyle doluyordum. Ben bakarken mesajı geldi,
“Teşekkür edemedim demiştim ya…” yazdı.
“Önemli değil demiştim ben de…” diyerek cevapladım. Arkası gelir ümidiyle…
“Ama ben istiyorum. Teşekkür ederim tekrar tekrar…”
“Asıl ben teşekkür ederim. Gecemi aydınlattın güzelliğinle… Harikasın…”
Gülümseyen emojiler, kalpler geldi. Gözlerini kapayan utanmış maymun emojileri…
“Güzel miyim gerçekten?”
“Güzel de söz mü? Gül goncası gibisin, harikasın… Ama tam göremiyorum seni… Belki biraz daha görebilsem, tam olarak karar vereceğim.” Yine utanma emojileri…
“Nasıl biraz daha?”
“Sana kalmış. Güzelliklerini görmek için sabırsızlanıyorum.”
“Biraz bekle…”
“Beklerim bebeğim, güzel prensesim, beklerim, hiç sorun değil…” Bir kaç dakika sessizlik… Bekledim…
Bir iki resim daha geldi biraz sonra… Altında kısa bir etek, bacaklarında file çoraplar… Telefonu karşıya koyup öyle poz vermiş. Bacak bacak üstüne atınca eteği sıyrılmış, baldırları meydanda, ip askılı bir bluz giymiş, saçları omuzlarına dökülmüş, dudaklar büzülmüş… Tam sikmelik… Tam annesi gibi azgın bir dişi…
“Aman tanrım… Harikasın…♥♥♥ Ama…” yazdım. Ardından az önce gönderdiği resmi büyütüp kırptım, göğüs kısmını bıraktım sadece, galeriden tekrar ona gönderdim.
“Keşke biraz daha görebilsem demiştim ya…” yazıp dua emojisi koydum.
“Hayırrrr…” Şaşkın, gülümseyen, utanan emojiler yine… Ama telefonu kapatmadı suratıma, terslenmedim, hala online vaziyette…
“Lütfennnn… Beni güzelliklerinden mahrum mu bırakacaksın yoksa?” yazıp bekledim.
Ses yok. Biraz daha bekledim. Sikimi sıvazlarken az önceki resimlerine bakıyordum tek tek ve bekliyordum. Elbette istediği gibi davranan bir kız değildi, yaşı küçüktü, daha onsekizinde tazecik, acemi bir lolita işte… Profesyonel manken değildi sonuçta, benim istediğim pozları gönderemezdi ki…
Hanife (7), resim №4
Biraz daha bekledim. Karar vermeye çalışıyor olmalıydı. Sonunda beklediğim mesaj sesi geldi bitmek bilmeyen dakikalar sonrası… Açtım.
Ayva gibi dimdik iki meme… Uçları kabarmış. Pespembe görünüyor, etrafında dairenin içinde minik kabarcıklar… Gözlerime inanamadım. O başı açık sokağa adımını atmayan kızdan göğüslerinin resimlerini görmek inanılmaz tahrik ediciydi.
“Lütfen hemen sil baktıktan sonra, utanıyorum.” yazdı ardından…
“Merak etme. Sana söyledim, bana güvenebilirsin.”
“Güveniyorum elbette Koray.” İsmimi yazmıştı direkt, abi dememişti.
Ah benim güzel, seksi orospum ah… Annen de güvenmişti bana, baban da… Resimleri videoları sildim deyince ikisi de güvenip inanmıştı. Ama maalesef, küçük pipili babanı boynuzladım, anneni defalarca siktim. Altımda zevkten bağırta bağırta siktim hem de…
“Neden hep ben teşekkür ediyorum acaba?” yazdı, gülücüklü emojilerle süslemiş.
“Ben de edeyim mi acaba? İster misin?”
“Tabi ki… İsterim.”
Yatak odasına kadar yine öyle dal taşak, çırılçıplak gittim. Karımın derin derin uyuduğundan emin olunca sessizce pijamalarımı kolumun altına aldım, salona gidip kapıyı kilitledim, ışığı açtım. Belden yukarımı görecek şekilde bir kaç selfie çektim, gönderdim.
Bir iki dakika bekledikten sonra bir kaç ıslık çalan emoji koydu yanıt olarak… Ardından dudak ve öpücük emojileri… Spor salonuna verdiğim paralara helal olsun dedim içimden… Yarı yaşımdaki kızı hayran bırakmıştım kendime…
“Teşekkürümü beğendin galiba bebeğim…”
“Evet beğendim. Eşin pek mutlu olmalı…”
“Öyle… Her gece mutlu ederim karımı. Bayılır.”
“Tahmin ederim.”
“Ben de seni tahmin etmeye çalışıyorum. Bir iki pozla kaldın. Başka teşekkür yok mu bana?”
“Yetmez mi bu kadar?”
“Sana doyulur mu bebeğim? Hadi biraz daha güzellik göster bana…”
“Yaa… Utanırım, yeter bu kadar…”
“Yaa… Lütfen ama… Bana güven dedim sana… Hadi, karşılıklı teşekkür edelim.”
Beş dakika sonra resimler gelmeye başladı. Offf… Yatağa uzanmış. Üzerinde bir şey yok. Altında belini toplayıp tanga haline getirdiği bir külot… O kütür kütür memeleri yatar vaziyetteyken bile dimdik duruyor. Koluyla yüzünü kapatmış, uzun saçları yastığa yayılmış. Tam bir afet…
Bacaklarını indirmiş, diğer pozda dizinin birini bükmüş, arkadan yan dönmüş, ayva göbeği dümdüz karnıyla muhteşem… Memelerini çekmiş sonrakinde, uçları parmak gibi kabarmış…
Ben de baksır külodu geçirip poz verdim bir iki, gönderdim. Külodumun içindeki kabarıklık bariz görünecek şekilde, sikimin taş kesildiğini külot üstünden de olsa görebilecek. Salatalık gibi belirgin, kalkmış aletimi külodumun üstünden avuçlayarak çektim bir poz daha… Onu da gönderdim. Sonra da,
“Telefonun sesini kıs ve kamerayı aç güzelim… Seni canlı canlı görmek istiyorum. Korkma, sessiz oluruz, konuşmayız, kimse duymaz bizi… Yeter ki seni göreyim. Sen de beni görürsün.” yazdım.
Olmazlandı önce, sonra dediğimi yaptı, görüntülü görüşme başladı. Ben hemen kayıt programını açtım. Şehvetli bakiremin çıplak görüntüleri hafızaya akmaya başladı.
Yatakta yatıyordu son gönderdiği resmindeki şekliyle… Üzerinde bir külot sadece, giysileri yan tarafa saçılmış, alelacele çıkarıp atmış poz vermek için… Şöyle bir çıplak, insanı çıldırtacak kadar seksi bedeninde dolandırdı kamerayı, sonra yüzü kapladı ekranı…
Gözleri telefonda o da beni izliyordu merakla… Gülümsedim, öpücük gönderdim. Köfte gibi körpe dudaklarını büzüp öpücüğümü aldı. Ben de biraz uzaklaştırıp vücudumu çektim. Baksır külotlu halimle kaslı bedenimi gösterdim meraklı tazeye… Külodun üzerinden sikimin kabarıklığını okşadım elimle, ona göstere göstere…
Sonra bekledim hareketsiz bir şekilde, aynısını ondan bekleyerek… Anladı hemen… Memelerini gösterdi bana, dümdüz karnını, külodunu…
Bel lastiğini kıvırıp tanga şekline dönüştürdüğü dantel külodun ağı kabarmıştı. İnce kumaş içinde kurabiye gibi dudakları şişmiş amcığını saklayamıyor, hayal gücümü insafsızca kırbaçlıyordu. İnce narin parmakları o kabarıklığı okşadı benim yaptığım gibi…
Sonra külodun ağının yanından içeriye girdi parmaklar, içeriden çalışmaya başladı. Bızırını okşuyor, amcığının dudaklarını sıkıp sıkıp bırakıyordu. Tam benim yapmak istediğim şekilde… Külodun ağında bir ıslaklık belirmeye başlayınca elini ve kamerayı amından çekti, bekledi. Beni bekliyordu, bir sonraki hamlemi…
Baksır külodumu sıyırdım biraz… Biraz daha… Kalkmış yarağımı genç kıza göstermek biraz fazla mı gelecek diye düşündüm bir an… Sonra onun ağı ıslanmış külodunu görünce çekinmek gereksiz geldi. İstiyordu kız…
Telefonu yaklaştırdım, külodu yarağım tam görünecek şekilde sıyırdım. Bir anda tavana dikilen sikim, iri kafasıyla, parmak gibi kabarmış damarlarıyla, altta yuvarlak yumurtalarıyla, simsiyah kıvırcık kasık kıllarıyla ekranı kapladı.
Elimle yavaşça boydan boya okşadım sikimi, taşaklarımı şöyle bir tarttım. Bir müddet erkekliğimi teşhir ettikten sonra bıraktım, yüzüme çevirdim kamerayı… Dudaklarını ısırarak, şaşkınlık ve merak dolu gözlerle izlemişti beni…
Bu kez sıra ondaydı. Kamera yavaşça yaklaştı, diğer elini külodun lastiğine götürdü. Parmağını önden takıp yavaşça çekiştirdi. Heyecan ve sabırsızlıkla bekliyordum, bir yandan sikimi sıvazlayarak… Fazla beklemedim, kalçasını kaldırıp külodu sıyırıverdi bir anda… Ohhh… Gecenin sessizliğinde istemeden inleme çıktı dudaklarımdan…
Hanife (7), resim №5
Gerçekten dudakları kabarmıştı körpe amcığının… Birbirine bitişik şişmiş dudakların üst kısmında pembe klitoris kabarmış vaziyetteydi. Hafif sarımtırak tüyler dışında tertemizdi amcığı… İki parmağıyla dudaklarını araladı. İç dudaklar göründü tüm güzelliği, ellenip koklanmamış tazeliğiyle… Zevk suyundan ıslanmış, ışıkta parlıyordu amcığı…
Daha ben bakmaya doyamadan elini çekti amından… Kamera memelerine yaklaştı. Kabarmış meme ucunu parmak uçlarıyla ovaladı biraz… Sonra bana baktı. Dudakları şehvetle aralanmış, kurumuşlar, diliyle yalayarak ıslatıyordu. Fısıltıyla,
“İyi geceler Koray…” dediğini duyabildim. Görüntü kapandı, bağlantı kesildi. Büyük olasılıkla telefonu elinden atmıştı şu anda… Bacaklarını iyice ayırmış, yarım kalan işini tamamlamaya çalışıyor, mastürbasyon yapıyor olmalıydı…
Öylece taş kesilmiş yarağımla bırakıvermişti beni gecenin bir yarısında… Aşırı tahrik olmuş, iyice dolmuş vaziyetteydim. Elimi tükürüğümle ıslatıp sikimi bir iki sıvazlamam yetti. Kasıldım, spermlerim avucuma akmaya başladı.
Lavaboya gidip elimi yıkadım, pijamalarımı giydim. Karımın yanına, yatağa süzülürken uykusunda bana sarıldı.
“Nerdeydin aşkım? Banyoya mı gittin?” dedi uykulu uykulu…
“Evet canım… Hadi uyu artık…” diyerek saçlarını okşadım. Ben de uyuyana kadar genç kızın o seksi görüntüsü, zevk sularıyla ıslanmış bakire amcığı gözümün önünden gitmedi.
Ah Ayşe ah… Bakalım seninle neler olacak… Bendeki bu cinsel güç, sendeki bu seks isteği, merak ve arzusu, seksilik varken bir şeyler yaşayacağız mutlaka…
Bir kaç gün ne Hanife’den ses çıktı, ne Ayşe’den… Sanırım ikisi de olan biteni içlerine sindirmeye çalışıyorlardı. Bense, elimdeki müthiş hazine sandığı bellekte biriktirdiğim görüntüler, videolarla günümü gün ediyordum.
Vicdan azabı mı? Evet, biraz var elbette, ama o biraz vicdan kırıntısı da Hanife’nin sikiş görüntüleri, kızı Ayşe’nin körpecik bedeninin, el değmemiş kurabiye gibi amcığının ıslak göz kırpmaları karşısında eriyip gidiyordu.
Sonunda Ayşe mesaj yazdı bir öğleden sonra… Sadece bir kalp…
“Prensesim, güzel sultanım benim…” diye yanıtladım hemen…
“İçim içimi yiyor, sildin değil mi o resimleri?”
“Tabi ki prensesim… Güven bana…”
“O gece yaptıklarım aklıma gelince çok utanıyorum.”
“Sakın öyle düşünme… Utanmak ne kelime canımın içi, güzelliğinle gurur duymalısın. İnan bana. Beni çok mutlu ettin.”
“Sen de beni…”
“Sen de benim gibi yaramazsın küçüğüm;) Ama resimler filan yetmiyor bana… Ne dersin? Oturup konuşalım mı bu konuları?”
“Ne konuşacağız?” Ah, konuşmak yapacağım en son şey olacak ikna etme çabası dışında… Haydi gayret, olacak, o da istiyor çünkü….
“Seni… Beni… Ne olursa… Hadi, kırma beni…”
“Yaa… Bir gören olur, çekinirim.”
“Olmaz, ben seni alırım arabayla, güzel bir yerde otururuz, kimseler görmez bizi…”
Zayıf itirazları gitgide sönümlendi, yumuşadı iyice… Biraz daha üstüne gidince razı oldu. Onun rahatça dışarı çıkabileceği öğleden sonra bir saat kararlaştırdık.
Vakit geçmek bilmedi. Sonunda dükkana servisteyim tabelası asıp çıktım.
Ayşe yol kenarında bekledi beni… Yanında durur durmaz telaşla atladı arabaya, hızlı bir kalkışla yola çıktım. Çekingen, ürkek bir tavşan gibiydi kız…
“Korkma prensesim…” diyerek kucağındaki elini tuttum. “Camlar film kaplı, kimse göremez seni, rahat ol…”
Önce çekmek istedi elini, bırakmadım, sımsıkı parmaklarımın arasında… Etrafına bakındı tavşanım, koyu renk camlar güven verdi herhalde, rahatlayıp arkasına yaslandı.
“Fazla kalamam, arkadaşıma diye çıktım.” dedi. Elini alıp dudaklarıma götürdüm, parmaklarını tek tek öperken ürperdiğini hissettim. Fazla üzerine gitmek istemedim ilk başta, havadan sudan sohbet etmeye başladık.
Şehir dışında yol kenarında denize tepeden bakan bir açıklık alana gelince durdum. Araçların geçebileceği dar bir yol biraz aşağıya iniyordu, yoldan görünmeyecek şekilde biraz daha inip park ettim.
Camları açtığımda denizden gelen iyot ve etraftaki çiçeklerin coşturucu kokusu içeriye doldu. Gözleri ön camdan görünen muhteşem deniz manzarasındaydı. Elini tuttum tekrar, parmak uçlarını öpünce utangaç bir gülümsemeyle bana baktı,
“Koray…” dedi fısıltıyla… Yanakları kızarmıştı, etli dudakları titriyordu. İtiraz etmiyordu hiç, daha ileri gitmemi ister gibiydi sanki… Diğer elini de aldım ellerimin arasına, çevirip avuç içlerini öptüm, bileklerinin içlerini…
“Canım…” diyerek uzandım, o titreyen körpe dudaklarından öptüm. Önce yavaş, ürkütmemeye çalışarak öptüm, sonra dudaklarına bastırarak… Sol elimle yanağından tutarken sağ elimle başındaki örtüyle beraber kendime çektim sonra da… Dudaklarını emiyordum vantuz gibi, dilimin ucuyla dudaklarını okşuyordum.
“Korayy…” dedi neden sonra dudaklarını zorlukla kurtardı benden… Heyecan içindeydi, nefes nefese kalmıştı. Pembe dudakları emilmekten şişmiş, ıslak ıslak, harika görünüyordu.
“Canım, harikasın, çok güzelsin…” diyerek iltifat etmeye başladım yine elini öperek…
“Yapma lütfen…” dedi nazlı nazlı… “Konuşacaktık sadece…”
“Konuşuruz bebeğim… Ama bırak biraz seveyim seni… O gece gördüğüm şeyler aklıma geldikçe seni durmadan öpmek, koklamak istiyorum.”
“Utandırma beni…” dedi gülümseyerek… Kolumu omuzuna atıp kendime çektim tekrar, dudaklarına öpücükler kondurmaya başladım. Sol elimi gömleğinin üzerinden göğüslerine götürdüm, yavaş hareketlerle okşamaya başladım. Elini telaşla göğsünü okşayan elimin üzerine koydu engel olmak istercesine,
“Ohh… Koray… Yapmaa…” dedi ama engel olmak şöyle dursun, daha çok okşamamı ister gibiydi. Parmaklarımın baskısını arttırdım, memesini avuçladım.
“Kendini bana bırak prensesim…” diyerek dudaklarına kapanıp emmeye devam ederken, göğsünü mıncıklamaya başladım aynı anda… İnlemeleri arttı. Kendini arkaya koltuğa yaslayıp bana, öpüp okşamalarıma teslim oldu her şeyiyle… Artık öpücüklerime o da karşılık veriyor, saçlarımı okşarken zevkle kendinden geçiyordu.
Bir süre böylece öpüştük, koklaştık. Sonunda kendini kurtardı benden… Nefes nefese kalmıştık ikimiz de… Bakıştık.
“Yapma Koray… Dayanamıyorum. Engel olamıyorum sana…” dedi.
“Engel olmanı istemiyorum zaten bebeğim… Kendini bırak bana…” diyerek yanağını okşadım nazikçe, sevecen… “Bak, sen de istiyorsun, zevk almak istiyorsun. Öpmelerim, okşamalarım hoşuna gidiyor.”
“Evet, öyle…” diye itiraf etti, gözleri pırıl pırıl bakıyordu bana… “Ama nereye kadar sürecek bu?” Elimi dizine attım. Altındaki biraz uzun etek koltuğa otururken sıyrılmış, diz hizasına gelmişti. İnce siyah çorap üzerinden dizini okşadım bu kez…
“O gece bana gösterdiğin hazinelerini görmek istiyorum sadece…” dedim, parmaklarımı eteğin altına, bacak içine kaydırdım okşayarak… Elimi tuttu,
“Saçmalama…” dedi gülerek… “Kameraya gösterdim ben, sana değil… Şimdi yüz yüzeyken görmek istiyorsun. Olmaz. Elini çek bakiim yaramaz…”
“Asıl yaramaz sensin güzelim… Hem de çok yaramazsın. Parmakların külodunun içinde daha da yaramazdı o gece… Nasıl da ıslanmıştı amcığın, nasıl da harika görünüyordu.”
Elimi tutmaya çalışan ellerinin baskısına rağmen zorla ilerliyordum eteğinin altında… Diz üstü çorap vardı bacaklarında… Çorabını okşayarak geçince çıplak etinin sıcaklığını hissettim parmaklarımda… Biraz daha… Bacak içlerini okşayarak mıncıklayarak ilerledim.
“Yapma Koray… Yapma, lütfen…” diye yalvarırken aralanan dudaklarına kapandım, sertçe öpmeye başladım.
“Mmmm… Yapmaa…” inlemeleri ağzının içinde boğularak kayboldu gitti öperken… Eteğinin altında ilerleyen elime engel olmayı bırakmıştı artık, öpücüklerime karşılık veriyordu. Parmak uçlarım hazinesine ulaştı, külodunun üstünden kabarık amcığını avuçladım hırsla…
“Ahhh…” diyerek inledi ağzımın içinde… İnlerken aralanan dudaklarından dilimi içeriye kaydırdım, dilini okşadım, emdim. Fransız öpücüğünün verdiği ateşe, parmaklarımın sıkıp sıkıp bıraktığı bakire amının zevki karışmış, sürekli inliyordu körpe lolitam… Öpmeye ara verip,
“Bacaklarını arala bebeğim…” dedim hırsla… Hevesle yaptı söylediğimi… Artık elim daha rahat çalışabilirdi. Külodunun yanından soktum parmaklarımı… Islaklığı hissettim. Sırılsıklamdı amı… Şehvetten, aldığı zevkten su koyvermişti.
Çıplak amının dudaklarını okşarken dudaklarım çenesinden boynuna inmiş, başını arkaya yaslayıp gerdanında dolaşıyordum. Bir eli kucağında amını kurcalayan elimin üstünde, diğeriyle saçlarımı karıştırıyor, çekiştiriyordu.
Elimi çektim bir müddet sonra… Dumanlanmış, göz kapakları yarıya inmiş gözleriyle, şehvet dolu ve kasılmış yüzüyle baktı bana… Neden bıraktığımı anlayamamış, yarıda kalan zevkinin hayal kırıklığı yüzünden okunuyordu.
“Gel buraya…” diyerek bacağını kaldırdım, kendime doğru çekiştirdim. Ne yapmak istediğimi anlamadan bana uyuyor, her istediğimi yapıyordu. Sırtı kapıya yaslanmıştı şimdi, kalçasından tutup kendime çektim iyice…
Eteğini kasıklarına kadar sıvadım, bir bacağını koltuğun sırtına kaldırdım, diğerini arabanın göğüslüğüne… Bacakları aralanmış, altına giydiği siyah dantel külodu ve içindeki kabarıklık gözlerimin önüne serilmişti. Külodunun ağı sırılsıklamdı.
“Ohh… Bebeğim benim… Harika görünüyorsun.” diye inledim.
“Ne…? Ne yapacaksın Koray? Bakıp durma öyle, utanıyorum.” dedi fısıltıyla…
Cevap vermeden külodun belinden tuttum, iki elimle yavaşça sıyırdım bacaklarından… Ayaklarından çıkarıp kokladığım küçücük, ıslak çamaşırı itina ile kenara koydum, sonra da bacaklarını tekrar aynı şekilde araladım.
Dudakları kabarmış, ıslak amcığının önünde hiç bir engel kalmamıştı artık… Eğilip derin bir nefes aldım bacaklarının arasında,
“Ohhh… Çok güzel kokuyorsun fıstığım… Amcığın parfüm gibi kokuyor…”
“Terbiyesiz… Konuşma öyle… Ne yapacaksın dedim sana…” dedi. Ama merakla beni izliyor, hafif aralanmış, kuruyan dudaklarını diliyle yalayarak ne yaptığıma bakıyordu. Başımı eğdim, yaklaştım,
“Ne mi yapacağım? Korkma bebeğim. Öpeceğim sadece, sevicem…” dedim hayranlıkla kabarık, tüysüz amcığına bakarken… Bacak içlerine sağlı sollu öpücükler kondurarak amına doğru ilerlerken dudaklarından istemsiz inlemeler dökülmeye başlamıştı hemen… Am dudaklarına ilk öpücüğümü kondurduğumda kasıldı,
“Ohhh… Korayyy…” diye bir feryat kopardı.
Duramadım artık… Ayşe’nin amının her yerini öptüm, kokladım, öptüm, yaladım… Her dil hareketimde kıvranıyor, inliyor, minik çığlıklar koparıyordu. Klitorisi şişmiş, kabarmıştı iyice, kemik gibi sertleştiğini hissediyordum dilimin ucunda… Orasını yalamaya başladığımda iyice koptu. Başımı iki eliyle tutup kasılmaya başladı.
Orgazm kasılmaları başlayınca bir an bıraktım, sonra dayanamadım, işime devam ettim. Boşalırken attığı minik feryatlar kulaklarıma en güzel müzik parçası gibi geliyordu. Kasılmaları bitene kadar öptüm, yaladım, emdim amcığını…
“Oyy… Dayanamıyorum artık… Bırak beni… Lütfenn… Ohhhh…” diye yalvarana kadar emdim.
Gözleri kaymış, başındaki bonesi çarpılmış, yaralı bir kuş gibi titriyordu. Devam edip ikinci orgazmını da yaşatmak istedim önce, sonra vazgeçtim. Körpe lolitama bu kadar seks dozu fazla gelebilir diye düşündüm. Amını yalamayı, oral seksi bırakıp arkama yaslandım. Dudaklarımda hala amcığının ıslaklığı vardı, kokusu burun deliklerimdeydi.
Ayşe de düzeltti kendini, oturur vaziyete geldi. Ama bacaklarını sımsıkı bitiştirip kapatmıştı. Orgazm kasılmalarının artçı sarsıntıları ara ara devam ediyordu hala…
Neden sonra sakinleşti. Başındaki örtüyü düzeltmeye çalıştı titreyen parmaklarıyla… Eteğini çekiştirip indirdi. Nefes alıp verişi hala hızlıydı, göğüsleri inip kalkıyordu.
“Ne yaptın sen böyle Koray? Mahvettin beni…” dedi gözleri yarı kapalı…
“Seviştik bebeğim… Orgazm olmanı sağladım. Sevişmek böyle bir şey işte… Dünyanın en güzel şeyi… Nasıl? Beğendin mi? Mutlu musun?” Uzanıp elimi tuttu, başını çevirip bana baktı…
“Hem de nasıl… Harikaydı. Hayatımda böyle bir şey yaşamadım.”
Gülümsedim. Onsekiz yıllık hayatının ilk orgazm zevkini yaşatmış bir erkek olmak hoşuma gitmişti. Ama benim durumum hiç iç açıcı değildi. Ayşe’nin boşalmasını izlemek, feryatlarını duymak mahvetmişti beni… Yarak taş gibi olmuş, zonklamaya başlamıştı.
Elini tutup kucağıma koydum. Pantolonumun üstünden kabarıklığımı avuçlattırdım minik sevgilime…
“Sen de bana yaşatır mısın o zevki bebeğim?” dedim gülümseyerek…
“Ne yapmamı istiyorsun?” dedi merakla elinin altındaki çadırı okşayarak…
“Hadi, çıkar onu… Sen de beni rahatlat… Benim sana yaptığımı yap bana…”
Arkama yaslanıp kalçamı kaldırdım, pantolonumu külotla beraber dizime kadar sıyırdım. Taş kesilmiş yarak dimdik havaya dikilmiş vaziyetteydi. Elimle başını gövdesini şöyle bir sıvazladım.
“Nasıl..? Ne yapayım yani?”
“Öp aşkım… Ben senin amcığını nasıl öpüp yediysem, sen de sikimi öp, yala, em…”
“Yaa, yapamam ben Koray…” dedi ama gözlerini sikimden ayıramıyordu.
Elini tutup okşattırdım önce… Titreyen parmaklarıyla sikimi kavradı. Ben de onun elini tuttum, aşağı yukarı yaptırdım. Sıcak parmaklarının sikimin tenindeki teması harikaydı, hazla titredim.
“Ohh… Çok güzel aşkım…” diye inledim. “Hadi şimdi de öp onu bebeğim…”
Eğildi, hala çekingen davranıyor, burnunun ucuna dayanmış sikime bakmakla yetiniyordu. Türbanlı başını tutup bastırınca dudakları sikimin başına değdi. Öptü. Bir daha öptü.
“Gördün mü? Yapabiliyorsun. Hadi yala biraz aşkım…”
Beklememe gerek kalmadı, dilinin ıslaklığını, sıcaklığını sikimin kafasında hissettim.
“Ohhh… Aşkımmm…. Yala bebeğim… Her yerini yala…”
Artık başını zorlamama gerek kalmamıştı. Kendisi yalıyor, emiyordu sikimi… Arkaya yaslanıp o müthiş zevke bıraktım kendimi… Annesinden daha çok zevk veriyordu minik köfte dudakları…
Kaç dakika sürdü bilmiyorum, zaman kavramını yitirmiştim. Sonunda dayanamaz hale geldim. Kucağımda inip kalkan, sürekli devinim halindeki örtülü başı inanılmaz tahrik ediciydi sikimi hapsettiği sıcak ağzıyla, diliyle, dudaklarıyla verdiği zevkin haricinde…
Arada bir iki eliyle kavradığı sikimin başını dışarıya çıkıp baygın yeşil gözleriyle bana bakışı hele… Islak köfte dudaklarını diliyle yalaması…
Dayanamadım. Bir elimle başının üzerine koyup sikime bastırırken diğer elimle yön gösterip taşaklarımı okşamasını sağladım.
Tekrar harekete geçen dili ve damağı arasında baskılanan erkekliğimi bademciklerine kadar bastırdım. Nefes alamaz hale gelip çırpınmaya başladığında benim de geri dönülmez yolculuğum başlamıştı.
“Ahhh… Devam et bebeğimm… Em sikimi…” diyerek kıvranırken acemi kuşum olacaklardan habersiz derin bir nefes alıp işine devam ediyordu. Kasıklarımdaki yangın, korkunç zevk duygusuyla birleşmiş, spermlerimi ağzının içine fışkırtıyordum kasıla kasıla…
“Mmm…” diyerek çırpınmaya başlayınca bırakmadım. Başını iyice bastırdım kasıklarıma, koltukta kıçımı kaldırarak, ayaklarımı pedallara dayayarak yükümü boşalttım.
Hızla başını çekti Ayşe, sikimi ağzından çıkardığında spermlerim sımsıkı kapattığı dudaklarının kenarından süzülüyordu. Gözleri kızarmış, sperm dolu ağzını kapalı tutmaya ve burnundan nefes almaya çalışıyordu.
Ben pantolonumu toplayıp yumuşamaya yüz tutmuş aletimi külodumun içine tıkıştırırken Ayşe hızla kapıyı açtı, ağzındaki döllerimi dışarıya tükürdü. Bana döndüğünde ateş saçıyordu gözleri…
“Ne…? Ne yaptın sen…?” diye hesap sormaya başladı hışımla… Torpidodan küçük su şişesi çıkarıp uzattım. Arabadan çıkmadan eğildi, ağzını çalkalayıp kalan sperm kalıntılarını da temizledi, tükürdü. Hışımla elime tutuşturdu su şişesini,
“Neden haber vermedin bana, çekilmeme neden engel oldun? Yutmak zorunda kaldım yarısını… Pis…” diye söyleniyordu. Uzanıp yana kaymış baş örtüsünü düzelttim, yanağını okşadım, ıslak dudaklarını…
Sinirlenmişti iyice, başını çevirip okşayan parmaklarımdan kaçınmaya çalıştı. Omuzuna kolumu atıp engel oldum. Kendime çekip o ıslak dudaklarından öptüm.
“Sakin ol yavru kuşum… Seks böyle bir şey işte… İki taraflı alış veriş… Ben de az önce senin amından akan zevk sularını içtim kana kana… İnan bana, sevişirken erkeğine zevk vermek için her şeyi deneyeceksin. Alışacaksın zamanla… Çünkü erkeğine ne kadar zevk verirsen, sen de o kadar zevk alacaksın.”
Öperek, okşayarak yavaş yavaş sakinleştirmeye çalıştım kızı… İlk buluşmamızda bu kadar ileri gitmek doğru muydu emin değildim pek… Ama kendimi tutamamıştım işte… Annesi gibi istekli olması, sevişmeye bunca meraklı olması kamçılıyordu bir erkek olarak… Annesini götünden zorla siktikten sonra bir de kızının hiç beklemediği bir aşamada ağzına döllerimi boca etmek…
Bir yandan bunları düşünürken bir yandan kızı kollarımın arasına almış, okşamaya devam ediyordum. Artık çırpınmayı bırakmış, söylenmeyi kesmişti. Okşamalarım meyvesini vermiş, kedi gibi sokuluyordu bana… Yumruk yaptığı eliyle göğsüme vurdu,
“Yapma bir daha… Pis şey…” dedi, sonra da başını kaldırıp koltuğuna yaslandı.
“Hadi gidelim artık, annem söylenmeye başlar. Arkadaşımı aramadan eve gitsem iyi olur.”
“Tamam aşkım. Sen nasıl istersen…”
Dönüş yolunda pek konuşmadı, camdan dışarıyı seyrediyordu sessizce… Evlerine yakın bir yerde durdurdu beni, kaldırıma yanaştım. Başını çevirip baktı,
“Teşekkür ederim.” dedi usulca… Elini tutup sıktım,
“Ben teşekkür ederim aşkım… Tekrar buluşup konuşalım olur mu?” Güldü,
“Sen konuşmuyorsun ama, başka şeyler yapıyorsun.” dedi.
“Ama güzel şeyler yapıyorum. Değil mi? Senin de hoşuna gitmedi mi?”
“Mmm… Evet… Gitti…” dedi utangaç bir edayla, başını çevirip kapıyı açarken,
“Bekliyorum seni aşkım… Haberleşelim.” dedim. Arabadan çıktı, yürümeye başladı. Arkasından baktım uzun uzun, köşede kaybolana kadar… Köşede başını çevirip bana baktı bir an, gülümsedi.
İlk buluşmamızda o kurabiye amını sikmek de vardı aslında… Ya da bekaretini bozmadan o geniş kalçalarını ikiye ayırıp pembe deliğinin vereceği zevklere boğulmak da… Ama şimdilik bu kadarı da yetmişti bana…
Yavru ceylanımı ilk defasında ürkütmek istemiyordum. İştahımı ikinci buluşmaya, ya da onu beklemeden kıstırabilirsem annesine saklamam gerekiyordu.
Bir kaç gün geçti aradan… Dükkanın önünde oturuyor, gelip geçen tanıdıklarla laflayıp zaman öldürüyordum müşteri beklerken… Baktım Hanife hanım göründü uzaktan… Yine üzerinde çarşafı, sağa sola bakmadan yürüyordu. Pek tutucu, pek namuslu, örtülü kapalı ev kadını… O çarşafın altındaki seksi şeytanın varlığını bilmek içimde fırtınalar koparıverdi birden…
Ben doğrulup selamlamaya hazırlanırken, Hanife benim oturduğumu görünce suratı asıldı, başını çevirdi hışımla, kocasının yanına girdi. Hala o canını yakarak götünden sikmeme bozuluyor olmalıydı. Ama beni hiç siklememesine, görmezden gelmesine de ben bozulmuştum doğrusu…
Cebimden telefonu çıkarıp gizli dosyayı açtım. Hanife’nin yüzü görünerek çırılçıplak, am göt meydanda kocasına poz verdiği resimlerden en açık olanı seçtim. Sabırla kocasıyla işini bitirmesini, dükkandan çıkmasını bekledim.
On dakika sonra çıktı, yine bana bakmadan yola koyuldu. Daha on metre gitmeden çıplak resmini göndermiştim bile…
Telefonunun mesaj sesini duyunca refleksle elini çantasına attı, eline aldı. Hem yürüyor, hem de telefonuna bakıyordu.
Birden bire kaldırımın ortasında durdu, çarpılmış gibi kalakaldı. Gönderdiğim resmi görmüş olmalıydı. Başını çevirip uzaktan bana baktı. Şimşekler yağdırıyordu bakışları… Döndü, yürüdü gitti.
Daha gözden kaybolmamıştı ki telefonum çaldı. Baktım, o arıyor, açtım. Hiç bir girizgaha gerek duymadan konuya girdi hemen,
“Ne istiyorsun benden orospu çocuğu? Yetmedi mi yaptıkların?”
“Ne istediğimi bilmiyormuş gibi konuşma Hanife… Seni istiyorum. Seninle sevişmek istiyorum. Benim yaptıklarımdan sen de benim kadar zevk aldın, inkar etme… İnadı bırak, ters davranma bana karşı… O resimlerden onlarcası var elimde… Sikiş videoların var.” Cevap vermedi, sessiz geçen bir kaç saniye uzadı da uzadı…
“Alo… Sana diyorum kadın…” diye üsteledim.
“Bana yaptıklarından sonra mı? Çektirdiğin acı yetmedi mi?”
“Bir daha öyle olmayacak Hanife… Gel konuşalım bunu…”
“Lanet olsun sana, şerefsiz sapık… Şantajcı köpek… Ablamın evine gidiyorum. Yarım saat sonra gel konuşalım. Girdikten sonra kapıyı arkadan kilitle, ben içerde olacağım.”
Dakikalar geçmek bilmedi. Daha yarım saat tam dolmadan kapıyı kilitleyip yola çıktım. Yine yalvaracaktı herhalde, onun için çağırmıştı mutlaka… Yumuşamamak gerekiyordu. Hanife’yi sikmeye devam edebilmem için kozları elimden bırakmamalıydım.
Biraz sonra evin kapısındaydım. Demir kapıyı ittim, açıldı, içeriye girdim. Yine o havasız, rutubetli ev kokusu, eşyasız odalar… Arkadaki odaya, yatak odasına doğru yürüdüm. Kapısı bir karış aralık duruyor, içeriden loş bir ışık koridora vuruyordu. Merakla, yavaşça yaklaşıp kapıyı açtım.
Yatak odası eskisi gibi, eşya olarak yere serilmiş, üzerinde seviştiğimiz hazır yataktan ibaret değildi. Silinmiş, süpürülüp temizlenmiş. Yerde uzun tüylü bir halı, geniş çift kişilik bazalı bir yatak, ayak ucunda berjer koltuk, iki yanında etajerler, üzerlerinde iki pembe gece lambası yanıyor… Hanife yatağın kenarında oturmuş, beni izliyor. Bir ıslık çalarak etrafıma bakındım,
“Vayy… Epey değişmiş burası… Son gördüğümde böyle değildi.” dedim.
“Değildi, evet… Son gördüğünde bir şeyler yaşanmıştı bu odada… Biraz düzene koyayım dedim. Eşya getirttim, temizledim. Yavaş yavaş, bu hale geldi. Belki bundan sonra bir şey yaşanacaksa daha güzel olsun diye… Ama sen… Bir çırpıda her şeyi berbat ettin. Şimdi de şantajlarına devam ediyorsun. Sanki aramızda hiç bir şey geçmemiş gibi, iki yabancıymışız gibi…”
“Bak canım, o son seferi unutalım. Senden özür diliyorum, hayvanlık ettim. Ama sen de delirttin beni… Seni görememe korkusu delirtti.”
Yataktan kalktı, karşılıklı duruyor, bakışıyorduk. Gözleri iri iri açılmış, etli dudakları titriyordu.
“Beni görememekten mi korktun?” dedi fısıldayarak… Ellerimi iki yana açtım,
“Evet, hem de çok…” diye yanıtladım aynı tonda… “Diyorum ya, delirdim adeta… Hiç yapmadığım şeyler, yapmayı düşünmediğim olaylar oldu.” O da elini kaldırdı bana doğru… Elindeki kocaman ekmek bıçağı ışıldadı bir anda…
Tüylerim ürperdi, korktum ne yalan söyleyeyim… Ama serde erkeklik var, ona duygularımı çaktırmamaya, serinkanlı davranmaya çalıştım. Sanki o koca bıçağa hiç aldırmıyormuş gibi yaparak yaklaştım, burun buruna geldik,
“Ne bu? Öldürecek misin beni?” dedim. Başını iki yana salladı,
“Bilmiyorum. Lanet olsun sana, bilmiyorum. İki uç arasında gidip geliyorum. Seni öldüreyim mi hıncımı almak için? Yoksa hiç bir şey yokmuş gibi seninle sevişeyim mi bilmiyorum…”
Gözleri dolu doluydu, birer damla süzüldü yanaklarına… İki elimle yanaklarındaki yaşları silip kendime çekiverdim, dudaklarına kapandım. Hırsla öpmeye koyuldum.
Ben öperken Hanife hareketsiz durdu önce, sonra elindeki bıçak kaydı parmaklarının arasından, gürültüyle yere düştü. Bıçak tutan elleri belime sarıldı sımsıkı, öpüşlerime karşılık vermeye başladı. Hırsla öpüşüyordu benimle…
Derin fransız öpücüğüyle, ateşli ateşli, birbirimizin dillerini dilimizle okşayarak, hırsla öpüşürken, ellerimiz sabırsızca bedenlerimizde dolaşıyordu. Çarşafının üzerinden ince belini sarıyor, araya girip iri göğüslerini okşuyordum kumaşın üstünden… Parmaklarımın arasında sertleşmiş meme uçlarını hissedince oraya kapandım, mıncıklamaya, ezmeye başladım.
“Ohmmm…” diye inledi ağzımın içinde… Zevkle kıvranıyordu kollarımın arasında…
Bir süre sonra dudaklarını benden kurtarıp bir adım geriye çekti kendini… Gözleri çakmak çakmak, öpüşmekten kabarmış dudaklarıyla bir an bana baktı… Soluk soluğa bakıştık. İki vahşi hayvan gibiydik, her an birbirimize saldırmaya hazırlanan… Üzerindeki çarşafı sıyırıverdi bir kaç harekette, karşımda çırılçıplak kalıverdi.
Baştan aşağıya süzdüm hayretle… Üzerinde sadece bacaklarındaki dantelli ince siyah jartiyer çorap ve ayaklarında parlak rugan iskarpini vardı giysi olarak… İri ve dolgun memeleri iyice kabarmış uçlarıyla gözümü aldı. Hafif bombeli karnı, kaymak gibi tertemiz kadınlığı öyle iştah açıcıydı ki…
Yaklaştım, çıplak bedenini kollarımın arasına aldım, tekrar öpüşmeye başlarken yavaş hareketlerle yatağa yatırdım. Pembe yatak örtüsünü açmadan yatağın üzerine çıkıp uzandık. Hem öpüyor, hem her yerini okşuyordum. Memelerini ovalarken aşağıya iniyor, kabarmış amcığını avuçluyor, ağzımın içinde zevkle inletiyordum.
Sikim taş gibi olmuş, artık rahatsızlık vermeye başlamıştı. Elimi fermuara götürüp açtım, pantolonumu külotla beraber dizlerime kadar sıyırdım. Hanife’nin gözleri sikime takıldı kaldı, beğeniyle bakıyordu. Elini tuttum, alıp sikime götürdüm, okşamaya başladı. Sıcak parmaklarının temasıyla ürperdim.
“Öpsene biraz Hanife…” dedim inleyerek… Doğrulup sikimi ağzına aldı, çok iyi yaptığı işi yapmaya, ıslak ve sıcak dilini boylu boyunca sikimde gezdirmeye başladı.
Biraz gövdeyi, şapkasını yalıyor, ardından ağzının içinde kaybedip bu kez ağzının içinde yalamaya, emmeye koyuluyordu. Dizlerimin üzerinde duruyordum, kasıklarımı okşayan saçlarını zevkle karıştırıyordum.
“Ben de küçük Hanife’yi yalamak istiyorum.” dedim. Üzerimdeki giysileri telaşla çıkarıp çırılçıplak kaldım. Hanife’yi sırtüstü yatırıp 69 pozisyonuna geçtim. Sikimi ağzına verip ben de onun amcığını yalamaya başladım. Dediğim gibi, kaymak yapmıştı amını, bal dök yala cinsinden…
“Ahhh… Çok güzel…” diye inledi amı yalanırken… Zevkle kıvrandı altımda…
Şapırtılar yükseldi o eski izbe evin pembe ışıklı yatak odasında… Kabaran klitorisini iki dudağımın arasında kıstırıp inlettim, amının dudaklarını yaladım, parmağımı amının zevk suyunda ıslatıp arka deliğini okşadım.
Ben ona ne yaparsam o da bana aynısını yapıyordu. Sikimi ağzının içinde emerken elleri gövdesinde, taşaklarımda dolaşıyor, kalçalarımı okşuyordu. Ojeli tırnaklarının acıtırcasına kaba etlerimi çizmesiyle ürperdim, ayı gibi homurdanmaya başladım. Ardından ıslak parmaklarını arka deliğimde hissedince bir garip oldum…
“Ohhh… Ne yapıyorsun sen öyle…?” Harika bir zevk duygusu sarmıştı her yanımı… Aynı anda sikimi yalıyor, ıslak parmağıyla deliğimi okşayıp masaj yapıyordu. Çift taraflı zevk bitiriyordu beni… Sikimi ağzından çıkarıp açıklama yaptı bana,
“Senin bana yaptığını yaptığını… Faruk da sever böyle yapmamı, hoşuna gider.”
“Bak sen küçük pipili Faruk efendiye… Demek göt deliğini okşamandan zevk alıyor ha? Aslında evet, hakkını vermek lazım, güzelmiş. Ama bırak lütfen… Yoksa içine girmeden boşalacağım.” diyerek sikimi ağzından çıkardım, doğruldum.
Şehvetle, arzuyla kısılmış gözleriyle bana bakıyordu. Sikimi yalamaktan ıslanmış ağzını çenesini eliyle silip jartiyer çoraplı bacaklarını ikiye ayırdı,
“Hadi gel…” dedi. “Koca pipili Koray bey… O kalın şeyini sok içime… Boşalacaksan içime boşal…”
İstekle kıvranan kadının güzelliklerini içime sindirerek yavaşça girdim bacaklarının arasına, sikimin başını ıslak amcığına sürttüm. Jartiyer çoraplı bacaklarını okşadım.
İki bacağını tek tek alıp çorapların üzerinden okşarken hala ayaklarında duran iskarpinlerini çıkardım, attım. Şimdi sadece çorapları kalmıştı üstünde… Kırmızı ojeli tırnaklarıyla iki siyah güvercin gibiydi minik ayakları… Sikim hala amının dudaklarına sürtünüp dururken ayak parmaklarını ağzıma sokup çorapla beraber emdim.
“Ohhh…” Parmaklarıyla amının dudaklarını ayırdı. “Yeter artık çorap sapığı… Biraz da beni düşün… Hadi sok…”
Doğru söylüyordu kendi zevkime dalıp gitmiş, jartiyer çorapların şehvetine kapılmıştım. Bacaklarını bırakıp üzerine eğildim. Ama istediğini yapıp yarağı sokmadım hemen…
Biraz amının dudaklarının arasına koydum oğlanı, kendi suyunda ıslanmış, kayganlaşmış am yatağında ileri geri yaptım. Klitorisi kemik gibi sertleşmişti aldığı zevkten… Sabırsızlandı,
“Hadi Koray… Sok şunu diyorum sana… Bekletme artık…”
“Yarım saat önce böyle demiyordun ama… Sapık, şerefsiz, şantajcı köpek, bilmem ne…” Biraz doğrulup ellerini kalçalarıma koydu, kendine çekmeye çalıştı,
“Yalan mı? Şantajcısın işte… Hadi artık köpek, sok…”
Belini oynatıp duruyor, sikimi içine almaya çalışıyordu. Yavaşça başını bastırdım. Santim santim girmeye başladım. Gözleri kaydı, mutlulukla içini çekti,
“Ohhh… İşte… Sonunda…”
“Kocan sikmiyor mu seni aşkım? Porno video çekme meraklısı kocanla sikişmiyor musunuz?”
“Bırak şu sapığı… Öyle şeyler yapmasa sertleşmiyor bile… Resim çekerken, beni sikmesini videoya alırken tahrik oluyor pezevenk… Pipisini ancak öyle kaldırıyor. Kaldırınca da ancak boyu kadar zevk veriyor işte… Seninle bir mi?”
“Benim yarak nasıl peki? Zevk alıyor musun?” derken sikimi köküne kadar gömdüm amına, kasıklarımız birleşti.
“Ohhh…” diye inledi. “Terbiyesiz şey…”
Yarı kapalı gözler, aralık dudaklar, açılıp kapanan burun delikleri her şeyi anlatıyordu oysa… Zevk alıp almadığını sormama gerek yoktu. İnleyerek boynuma sarıldı sımsıkı,
“Terbiyesiz erkeğim benim… Ama evet, seninki güzel… Hem de nasıl… Harika… Çok zevk alıyorum. Şeyin… Sikin çok zevk veriyor. Tam benim için yaratılmış. Hadi, git gel şimdi… Ohhh… Sik beni…”
Önce yavaşça sokup çıkardım. Sonra hızlandım. Seri şekilde pompalıyordum amcığını, her çıktığımda içinden am suları süzülerek geliyor, çarşafa akıyordu. Çok zevk aldığı kesindi. Ben de öyle…
“Biraz domal, öyle sikeyim seni…” dedim bir süre sonra… Doğruldum. Hemen kalkıp önümde domaldı. Sabırsızca kalçasını sallayıp beni bekledi. Başını yatağa koymuş, kalçasını havaya dikmişti. Götünün deliği nefis görünüyordu bu açıdan, ıslak amcığının pembeliği de ayrı güzellikteydi. Sikimin başını minik deliğine sürdüm ıslak ıslak…
“Bak, zorla arkama gireyim deme yine… Bozuşmayalım. Zevk almak istiyorum, yarıda bıraktın zaten, hadi devam et… Amıma sok şunu… Bak, bıçak hala yerde duruyor. Sen bana sokmazsan bıçağı alıp ben sana sokarım. Ona göre…” İsterik bir kahkaha attı, bekledi.
Kalçalarından tutup bir hamlede girdim amcığına… Makine gibi gidip gelmeye başladım. Arada eğiliyor, sırtını öperken memelerini mıncıklıyordum sikim içinde hareket halindeyken…
“Iııhhh… Harika… Devam et… Sik… Daha hızlı…” Sağlı sollu iki şaplak attım kalçalarına… Beyaz teninde parmaklarımın izi belirdi. Acıyı duyduğu anda kalçaları, vajinası kasıldı, sikimi daha da sıktı içinde…
“Ahhh… Köpek herif…” Başını çevirip baktı, gözleri kaymış, saçları dağılmış, dudaklarını ısırarak… “Nasıl zevk vereceğini çok iyi biliyorsun. Hadi… Devam…”
“Yavrum benim… Azgın kısrağım… Ohhh, güzel götlüm…” diye diye dakikalarca pompaladım amını…
Yukarıdan tükürüğümü deliğine bırakıp kayganlaşan göt deliğini okşadım parmaklarımla… İyice delirdi artık… Ben biraz hareketsiz kalınca kendisi gidip geliyordu sikimin ucunda… Kalçaları kasıklarımda şaklıyordu. Her gidip geldiğinde sikim amına, ıslak orta parmağım götünün deliğine girip çıkıyordu.
Vajinasında kasılmalar başladı. İçinde gidip gelirken o kasılmalar beni de yükseltti. Artık geri dönülmez noktadaydım. Son bir kez gömdüm yarağı…
“Aghhh… Çok güzel… Geliyorum Hanifem… Ohhh… İçine boşalıyorumm… Ohhh…”
Kendimden geçer gibi oluk oluk boşalmaya başladığımda Hanife de altımda elektrik çarpmış gibi titreyerek, kalçalarının etleri seyirerek orgazm oluyordu.
Neden sonra içinden çıktım, yatağa devrildim. Hanife de yanıma uzandı. Hala sarsıntılar geçiriyor, kasılıyordu. Yan dönüp sarıldı bana, bir bacağını üstüme attı. Amcığının ıslaklığını bacaklarımda hissediyordum. Öylece yatıp kaldık.
“Çok güzeldi.” dedi, mutlulukla içine çekti.
“Bence de… Harikaydı. Aynı anda boşaldık ikimiz de…” Başını kaldırdı. Yüzüme baktı, sonra da uzanıp dudağımdan öptü.
“Koray… İkimiz de seviyoruz bunu… Ne olur, sevişmek için şantaj yapma bana… Seni zaten istiyorum ben…” Elini sikime atıp okşadı, parmaklarının arasında sıktı. “Çok fena alıştım buna… Çok zevk veriyor sikin… Kocamda yaşamadığım zevkleri yaşatıyorsun.”
Hanife’yi kollarımın arasına alıp sımsıkı sarıldım. Ateş gibi yanan tenini hissetmek, arzu dolu sözlerini duymak tekrar canlandırmıştı beni… Sikim sertleşmeye başladı.
“Bir daha ister misin o zevkleri?” diye fısıldadım kulağına…
“İsterim ama gitmem lazım…” dedi. “Evden merak eder çocuklar… İnan istemeyerek gidiyorum. Keşke seninle bütün gün, bütün gece kalabilseydim. Koynunda uyumak isterdim.”
Kalktı, yataktan çıkıp yerdeki çarşafını aldı, etajerin çekmecesinden iç çamaşırlarını, eteğini çıkardı, giyinmeye başladı. Dirseğime dayanmış, onu izliyordum.
“Anlayamıyorum.” dedim.
“Neyi?”
“Beni elinde bıçakla bekliyordun, öldürecektin. Ama çarşafın içinde çırılçıplaktın, sevişmeye hazır, istekli… Neden?” Güldü,
“Dedim ya, iki uç arasında çok gidip geldim. Bir an öyle, bir an böyle… Bıçağı nerene saplayayım diye düşünürken bırakıp soyundum, üstüme çarşafı geçirip seni bekledim. Ama sen odaya girdiğinde o anda kararımı vermiştim. Seni istiyordum. Seninle sevişmeyi istiyordum ben de…”
Giyinmesi bitmişti. Yine o kapalı, çarşaflı Hanife olmuştu. Eğilip dudağıma bir öpücük kondurdu.
“Gidiyorum. Sen biraz sonra giyinir çıkarsın… Çıkmadan önce birinin görmediğinden emin ol, kapıyı kilitlemeyi unutma… Anahtarı da yerine koy giderken…”
Yattığım yerde kapının kapandığını duydum. Öylece yatıp olan biteni tekrar yaşadım. Güzel olmuştu, tatlıya bağlanmıştı her şey… Sonunda saate baktım, epey geç olmuştu. Kalktım yataktan, ben de giyindim.
Hanife ile yaptığımız gündüz kaçamağı, bir posta sikiş kesmemişti beni… Eve gidip bir posta da eşime kaymak iyi olacak diye düşündüm. Hem karımı da iyice yarağa doyurmalı, gönlünü yapmalıydım ki, bir şeylerden şüphelenmesin.
Ah, bir de Ayşe var tabi… Ateşli annesinin şehvet kaynayan körpe kızı Ayşe… Daha sırada onun da açılmamış gül goncasını koklamak vardı.
Ortalığı düzelttim biraz… Çıkmadan önce etrafta biri var mı diye kontrol ettim iyice, kapıyı çekip kilitledim, anahtarı her zamanki yerine bıraktım, çıktım.
Hanife ile kıyasıya seviştikten sonra eve gittim. Karım güzel bir sofra hazırlamış beni bekliyordu. Üzerinde beni azdırmak için giydiği mini etek ve siyah külotlu çoraplarıyla hem de… İnce askılı tişörtün meydanda bıraktığı memelerini gözümün içine sokarak sofraya son rötuşları yapıp sıcak ızgarayı masaya getirdi.
Masaya benim için rakı, karım için kırmızı şarap ilave edip oturduk. İki kadehten sonra kafayı bulan alkole dayanıksız karımla oynaşmaya başlamıştım bile…
“Çok azdırdın beni Koray” dedi öpüşürken… Kucağıma oturtmuş, üçüncü şarap kadehini kendi elimle içiriyordum yudum yudum… Arada şarap kokulu dudaklarını somuruyordum ateşli ateşli… Aynı anda kolumla belini sarmış, elim mini eteğinin altına girmiş, külotlu çorabın üstünden amını mıncıklıyordum.
“Ben de azdım canım… Ne dersin, yatak odasına gidelim mi hemen?”
“Sofra ortada, yemek bitmedi daha, deli…”
“Bırak, sofrayı yemeği aşkım… Ben seni doyururum. Yürü yatağa… Baksana yarak taş gibi oldu senin yüzünden… İndirmen lazım bunu…” Şuh bir kahkaha patlattı,
“Evet, batıp duruyor altımda… Hadi gidelim kocacım. Ben yumuşatırım onu…” diyerek kalktı, sofrayı öylece bıraktık. El ele tutuşup öpüşe öpüşe, elimi her yerine daldıra daldıra, karım amını götünü parmakladıkça isterik kahkahalar atarak yatak odasının yolunu tuttuk.
Odaya girer girmez sabırsızca ve telaşla soyunmaya başladı karım… Ben üstümdekileri fırlatıp çırılçıplak kalıncaya kadar o kendini yatağa atıp bacaklarını ayırmıştı bile…
“Gel…” dedi. “Hemen içime gir… Sik beni kocacım… Kaç gündür sevişmedik, özledim seni…”
O daha cümlesini bitirmeden ben yatağa atlamış, ikiye ayrılmış bacaklarının arasına girip yarağı amcığına dayamıştım bile…
“Beni mi özledin? Yoksa yarağımı mı?” diye sorarken yarağın başını soktum amına… Hırsla boynuma sarılıp derin bir iç çekti,
“Ohhh… İkinizi de özledim. Seni de… Ahhh…” Tam burda yarağı köküne kadar diplediğim için hafif bir çığlıkla ara verdi konuşmasına… “Mmm… Sikini de özlemişim aşkım… Çok güzel… İçimi doldurdun yine… Hadi devam et… Sik beni kocamm…”
Gidip gelmeye başladım, vajinasında yavaşça ilerliyor, yavaşça sikim dışarı çıkana kadar geri çekiliyordum. Ardından bir hamlede kökleyip feryadı kopartıyordum.
“Ohhh… Canımı yaktın aşkımm… Ohhh… Harika…” diye diye kalçalarını indirip kaldırıyor, her hamlemi kasıklarını bana yapıştırarak karşılıyordu.
Hanife’nin amcığından sonra karımı sikmek hoşuma gitmişti. Durmadan gidip geliyordum. Yeni boşaldığım için kendimi tutmakta zorlanmıyordum ama sikişmeyi özleyen karım benim gibi değildi.
Defalarca boşaldı altımda… Her boşalmasında sikimi sağdı. Karım orgazm kasılmaları yaşarken ben gidip gelmeye devam ediyor, iyice çıldırtıyordum kadını…
“Yeter… Gel artık aşkımm… Bitirdin beni… Boşal… İçime boşal… Ohhhh… Ne oldu sana böyle? Bu kadar sürmezdin?”
“Dükkanda porno denk geldi aşkım… Dayanamadım, boşaldım. Şimdi geç gelirim. Biraz yorucam seni bu gece… Amını götünü dağıtacağım. Kalk, domal bakayım… Biraz da böyle sikeyim.”
İnleyerek doğruldu, isteğimi yerine getirdi, önümde domaldı. İki tokat çaktım kalçalarına, yarağı dayadım.
“Ahh… Yapmaa…” diyerek kalçasını elimden sikimden kurtarmaya çalıştı ama bırakmadım. Bir hamlede girdim amına… Belinden tutup vurdura vurdura sikmeye başladım. Dakikalarca pompaladım karımı…
Amına koyarken parmaklarım götünün deliğinde dolaşıyor, baş parmakla okşuyor, orta parmağı salıyordum deliğine… Amında gidip gelen yarağımın hareketlerini parmağımda hissediyordum. Deli oluyordu ben öyle yaptıkça…
“ Ohh… Çok güzel aşkım… Sik beni… Götümü de sik… Arkama da sok sikini… Götümden sik beni kocacımm…”
İçinden sular fışkıran amından çıkardım yarağı… Islatmama gerek yoktu, zevk sularından sırılsıklam olmuştu zaten… Yatak odasının loş ışığında çelik gibi parlıyordu ıslak yarak… Bekletmeden götünün deliğine koydum o ıslak çeliği…
“Ahh… Canımı yaktın hayvan… Yavaş sik ne olur… Am değil bu, daracık göt deliği aşkım…”
Sürekli tokatlıyordum kalçalarını, etleri kıpkırmızı olmuş, beş parmağımın izi çıkmıştı götünde gidip gelirken… Arada eğilip memelerini avuçluyor, amcığını klitorisini parmaklarımın arasında eziyordum. Doğrulup belinden tuttum tekrar, bir amına, bir götüne sokup çıkardım bıçağımı…
Ardından tekrar kaldırıp üstüme çıkardım. Dizlerini iki yanıma koyup sikimin üstüne oturdu, yaylanmaya başladı. Göğsüme ellerini dayamış, oturup kalkıyor, eğilip memelerini benim göğüslerime sürtünüyor, dudaklarıma kapanıp çılgın gibi emiyordu. Sonunda hırsla,
“Gel artık aygır herif… Amım götüm haşat oldu artık… Boşal… İçim kurudu sularım aka aka… Islat beni… ”
“Geliyorum bebeğim… Ohh… Amcığın sonunda beni bitirdi. Çok zevk veriyorsun. Aghhh…”
İkimiz de müthiş bir patlamayla birbirimizde eridik. Karımın kasılmaları dakikalarca sürdü. Sikim hala içindeydi yarı sert, döllerimin süzüldüğünü taşaklarımda hissediyordum.
Yatakta dinlendik bir süre… Nefes alışverişleri düzelince kalktı. Yerlere saçtığımız giysileri toplamaya başladı. Yattığım yerden onu izliyordum. Karım da güzel kadındı doğruya doğru… Seksiydi her şeyden önce, yuvarlak hatları, genç kızdan farksız seksi vücuduyla tam sikilecek kadındı…
Bir iki saat sonra banyomuzu yapmış, rahatlayan karım derin bir uykuya dalmıştı. Bense uyku tutmadığı için kalkmış, salonda laptop kucağımda vakit öldürüyordum. Sosyal medyadan baktım Hanife meydanda yoktu. Kocasının koynunda uyuyor olmalıydı.
Hanife (10), resim №3
Ardından hiç ummadığım bir anda Ayşe’nin mesajı belirdi ekranda,
“İyi geceler Koray.”
“İyi geceler bebeğim. Sen uyumadın mı daha?” diyerek yanıtladım. Koyu bir sohbete daldık.
“Seni özledim küçük sevgilim.”
“Pek küçük sayılmam ama… O gün arabada küçük olmadığımı ispatladım sana… O anlarda benden pek memnundun 😉 ”
Ben söylemeden arabada bana yaptığı oral seksi hatırlatmıştı bana… Sikim birden taş gibi oldu onun dudaklarını, dilini, verdiği zevkleri anımsayınca… Hele o bakire amcığını, klitorisini yalamalarım, zevk suyunun tadı, amının kokusu…
“Beni delirtme bebeğim. O gün yaladığın şey şu anda avucumda ve inan sikim taş gibi… Dilini özledim.”
“Terbiyesiz… Söyleme öyle… :)” Annesi gibi hem yapacağını yapıyor, hem de ben tarifleyince terbiyesizi yapıştırıyordu şıllık…
“Terbiyesiz diyene bak sen… Sikimi yalarken pek itiraz etmiyordun ama…”
“Yaa… Deme öyle, ayıp şeyler söyleme, utanıyorum. Hem o gün sen de beni yalamıştın, itiraz edecek hal mi bıraktın bende? :)))”
“Ne dersin? Tekrarlayalım mı? İkimizin de bu kadar hoşuna gittiğine göre…”
“Peki tamam… Ben sana haber veririm. Ayarlamam lazım… Kimse fark etmeden, öğrenmeden…”
“Peki bu gece bana teşekkür etmeyecek misin? Avans olarak… Tadımlık…”
“Kamera mı açalım diyorsun?”
“Evet… Sessiz oluruz. Seninkiler, benim karım duymadan…”
“Benimkiler duymaz zaten… Deminden beri yatak odalarından sesleri geliyor. Kendilerini kaybettiler bu gece… Beni de onlar uykudan uyandırdı zaten… Azgınlar…”
“Vay vay vay… Baban neyse de, çarşaflı annenden beklemezdim hiç… Demek senin seksiliğin annenden geliyormuş bebeğim.”
“🤗”
Gülme emojileri attı utangaç… Bense içimden gülüyordum. Ah bebeğim, kapalı annenin nasıl azgın olduğunu en iyi ben bilirim. Nasıl seviştiğini, yarağı yedikçe nasıl zevkten inlediğini, şehvetle kıvrandığını…
“Anne kız sizden korkmak lazım valla… Benim açık karım içerde horlayıp duruyor, senin kapalı annen gece yarısı yatakta inleye inleye sevişiyor babanın koynunda… Sen de benimle seks muhabbeti yapıyorsun.”
“İçimizde var demek ki, ne yapalım?”
“Desene benim karımdan daha güzel seks yapıyor senin azgın annen…”
“Hiç sorma…Tavşan gibi sevişiyorlar yatak odasında… Annem zevkten inleyip duruyor. Babam homurdanıyor. Beni de azdırdılar gecenin bu saatinde… Seninle yaptığımız şeyler geldi aklıma… Daha beter oldum.”
“Hadi bebeğim, göster bana nasıl daha beter olduğunu… Aç şu kamerayı…”
Bak sen Hanife hanıma… Gündüz bana verdi, gece bu saatte kocasıyla sikişiyor demek ki… Vay azgın orospu vay… Kim bilir ne fanteziler uyguluyorlarsa bu kadar kendinden geçmek için…
Kocasının pipisini yedikçe nasıl zevke geldiyse, onsekizlik kızının duymasını bile umursamıyordu kaltak… Ah o yatakta ben olmalıydım şimdi… Kocasının pipisi yerine benim yarağı basmalıydım o kızışmış amcığına… Şeytan diyor at kızını da o yatağa… Analı kızlı sik ikisini de…
Offf, yarak kazık gibi oldu o sahneyi hayal edince… İkisi çırılçıplak önümde diz çökmüş, sikimi beraber yalıyorlar. Yatağa domaltıyorum ikisini, birinin amına çakıyorum, çıkarıp öbürünün götüne sokuyorum yarrağı… Zevkten inlete inlete sikiyorum anne kızı…
Ben bu hayallerle sikim taş kesilmiş, elimi pijamanın içine atmış, aleti sıvazlamaya başlamıştım ki kameralar açıldı karşılıklı…
Hanife (10), resim №7
Yatakta yarı çıplak yatıyordu körpe fahişem… Yüzünü göstermeden, elleri üstündeki minik geceliğinin her yerinde dolaşıyordu. Yakasını açtı, uçları kabarmış iri memeleri göründü. Parmaklarının arasında meme uçlarını ufalıyor, küçük küçük inlemelerini duyuyordum.
“Ohhh… Korayy… Aşkımm…” diye fısıldadı.
Yarı yaşımda gencecik bir kızın körpe dudaklarından ismimin arzuyla, şehvetle döküldüğünü duymak her şeye değerdi doğrusu… Deli gibi tahrik oluyordum o pembecik köfte dudaklarıyla ismimi söyledikçe…
Sikim zonkluyordu artık… Pijamayı indirip aleti serbest bıraktım. Ayşe’nin elleri külodunun içine girdiğinde ben de sikimi sıvazlamaya başladım. Tek elimizle kendimizi okşarken diğer elimizle de telefonların kamerasını yaptığımız işe odaklamıştık.
Ben onun amcığını nasıl okşadığını izliyordum, o da benim damarları kabarmış, zonklayan yarağımı sıvazlamamı… Tekrar fısıldadı,
“Neden şeyin bu kadar büyük? Korkutuyor beni Koray…”
“Sana daha büyük zevkler vermek için bebeğim… Korkmana gerek yok. Tadına baktığında anlayacaksın.”
“Bakire bir kız olduğumu biliyorsun Koray…”
“Hep bakire kalmayacaksın minik kuşum… Elbet bir gün kaybedeceksin bekaretini…”
“Kocama saklıyorum onu ben… Evlendiğim adam yapacak o işi…”
“Bence o kadar bekleme… Çok şey kaçırırsın, çok büyük zevklerden mahrum kalırsın. Sen bana bırak, çok zevk alacaksın inan… Hem bekaretini kaybetmeden zevk vereceğim sana… Annen gibi inletirim seni zevkten… Kocana bırakırım kızlık zarını, korkma…”
“Bilmiyorum Koray… Şu anda annemin inleme sesleri geliyor hala… Çok güzel bir şey olmalı seks… Annem bu kadar zevk aldığına göre… Ben de merak ediyorum ne yalan söyleyeyim… Bazen… Bazı geceler dayanamıyorum, ben de o zevki tatmak için deli oluyorum.”
“Merak etme canım… O zevki tattıracağım sana… Seni mutlu edeceğim.”
“Ohhh… Koray… Çok zevk alıyorum. Ama yetmiyor. Sevişmek istiyorum ben… Seks istiyorum. Keşke sen de yanımda olsan şu anda… Kollarınla sarsan beni… Sevişsek…”
Hanife (10), resim №8
Ulan, bir kız hem görüntüsüyle, hareketleriyle bu kadar bebek gibi masum, hem de aynı anda bu kadar şehvetle dolu olabilir miydi? Hem kendini kocasına saklamak isteyen korkak, çekingen, örtülü kapalı bir bakire, hem de deli gibi sevişme arzusuyla dolu azgın bir seks meraklısı olmak nasıl bir şeydi amına koyayım…
Elinin hareketleri hızlandı, külodunu sıyırdı biraz… Amcığı kurabiye gibi kabarmıştı. Yumruğum kadar kabarık amcığına zumladı telefonu… Minik parmakları o dudakların arasına girip çıkıyor, sertleştiğini gördüğüm klitorisini ıslak parmaklarıyla okşuyordu. Zevkten, şehvetten kendinden geçmiş, sessiz inlemeler çıkara çıkara okşadı, okşadı, okşadı…
Onu izlerken ben de deli olmuştum. Avucumu tükürükleyerek sıvazlıyordum devamlı… Gözümü telefonun ekranından ayıramıyordum. Tamam, karımdan da, Hanife’den de çok zevk alıyordum ama bu bakire amcığı bambaşka bir güzellikti doğrusu… İzlerken bile deliriyordum kahpenin amcığını…
“Ohhh… Korayy… Geliyorum galiba…”
Orgazma yaklaşmıştı ve acemi lolitam seks yapmayı, hayatı öğreniyordu yavaş yavaş… Zevkten kendini kaybetti, ekrandaki görüntü savrulmaya başladı. Arada şehvetle kasılmış yüzünü görüyordum. Gözleri kaymış, dudaklarını ısırıyor, inlememek, ses çıkarmamak için kendini zorluyor.
Dayanamadım, ben de boşaldım onunla beraber… Onsekiz yaşında bir taze, sırf telefon ekranında mastürbasyon yapışını izlerken boşalmamı sağlamıştı. Yeni yetmeler gibi hissediyordum kendimi…
Bendeki de nasıl bir libidoysa artık… Gündüz annesi, gece karım, gece yarısından sonra Hanife’nin bakire kızı… Üçü de azmış kudurmuş vaziyetteydi ve ben üçünü de doyurmuştum bir şekilde…
Ayşe’nin görüntüsü kayboldu. Görüşme sonlandı nasıl olduysa… Kendi mi kapattı, orgazm kasılmaları sırasında kendini mi kaybetti, bilmiyorum. Elimdeki telefonu attım, sikimden akan spermleri avucumda toplayarak banyonun yolunu tuttum.
Kasıklarımı yıkayıp kuruladım. Duş yapmaya çekindim, karım uyanıp ne olduğunu, neden gecenin bu saati banyo yaptığımı sormaya gelebilirdi. Duşu sabaha bıraktım. Banyodan çıkıp yatak odasına girdim.
Karım derin derin uyuyordu. Uykusunda dudaklarında bir gülümseme… Artık ne rüyası görüyorsa… Doymuş, huzurlu, mutlu… Sessizce yanına süzülüp yattım.
Günlerim bir şeytan üçgeninde geçmeye başladı. Köşe noktalarını iki kadın ve bir bakire kızın oluşturduğu, seks dolu bir üçgen…
Gündüz Hanife vakit bulabilirse kaçamak buluşmalar, sevişmeler… Gece karımla yaşadığımız alabildiğine coşkulu karı koca ilişkisi… Aralarda çarşaflı sevgilimin ateşli kızı Ayşe ile yaptığımız sesli ya da görüntülü seks sohbetleri…
Gecenin bir yarısı online yakaladığımda yatakta horlayarak uyuyan karımı bırakıyor, salonun yolunu tutuyordum. Aramızdaki birisi kilitli iki kapalı kapının varlığına güvenerek, tamamen seks üzerine kurulu bir muhabbet başlıyordu.
“Hadi bebeğim, telefonun bir taksitini daha öde bana bu gece…” diyordum karşısında soyunmaya başlarken… Daha bir kuruş bile ödemediği son model telefonu hatırlatıp olayı hızlandırıyordum sinsice…
“Bu ödeme şeklini sevdim. Çok iyiymiş, hem de zevkli…” diyordu şeytan yavrusu, gülümsüyordu. Ardından o da soyunmaya başlıyordu. O körpecik seksi bedeni çırılçıplak kalana kadar üzerinde ne varsa çıkarıyordu.
Bazen sadece başındaki örtüyü bıraktırıyordum giysi olarak, bazen ona aldığım jartiyer çorabı… Annesi gibi, üzerinde sadece baş örtüsü ya da bacaklarındaki siyah jartiyer çorapla, benim onu pür dikkat, sikim elimde izlediğimi bilerek, kendini okşayarak zevkten solucan gibi kıvranıyordu yatakta…
Hem kendini, seks arzusunu tatmin ediyordu böylece, hem içindeki teşhircilik duygularını… Dolayısıyla da beni, göz zevkimi, doymak bilmez seks iştahımı…
Kamera karşısında soyunup kendini okşayan Ayşe’ye bakarak sikimi sıvazlarken fısıltıyla, ya da yazışarak konuşuyorduk. O da benim son raddesine kadar şişip kabarmış yarağa bakarak kendinden geçiyordu.
Benden bedavaya aldığı telefonu yatağı görecek şekilde sabitleyerek, iki eli serbest bir şekilde memelerini ovalıyor, uçlarını parmaklarının arasında ezerken, bir eli sürekli klitorisinde oluyordu.
“Ohh… Harikasın bebeğim… Nefis amcığın var, bitiriyorsun beni…” diyerek daha da azdırıyordum lolitamı… “Keşke yanımda olsaydın şu anda… O daracık amcığında gidip gelmeyi deli gibi istiyorum.”
“Ben de çok istiyorum inan… Ama yapamam. Bakireyim. Şu kızlık belası olmasa çoktan kollarındaydım, sevişiyorduk. Babamın annemi inlettiği gibi, sen de beni inletiyordun zevkten…”
“Kızlığını kaybetmeden sikerdim seni canım…” dedim bir gece… “Anal seks yapardık. İnan yine aynı zevki alırdın.” Kamerayı yüzüne çevirdi, gülümsüyordu.
“Geç kaldın. Oramın bekareti çoktan gitti. Ama o kadar zevk alınmıyor, yalan söyleme…”
“Nasıl yani? Arkadan verdin mi birine? İnanmıyorum. Kim sikti seni bebeğim?”
“Yaa… Söyleyemem, utanırım.”
“Ama lütfen bebeğim… Öğrenmek istiyorum. Hadi söyle bana… Bana güvenmiyor musun?”
“Şey… Güveniyorum ama…”
“Bak bunca şeyi paylaşıyoruz. Karşımda çırılçıplaksın. Amcığını, memelerini, her yerini gördüm senin… Nasıl titreye titreye orgazm olduğunu biliyorum. Bunu mu saklayacaksın benden? Kim yaptı, o güzel götünün tadına kim baktı bebeğim?”
Dudaklarını ısırıyordu, anlatmakta kararsız gibiydi. Ben üsteleyince kesik kesik anlatmaya başladı.
“Kuzenim yaptı. Teyzemin oğlu… Semih…”
“Vay şerefsiz vayy… Ensest seks ha? Gerçi ben olsaydım, ben de sikerdim seni bebeğim. Sana dayanacak erkek zor bulunur. Hadi anlatsana, neler yaptınız? Nasıl oldu?”
“Ya işte… Küçüktüm aslında daha, ondört filan… Daha yeni genç kız olmuşum, hatlarım yuvarlaklaşmış, serpilmiş, gelişmiş… Her geçen gün daha bilinçleniyorum, seks konularına merakım artıyor, azmaya başlamışım. Kuzen benden dört yaş büyüktü. Aramızda kaç göç yoktu, açılıp saçılıyordum. Yeni yetme kızım daha… Pek dikkat edemiyordum, ya da etmiyordum 😉 ”
“O da ergen genç tabi… Dişi sinek görse siki kalkıyordur. Sen açılıp saçıldıkça onun da niyeti bozuluyordur.”
“Evet, biraz öyle… Bir bakışını yakalıyordum, eteğimin sıyrıldığını anlıyordum hemen… Bakışları değişiyordu itin… Bacaklarım açılmış. Ben farkında olmadan küloduma kadar sergilemişim ona… Örtüyorum hemen… Yürürken kalçalarıma bakıyor. Etek giyiyorum bakıyor, kot giyiyorum bakıyor, gözleri hep üstümde… Bir acayip bakıyor hem de… Nasıl desem…?”
“Sikecek gibi…”
“Evet, aynen öyle… Sikecek gibi, hemen oracıkta, yatırıp sikecek gibi…”
“Ama çocuk haklı bebeğim yaa… Bacaklarını, kalçalarını, külodunu görüyor çocuk… Senin gibi güzel kızı görünce insanın aklına başka ne gelir ki?”
“Neyse işte… Bir gün teyzemin evindeyiz. Karşı tarafta evi var teyzemin… Eniştem hastanede yatıyor, herkes orada… Bizi götürmediler, ikimiz evde yalnız kaldık.”
Ahh… Biliyordum o evi… Annesini sikmiştim o evde… Ablasının boş bıraktığı bakımsız, eşyasız, tozlu evinde annesiyle defalarca sikişmiştik. Pariste Son Tango filmi çevirmiştik Hanife ile…
“Kurtla kuzuyu yalnız bırakmışlar ha?” dedim sadece…
“Ya, aslında ben de pek kuzu sayılmam ya… Semih bana sikecek gibi baktıkça benim hoşuma gidiyor. Kendimi gerçekten genç kız gibi görüyorum, büyüklük havalarındayım. Üstümde askılı bluz var, altımda diz boyu etek… Oturup kalkarken etek sıyrılıyor istemeden, bacaklarım meydanda… Bazen küloduma kadar gösteriyorum ona…”
“Kuzenin gözler bacaklarında tabi, her yerinde…”
“Evet… Mıknatıs gibi kuzenin gözlerini üstüme çekiyorum. O baktıkça ben açılıyorum. Bacak bacak üstüne atmalar, mutfakta ona göstermeden eteğin belini kıvırıp kısaltmalar… Benim diz hizası eteğim olmuş sana süper mini etek…”
“Çocuğu deli ettin desene… Bana yaptığın gibi… Devam etsene, nasıl başladı?”
“Dediğim gibi… Evde yalnızız. Konuşuyoruz, gülüşüyoruz ama ikimizin de aklı başka şeylerde… O bana bakıyor kedinin ciğere baktığı gibi, ben onu kesiyorum, yakışıklı yüzünü, her yerini…
Pislik, sporla uğraşıyor, geniş göğsü, kollar bacaklar kasları o biçim… Daracık kot giymiş, daracık erkek kalçaları, önündeki kabarıklık dikkatimi çekiyor, gözüm hep oraya kayıyor. Ara sıra elini önüne atıyor, o kabarıklığı düzeltiyor güya, şeyini avuçluyor bana göstere göstere…
Televizyonda film var, öpüşme sahnesi başladı. Başladı diyorum, baya uzun uzun, kesmeden gösteriyor. Çok ateşli öpüşüyorlar, sevişiyorlar.
Tabi o sahneler ister istemez insanı etkiliyor… Hele bizim gibi iki ateşli ergen olunca… Semih bana baktı, ben ona baktım. Yanıma yaklaştı, “Biz de deneyelim mi kuzen?” dedi.
Daha ben evet ya da hayır diyemeden dudaklarıma yapıştı. Aynı filmdeki oğlanın kıza yaptığı gibi dudaklarımı emmeye başladı. Benim başım dönüyor, karnımda kelebekler uçuşuyor. İlk kez öpüşüyorum, acemiyim, kuzenim beni yönlendiriyor.
Kuzen ama çok da yakışıklı kerata… Kızlar etrafında pervane… O yakışıklı herifin güçlü kollarının arasındayım. Vantuz gibi dudaklarıma yapışmış emiyor, dili dilimi okşuyor. Ben eridim bittim, kendimden geçtim. Ne kadar sürdü bilmiyorum. Bir ara nefessiz kalınca,
“Yeter Semih… Biz kuzeniz… Sarıldık, öpüştük. Daha ileri gitmeyelim.” diyerek kendimi çektim. Nefes nefese kalmışım, saçlarım dağılmış, dudaklarım öpüşmekten şişmiş. Göğsüm inip kalkıyor, soluk almaya çalışıyorum. Bakıştık. Kurt gibi bakıyor bana, eli önündeki kabarıklıkta, gözleri kararmış.
“Değil kuzen, bacım olsan duramam Ayşe… Çok seksisin. Seninle sevişmem şart…” dedi üstüme atladı. Koltuğa yatırdı beni…
Biraz çırpınır gibi yaptım ama zaten erkek kuvveti var, üstüme bütün ağırlığıyla çökmüş. Bir şey yapamadım, mücadele etmedim. Elleri her yerimde dolaşıyor, dudakları dudaklarımda, boyunlarımda… Göğüslerim daha yeni kabarmaya başlamış, bluzun üstünden avuçladı.
“Yapma Semih, bırak…” diyebildim ama devam etmesini istiyorum içimden… O da bırakmadı zaten… Memişlerimi avuçluyor, bacaklarımı okşuyor. Eli eteğimin altına daldı, külodumun üstünden kukumu sıkıp sıkıp bırakıyor.
“Ohh… Semih… Yapmaa…” diyerek elini tuttum engel olmak ister gibi… Ama deli gibi yapsın, devam etsin, okşasın istiyorum. İçimden geçeni anlamış gibi elini külodumun içine daldırdı. Sıcak parmaklarını tenimde hissettim. Eridim, bittim o anda…
Zevk alıyorum fena halde… Zevk aldıkça altında yayılıyorum, pelte gibiyim. Her ne yapsa razı olacak hale geldim. Halimi anladı o da, öpmeyi bıraktı, doğruldu. Dirseklerime dayanıp baktım, gözlerim zevkten kaymış vaziyette…
“Çok güzelsin Ayşe…” dedi, elleri yine eteğimin altına daldı, külodumu çıkardı yavaşça… Hayran hayran apış arama baktı, gözlerini ayıramıyor oradan… Elindeki külodumu burnuna götürdü, derin bir nefes çekti içine…
Zevk suyumdan ağı ıslanmış külodumun… Bir yandan uzun uzun ıslak külottan amımın kokusunu içine çekerek kokluyor, bir yandan gözleri hala amımda… Ben kıvrandım.
“Bakma, utanıyorum.” dedim.
“Bakılmayacak gibi değil ki kuzen…” dedi. “Ama haklısın, bu kadar bakmak yeter…”
Kalktı, bana bakarak soyunmaya başladı. Üstündekileri çıkarıp fırlattı. Bir anda çırılçıplak kaldı karşımda… İnce uzun bir pipisi var bacaklarının arasında, ama sert, taş gibi… İlk kez canlı canlı bir erkeklik organı görüyorum. Utandım, başımı çevirip bakmamaya çalıştım ona… Dizlerimi tutup bacaklarımı araladı. Hala bakıyor orama…
“Off… Utanma canım, çok güzel amcığın var.” diyerek bir anda başını kasıklarıma gömdü. Yalamaya başladı. Daha dili kukuma değer değmez mahvoldum. Kasıklarımda karıncalanmalar başladı, bütün kanım bacak arama hücum etti sanki…
“Ohhh… Semih… Yapmaa…” diye inledim, dili amımda gezindikçe ben zevkten kıvrandım…
Saçlarını okşuyorum, apış aramda sürekli hareket halindeki başını kendime çekiyorum bilinçsizce… Böyle bir zevk yaşamamışım o güne kadar… Beni delirtiyor dili, kendimden geçiyorum.
“Ohh… Çok kötüsün… Yapma Semih… Dayanamıyorum…”
İlk kez o gün, kuzenimin dili amımı yalarken ilk orgazmımı yaşadım. Deli gibi kasıldım, çırpındım, nefessiz kaldım. Koltuğun üstünde bacaklarımı sımsıkı kapatıp orgazm sarsılmaları yaşarken o sırtını yaslayıp beni izledi. Eli sikinde, sıvazlayıp şehvetle kasılmalarıma bakıyor, bacaklarımı okşuyordu.
Neden sonra durulup kendime geldiğimde baş ucumda durmuş, bana bakıyordu o delici, karanlık ifadeli bakışlarıyla… Yaklaştı, penisini burnumun dibine dayadı neredeyse…
“Sen de beni yala şimdi…” dedi. Ürkerek baktım. O güne kadar bana öğretilen her şeye tersti istediği… Bir erkeğin organını ellemek… Hem de ağzıma sokmak…
“Yapamam…” diye inledim. “Elleyemem senin şeyini… Günah…” Güldü pis pis…
“Deli kız…” dedi. “Demin ben senin amcığını yalarken günah değil miydi? Sen nasıl zevkten kıvrandıysan, ben de aynısını istiyorum şimdi… Günahın benim boynuma… Hadi yala sikimi, ben de zevk alayım.”
“Elleyemem Semih… Günah…”
“Tamam… Günah diyorsan, elleme… Eline alma öyleyse… Ama ağzına al… Bana senin dilin lazım, sıcacık ağzın lazım…”
Saçlarımdan tutup kendine çekti başımı… Can acısıyla hafif doğrulup dudaklarıma değen sikinin önce başını öptüm. Gövdesini, sağını solunu öptüm.
“Aç ağzını bebeğim… Sikimi ağzına al…” diye üsteledi saçlarımı çekiştirip… Dudaklarımı araladım. Uzun ince sikinin başını ağzıma soktu.
“Mmm… Ağzının içi sıcacık Ayşem… Hadi yala şimdi… Dilinle sikimi okşa…” Ağzımın içinde yaladım. Kuzen daha da ateşlendi, iki eliyle saçlarımı tutup biraz daha soktu sikini ağzıma… Sürekli inliyordu.
“Ohh… Çok güzel… Yala… Devam et… Sikimi em canım… Vantuzla… Ohhh…”
Dakikalarca yaladım. Benden dört yaş büyük, yakışıklı bir erkeği zevkle inletmek hoşuma gidiyordu. Az önce orgazm olmama rağmen tekrar ateşlendiğimi hissediyordum. Kuzen baş hizamda ayakta dururken, ben koltukta uzanmış ağzıma soktuğu sikini yalayıp emmekle uğraşıyordum.
Bir yandan sikini emdiriyordu bana, bir yandan memelerimi okşuyor, avuçluyordu. Günah diye sikini ellemediğimden iki elim boştaydı. Bluzumu alttan tutup boynuma kadar çıkardım. Yeni takmaya başladığım sütyenimi de… Memişlerimi onun yaramaz ellerine bıraktım okşaması için…
Meme uçlarımı parmaklarının arasında ovalarken gözlerimde şimşekler çakıyordu sanki, kendimden geçiyordum. Apış aramda bir sıcaklık, ıslaklık hissetmeye başladım. Kalçalarımı kıvırıyordum yattığım yerde… Az önce külodumu ıslatan zevk sularım şimdi meydanı başıboş bulmuş, süzülüp duruyordu.
Bacaklarımı sımsıkı birleştirip kukuma baskı yapmaya çalıştım. Olmadı, kesmedi beni… Göğsümü okşayan elini tuttum, yavaşça aşağı çektim. Ne istediğimi anlamıştı hınzır… Karnımı okşayarak aşağıya indi. Göbeğimi okşadı, belime toplanmış eteğimi çekiştirdi, çıplak kasıklarımda dolaştı parmakları… Hele o sıcak parmaklar istekle kabarmış amımı avuçladığında deli gibi kıvrandım,
“Mmmmhhh…” diye inledim ağzımda siki varken… Ben sikini emiyordum, kuzenin bir eli memişlerimde, bir elinin parmakları amcığımda çalışıyordu. Sonunda sikini elimle tutup ağzımdan çıkardım telaşla,
“Ohh… Semih… Sakın içime sokma kuzen… Parmağın içime girmesin ne olur, dikkat et… Bakireyim… Kızlığımı bozma sakın…” diye sıkı sıkı tembihledim.
“Ne yapayım kuzen? Ağzın yetmiyor artık… Sikmem lazım seni…”
“Hayır… Olmaz… Asla…” diyerek elini çekiştirdim, amımın üstüne bastırdım elini… Okşamaya devam etsin istiyordum deli gibi… Zevk almak istiyordum.
“Kalk ulan…” dedi hışımla, sikini çekti kurtardı ağzımdan, beni belimden tutup aşağı indirdi, dizlerim halının üstünde, koltuğun oturacak yerine yapıştırdı üst kısmımı… Korkuyla doğrulmaya çalıştım, olmadı. Boynumdan bastırıp koltuğa yapıştırdı. Diğer eliyle kalçama canımı yakan bir şaplak attı.
“Ahhh…” diye inledim acıyla… Ardından bir kaç kez daha… “Yapma Semih, canım yanıyor.”
“Ah bebeğim… Canın mı yandı? Dur kuzen, hemen öpeyim, geçsin.” dedi. Belime toplanan eteğimi iki eliyle sımsıkı tutmuş beni koltuğa sabitlemiş vaziyetteydi. Birden kalçalarımda yüzünü, sıcak nefesini hissettim.
Ve dudaklarını hissettim götümde… Ve dilini… Durakladım birden, direnmeyi bıraktım. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Semih arkama eğilmiş götümün yanaklarını diliyle, dudaklarıyla tavaf ediyor, her yerini ıslak ıslak yalıyor, öpücüklere boğuyordu.
Sonra… O sıcak ve ıslak dilini götümün deliğinde hissettim. Evet… Götümün deliğini yalıyordu sapık… Dudaklarının arasına alıp vantuz gibi emiyor, çekiştiriyor, ardından tekrar yalamaya koyuluyordu.
“Ohhh… Semih… Ne yapıyorsun sen?” diyebildim. Artık çırpınmayı bırakmış, kendimi o zevke kaptırmıştım.
Çok zevk alıyordum doğruya doğru… Yalıyor, emiyor, arada iki butumu ikiye ayırıp başını arasına gömüyor, diliyle, burnuyla bütün yüzüyle zevk bölgeme baskı yapıyordu. Eğilip istekle kabarmış amımın dudaklarını yalıyordu ateşli ateşli, şapırdatarak…
Sonunda öpüp yalamayı bıraktı birden… Doğruldu, üstüme eğildi bütün çıplak gövdesiyle bastırarak boynumu, omuzlarımı öptü. Kulağıma eğildi, dili kulak mememde dolaşırken fısıldadı,
“Seni sikmek istiyorum kuzen… Dayanacak halim kalmadı. Yeter artık…”
“Hayır olmaz, asla…” diyerek altından kurtulmaya çalıştım. Az önce ağzımda emdiğim, yaladığım siki şimdi arkamdan dayanmış, amımın dudaklarına baskı yapıyordu. Dehşete düşmüştüm,
“Lütfen kızlığımı bozma, ne olur, yalvarırım sana… Daha yaşım çok küçük, belaya bulaştırma beni…”
Gözümün önünde karnımın şiştiği görüntüler, hamile kalan küçük kız haberleri gibi sahneler şimşek gibi dolaşıyordu o kısacık anlarda, korkuyla kıvranıyordum.
“Korkma, kızlığını bozmam. Götünden sikicem seni kuzen… Sikmem lazım diyorum ulan… Bırak çırpınmayı… Amına girmem, korkma…”
Üstüme eğilmiş memişlerimi okşarken parmakları götümün deliğinde dolaşıyor, zorluyordu beni… Arada parmağını ağzıma sokup yalatıyor, iyice ıslanan parmağını deliğime dayayıp içine sokmaya çalışıyordu.
Dakikalarca uğraştı, uğraştı. Götümün deliği uyuşmuş gibiydi artık, parmağının dibine kadar girdiğini hissediyordum. Sokup çıkarmaya başlayınca pek o kadar acımadı diye düşündüğümü hatırlıyorum.
Pek o kadar acımamıştı ama ben de pek o kadar zevk almamıştım. Sadece kuzenimin işini bitirmesini bekliyordum. Ara ara ıslak parmağı girip çıkarken büzüğümü okşamasıyla bir zevk duygusu yokluyor, sonra ensemde solumalarını hissederek bekliyordum.
“Ahhh…” Birden götümün deliğinde şimşek gibi bir acı… Acımadan, bir anda sikini bastırmış, neredeyse yarıya kadar gömmüştü içime…
“Yapma… Canım yanıyor Semih… Bırak… Zevk almıyorum…” diyerek çırpındım, kurtulmaya çalıştım. Ama bırakmadı.
“Ohhh… Ben senin yerine zevk alıyorum kuzen… Hem de çok zevk alıyorum. Çok güzel… Daracık göt deliğin var kuzenim… Çok zevk veriyor. Harika… Ohhh…” diyerek inliyor, arkamda gidip geliyordu.
Arada çıkarıyordu sikini, tükürüklediğini duyuyordum. O anlarda bir rahatlama hissi, ardından tekrar saplıyordu içime… Islanan siki biraz rahatlamış vaziyette kayıyordu deliğimde, her seferinde biraz daha derine saplanarak…
Dakikalarca gitti geldi arkamda… Piç herif, kendi zevkine dalmış, ne okşuyor, ne öpüyor. Sadece ince belimden kavrıyor pençe gibi… Halat gibi toplanıp katlanmış eteğimi tutmuş sımsıkı, arkamda kasıklarını götüme vurdura vurdura sikiyor beni… İnleye inleye, zevkle götümü sikiyor…
“Ohhh… Çok güzel… Geliyorum kuzenn… Aghhh…” diye hırlayıp üstüme kapandı sonunda…
O zevkten kendinden geçmiş vaziyette bütün ağırlığıyla üstümdeyken bense dizlerim acıyarak, götüm sızlayarak içime boşalttığı döllerin sıcaklığını hissediyordum sadece…
“Bitti mi?” dedim dişlerimi sıkarak, hınçla… Sikini çıkardı arkamdan, doğrulurken yorgun argın,
“Offf… Harikaydı. Ama bitti.” dedi. “Hadi git yıka kıçını, spermler akmaya başlamadan çıkar içinden…”
İkimiz de banyoya koştuk. O sikini yıkadı, ben duş hortumuyla götümden akan spermlerini temizlemeye çalıştım. Sabunlarla, köpükleye köpükleye yıkadım.
İşte benim anal seks hikayem, arkamın kızlığını kaybetme hikayem bu kadar Koray… Anlat dedin anlattım.”
Hanife (11), resim №6
“Harikaydı canım… Tamam senin için biraz travma olmuş ama… Öyle detaylı anlattın ki… Neredeyse beni de boşaltacaktın. Kuzen ne oldu peki? Görüşüyor musunuz? Seni sikmeye devam ediyor mu?”
“Yok yaa… Bırak, şeytan görsün yüzünü… Sapık herif… Nefret ediyorum ondan… Daha neler yaptı neler… Annemin külodunu aldı kirli sepetinden bir gün, bana göstere göstere… Burnuna götürüp kokladı, sikine sarıp karşımda otuzbir çekti.”
“Vay piç vay… Teyzesini sikme hayali kuruyor demek ki… Ensest seks düşkünü herif… Yoksa kuzenini siktiği gibi, teyzesini de sikti mi dersin? Anneni de sikmiş olabilir mi? Annen senin gibi bakire değil nasıl olsa… İstediği gibi sikebilmiştir.”
“Bilmiyorum. Gözümle görmedim. Bir şey diyemem. Zaten eniştem ölünce evi kapatıp İstanbul’a taşındılar. Pek fırsatı olmamıştır. Yılda bir görüşsek bile yüz vermiyorum hiç… Tekrar sikmek ister diye korkuyorum.”
“Sana bir şey diyeyim mi güzelim? Senin azgın annenle, sikici kuzen bir araya geldiyse, mutlaka sikmiştir anneni… Geçen gece anlatıyordun ya, baban anneni sikerken inlemeleri sana kadar geliyormuş. İşte öyle, senin kuzen inlete inlete sikmiştir teyzesini…”
“Amann… Ne yaparlarsa yapsınlar, bana ne… Her koyun kendi bacağından asılır. Annem ne halt ederse etsin. Çok istiyorsa siktirsin kendini…”
“Peki ben bir denesem?”
“Neyi? Annemi sikmeyi mi deneyeceksin?” Dik dik bakıyordu bana kamerada, annesini çoktan, hem de defalarca siktiğimden habersiz…
“Kaşlarını çatma hemen… Gerçi merak etmiyor değilim, yatak odasında ne yapıyorlar annenin o kadar çok inlemesi için… Baban nasıl sikiyor olmalı ki annen zevkten o kadar şiddetle inleyip bağırıyor. Ama ben seni diyorum. Kızlığını bozmadan ben de anal seks denesem diyorum.”
“Ben de hayır diyorum. Canım yandı işte, zevk almıyorum.”
“Şapşik… Sen canını yakan acemi kuzeninle beni bir mi tutuyorsun? Kendi zevkini düşünen, seni hazırlamadan sikmeye başlayan o aptal, bencil herifle ben bir miyim?”
“Değilsin tabi… Değilsin ama…”
“Merak etme bebeğim… Zevk alacaksın. Götünden sikilmenin zevkine varacaksın, emin ol… Canın yanmadan sikeceğim seni… Sadece seni, sana zevk vermeyi düşüneceğim.”
“Diyosun…” Merakla bakıyordu bana… Kararsız… Üstelesem verecek gibi…
“Evet, öyle diyorum. Gel sevişelim. İstediğin gibi zevk vereyim sana… İster arabada, ister başka bir yerde…”
“Araba istemem. Hem korkuyorum biri görecek diye, hem rahat değil… Daracık koltukta istediğim gibi hareket edemeyiz.”
Oh benim ateşli tavşanım… İstediği gibi sikişecek yer arıyor kendine… Araba koltukları dar geliyor şehvetli tazeme…
“Günlük ev tutalım istersen… Ne dersin?”
“Yok, biri görür, polis basar, bir terslik olur, korkarım. Ama şey…”
“Ne? Ne düşündün?”
“Sana anlattım ya… Teyzemin evi var… Boş duruyor. Geçenlerde annem oraya eşya, yatak filan aldı, götürdü, yerleştirdi. Teyzemler gelirlerse eşyasız eve gelmesinler, yatacak yerleri olsun diye… Belki orada…”
Ah bebeğim… Annen orayı benim için yerleştirdi. Benimle sevişmek için… Teyzeni düşündüğü yoktu, kendini, kendi zevkini düşünüyordu. O odayı, yatağı benimle sikişmek için hazırladı senin azgın annen…
“Tamam canım… Sen anahtarları ayarla… Orada buluşalım. Seni kollarıma almak için sabırsızlanıyorum inan…”
“Ben de…” diye fısıldadı Ayşe… Kamerayı çıplak bedenine çevirdi, amcığı kabarmış, su içinde kalmıştı. Serbest elinin parmakları klitorisinde, am dudaklarında dolaşıyordu.
“Ohhh… Korayy… Ben de sabırsızlanıyorum baksana… Nasıl da istiyor seni… Sen eskileri anlattırınca, hatırladıkça daha da kötü oldum.”
Sikim taş gibi olmuştu. Tükürüp ıslattım, ben de sıvazlamaya başladım. Uzun uzun, tüm detaylarıyla anlattığı kuzeninin götünü sikme hikayesiyle coşmuştum zaten… Fazla sürmedi, kameraya doğru döllerim fışkırmaya başladı. Ayşe de amını okşayarak ilgiyle bana, boşalmama bakıyordu.
“Çok güzel…” diye inledi sonunda… “Harikasın erkeğim… Ben de geliyorum sevgilim… Ohhh…”
Parmakları hızlandı, bacaklarını sımsıkı birleştirmiş, amcığını okşayıp duruyordu deli gibi… Kamerayı kenara koydu, ben izlerken aynı anda memelerini amcığını okşaya okşaya orgazm oldu. Bir eliyle amcığını sıkarken diğer elinin işaret parmağını ısırıyordu dişlerinin arasında, inlemelerini boğmaya çalışıyordu.
“İyi geceler aşkım… Bittim ben…” dedi neden sonra, ıslak parmağı telefona doğru uzanırken…
“Sana da iyi geceler benim küçük, azgın prensesim…” diyerek telefonu kapattım.
Banyoda sikimi yıkayıp hala yatakta horlayıp duran karımın yanına uzandım. Bir zaman uyku tutmadı. Sikimi okşayarak hayaller kurdum, planlar yaptım.
Hanife’nin azgın ergen kızını sikmeme az kalmıştı.
Ama amdan, ama götten, o taze çileğin tadına bakacaktım mutlaka…
Günler su gibi akıp gidiyordu. Hayatımdan memnundum. İki kadınla sevişiyor, bir bakire ile görüntülü seks sohbetleri yapıyor, günümü gün ediyordum. Tek sorunum Ayşe’den bir türlü beklediğim daveti alamıyor olmamdı. Tüm üstelemelerime karşılık aldığım tek yanıt “Annem şahin gibi tepemde varken gelemem. Biraz bekle, hazır değilim” oluyordu.
Hanife ile sevişmelerimiz de rutin devam ediyordu. Ne yapıyor, ne ediyor, bir fırsatını yaratıyor, kısa kaçamaklarla vur kaç yapıyorduk. Dükkana güvendiğim bir arkadaşı ortak almış, işlerin bir çoğunu ona yıkmıştım. İstediğim gibi gidip gelebiliyordum, serbesttim.
Yine bir gün ablasının evinde, aşk yuvamızda buluşup seviştikten sonra aceleyle giyinirken,
“Yarın on günlüğüne İstanbul’a gidiyorum, ablamın yanında kalacağım.” dedi. Yatakta çıplak uzanmış, onu izliyordum.
“Nasıl yani?” dedim. “On gün göremeyecek miyim seni? Nereden çıktı bu?” Güldü,
“Ah ben senin derdini biliyorum canım… Maalesef… On gün benimle seks yapamayacaksın. Belki biraz daha uzayabilir de…”
Yataktan kalkıp sikimi sallaya sallaya yanına gittim. Az önce boşalmama rağmen yine dimdik olmuştu giyinmesini izlerken… Sarıldım o şekilde, sikim ince yazlık mantosunun kumaşına dayandı, bacak arasına girdi kumaşla beraber…
“Vicdansız… Neden daha önce söylemedin gideceğini? Hiç olmazsa hemen gitme… Gel bir posta daha atayım sana, yolluk niyetine…” Başını kaldırıp dudağımdan öptü,
“Gideyim Koray… Bırak beni…” dedi ama gitmeye gönülsüz olduğu o kadar belliydi ki…
Dudaklarına yumulup sımsıkı sarıldım. Bir yandan ateşli ateşli öperken, yatağın ayak ucundaki berjer koltuğa doğru sürükledim. Koltuğa oturdum, bacaklarımın arasından kaçmasına izin vermeden belinden yakalayıp tuttum.
“Yapma canım… Daha demin seviştik, çok güzel doyurdum seni… Sen de beni doyurdun.” diye şikayet etti, ellerini omuzlarıma koymuştu.
Ona cevap vermedim bile… Mantosunun alttaki düğmelerini çözmeye koyulmuştum. Mantonun eteklerini iki yana açtım. Altında elbise, etek hiç bir şey yoktu her zamanki gibi… Sadece çok sevdiğimi, tahrik olduğumu bildiği siyah ince jartiyer çorapları, siyah dantel tangası ve yüksek topuklu rugan iskarpinleri…
“Ohh… Hanife’m… Çok güzelsin. Doyamıyorum sana… Gel bebeğim… Sikime otur, amının sıcaklığını duyayım. Kaygan amcığına boşalayım bir kez daha… Kırma beni…”
Taş gibi olmuş yarak dimdik havaya dikilmişti. Biraz öne kaydım. Mantonun içine ellerimi sokup beline sarıldım, zorlayarak kendime çektim kadını… Gülerek iki dizini berjer koltuğa, kalçalarımın yanına yerleştirirken,
“Ah Koray… Doyumsuz erkeğim benim… Aygırım… Yine kaldırdın, diktin şeyini…” dedi.
Mantonun üst düğmelerini çözüyordum o arada… İri memeleri meydana çıktı. Biraz dar gelen sütyenin üst kısmından dışarıya taşmıştı akça pakça memeler… Sütyeni çekiştirip aşağı indirdim, parmak gibi kabarmış meme uçlarını yalamaya koyuldum.
“Senin için kalktı o şey canım… Hadi otur üstüne, sıcak sıcak amcığına girsin.” diye üsteledim.
“Mmm… Çok sert yine…” diye inledi, dudaklarını ısırarak alçaldı. Aramıza ellerini sokup bir eliyle tangasının ağını kenara çekti. Diğeriyle de sikimi tutup amının dudakları arasına yerleştirdi. Alçalmasına devam ederken benim yarak santim santim amına gömüldü. Az sonra kasıklarımız birbirine yapışmıştı.
“Ohhh… Çok güzell…” diyerek saçlarımdan tuttu, başımı kendine çekip yüzümü göğüslerine yapıştırdı. “Hadi devam et… Öp beni, memelerimi em…”
“Amcığın ateş gibi Hanife’m…” diyerek meme uçlarına yumuldum. Ellerimle yoğururken tek tek, değiştire değiştire yalayıp emdim uçlarını…
“Ohh… Öp canım… Em memelerimi…” diye inledi. “Gördün mü? Nasıl zevk alıyorum? Sen zorlamadan oturdum sikine… Şantaj yapmana gerek yok ki… Ona kalmadan istediğin gibi sikiyorsun beni… Hem de çok iyi sikiyorsun. Ahhh… Kalın kalın… İçimi dolduruyor aletin aşkımm…”
“Evet aşkım… Kocanın pipisi değil bu, kol gibi yarak var içinde… Hadi sen sik beni biraz… Yaylan sikimde… Öyle zevk al ki, on gün idare etsin seni… Beni de… Dar amcığına doyayım senin… Ohhh… Sik…”
İnleye inleye oturup kalkmaya başladı sikimin üstünde… Arada kalçalarını değirmen taşı gibi çeviriyor, beni zevkten öldürüyordu. Ellerimi kalçalarına atıp avuçladım. Yana sıyrılmış tanga külodunu iyice kenara alıp götünün deliği dahil her yerini okşadım, kucağımda indirip kaldırdım o geniş kalçalarını…
Daha yarım saat geçmemişti ikimiz aynı anda boşalalı… Ama bir türlü doymuyorduk işte… Kucağımda inleye inleye oturup kalkıyor, bazen boynuma sarılıp memelerini göğsümün kıllarına sürtünüyor, geriye yaslanıp bir eliyle dizimden destek alırken diğer eliyle kendi klitorisini ovalıyordu.
Dakikalar boyu sürdü koltuktaki seks seansımız… Bazen yavaşlıyor, tadını çıkara çıkara inip kalkıyordu. Bazen de hızlanıyor, hırsla, vurdura vurdura siktiriyordu kendini… Ben sadece zevkime bakıyor, olayın tadını çıkarıyordum. Arada memelerini avuçluyor, bazen geriye yaslandığında amcığını, jartiyer çoraplı bacaklarını okşuyordum.
“Ihhh… Geliyorumm…” diye inleyerek başını boynuma gömdü. Körük gibi nefes alıp veriyordu.
Bütün kasları elektrik çarpmış gibi titriyordu. Sanki titreşimli suni vajinaya girmiş gibiydi benim yarak… İnek memesi sağar gibi sağıyordu sikimi vajinasında… Dayanamadım artık… Ateşli sevgilim son orgazm kasılmalarını yaşarken ben de boşalmaya başladım.
“Ben de geliyorum Hanife’m… Fahişem… Azgın kadınım benim… Ohhh… Amcığın nasıl da kasılıyor bebeğim… Yarağımı sıkıp sıkıp bırakıyorsun… Bitiriyorsun beni orospum… Ohhh…”
Alttan vurdurarak son hamlelerimi yaptım. Taşaklarımdaki bütün yükü boşalttım amcığına… Öylece kaldık nefes nefese…
“Harikaa…” diye mırıldandı huşu içinde… “Bitirdin beni… Çok güzel siktin… Senin fahişenim ben… Azgın orospunum senin aşkımm… Oh, sikine kurban olduğum…”
Biraz kendine geldikten sonra doğruldu. Hafif yumuşayan sikim içinden çıkar çıkmaz dış dudakları vurdurmaktan kızarmış amcığından döllerim süzülmeye başladı. Ayağa kalktı, elini apış arasına kapatıp çantasına uzandı, çıkardığı kağıt mendille temizlendi.
“İçimi doldurdun yine, spermlerini bardak dolusu boşalttın içime…” dedi gülerek…
“İstersen bir daha doldurayım bebeğim…” dedim kalçalarını, bacaklarını okşayarak…
“Yeter canım bu kadar… On günlük doyurdun beni…” diyerek külodunu düzeltti, amcığını kapatacak şekilde yerleştirdi. Sonra da mantosunun önünü iliklemeye başladı. Bonesini baş örtüsünü düzeltip iyice çeki düzen verdi kendine…
“Nasıl? Sokağa çıkacak hale gelmiş miyim?” diye sordu. “Bereket saç tarama, makyaj sorunum yok.” Ellerini tutup öptüm,
“Duş yapmadan çıkıyorsun, abdest almadan gidiyoruz. Cenabet ikili…” dedim gülerek… O da eğilip dudaklarımdan öptü, öpüştük. Doğrulurken gülümseyerek,
“Zaten baştan aşağı günaha battık aşkım… Zina yapıyoruz, kocamı boynuzluyorum, gusletmiyorum. Ama hepsi senin suçun… Bana verdiğin zevklerin…”
“Seninle sevişeyim yeter Hanife… Her şeye razıyım. Cehennemde yanmaya bile…”
“Hadi ben çıkıyorum. On gün sevişmeyeceğiz. Özleyecek misin beni?”
“Hem de nasıl özleyeceğim. On gün nasıl dayanırım bilmiyorum.”
“Artık geceleri karınla sevişirsin. Biraz ona da bırakalım.”
“Merak etme canım, ben her gün sikiyorum karımı, aç değil…”
“İnanırım aygırım benim… Güçlü erkeğim… Kapıdan çıkarken etrafı kontrol etmeyi unutma, anahtarı da yerine koy.”
Kapı kapandı. Etrafıma bakındım. İçeriye girer girmez yaşadığımız hızlı sevişmeden sonra ne yatak çarşafı kalmıştı, ne yastıklar… Şöyle bir düzelttim, koku sıktım. Odanın kapısını açıp yoğun sperm ve ter kokusunun çıkmasını bekledim biraz…
Giyinirken gözüm pembe yataktaydı. Kısmet olursa Ayşe’yi sikecektim bu yatakta… Annesini siktiğim bu evde kızını da becerecektim. Eskiden olsa asla olmaz diyeceğim, birisi yapsa ayıplayacağım bir ahlaksızlığı gerçekleştirmek üzereydim.
İki azgın dişiyi analı kızlı sikecektim bu yatakta… Keşke ikisini aynı anda sikebilseydim diye iç geçirip sertleşmeye başlayan sikimi pantolonun içinde zaptetmeye çalıştım.
Ertesi gün akşama doğru Ayşe’den sabırsızlıkla beklediğim mesaj geldi. “Annemi İstanbul’a yolcu ettik. Jandarma yok başımda, on gün rahatım.” yazmıştı.
Teyzesinin evi bize kalmıştı yani… Bir gün öncesinden haberim olmasına rağmen vaziyeti ona çaktırmamak için aramasını beklemiştim.
“Nasıl yapıyoruz peki? Buluşabilecek miyiz? Çok özledim seni bebeğim.”
“Ben de seni aşkım. Yarın kardeşlerimi okula gönderdikten sonra teyzemin evine gidip seni beklerim. Gidince konum atarım sana… Girerken dikkat et yalnız, komşular görmesin.”
“Sabırsızlıkla bekliyorum prensesim…” Konum atacaktı bana… Annesini siktiğim evi çok iyi bildiğim halde konum atması komiğime gitti, kahkahayla gülmemek için kendimi zor tuttum.
Gece yorgun olduğunu söyleyen karım arkasını dönüp yattı. Ben de canıma minnet diyerek telefondaki gizli dosyaları açtım. Karım yanımda uyurken kulaklığı takıp Hanife’nin kocasının çektiği seks videolarını izledim, resimlerine baktım.
Kızı Ayşe’nin karşımda mastürbasyon yaptığı çıplak hallerini, orgazmlarını izledim sikimi okşaya okşaya… En mahrem görüntülerini, yaptığı bütün azgınlıkları kayda aldığımdan haberi yoktu kuduruk, ama bir o kadar masum lolitamın…
“Hadi yat artık, sabah işe gideceksin aşkım…” diye homurdandı karım başını yastıktan kaldırmadan… Ürktüm. Başını kaldırsaydı telefondaki videoda Hanife’yi dükkanın arkasında masaya domaltmış sikerken görecekti beni…
Hemen videoyu kapatıp dosyaları tekrar gizledim. Karıma arkasından sarılıp uyumaya çalıştım kalkmış sikimle… Tabi ki olmadı. Karımı kucağıma yerleştirdiğimde benim taş gibi kalkmış yarak ilk bulduğu boşluğa daldı. Karımın yatarken giydiği kısacık şeffaf geceliğinin eteğinden kalçalarının arasına giriverdi.
“Yaa, aşkım… Uykum var dedim sana…” diye homurdandı karım sikimin sertliğini ve sıcaklığını arkasında hissedince… Ensesini öptüm saçlarını kenara çekerek, kulağına nefesimi üfledim, belini, kalçasını okşadım,
“Biliyorum aşkım, söyledin ama, ufaklık dinlemiyor bir türlü…” diyerek sikimi biraz daha bastırdım. Ah, şu seksi karımın seksi giyim alışkanlığı… Altındaki minik tangasının ağının kenarından amcığının sıcaklığını hissettim.
“Yapmaa…” dedi pek de şikayetçi olmayan bir sesle… Bacaklarını araladı sanki biraz, sikimin daha rahat hareket etmesini ister gibi…
Elimi atıp tanga külodunun ağını çekiştirdim, yarağı araya yerleştirdim. İşte şimdi yuvasındaydı kuşum, ateş gibi yanıyordu karımın amcığı…
“Mmmm…” diyerek kalçasını oynattı.
“Hoşuna gitti galiba aşkım… Ne dersin? Hala uykun var mı? Uçurayım mı seni?”
“Uykum var evet… Ama senin teklifin de ilgimi çekti doğrusu, güzelmiş.” diyerek elini arkasına attı, yumuşacık parmaklarıyla sikimi okşadı şöyle bir… Sonra kapandı o parmaklar, sikimin gövdesini sımsıkı kavradı, sertliği hoşuna gitmiş olmalıydı, sağa sola çekiştirip amına sürttü.
“Ohh… Karıcım, delirtiyorsun beni…” diyerek kalçasına bir şaplak attım.
“Ayy…” diye inledi. “Yapma şunu… Pornolardan görüp görüp canımı yakma… Hadi vazelini al bari, bu gece böyle olsun, ben yatayım, sen çalış arkamda…”
Komidinin üstünde duran vazelin kutusunu aldım, bir parmak alıp götünün deliğine, etrafına, içlerine sürdüm önce… Sonra da kutuyu uzattım öne doğru,
“Sen de benim sikimi kremle bebeğim…” dedim.
Kutudan bir parmak vazelin aldı o da, elini arkaya attı. Sikimi okşarcasına kafasından başlayıp köküne kadar vazelini boydan boya yedirdi iyice… Zevkten geberiyordum. Karımın götüne girecek yarağı kendisinin kremlemesi harika bir şeydi. Homurdandım,
“Uhh… Tamam bebeğim, bu kadar yeter…” dedim. “Fazla oynarsan lastik patlayacak. Şimdi kendi elinle yerleştir bakayım yarrağı göt deliğine…”
Sikimi belinden tutup kafasını göt deliğine ayarladı. Biraz kalçasını bastırınca sikimin başı tam yuvaya yerleşmişti. Bıraktı sikimi,
“Hadi devam et… Ön taraf da sende…” diyerek döndü, kendini bana bıraktı. Yan yatıyorduk, kucağıma iyice yerleşmiş, hafif kalçasını oynatarak bastırıyor, sikimin deliğine yavaş yavaş girmesini sağlıyordu.
“Ohhh… Aşkımm…” diyerek serbest elimle kalçasını, belini okşadım. Şeffaf geceliğin içine daldım. Karnını, sırtını okşadım. İçinde sütyen yoktu her zamanki gibi… Diri memelerini avuçladım. Meme uçlarını ovaladıktan sonra tekrar aşağıya indim.
Apış arasında gezinen parmaklarım kaymak gibi yaptığı üçgenine kapandı. Bir yandan sikimi bastırıyordum arka deliğine, bir yandan amcığını avuçluyor, sıkıyordum.
“Mmm… Çok güzel kocacım…” diye inledi. Amcığı sulanmıştı kahpenin, ıslanan orta parmağımı am çizgisine bastırınca klitorisinin sertliğini hissettim.
“Klitorisin sertleşmiş karıcım…” dedim. Az önce göt deliğine sürdüğüm vazelin hala parmaklarımda duruyordu, bir de zevk suyuna bulanınca iyice kayganlaştı parmaklarım… O vaziyette klitorisini okşamaya koyuldum orta parmakla…
“Mmm… Nasıl sertleşmesin aşkım? Çok zevk alıyorum şu anda…”
“Zevk aldığını anlayabiliyorum. Her parmağımı sürttüğümde kucağımda zıplıyorsun bebeğim… Götünün deliği daha da açılıyor zevk aldıkça… Ohh… Sikimi sarıyor göt deliğin…”
“Mmm.. Evet, sikin varlığıyla doldurdu içimi… Ohh… Kocamm… Erkeğimm…”
Dediğim gibi, zevk aldıkça kıçını bastırıyordu bana doğru… Her bastırışında yarağım götüne gömülüyordu santim santim… İlk anlarda sikimin başı büzüğüne girince ıhlayan, kendini kasan karım, aldığı zevk arttıkça inlemeler eşliğinde kendinden geçiyordu. Daha fazla, daha çok, köküne kadar alabilmek için çalışıyordu sikimi…
“Oh azgın orospum benim… Götünden sikişen kahpem benim… Söyle bakayım, hangisinden daha çok zevk alıyorsun? Amından mı? Götünden mi?”
Bunu sorarken sürekli pompalamaya başlamıştım göt deliğini… Vazelinle kayganlaşan sikim daracık göt tünelinde yağ gibi gidip geliyor, bu arada sürekli olarak amını avuçluyor, klitorisini yağlı parmaklarımla okşuyordum.
“Ahh… İkisinden de… Hem önden, hem arkadan kocam… Çok zevk alıyorum şu anda…”
“Hadi çekmeceye uzan da, ortağımı çıkar, o da siksin seni… Ben götünü sikerken o da amcığına girsin. İki erkeğin arasında tost yapalım seni…”
“Hadi amaa… Senin sikin yetiyor bana aşkım… Uzatmasana…” diye sızlandı. Sonra baktı ben hareket etmeden bekliyorum, dediğimi yaptı. Onun taraftaki çekmeceye yakındık yatakta… Elini uzatıp açtı, internetten yeni aldığımız realistik vibratörü kılıfından çıkardı.
“Mmm… Güzelmiş… Damarlı damarlı… Hadi aşkım, açılışını yapalım yeni oyuncağının, amcığına girsin o da siksin seni…” dedim hırlayarak… Karım güldü,
“Aşkım, oyuncak geleli iki gün oldu.” dedi sırıtarak…
“Sakın bensiz denediğini söyleme fahişe…”
“Ama seni bekleyemedim kocacım… Bugün dayanamadım, öğleden sonra siktirdim kendimi yeni ortağına… Biliyor musun, çok zevk veriyor. Titreşimli, vantuzlu, dibinde taşakları da var. İçimde uzayıp kısalıyor bir de, başı dönüyor, daha neler yapıyor neler… Verdiğimiz paraya değmiş valla…”
“Pislik karı… Bensiz sikişirsin ha? Hadi sok bakayım şunu amcığına, marifetlerini göreyim yeni ortağımın…”
Hevesle götünü kurtardı benden… Sırt üstü yatıp bacaklarını araladı. Vibratörün başını aldı ağzına, yalamaya başladı. Ben de yan uzanmış, sikimi okşayarak karımın becerilerini izliyordum.
Çok azgın şu benim karım… Gözlerimin içine baka baka yalıyor suni yarağı… Sanki benim önümde başka bir erkekle sevişir gibi, yabancı bir erkeğin sikini yalar gibi aynı… Sikim zonkluyor ona bakarken… Okşayıp bastırmaya çalışıyorum ama ne fayda…
İyice yalayıp ıslattıktan sonra vibratörü aldı amcığına dayadı başını… Benim sikimden biraz daha kalındı alet, biraz daha uzun… Karımın amcığı su içindeydi zaten… Dudaklarını ısırarak yavaşça amına kaydırmaya başladı yapma yarağı…
Fazla zorlanmadı yine, biraz sonra dibine kadar girmişti alet, yumuşak plastik taşaklar kalmıştı sadece dışarıda… Bir de üst kısmındaki bızırı okşamak için özel yapılmış silikon çıkıntı klitorisine dayanınca gözleri kaydı karımın…
“Ohhh… İçimi doldurdu kocacım… Ortağın kol gibi girdi amıma…”
“Güzelmiş gerçekten…” diyerek uzandım, göğüslerini okşadım. Şehvetle aralanan kurumuş dudaklarını öptüm.
“Dön şimdi, götünün deliğine de ben gireyim. İki erkek seni aramızda tost yapalım.”
“İkiniz birden olmaz amaa…” dedi ihtirastan boğuklaşan sesiyle… Gözleri yarı kapalıydı zevkten, vibratör vajinasında titreşip duruyor, küçük kumandasındaki düğmelere bastırdıkça amından gelen vızıltılı ses değişiyordu. Artık her seferinde ne şekilde titriyorsa, karımın şaftı kayıyordu git gide…
“Dön ulan…” diye hırladım. “Şunun titreşimini ben de duyayım göt deliğinden…”
Döndü arkasını… Kalçalarından tutup yarağı dayadım göt deliğine… Amındaki vibratör yüzünden aralık duruyordu bacakları, götünün deliği hafif açılmış… Vazelini alıp biraz daha sürdüm sikime, ardından göt deliğine dayandım.
“Ohhh… Sakın canımı yakma Koray… İki yarak birden alamam ben… Zorlama olur mu kocacım?”
“Merak etme canım, zorlanırsan bırakırım.” dedim ama hiç de bırakmaya niyetim yoktu doğrusu… Başı girdiğinde kaçmaya çalıştı,
“Tamam, bırak… Hayır… Canım yanıyor.” diye sızlandı. Elimi vibratörü tutan elinin üstüne kapattım, bastırdım. Şimdi suni alet köküne kadar amcığına gömülmüş, çıkaramıyor, arka deliğini de ben zorluyordum sikimle…
“Sen de memelerini okşa bebeğim… Orası boş kaldı bir tek…” diye hırladım kulağına… Kaçmaması için bir elimle belini kavramıştım, diğer elimi önüne atmış vibratörü bastırıyor, bir parmağımla klitorisini ovalarken sikim arka deliğindeydi.
“Ahhh… Çılgınsın sen kocamm… Deliriyorum zevkten… Ohhh…”
Gerçekten götünün deliğindeki sikimde vibratörün durmaksızın titremesini, hareketli baş kısmının kıpraşımlarını hissediyordum. Gidip gelmekte zorlanıyordum biraz ama yine de çok zevk alıyordum.
“Güzel değil mi aşkım? İşte böyle iki erkek sikicez seni… İkimizin arasında tost yapıcaz. Amını götünü sikeceğiz senin… Ohhh… Azgın fahişem… Götünden zevk alan orospum benim… Ohhh….”
“Çok güzel… Aahhh…”
“Söyle… Siktireyim mi seni aşkım? İki erkek sikelim mi seni? Grup seks yapalım üçümüz beraber… Ohhh…”
Karım uçmuştu artık… Kolları bacakları seyiriyor, kalça etleri titriyordu. Nefes nefese kalmıştı, göğüsleri inip kalkıyor, kucağımda kıvranıp duruyordu.
“Siktir aşkım… Siksinler beni… Çok güzell… Ohhh… Geliyorumm… Hadi sen de… Sen de boşal içime… Üçümüz beraber boşalalım… Aaahh… Sikin beni…”
Kendini kaybetmişti karım… Bez bebek gibi kollarımın arasında sarsılıyor, müthiş bir orgazm patlaması yaşıyordu. Ben de dayanamadım artık… Hırlayarak, saçlarından çekiştirerek götüne gömdüm yarağı, döllerimi dar kanalına boşaltmaya başladım.
Sonunda bitti. Sırt üstü yatıp kaldık. Nefes nefeseydik, ter içinde kalmıştık ikimiz de… Elini kaldırdı zorlukla, titriyordu, vibratörün sapını tutup amından çıkardı biraz zorlanarak, yan tarafa bıraktı. Başını yana çevirip bana baktı,
“Mutlu oldun mu? Güzel miydi?” dedi fısıldayarak… Elini tutup dudaklarıma götürdüm parmaklarını öptüm,
“Hem de nasıl karıcım… Harikaydı. Çok zevk aldım, senin gibi…” Gülümsedi,
“Kendini aştın bu gece…” dedi. “Demek beni siktireceksin ha? İki erkek beraber sikeceksiniz beni, öyle mi?”
“Neden olmasın aşkım? Hayatta her zevki denemek lazım… Her şeyi yaşamadan gitmeyelim. Sen istemez misin? Az önce içinde iki tane yarak vardı ve zevkten deliriyordun.”
“Evet, doğru, sana yalan söyleyemem. Çok zevk aldım.”
Yan dönüp kucakladım karımı… Başımı yastığa koyarken,
“Dur bakalım, zaman ne gösterecek karıcım… Yeni evlendiğimizde analı bırak, oral seks bile yapmıyorduk, istemiyordun. Bugün ne aşamaya geldik görüyorsun.” dedim omuzunu öperek… “Tam bir fahişe oldun. Amlı götlü sikişiyorsun, iki yarak birden yiyorsun azgın kahpem benim… Güzel karım… Seksi karım…”
“Evet aşkım… Senin sayende… Her şeyi sen öğrettin bana… Dediğin gibi… Dur bakalım…” diye mırıldandı.
Öyle yorulmuştuk ki… Gece yarısı seksi ikimizi de bitirmişti. Derin bir uykuya daldık kucak kucağa, çırılçıplak…
Ertesi sabah zorlukla uyanabildim. Güzel bir duş alıp traş oldum. Karım neşe içinde şarkılar söyleyerek dolaşıyordu mutfakta… Yatak odasında bizim seks yaparken kullandığımız ıvır zıvırlarının bulunduğu çekmeceden geciktirici kremi aldım. Bir de anal seks sırasında kullandığımız kayganlaştırıcıyı cebime atıp dükkanın yolunu tuttum.
Her zamanki rutinde gidiyor, bir yandan çalışıyordum, bir yandan gözüm kulağım Ayşe’den gelecek mesajdaydı. Saat on gibi geldi beklediğim müjde… Üç kelimelik bir mesaj,
“Evdeyim, seni bekliyorum aşkım ” Ardından adres ve konum attı.
Durur muyum, hemen çıkıp teyzesinin evine damladım. Etrafa bakınarak kimsenin görmediğine emin olduktan sonra hafif aralık duran evin demir kapısını açtım. Annesinin yaptığı gibi benim için kapıyı aralık bırakmıştı Ayşe de…
“Hoş geldin” diyerek karşıladı kapıyı açar açmaz… Heyecanlı olduğu o kadar belli oluyordu ki… Elleri, dudakları titriyordu heyecandan… Tazecik bir çiçek gibiydi, başında örtüsü, gömleği, dar kot pantolonu, annesi gibi minik ayakkabıları…
“Hoşbulduk prensesim…” diyerek yanına gittim. Sarıldım. Kollarımın arasına sığınır gibi belime sarıldı, başını yukarı kaldırdı.
“Ben… Ben korkuyorum Koray…” diye fısıldadı.
“Şşş… Sakin ol bebeğim. Korkmana gerek yok. Bana güven.”
Titreyen dudaklarına usulca bir öpücük kondurdum. Tam bir teslimiyet halinde sımsıkı sarılarak öpüşüme karşılık verdi o etli dudaklarıyla, somurmaya başladım ben de…
Uzun uzun öpüştük. Ellerim sırtında, belinde, kalçalarında dolaşıyor, kendime bastırarak yaşından iri gösteren göğüslerini göğsümde eziyordum. Çilek kokuyordu dudakları, nefesi… Ağzımın içinde o kokulu dudaklarını yalıyor, dilini okşuyor, emiyordum. Neden sonra ayrılabildik. Biraz kendimden uzaklaştırdım, bakıştık.
Gözleri yarı kapanmıştı zevkten, dudakları ıslak, uzun kirpiklerinin arasından dumanlı gözleriyle baktı bana…
“İçeriye geçelim mi?” dedim. “Nasıl olsa vaktimiz var, daha rahat edelim. Seni çok özledim ben…”
“Ben de özledim. Ama… Dedim ya, korkuyorum.” Elini tutup doğru yatak odasına götürdüm. Kapıyı araladı, o bildiğim, annesiyle defalarca seviştiğim pembe örtülü geniş yatağın kenarına oturup bana baktı.
“Çok güzelsin Ayşe…” dedim beğeniyle bakarak…
“Teşekkür ederim. Sen böyle konuştukça eriyorum sanki… Bana kötülük yapmazsın değil mi Koray? Sana güveniyorum.”
“Aşkım, sana kaç kez söyledim. Güven bana diyorum. Senin gibi güzel, narin bir çiçeğe hoyrat davranamam ki… Mümkün değil…”
Gülümseyerek ellerini uzattı davet edercesine… Bir hamlede yanında bittim, ellerini tutup öpücüklere boğdum, ardından yanına oturup sarıldım, tekrar öpüşmeye başladık.
Bir yandan öpüyor, bir yandan hafif bastırarak yatağa uzatıyordum kızı… Topuklu ayakkabılarını çıkarmadan sırt üstü uzandı. Kollarını boynuma sarmış, en az benim kadar ateşli bir şekilde öpüşüyordu benimle…
Yarı bedenimle üstüne bastırdım, pantolonumun önündeki sertliği ona hissettirirken gömleğinin düğmelerini çözmeye koyuldum. Gömleğini açtığımda içindeki dantel sütyenden taşan irice memeleri göründü. Sütyeni aşağı çekiştirdiğimde ayva gibi memeler ortaya çıktı. Elimi tuttu engel olmak için,
“Yapma, utanıyorum.” dedi inleyerek… Gülümsedim, gözlerimi bembeyaz gerdanında, memelerinden alamıyordum.
“Utanma bebeğim… Harikasın… Güzelliklerini görmek istiyorum. Hep kameradan gösterdin bana… Arabada ne olduğunu bile anlayamadan çabucak oldu bitti herşey… Sen bırak lütfen, yakından bakayım doya doya…” deyince elini çekti, beni serbest bıraktı hareketlerimde…
Off… Taptaze, dipdiriydi memeleri, kabarmış meme uçlarıyla harika görünüyorlardı. Eğildim, dudaklarımı benden taraftaki meme ucuna kapattım. Bir yandan yalayıp bir yandan emmeye başladım.
“Ohhh… Korayy…” diyerek kıvrandı altımda, saçlarımı okşuyor, başımı kendine bastırıyordu. İki memesini de dilimle okşayıp emdim, parmaklarımın arasında taş gibi sertliğini hissettim. Düz karnını okşayarak aşağıya indim. Kot pantolonun düğmesini açtım, fermuarını çektim usulca…
Sütyeniyle takım tanga külodunun danteli baştan çıkartıcıydı. Doğrulup yatağın üstünde diz çöktüm. Pantolonun belinden tutup çekiştirerek indirmeye başladım. Kalçalarını kaldırıp çıkarmama yardımcı oluyordu. Ayakkabılarını çıkarıp kenara attım tek tek… Ardından pantolonu da…
Üzerinde iç çamaşırları olduğu halde yatıyor, bana bakıyordu istekli gözlerle… Ayağında beyaz soket çoraplarıyla, tanga külodu, sütyeni, başındaki örtüsüyle çok çekici, seksi görünüyordu.
“Off, bakma bana öyle Koray…” diye inledi. “Hadi gel yanıma…” Elini uzatmış beni çağırıyordu. Heyecanla gömleğimi, pantolonumu çıkardım telaş içinde… Sertleşmiş sikimin kabarttığı apaçık belli olan baksır külotla kaldım. Parlayan gözleriyle beni izleyen Ayşe’nin yanına uzandım, kollarımın arasına aldım.
Sımsıcak, çıplak tenini tenimde hissederek, tüm vücudumla bastırarak vahşi bir şekilde öpmeye koyuldum. Dudaklarında, boyunlarında, gerdanında dolaşıyordu dudaklarım… Sürekli engel çıkaran dantel sütyenini çıkarıp attım. Dilimle tomurcuk meme uçlarını biraz yalayıp ardından dudaklarımın arasına kıstırıp emiyor, altımda zevkten kıvrandırıyordum.
Hanife (13), resim №2
Öpüp koklarken elimi küloduna atıp üstünden amını avuçladım. Şehvetle inledi,
“Ohhh… Çok güzel…” diyerek kasıldı, saçlarımdan tutup kendine çekti iyice, göğüslerinin arasını, gerdanını öpücük yağmuruna tuttum. Elimi külodun belinden içeriye atıp şehvetle kabarmış tazecik amcığını avuçladığımda arzuyla kısılmış gözleri açıldı birden,
“Korayy…” diyerek endişeyle elimi tuttu. Elime yaptığı baskıya aldırmadan avuçluyor, mıncıklıyor, hamur gibi yoğuruyordum kestane amını… Dudaklarına yükselip alt dudağını kaptım, emmeye başladım.
Amını mıncıklayan elimi bıraktı, yanaklarımdan tutup tekrar öpüşmeye başladı benimle… Bacakları aralandı, orta parmağımla amının dudaklarının arasını okşamaya başladım. Klitorisi kabarmıştı, kendini koyveren zevk suyunda parmağımı ıslata ıslata klitorisini okşamaya koyuldum.
“Ohhh… Çok güzel… Harika…” diyerek kıvrandı.
“Zevk alıyorsun değil mi bebeğim? Çiçeğin ıslandı iyice… Zevk suyun akıyor. Suyunu içmek istiyorum senin…” diye fısıldadım kulak memesini dişlerken…
“Çok… Çok zevk alıyorum aşkım… Ne istersen yap bana… Her yaptığın şeyden zevk alıyorum. Ohhh…”
Dudaklarımla, dilimle okşaya okşaya aşağılara indim. Bacaklarını istekle araladı. Yavaş hareketlerle, ürkütmeden külodunu sıyırıp çıkardım. Kasıklarını tavaf ettim, am dudaklarını ısırır gibi ağzımın içine aldım olduğu gibi… Minik elleri saçlarımı okşamaya koyuldu.
Yan tarafından bacaklarının arasına geçip uzandım. Başımı sağa sola çevirip bacak içlerini yalıyor, emiyor, ardından merkeze, amcığına yöneliyordum. Dilimle klitorisine dokundum, sertliğini yaladım.
Ardından kutu gibi amcığını ağzımın içine alıp emdim. Bir yandan emiyor, bir yandan içeride dilimle klitorisini okşuyordum. Saçlarımı çekiştirmeye başladı. İnleyerek kalçalarını oynatıyor, kendini bana doğru bastırıyordu.
“Ne istersem yapayım mı sana Ayşe? Bana izin veriyor musun?” Başını kaldırdı, bacak arasında amcığını yalayıp emmemi izliyordu arzudan kısılmış gözlerle…
“İçine girmek… Yasak… Ama… Söz vermiştin.” dedi. Cümlesini zor tamamladı, çünkü amcığını her yaladığımda, klitorisine her dilimi sürtüşümde, dilimin her hareketinde kasılıyor, zevk inlemeleriyle lafını tamamlayamıyordu.
İki elimle kalçalarını pençeleyip hafif yukarıya kaldırdım. Şimdi hem sırılsıklam amcığı, hem de süzülen sularla ıslanmış pembe göt deliği gözlerimin önünde, bana göz kırpıyorlardı.
Eğilip minik arka deliğine öpücük kondurdum. Ardından dilimle boydan boya aşağıdan yukarıya, göt deliğinden kabarık klitorisine kadar, kocaman yaladım.
“Ovvv…” diye ürpererek kasıldı yine… “Harikaa…”
“Güzel değil mi aşkım?” diyerek aşağıya indim tekrar…
Hanife (13), resim №3
Götünün deliği düğme gibi minicik ve mis gibi kokuyordu kızın… Neyle yıkandıysa gelmeden önce, neler süründüyse… Başımı zevk bölgesine gömdüm, bastıra bastıra deliğini yalamaya koyuldum. Götünün deliğini somurarak, emerek, yalayarak zevk verirken, burnumla amının yarığına baskı yapıyordum.
“Arka deliğinden de zevk alıyorsun değil mi çiçeğim?” diye sordum yalamaya ara verip…
“Ohh… Evet Koray… Aşkımm… Dedim ya, her yaptığın zevk veriyor.”
Yatağın ucuna bıraktığım kayganlaştırıcıyı aldım, elimle yedire yedire pembe deliğine sürmeye başladım. Aynı anda amcığını yalamaya devam ediyordum. İşaret parmağımla okşadım büzüğünü… Ardından içine soktum. Kaygan parmağım zorlanmadan girdi götünün deliğine…
“Epey kolay girdi Ayşe…” dedim işime devam ederken… “Pek o kadar zorlanmadın. Parmağımı biraz sıkıştırdı ama içine yağ gibi kaydı.”
“Ihhh… Bilmiyorum. Belki sürdüğün kremdendir. Ama sana anlattım ya, sen ilk değilsin…” Parmağımı içinde çevirerek hareket ettirdim, sokup çıkardım. Arkasından iyice genişleyince orta parmağımı da biraz zorlanarak soktum.
“Off… Acıdı biraz…” diyerek kastı kendini… Fakat klitorisini biraz daha şiddetle emmeye başlayınca bacaklarını araladı. Şimdi iki parmağım zorla da olsa girip çıkıyordu götünün deliğine…
“Acımıyor değil mi aşkım?” dedim amını yalamaya devam ederken… “Kayganlaştırıcı sürdüm, içlerine kadar yayıldı. Biraz da uyuşturur deliğini, hiç acı duymazsın, merak etme…”
“Acımıyor. Zevk alıyorum.” Bacaklarının içleri titriyor, kalçalarını kıvırıyordu. “Ohh… Hem de çok… Aşkımm… Dayanamıyorum… Geliyorum… İliklerim çekiliyor sanki… Muhteşem… Aaahhh…”
İlk orgazmını yaşamaya başladı Ayşe… Bacakları titredi, kasıldı, başımı kıstırıp saçlarımı çekiştirdi. Yatakta sırtüstü uzanmış, sarsıla sarsıla boşalıyordu. Bense biraz geri çekilip yarattığım fırtınayı izliyordum.
“Bittim ben…!” dedi neden sonra… Yatağa serilip kalmıştı, bacaklarını iki yana açmış, elleri kasıklarında… Tomurcuk memeleri her derin nefes alıp verişinde inip kalkıyordu hala… Eğilip benden yana memesinin ucunu öptüm,
“Bitemezsin, daha yeni başladık.” dedim gülümseyerek… Kasıklarını okşayan elini alıp baksır külodun içinde taş gibi olmuş sikimi tutturdum. Parmaklarının arasında sertliğimi sıktı külodun kumaşının üzerinden…
“Mmm… Çok sert yine…” diyerek güldü o da… “Hep böyle mi bu? Hiç yumuşamaz mı birazcık olsun?”
Ben de sırtüstü uzandım yanına… Bu kez geciktirici kremi aldım, eline tutuşturdum. Soran bakışlarla bir bana baktı, bir elindeki krem tüpüne…
“Geciktirici bu bebeğim…” dedim. “Hadi bakalım… Biraz da sen çalış…”
“Anladım…” dedi. Külodumun belinden tutup biraz indirince yarak dimdik fırlayıverdi hazır asker gibi… Kalçamı kaldırıp sıyırmasına yardım ettim, külodu çıkarıp attı kenara…
Gözlerini sikimden ayırmadan geciktiriciden avucuna sıktı biraz… Sikimin başına sürdü elindeki kremi… Ardından okşayarak bütün gövdesine yaymaya başladı.
“Koray…” diye fısıldadı, kremli eliyle taşaklarımı tartıyordu.
“Efendim bebeğim… İyi gidiyorsun, devam et…”
“Aşkım… Senin şeyin… Penisin… Çok büyük yaa… Baktıkça korkum artıyor.”
“Merak etme canım… Kayganlaştırıcı var şu anda deliğinde… Korkmana gerek yok… İlk girişte biraz… Belki… Ama sonra alışacak… Merak etme sen… Penis deme istersen artık… Sik de ona… Hadi, sikimi yala biraz da…”
“Yalayamam… Krem sürdüm…”
“Yalayabilirsin. Özel bir krem o… Çilek kokusu gelmedi mi sana aşkım?”
“Ne? Çilekli mi bu?” diyerek şaşkınlıkla baktı kreme, sonra sikime çevirdi bakışlarını… Eğildi, dilinin ucuyla sikimin başına dokundu.
“Aaa… Evett… Çilek tadı var şimdi sikinde…” Gülümsedi sonra… “Çileği de çok severim. Yalarım ben bunu…”
“Yalayabilirsin. Yutabilirsin. Hiç bir sakınca yok. Hadi bebeğim… Madem o kadar seviyorsun çileği… Başla yalamaya…”
Biraz biraz öğrenmiş gibiydi sanki… Sikimi belinden tutup şapkasından yalamaya başlıyor, ardından bütün gövdesini yalayarak aşağılara iniyor, tekrar yukarı çıktığında etli dudaklarını aralayıp ağzının içine sokuyordu.
“Devam et bebeğim… Ohhh… Ağzının içi sıcacık… Em sikimi… Yarağımı em Ayşem… Ohhh…”
Her istediğimi hevesle, öğrenmeye olan tüm yatkınlığıyla yerine getiriyor, her dediğimi yapıyordu. Dakikalar boyu işine devam etti. Yani, geciktirici olmasa defalarca boşalmıştım bu zaman zarfında… Küçük, pembe, ıslak diliyle öyle güzel bir sik yalaması vardı ki kızın…
“Hadi 69 yapalım.” diyerek sikimi ağzından çekmeden alttan kaydım, bacaklarını üstüme çekerek arasına başımı soktum. Elimin her hareketiyle yapmak istediğimi anlıyor, anında pozisyon alıyordu azgın pilicim…
Tam olarak 69 pozisyonunu aldığımızda sikimi yalamaya devam etti. Ben de onun körpe amcığını yalamaya koyuldum. Dilimi klitorisinde hisseder hissetmez inledi,
“Ohhh… Böyle daha güzelmiş…” dedi boğuk boğuk…
“Evet bebeğim… İkimiz de aynı anda yalanmanın zevkine varırız böyle… Hadi devam et, yarağımı yala aşkım…”
O sikimi yalarken ben de iki elimle götünün yanaklarını ayırıp amını götünü bir yapıyor, minik deliğinden amının dudaklarına kadar dilimi gezdiriyordum. Kısık kısık inleyerek işini yapan Ayşe, en az kendi aldığı kadar bana da zevk vermeye çalışıyordu.
“Aferin…” dedim hoşnutlukla… “Güzel yalıyorsun. Oral seksin mükemmel…”
Dakikalarca yalaştık, emiştik. Annesinin, Hanife’nin hazırladığı aşk yatağımızda körpe kızıyla oral seksin dibine vuruyorduk tam anlamıyla…
Tazecik amcığından sular süzülüyor, ağzımın içinde zevk sularının tadını alıyordum. Sürekli kasılmalar yaşıyor, minik orgazmlarla kendinden geçiyordu Ayşe…
Hanife (13), resim №4
“Yeter güzelim…” dedim sonunda… “Artık zamanı geldi…” Altından çıkıp yatak başlığına yaslandım, kızı da kendime çektim.
“Korkuyorum Koray…” diye mırıldandı kollarımın arasına uzanırken… “Vazgeçsek mi acaba? Bu kadar yetmez mi?”
“Korkma canım… Bak, buraya kadar geldik. Neler başardın, bir düşünsene… Biraz dişini sık sadece, bana güven. Hadi gel kucağıma…”
Saçlarını yavaşça okşuyordum, yatıştırmak istiyordum korkularını… Çırılçıplak kollarımın arasında yatan kızın her yerini dakikalar boyu okşadım hafif hafif, ellerim her yerinde dolaştı. Amını, göğüslerini, kollarını, bacaklarını… Her yerini sevdim.
İki kaşık gibi yan yatar pozisyona gelmiştik, kucağımdaydı. Sikim bütün sertliğiyle kalçalarının arasındaydı. Tekrar kayganlaştırıcı kremi aldım elime, parmaklarımla yedire yedire götünün deliğine sürdüm iyice… Orta parmağımı da içine sokup içlerini bile kremledim.
Diğer elimi de boynunun altından geçirip göğsüne sallandırmış, memesini avuçluyordum aynı anda… Boynunu, ensesini, omuzunu öpücüklere boğuyor, minik ısırıklar atarak bağırtıyordum ara ara… Acele etmiyordum, yavaş yavaş istediğim kıvama getirmeliydim ürkek ceylanımı…
“Ohhh… Koray…” diye sürekli inliyordu kucağımda… Bir parmak daha krem alıp sikime sürdüm. Artık başlayabilirdim. Sikimi tutup başını götünün deliğine yasladım.
“Mmm… Çok sıcak…” dedi sikimin sertliğini deliğinde hissedince… Kulak memesini kapıp emdim,
“Sen de öylesin bebeğim… Alev alev yanıyorsun.” diye fısıldadım.
Sonra da sikimi bırakıp elimi amcığına attım. Parmaklarımla avuçlayıp sıktım. Ardından klitorisini okşadım kayganlaştırıcıya bulanmış parmaklarımla…
“Ohhh… Devam et…” diye inledi. Az önce orgazm fırtınası yaşamasına rağmen klitorisi sertleşmişti yine, kucağımda kıvranıyordu.
“Güzel değil mi? Nasıl da zevk alıyorsun minik kuşum…” diyerek sikimi biraz daha bastırdım deliğine… Eliyle amcığını okşayan elimi tuttu, kasıklarına bastırdı.
“Evett… Hem de çok zevk alıyorum. Harika…”
Sikimi biraz daha bastırdım. Kaygan yarak başı büzüğünü yararak yerleşti bu arada…
“Ahh…” diye inleyerek dudaklarını ısırdı. “Acıdı… Acıyor Koray…”
“Sakin… Kendini rahat bırak bebeğim… Geçecek şimdi… Alışacak, merak etme… Zevk almaya devam edeceksin. Sıkma kendini… Gevşe…”
Meme ucunu parmaklarımla sertçe ovalarken, diğer elimle klitorisini sertçe sıkıştırarak, eze eze okşadım. Kollarımda çırpınıyordu şimdi…
“Ohhh… Zevk ve acı aynı anda… Ahhh… Korayy… Aşkımm…”
“Evet canım… Zevke odaklan… Bekliyorum seni… Gevşe… Kasma… Ohhh… Daracıksın aşkım… Çok zevk veriyorsun bebeğim… Bacaklarını arala… Evett… Böyle… Bak nasıl giriyor şimdi… Gördün mü…?”
“Evet… Çok gerildi ama… Sanki keser sapı var arkamda… Ohhh…”
“Biraz sonra zevk verecek sana o keser sapı aşkım… Daha yok mu diyeceksin…”
Sürekli memelerini ve uçlarını mıncıklamam, boyunlarını öpmem, amını avuçlayıp klitorisini okşamalarım meyvesini vermeye başlamıştı. Gittikçe kucağıma yerleşmeye çalışıyor, kendini geriye atıp kalçalarını bana bastırıyordu.
Yarıya kadar girmişti benim yarak… Sımsıkı, daracık ve sıcak bir tünelin içindeydi erkekliğim… 360 derece çepeçevre kaygan tünelde milim milim ilerletiyordum. Kızın zorlandığını görebiliyordum, bu yüzden acele etmek istemiyordum. Sonunda,
“Oh, Koray… Bu kadar girecek galiba…” diyerek nefesini koyverdi. “Olmuyor. Alamıyorum.”
“Hayır bebeğim, alabilirsin…” dedim hırsla… Ardından doğrulup üzerine abanıverdim kızın, tamamen altımdaydı şimdi… Ayaklarımla iteleyip bacaklarını araladım iyice… Ve ne yaptığımı anlayamayan kızın götüne bir hamlede boylu boyunca geçirdim yarağı…
“Ahhh…. Yandım anam…” diyerek çırpınan kızın ağzını elimle kapattım. Boğuk boğuk avucumun içine bağırmaya çalışarak kurtulmak istedi ama bırakmadım. Altımda bez bebek gibiydi.
“Şşş… Sakin ol… Geçecek şimdi… Alışacak götün… Kasma… Bırak kendini aşkım…” diye diye sakinleştirmeye çalıştım.
Öylece kaldım bir kaç dakika… Ayşe altımda biraz sakinleşmişti sanki… Milim milim oynatmaya başladım sikimi… Elimi ağzından çektim.
“Çok canım yanıyor… Ne yaptın sen? Kalk üstümden… Bırak beni…” dedi hınçla…
Sikim hala köküne kadar götünün deliğinde, kollarımın arasından bırakmadan yana kaydım, ardından yanlamasına uzanıp kucağımda yatar vaziyete getirdim.
Biraz saçlarını, kolunu, omuzunu okşadım sakinleşmesi için… Sürekli aşk sözcükleri mırıldanıyordum kulağına… Özür üstüne özür diliyordum. Nitekim sakinledi biraz… Gözündeki yaşları sildim.
Ardından tekrar bir elimle göğsünü okşamaya, diğeriyle amını avuçlamaya başladım. Ayşe’nin yakınmaları kesilmiş gibiydi. Klitorisini orta parmağımla okşadıkça tekrar sertleşti, mırıldanmaya başladı kedi gibi… Duyduğu zevk üstün gelmeye başlamış olmalıydı.
“Gördün mü? Tekrar zevk alıyorsun aşkım… Ama bu kez içinde kalın bir penis var. Biraz sonra onun zevkini de tadacaksın. Önlü arkalı zevk alacaksın. Ohh… Bana verdiğin zevkleri geri vereceğim sana… Aynı anda eriyeceğiz bebeğim…”
Santim santim kıpırdanmaya başladım. Biraz ileri, biraz geri… Kayganlaştırıcıyı alıp tam birleştiğimiz noktayı kremledim tekrar… Biraz daha kolay kaymaya başladım.
“Uhhh… Evett…” diye mırıldandı kucağımda… Elini yine elimin üstüne koydu. Hızımı bir tık arttırdım… Yine yavaş, fakat daha uzun çıkarıp, daha uzun sokuyordum şimdi…
Başımı geriye çekip birleştiğimiz noktaya baktım. Çok güzel bir manzaraydı. Genç kızın dipdiri, taş gibi kalçalarının arasına gömülen sikimin damarları kabarmıştı. Giriş çıkışını izledim, deliğine gömülürken zorlanışını, damarların şişmesini…
“Ne yapıyorsun? Nasıl siktiğine mi bakıyorsun?” dedi. Ben duraklayınca yan gözle bakıp onu izlememi fark etmişti.
“Evet canım, harika görünüyor biliyor musun?” diyerek tekrar hareketlendim. “Bir sonrakinde videoya çekeyim, sen de gör sonra… Çok tahrik edici bir manzara…”
“Yok artık, sapık şey…” dedi inleyerek… Artık çırpınıp kurtulmaya çalışmıyor, aksine kalçalarını bana doğru bastırıyordu her gömdüğümde… Evet, tadına varmaya başlamıştı sikimin…
“Neden sapık olsun bebeğim… Sikişirken kendini çekenler çok var. Sonradan izleyip tahrik oluyorlar eşler… Çok güzel…”
En başta baban var mesela… Anneni sikerken bir sürü video çeken küçük pipili sapık baban var… Azgın annen var, çırılçıplak soyunup babana her pozisyonda yüzlerce poz vererek amını götünü sergileyen…
Hanife (13), resim №5
Bütün bunları söyleyemedim ona… En az onlar kadar azgın ve iştahlı kızlarını götünden sikmeye devam ettim.
“Ohhh… Korayy… Geliyorum yine aşkımm…” diye inledi. Zevk inlemelerinin şiddetinin artmasından, kalçalarının kasılmalarından anlıyordum zaten boşalmaya yakındı.
“Gel bebeğim… Ohhh… Harikasın… Daracık göt deliğin bitiriyor beni… Çok zevk veriyorsun. Seni sikmek öldürüyor beni zevkten aşkımm…”
Beline sarıldım, sikimi götünden çıkarmadan dizlerimin üstünde domalttım kızı… Tam dogy pozisyonuna getirip götünü pompalamaya devam ettim.
“Başını yatağa koy. Kıçını kaldır yavrum… Ohhh… Böyle işte… Hastayım senin götüne ben… Harikasın… Ohhh…”
Biraz doğrulup kalçalarını pençeliyor, kendime çekip bırakarak sikiyordum. Biraz üstüne eğilip memelerini avuçlayarak, amcığını parmaklayarak devam ediyordum.
“Off… Ölüyorum… Bitiyorum anamm… Geliyorum Koray… Boşalıyorumm…”
Dayanacak halim kalmamıştı artık… Geciktirici de bir yere kadar anasını sikeyim. Körpecik kızın daracık göt deliğinin verdiği zevk bitirmişti beni…
Hele tazecik azgın çiçeğimin önümde domalmış yarağımı yerken, zevkten çırpına çırpına orgazm olması…
Sürekli kasılıp gevşeyerek titreşimler halinde götünün deliğinde sıkıştırdığı yarağımı sağması…
“Aghhh…” diye böğürerek üstüne kapandım son bir köklemeyle… Ağırlığımı ona vermemeye, ezmemeye çalışarak, taşaklarımda birikmiş ne varsa spermlerimi götünün derinliklerine boşaltmaya başladım.
Ne kadar sürdü bilmiyorum. Tamamen bittikten sonra yavaşça çıkardım sikimi…
“Ahhh…” diye inledi altımda, sikimin başı löp diye garip bir sesle götünün deliğinden çıkarken…
O sevişmeye başlarken minicik, düğme gibi kapalı olan göt deliği şimdi kıpkırmızıydı, neredeyse madeni para kadar açılmıştı ardına kadar… İçlerini görebiliyordum.
Ve sikim o göt deliğinden çıkarken sikiş boyunca içine bastığım bütün hava basınçla dışarıya çıktı bir pırtlama sesiyle… Kendini yatağa atıp bacaklarını kapatmaya çalıştı Ayşe… Yüzü kıpkırmızı,
“Utanıyorum yaa… Özür dilerim Koray…” diye fısıldadı. Güldüm, yanına uzanırken,
“Özüre gerek yok bebeğim…” dedim. “Seni ne kadar iyi siktiğimin göstergesi o osuruk sesi… Merak etme sakın…”
“Acıyor ama…” diye yakındı. Kalkıp çırılçıplak çantasını aldı geldi. İçinden çıkardığı kağıt mendillerle götünden akan spermlerimi silmeye çalışıyordu.
“Normaldir acıması… Biraz zaman ver. Geçecek. Bundan sonra bu kadar acımayacak. Hep zevk alacaksın.”
İşini bitirip tekrar yanıma uzandı. Kollarımla sardım çırılçıplak çekinmeden kendini bana veren çıtır lolitamı… Saçlarını okşadım.
Sonunda muradıma ermiştim. Hanife’nin küçük azgın kızını götünden sikmiştim.
Sonunda muradıma ermiştim. Hanife’nin küçük azgın kızını götünden sikmiştim.
Bir süre kollarımın arasında çırılçıplak uzandı, dinlendi, kendine gelmeye çalıştı. Her yerini okşuyor, öpüyordum. Kedi yavrusu gibi okşandıkça kendinden geçiyor, mırıltılı zevk inlemeleri çıkarıyordu.
“Hoşuna gitti sanırım.” diye fısıldadım kulak memesini öperken… Huylanıp gıdıklandı, kikirdeyerek kulağını dudaklarımdan kaçırmaya çalışırken,
“Yapmaa, huylanıyorumm…” dedi. “Evet, bayıldım. Önce canım yandı ama sevişmek güzelmiş. Rahat rahat erkeğimin kollarının arasında yatmak… Sevilmek…”
“Kısaca seks yapmak… Aslında anal seks yaptık. Götünün deliği daracık, minicik… Doğal olarak canın yandı.” Elimi apış arasına atıp hala zevk sularının ıslaklığı duran minik amcığını avuçlayıverdim. “Ah, bir de buranın tadını alsan… Vajinanda sikimin gidip gelişini hissetsen… Amın sırılsıklam olur, zevk suların akar, sikim yağ gibi kayar amcığında…”
Elini uzatıp amcığını mıncıklayan elimi tuttu. Parmaklarıyla sıktı. Gerinerek başını kaldırdı, dudaklarımı öptü.
“Terbiyesiz… Biliyorum, mutlaka öyledir. Aslında… Biliyor musun? Ben de çok merak ediyorum, hep hayalini kurup duruyorum, nasıl bir şey olduğunu düşünüyorum hep… Ama yapamam, kendimi kocama saklamam lazım…”
Kucağımda kedi gibi kıvranarak okşadıkça zevk inlemeleri çıkarması, göğsümün kıllarında, karnımda dolaşan parmakları kısa zamanda sikimin tekrar sertleşmesine sebep olmuştu. Bu kez elini tutup sikimi avuçlattırdım,
“Bak bebeğim…” dedim. “Nasıl bir şey olduğunu merak eden biri daha var burada… Başını kaldırdı, seninkine bakıyor. Küçük Koray küçük Ayşe’yi istiyo…” Gülerek parmaklarıyla sıktı, sonra başını gövdesini okşamaya koyuldu.
“Mmm… Sen ona küçük Ayşe’nin selamını söyle, olmaz diyo… Ama çok istiyorsa komşusu var, oraya girsin.”
“Komşuya girmeden önce öpüp yala bari biraz, ikna olsun.”
“Merak etme, ben ikna ederim onu şimdi…” Göğsümün ucunu öptü, sonra diliyle beraber dudakları karnımda gezindi, kasıklarımda, sonunda sikime kadar uzandı o dudaklar… Başından başlayarak öpmeye koyuldu.
“Uhh… Ağzına alsana bebeğim…” diye inleyerek zevkle gerindim yattığım yerde… Küçük fettan yine diliyle harikalar yaratmaya başlamıştı. Minik ağzını kocaman açıp başını dudaklarının arasından içeri kaydırmış, emiyor, sıcacık elleriyle gövdesini sıvazlıyor, taşaklarımı okşuyordu.
“Ohh… Ayşem… Harikasın…” diye inledim. “Biraz ara versen, şu türbanını takıp öyle devam etsene…” Sikimi ağzından çıkarıp sinirli bir bakış attı bana,
“Off… Sende de türban fantazisi var öyle mi? Bıktım sizden, hep aynı şey…” dedi sert bir sesle…
“Nasıl yani? Başka kim istedi ki?”
“Erkek arkadaşım… Sana anlatmıştım ya… Her seferinde aynı istek… Neymiş, daha çok sertleşiyormuş, daha çok zevk alıyormuş. İnternette tanıştığım oğlanlar da öyle…”
“Canım… Ama çok tahrik edici yaa… Hepsi de haklı bence… Başın kapalıyken sikimi yalaman delirtiyor beni… Hadi, kırma ne olur… Takıver şunu…”
Zor bela ikna ettim. Söylenerek çırılçıplak kalktı yataktan… İlk sevişmemiz sırasında sıkılıp kenara attığı örtüsünü aldı, alışkın hareketlerle başını kapattı, tekrar bacaklarımın arasında yerini aldı. Üstünde giysi olarak sadece başındaki örtü vardı.
Öyle erotik bir görüntüsü vardı ki… Bakmaya doyamıyordum o güzelliğe… Örtüsünü takmak için oral sekse verdiği ara boyunca sikim sertliğinden bir nebze bile kaybetmemiş, tam aksine, daha da sertleşmiş, zonklamaya başlamıştı.
“Nasıl, memnun musun şimdi?” dedi sikimi yalamaya devam ederken… “Zevk alıyor musun?” Yalarken gözlerini bana dikmişti, gözlerimin içine bakarak tepkimi ölçüyordu.
“Off… Hem de çok… Bilemezsin nasıl zevk aldığımı…” diyerek örtüsünün üzerinden başını okşadım, biraz kasıklarıma doğru bastırdım, sikimi biraz daha soktum… Şimdi yarıya kadar ağzındaydı benim yarak… Hem emiyor, hem sıcak diliyle yalıyordu içeride…
Hanife (14), resim №2
“Demek erkek arkadaşın da böyle istiyor ha? O mu öğretti sana böyle yarak yalamasını?” Sikimi ağzından çıkarıp biraz diliyle başını yalayarak, biraz ıslak gövdesini parmaklarıyla okşayarak laf yetiştirdi bana… İki cümlesinde bir sikimi ağzına sokup ıslatıyor, sonra devam ediyordu.
“Haberim bile yoktu böyle şeylerden… Daha onbeşimde yoktum. Evdeki bilgisayarda kim girdiyse porno siteleri açık kalmış bir gün nasıl olduysa, ilk kez o gün tanıştım. Ama neler yapıyorlar neler… ”
“Sizin evde kim olacak, senin kapalı çarşaflı azgın annenle terzi baban girmiştir o sitelere… Ee, görünce kapatmadın mı? Ters gelmedi mi sana, ya da iğrenme falan hissetmedin mi gördüklerinden?”
“Yok ya… İlgimi çekti. Merak işte… Evde kimse yok, yalnızım. Televizyon izlerken bizim yanımızda öpüşme sahnesi çıksa kanalı değiştirir bizimkiler… Ama geceleri bilgisayarda bu pornoları izliyorlarmış demek ki… Çarşaflı annem babamla bunları yapıyorlarsa bildikleri vardır dedim, ne varsa seyrettim. Geceleri onların yatak odasından gelen seslerin ne anlama geldiğini öğrendim. Neyi nasıl yaptıklarını… Nasıl zevk aldıklarını…”
“Hoşuna gitti mi gördüklerin, izlediklerin?”
“Zamanla evet… Sevişenleri, nasıl zevk aldıklarını izledikçe ben de zevk aldım. Külodum ıslanmaya başladı. Külodumun içindeki kaşınmaya başladı. Şeyimin… Amımın dudakları şişiyor, klitorisim kabarıyor. Günah diyorum, bakmayayım şu filmlere, kendime dokunmayayım diyorum ama dayanamıyorum ki… Gözüm ekranda sürekli o seks yapanları izliyorum kendimi okşaya okşaya…”
“Annen baban fark etmiyor mu senin yaramazlıklarını?”
“Gündüz giriyorum. Kardeşlerim okulda, babam işte, annem bir yerlerde… Rahat rahat bakıyorum. Gece laptop onlarda, yatak odasına götürüyorlar yatarken… Artık onlar da film izliyor herhalde… Hepimiz uyuduk zannediyorlar, gece yarısı bir karyola gıcırtısı, bir inleme sesleri başlıyor evin içinde… Bu kadar sevişmeleri normal mi Koray? Her gece, her gece…”
Kızın bu çocukça sorusu karşısında güldüm. Bacaklarından tutup ters vaziyette üstüme çıkarırken yanıtladım sorusunu… Ayşe tekrar sikime yumulurken, ben de bacaklarını aralayıp amcığını yalamaya başlamıştım bu arada…
“Normal canım… Yengenle biz de öyleyiz. Her gece sevişmeden duramayız.”
“Ama benimle kaç defa boşalıyorsun sevişirken… Gece karına gücün kalıyor mu?” Dudaklarımı körpe amcığını tamamen kapatacak kadar aralayıp bütünüyle kurabiyesini vakumlayarak emdim.
“Ahhh… Çok güzel…” diye homurdandı sikimin başını yalarken…
“Merak etme bebeğim. Benim erkekliğim hepinize yeter… Kimseyi aç bırakmam ben… Sana da yeterim, karıma da yeterim, annene de yeterim. Üçünüzü birden sikerim.”
“Ne? Anneme mi? Ne diyorsun sen?” Sikimi yalamayı bırakmış, başını arkaya çevirmiş, yüzüme bakıyordu.
“Mesela yani diyorum aşkım… Öyle bir güç var işte… Hadi yala, devam et bebeğim…” derken amcığını daha hızlı yalıyordum. “Sen demiyor musun annem çok azgın diye… Onu doyurmaya bile yeter benim erkekliğim, onu anlatıyorum.”
Annesini siktiğimi bilmeyen kıza karşı pot kırmış, tamire çalışıyordum. Ama öylesine bir şehvet dalgasına kapılmıştı ki, pek umursamadı annesiyle ilgili söylediklerimi…
“Ohhh… Koray… Çok zevk alıyorum aşkım… Dilin bitiriyor beni…”
Klitorisini çılgınca yalıyordum. Zevkten kıvranan kalçalarını iki elimle zor zapt ediyor, duyduğu zevkle apış arasını yüzüme gömdüğü anlarda nefes almakta zorlanıyordum. Arada bir amcığının dudaklarıyla minik arka deliğini boydan boya yaladıkça hele kuduruyordu. Azgın bir kısrak gibiydi ufak kız…
“Hadi yeter bu kadar yaladığın sevgilim…” diyerek sikimi zor kurtardım. Ayşe’yi yana çekerken kendimi yukarı aldım. Yarı oturur vaziyette, omuzlarım yatak başlığına dayanmış, sikim kasıklarımda dimdik havaya dikilmişti.
“Gel hadi… Kucağıma otur artık… Dayanacak halim kalmadı.” dedim sikimi tutup salladım. Sırılsıklamdı alet, Ayşe’nin tükürükleriyle pırıl pırıl parlıyordu.
Çenesindeki salyaları elinin tersiyle silerek geldi, kucağıma yerleşmeye çalıştı. İki dizi iki yanımda, elleri omuzumda… Ellerimle kalçalarını kavradım. Parmak uçlarımla arka deliğini yokladım.
Onun göt deliği de ıslaktı tamamen, parmaklarımı ıslatıp biraz daha arttırdım kayganlığını… Bir elimle kalçasını tutarken diğer elimle sikimi kavrayıp göt deliğine nişanladım sikimin başını…
“Ahh… Ne olur yavaş ol aşkım…” dedi dudaklarını ısırarak yavaşça alçalırken…
“Komutan sensin bebeğim… Ben hiç karışmıyorum. Yavaş yavaş al benimkini, canın yanarsa dur. Ben seni beklerim aşkım benim… Bak, küçük Koray da, küçük Ayşe’nin komşusu da ıpıslak… Kolayca kayacak yuvasında… Merak etme… Demin aldın, şimdi de rahat alabilirsin.”
Dediğim gibi oluyordu zaten… Yavaş yavaş, bastırdıkça sikimin kafası minik göt deliğine gömülüyordu. Off… Daracıktı deliği kızın… Sımsıkı, sıcacık, daracık… Sikimin derisini yüzercesine yavaş yavaş kaydı, kaydı, kaydı… Sonunda dibine kadar aldı yarağı… Boynuma sarılıp derin bir oh çekti.
“Ahhh… Sonunda…” diye fısıldadı.
“Başardın işte aşkım… Dinlen biraz şimdi…”
Küçük güzel yaratık kucağımdaydı, sikimin tamamı götünün deliğinde kaybolmuş vaziyette, dudaklarıma öpücükler kondurmaya başladı. Hararetle öpüşüyorduk, ellerimiz birbirimizin bedeninde, her yerimizi okşuyorduk sürekli… Tomurcuk memelerini, daracık kalçalarını…
“Arkaya yaslan bebeğim…” diyerek kendimden uzaklaştırdım biraz… Ellerini arkaya atıp dizlerime koydu, destek aldı. Bacakları ikiye ayrılmış, amının dudakları açılmış vaziyetteydi. Sikimin kalınlığının nasıl gömüldüğünü görebiliyordum.
“Harikasın canım…” diye fısıldadım hayranlıkla… Sağ elimle yanağını okşadım, memelerini, karnını, apış arasını… Şehvetli bakışlarla yaptıklarımı izliyordu.
Etli dudaklarını okşadım parmaklarımla, zorlayıp ağzını açtırdım, iki üç parmağımı ağzına soktum. Köfte gibi dudaklarını kapayıp yarak yalar gibi emdi parmaklarımı… İyice ıslanınca çıkardım ağzından, aşağıya indim, amcığının aralık duran dudaklarının arasına soktum, klitorisini okşamaya koyuldum.
“Ohhh…” Bızırını okşamama bitmiş, kendini iyice koyuvermişti. Kalçaları istemsizce kıpırdandı kucağımda… Zevk aldıkça kendini kasıyor, götündeki sikimi daha da sıkıştırıyordu.
Kalçalarımı aşağı yukarı oynatıyordum klitorisini okşarken… Sikim ufak ufak göt deliğinde gidip geliyordu santim santim… Amının suyu akmaya başladı içeriden… Artık ıslatmak için ağzına götürmeme gerek yoktu. Am suyunda ıslatıp ıslatıp klitorisini okşuyordum kaygan parmaklarımla…
“Ahhh… Aşkım… Bitiriyorsun beni… Çok zevk alıyorum Koray… Ohhh…”
“Sen de oynat kalçalarını bebeğim… Yavaşça oturup kalk şimdi… Harikasın… Devam et…”
Bu şekilde devam ettikçe aldığımız zevk derece derece arttı. Benim amını klitorisini okşayan parmaklarım, onun sikimin üstünde oturup kalkmaları git gide hızlandı, hızlandı…
Kendini arkaya atmış, gözlerini kapatmış, aldığı zevkin tadına vara vara siktiriyordu kendini bana…
“Ayşem… Zevk alıyorsun değil mi? Harikasın aşkım…” diyerek sağ elimle amını okşamaya devam ederken sol elimle göğüslerini okşayıp mıncıkladım. Bir elini elimin üstüne kapattı,
“Hem de çok… Çok zevk alıyorum Koray… Erkeğim…”
“Hangisi daha zevkli? Sikim mi zevk veriyor daha çok, parmaklarım mı? Söyle bana…”
“Ahhh… İkisi de… Hem önden, hem arkamdan… Ohhh… Çok güzell…”
Kalçalarının hızı daha da arttı. Kendinden geçercesine indirip kaldırıyordu şimdi taş gibi kalçalarını, hızına yetişemiyordum. Yavaşça bedenimi kaydırıp yatar vaziyete geldim.
Kendime çektim, sımsıkı kucakladım, boynunu, omuzlarını öperken kalçalarını avuçlayıp hareketlerini kontrol etmeye çalıştım. Yarağı tamamen çıkardım, bolca tükürükleyip ıslattım. Ardından ıslak göt deliğine bir hamlede soktum, dibine kadar kökledim.
“İihhh… Yardın beni, içime sapladın sikini…” diyerek omuzumu ısırdı. Ama şikayetçi değildi, oturup kalkmaya devam ediyordu.
Üstüme kapaklanmış, kalçalarını indirip kaldırıyordu sürekli… Artık kendisi sonuna kadar çıkarıp tekrar almaya başlamıştı sikimi…
“Ohh… Çok güzel… Harikaa…” diye inleye inleye devam ederken hareketleri yavaşladı. Alnı ter içindeydi. Yorulduğunu anladım,
“Yat sen, ben devam ederim bebeğim, yoruldun.” diyerek beline sarıldım, yatakta yuvarlanıp içinden çıkmadan altıma aldım. Bacaklarını olabildiğince açtı, sırt üstü yatar vaziyette tüm açıklığıyla kendini bana sundu.
Bense dikey vaziyetteydim, sikim arka deliğinde belinden tutup iyice kendime çektim, kasıklarım ıslak amına yapıştı. Parmaklarımla klitorisini eze eze okşuyor, sikimle göt deliğinde yavaş yavaş hareket ediyordum. Islak derken öyle böyle değil, resmen sular akıyordu amcığından fışkırırcasına… Kasıklarımdaki kıllar bile sırılsıklam olmuştu.
Ayşe kendinden geçmiş vaziyetteydi zevkten.. Dudaklarını ısırıyor, elleri tomurcuk memelerini okşuyor, başını sağa sola sallayarak kıvranıyordu. Gözleri kaymış, şehvet dalgalarıyla sarsıla sarsıla orgazm olmaya başladı.
“Çok mu zevk alıyorsun bebeğim?” diyerek üstüne kapandım, altımda eze eze, götünde hızlı hızlı git gel yapmaya, boyunlarını, dudaklarını somura somura öpmeye başladım.
“Hem de çok… Ohhh… Geliyorum Koray… Geliyorum aşkımm… Ooohhh…”
Off… Öyle dar, öyle sıkıydı ki içinde gidip geldiğim tünel… Ben de yeni yetme delikanlı gibi iyice coşmuştum. Yarrağımın başını çıkarıp çıkarıp tekrar saplıyordum götüne… O da altımda kalçalarını indirip kaldırıyor, her hamlemi karşılamaya çalışıyordu. Tam bu sırada,
“Aaahhh…” diye haykırdı bir anda…
Lanet olsun. Hiç olmayacak bir şey olmuş, göt deliğine gireyim derken taş gibi sertleşmiş, zonklayan yarağı bir anda kızın amına kökleyivermiştim. İçinden zevk suları fışkıran kaygan vajinası zorlanarak da olsa dibine kadar misafirini alabildi. Sikimin başının rahim duvarına dayandığını hissettim.
“Ne yaptın Koray?” dedi dudaklarını ısırarak… Az önceki yarı kısılmış şehvet dolu gözlerinde şaşkınlık ve üzüntü vardı. Canının yandığı belli oluyordu.
“Özür dilerim canım, çok özür… İstemeden oldu inan…” diyerek gözlerinde beliren yaşları dudaklarımla aldım, yanaklarını, dudaklarını öpücüklere boğdum.
Sikim hala içindeydi. Yavaş yavaş kıpırdanmaya başladım amcığında… Sakin sakin, ürkütmemeye çalışarak… Hangisi daha çıldırtıcı, daha şehvet uyandırıcı karar veremiyordum. Daracık, sikimin derisini sıyıran göt deliği mi, sular içinde kalmış bir o kadar daracık amcığı mı?
“Yalan söyledin bana… Yapmayacaktın… Kızlığımı bozmayacaktın…” diyerek göğsüme vurmaya çalıştı minik yumruklarıyla…
Ellerini tutup yastığa bastırdım. Kalçalarımı indirip bütün ağırlığımı verdim, kasıklarımız birbirine yapıştı. Minik minik, milim milim hareket ediyordum vajinasında…
“Olan oldu artık sevgilim… Biraz sonra canın yanmayacak… Zevk almaya devam edeceksin. Hadi bırak kendini bana… Bunu merak etmiyor muydun hep? Zevk almaya bak şimdi… Gerisini sonra düşünürüz. Ohhh… Harikasın… Daracıksın…”
Sustu, kendini bana bırakmış vaziyette, bütün dikkatini içinde, amcığında sürekli hareket eden sikime vermiş gibiydi. Dakikalarca sürdü bu… Sonunda sikimi boylu boyunca çıkarıp baktım.
Zevk sularının köpüğü pembeleşmiş, kızlık zarının kanı sikimi kırmızıya boyamıştı. Ayşe de yattığı yerden başını kaldırıp baktı. Dudaklarını ısırdı. Tekrar, yavaşça girdim amcığına, yavaş yavaş hareket ederek, canını yakmamaya çalışarak dibine kadar gömdüm. Öylece hareketsiz kaldım sonra… Bekledim.
İki yanda hareketsiz duran ellerini yavaşça kalçalarıma koydu. Sanki devam etmemi ister gibiydi. Ben de yavaşça girip çıkmaya başladım.
“Acımıyor değil mi aşkım?” diye fısıldadım kulağına, dilimle kulak memesini okşayarak öptüm.
“Pek o kadar acımıyor. Geçti biraz…” diye fısıldadı o da…
Kalçalarımı indirip kaldırmaya başladım. Önce yavaş yavaş, sonra hızlandım. Elleri kalçalarımı okşuyor, tırnaklarını batırıyordu canı yandıkça… Bir süre sonra geçirdiği şoku atlatmış, kendini bana bırakmıştı. Zevkle inliyordu altımda…
“Ohhh… Devam et Koray… Çok güzel…”
Dakikalar sonra tekrar kasılmaya başladı. Orgazm oluyordu. Vajinası sikimi sımsıkı sarmış vaziyette, kasılmalarını hissedebiliyordum. Nefessiz kalmış gibi dudakları aralanmış, boynu, yüzü kasılmış vaziyette titreye titreye boşaldı.
Ben de son ana kadar kendimi tuttum, amcığının içinde sikim sağılırken boşalmamaya çalıştım o orgazm olurken… Ayşe’nin kasılmaları bittiği anda bir kaç hamle yaptım ıslak amcığında, ardından çıkarıp böğürerek spermlerimi kızın üstüne attırmaya başladım. Püskürmeler göğüslerine kadar yayıldı, son damlalar göbeğine düştü.
Ben de kendimi yatağa, onun yanına attım, sırt üstü uzandım kaldım nefes nefese…
Biraz şaşkın, biraz pişmanlık, çokça soru işaretleriyle dolu Ayşe’yi diller dökerek yatıştırdım biraz… Bekaretini kaybetmiş olması sanırım psikolojik olarak sarsmıştı kızı… Öpüp koklayıp vedalaştım evden çıktım. Dükkana gidip biraz çalıştım, müşteriler, tamirler derken akşama doğru evin yolunu tuttum.
“Bugün senin yanına geldim, yoktun. Ortağın vardı.” dedi eşim yemek sonrasında… Masayı beraber topluyor, mutfağa gidip geliyorduk.
“Toptancıları dolaştım, ödemeler vardı, onları götürdüm. Akşama kadar yoğundum. Hayrola? Sen niye geldin?”
“Ya senin komşu vardı ya, terzi Faruk… Ona bir iki elbise götürdüm, düğünde giyerim diye ayırmıştım, daralacak, kısaltılacak.” Faruk adını duyunca kulak kesildim. Faruk demek Hanife demekti, Ayşe demekti.
“Halletti mi bari? Ödemeyi bana bıraksaydın. Ben kafasını kopartır, ucuza hallederim.” Karım güldü,
“Yok canım, sana gerek kalmadı. Ben hallettim.” Karımın fettan bakışlarını beğenmedim,
“Çıkar bakayım şu baklayı ağzından… Nasıl hallettin?”
“Senin komşu baya bir çapkın aşkım… Abiye elbise zaten diz hizasındaydı. Kısaltalım biraz daha, mini etek istiyorum deyince bir ilgilendi, bir ilgilendi ki…”
“Tahmin ederim. Yapar şerefsiz… Ee, anlat bakalım, nasıl ilgilendi senin mini eteğinle? Sen de fingirdedin mi herife yoksa?”
“Ne bileyim, hoşuma gitti adamın ilgisi… Bu kadar kısa etek boyuna Koray bir şey demesin diye sordu. Bacaklarım iyice meydana çıkarmış, oturup kalkarken frikik verirmişim, zorlanırmışım. Yine de ben bilirmişim.”
“Koray bir şey demez deseydin. Geniş adamdır deseydin.”
“Aynen öyle dedim aşkım. Kocam benim giyimime karışmaz Faruk bey, ben istediğimi giyerim. Ne yapayım, ben böyle seviyorum dedim.”
Hanife (15), resim №2
“Hadi bırak şu bulaşıkları, gel yatak odasına gidelim de daha detaylı anlat bana şunu…”
Kahkahalar atarak, mıncıklayarak, sarılarak yatak odasına götürdüm karımı… İkimiz de aceleyle çırılçıplak soyunup yatağa atladık. Göğsüme yatırdım, saçlarını okşarken karım da sikimi okşamaya ve anlatmaya başladı.
“Aşkım, dedim ya, mini etek deyince kulakları dikti herif… Senin karın olduğumu biliyor aslında… Kalktı, elbiseyi açtı baktı, masaya yatırıp boyunu ölçtü. Sonra mezurayı aldı, bana döndü. Şöyle, boydan boya bir süzmesi vardı beni, görmen lazım aşkım…
“Yenge, ne kadar olsun boyu? Sen bir göster, ölçüsünü alayım.” dedi.
Üstümde yine etek vardı, dizden yukarıda boyu, elimle işaret ettim,
“Faruk bey, bu eteğimi günlük giyiyorum. Düğünde giyeceğim için abiyenin eteğini biraz daha kısa yapalım diyorum. Ne dersiniz?”
“Vallahi sen bilirsin yenge…” dedi. Ben ona bey diyorum, siz diyorum, o bana sen diye hitap ediyor. Ben de bozmadım, onunla aynı şekilde konuşmaya başladım.
“Evet ya Faruk, sevmiyorum öyle uzun uzun etekler giymeyi… Kısa olsun. Mini etek olsun. Bacaklarım uzun ya, yakışıyor mini etek bana… Düğünde şık olmak istiyorum.”
“Gerçekten yakışıyor yenge… Harikasın…” dedi bacaklarıma baka baka… Yanıma geldi, mezurayı omzumdan tutup aşağıya indirdi, mini etek boyu olarak ölçü almaya başladı.
“Keşke benim eşim de senin gibi düşünseydi.” dedi aldığı ölçüyü deftere yazarken…
“Neden? Uzun mu giyiyor karın?”
“Uzun olsa yine neyse, çarşaf giyiyor dışarıda… Bir şey diyemiyorum ama, bence abartıyor. Senin kadar olmasa da, çarşafın altında baya güzeldir benim hatun da…”
“Aman canım, şu dünyaya bir kere geliyoruz. Bacaklarım güzel, her yerim güzel, neden açmayayım, göstermeyeyim, insanlar neden beğenmesin? Öyle değil mi? Haksız mıyım sence?”
“Aslında öyle…” dedi Faruk, çekilip baştan aşağıya süzdü iyice… “Gerçekten her yerin ayrı güzel… Bacakların, göğüslerin, boy pos endam…” dedi sonunda… Baktım, pantolonun önü kabarmış herifin… Hoşuma gitti onu etkilemek,
“Teşekkür ederim Faruk…” dedim gözlerinin içine bakıp…
Önümde duruyordu zaten, mezurayı aldı, belimin etrafına sardı. Bunu yaparken iyice yaklaşmıştı, burnu neredeyse elbisemin dekoltesinden göğüslerimin arasına girecek adamın… Bir yandan da konuşuyor durmadan,
“Çok şanslı bizim Koray… Senin gibi harika bir karısı var, kıskanmamak elde değil…”
“Aşkım… Kızmıyorsun değil mi bunları açık açık anlatıyorum diye?” diye sordu anlatmasını kesip… Hem anlattığı şeylerden, hem de sikimi okşamalarından taş gibiydi benim alet… Burnumdan soludum,
“Ohh… Kızmak ne demek karıcım? Bayıldım. Sonra? Neler yaptınız? Ellettin mi kendini herife? Off… Okşadı mı eteğin altından? Nerelerini elledi bakayım?”
“Sapık kocam benim… Elin adamı karını elleyip okşasa, amımı götümü mıncıkladı desem zevkten bayılacak gibi soruyorsun. Sonrası bu kadar işte… Biraz daha ölçtü, belimi, kalçalarımı… Göğüs ölçümü bile aldı parmaklarını memelerime hafif değdirerek…”
“Şuna bak, anlatırken ağzı sulanıyor kaltağın… Zevklendin mi kız herif memelerini ellerken?”
“Valla, baya etkilendim, çok erotik bir hava oluştu. Ama o kadar… Tam o sırada başka müşteri geldi. Beni bırakıp kalkmış sikini gizlemeye çalışa çalışa o müşteriyle ilgilenmek zorunda kaldı. Ben de baktım bir şey olacağı yok, çıktım, eve geldim.”
“Demek müşteri gelmese dükkanda sikecek seni herif, öyle mi?” dedim karıma, belinden tutup kaldırdım, sikimin üstüne oturtturdum. Islanmıştı amcığı, sikimin başını yavaşça içine aldı dudaklarını ısırarak…
“Mmm… Amcığın su içinde kalmış karıcım. Anlattıkların seni de azdırdı değil mi benim gibi? Sikim taş gibi oldu, senin de klitorisin kemik gibi olmuş, şuna bak…”
“Ohhh… Aşkımm… Özlemişim sikini… İkimiz de birbirimizden azgınız değil mi? Ama napim? Çok tahrik oldum ben de… İkimiz yalnızız, dükkanın dip tarafında ütü yaptığı masanın arkasına çekmiş, oramı buramı elliyor adam ölçü alıcam diye… Ne diyorsun? Dükkanda siker miydi beni Faruk efendi?”
“Ohhh…” diye inledim. Düpedüz Faruk’un sikmesinden bahsediyordu karım… “Konuşma ulan böyle, bitiriyorsun beni… Sikerim seni bak, amına koyarım.”
“Siik… İstediğin gibi sik kocacım… Mmmm… Madem seni bu kadar azdırıyor, hadi biraz da sen devam et…”
Alttan kalçamı kaldırıp biraz daha soktum amcığına… İnleyerek karşıladı sikimin girişini… Ellerini göğsüme dayadı. Gözleri neredeyse kapalı, sikimin keyfini çıkarıyordu.
“Ben olsam seni sikmeden bırakmazdım aşkım…. O terzi masasının arkasına geçirir, masaya domaltıp arkadan eteğini kaldırırdım.”
“Ohhh… Çok iyi… Sonra kocacım?”
Hanife (15), resim №3
“Biraz amını parmaklardım, iyice sulansın diye…”
“Off… Aslında parmaklamasına gerek yok ki… Dokunması bile yetti o anda… Anında ıslandı amım… Öyle tahrik edici bir an…”
“Oh bebeğim… Senin istekle kabarmış amcığını avuçlamadan, zevk suyunu içmeden bırakır mıyım seni ben? Sonra da taş gibi olmuş sikimi amcığına köklerdim. Dükkanın önünden gelip geçenlere baka baka masa arkasında sikerdim seni ayak üstü…”
“Ohhh… Canım benim… Sikici kocam… Mmm… Peki, ya gerçek olsaydı bu? Faruk gerçekten sikseydi beni…?”
“Siksin bebeğim… Fahişe karım benim… Oracıkta seni sikmesini çok istedin aslında değil mi? Ohhh… Siksin seni… Ama beni de çağır o zaman… Faruk seni sikerken ben de yanınızda size bakayım.”
“Sapık seni… Adam beni sikerken sen zevk mi alacaksın kocacım?”
“Evet karıcım… Hem de çok zevk alacağım. Porno izler gibi izlerim sizi… Amına girip çıkışına bakarım, Faruk’un siki bir görünür, bir kaybolur. Eteğini yukarı sıvar adam, kalçalarını tokatlaya tokatlaya siker seni…”
Hanife (15), resim №4
“Ohhh… Sapıkk… Kıskanmaz mısın yabancı bir erkek beni sikerken?”
“Belki… Ama biraz kıskansam bile daha çok zevk alırım karıcım… Senin zevk almandan zevk alırım ben de… Ohh, güzel karım benim, seksi karım…”
“Ne biliyorsun zevk alacağımı aşkım? Belki adamın siki küçüktür seninkinden…”
Bir yandan konuşuyorduk bu şekilde, edepsiz, pornovari hayaller kurarak… Bir yandan da sikimin üstünde yaylana yaylana inip kalkıyordu karım…
Klitorisi kabarmış, kalçalarını sallayarak sikimin kıllarına amcığını sürtüyor, kendini okşattırıyordu. Ardından yukarı kalkıyor, sikimin başı dışarı çıkana kadar yükseliyor, sonra bir anda haşırt diye köküne kadar amcığına alıyordu benimkini…
“Ohh… Fahişe karım benim… Azgın karım… Çok güzel sikişiyorsun aşkım… Ben onun sikinin ne kadar olduğunu biliyorum. İdare eder diyeyim sana… Standart bir siki var Faruk beyin… Ama benim azgın karıcığıma zevk verir yine de…”
Karım şaşırmış, ağzı bir karış açılmış bana bakıyordu. Oturup kalkmayı bırakmıştı.
“Aaa… Nasıl yani? Nerden biliyorsun adamın sikinin boyunu sen?”
Alttan alttan belimi indirip kaldırmaya, karımı sikmeye başladım. O da harekete geçmiş, üstümde yaylanıyordu şimdi… Ama meraklı gözleri üstümde, benden cevap bekliyordu.
“Oh bebeğim. Adam tam bir sapık… Bizden farkı yok. Bilgisayarını bıraktı bana, tamir ettim. Porno sitelere gire çıka beynini yakmış aletin… Resetlemeden önce hard diskinin kopyasını aldım.”
“Ee? Neler varmış peki?”
“Neler var neler… Hepsini kaydedip sakladım, ona temiz bilgisayar teslim ettim. Hadi devam et karıcım, sikmeye devam et beni… Boşalmak üzereyim. Gösteririm sana hepsini… Ohhh… Çalkala bebeğim… Kalçalarını titret, döndür, sikim amcığının içinde dans etsin. Ohhh…”
Daha fazla dayanamadım, karımın amcığının içine döllerimi fışkırtmaya başladım. Karım da ben kökledikçe gaza geldi, eğilip boynuma sarıldı, kasıklarını kasıklarıma vurdura vurdura boşaldı o da…
Boşaldıktan sonra yan yana yattık yatakta, sakinleşmeyi bekledik. Karımın memeleri dimdik, uçları kabarık hala, inip kalkıyor sürekli…
“Hani nerde o resimler? Çıkar bakayım, merak ettim neler olduğunu…”
“Dur biraz dinleneyim kız… Ne bu acelen? Çok mu merak ettin adamın yarağını?”
“Senin yüzünden… Sen söylemesen haberim bile olmayacaktı. Hadi çıkar şu resimleri göreyim. O terzi dükkanında bana sikecek gibi bakarken pantolonunu kabartan aleti merak ettim, ne yalan söyleyeyim… Hem senden korkulur vallahi, adamın gizlisi saklısı kalmamış senden…”
“Sadece adamın mı hayatım? Karı koca cinsel yaşamlarını göreceksin biraz sonra…”
“Hadi canım… Çarşaflı, örtülü dediği karısı da öyle mi? Çabuk, kaldır kıçını, hemen görmek istiyorum.”
“Evet, çarşaflı karısı da… Kocasının yanına geliyor bazen, her yeri örtülü, kapalı… Ama o örtünün altında ne cevher, ne hazineler varmış, hayret edersin.”
Yataktan kalktım, dal taşak gidip laptopu aldım. Tekrar yatağa dönüp karımın yanına oturdum. Sırtımızı yatak başlığına dayamış vaziyette, laptop benim kucağımda, gizlediğim dosyaları açtım.
Sadece Faruk ile Hanife’nin olduğu klasör tabi, Ayşe’nin çıplak görüntülerini, benim ana kızı sikerken gizlice çektiğim videoları ayrı yerde saklamıştım.
“Pek bir özelliği yokmuş.” dedi karım dudağını bükerek… Açtığım ilk resme bakıyordu. Faruk yarağı kaldırmış, objektife poz veriyordu. Zamanlama kullanmış herhalde, ressama nü poz veren erkek model gibiydi sanki…
Hanife (15), resim №5
“Aşkım, tamam, başı filan güzel, pembe tenli, damarlı, taşakları da fena değil… Ama ne bileyim, senin sikin daha iyi bence… Bundan daha kalın ve uzun senin sikin…” devam etti karım yorumuna, yine de gözünü adamın sikinden ayırmıyordu.
“Teşekkür ederim iltifatına karıcım…” dedim, diğer resimleri arka arkaya tıklarken…
“Ne orospusun biliyor musun? Şuna bak, kocasının yanında uzanmış elin adamının sikine puan veriyor.”
“Ben karısını merak ettim.” Biraz sonra merakı giderildi. Hanife’nin utangaç yüzüyle normal ev giysileriyle resimleri çıktı. Bir kaç poz sonra açılmaya başladı. Göğüsleri açıldı, iri iri, uçları kabarmış.
“Güzel kadınmış doğrusu… Poz vermek hoşuna gidiyor herhalde…” dedi karım… “Şuna bak, meme uçları nasıl kabarmış duyduğu zevkten, parmak gibi…”
“Sen de eteğini kaldırıp kocasına bacaklarını gösterirken senin de hoşuna gitmedi mi? Dekolteyi de açmışsındır iyice, memeler meydanda… Adamın parmağı dokundu diye amcığın ıslanmış, kendin söyledin. Teşhirci orospular sizi… Göstermekten zevk alıyorsunuz.”
Hanife (15), resim №6
“Evet canım… Göstermek hoşumuza gidiyor. Kendi payıma, erkeklerin beğenerek, hatta sikecek gibi her yerime bakmalarından zevk alıyorum. Bana bakıp bakıp önlerini okşamalarına bayılıyorum, tahrik oluyorum. Hadi bırak konuşmayı, devam et…”
Sonraki resimlerde Hanife iyice açılıp saçıldı. Bacaklar meydana çıktı, iç çamaşırları kaldı. Çamaşırlar değişti, renk renk, model model tangalar, ipli modeller… Sonunda onları da çıkarıp attı, çırılçıplak poz vermeye başladı.
“Mmm… Gerçekten kocasının dediği kadar varmış hayatım. Seksi kadın… Hatları yuvarlacık, teni pürüzsüz…”
Karım konuştukça, Hanife’nin nü pozlarını gördükçe benim sikim de hızla sertleşmiş vaziyette, havaya dikilmişti. Onunla sevişmelerimiz aklıma geldi, o sahneleri hatırlamak daha da kudurttu beni…
Resimde parmaklarıyla ikiye ayırdığı amının dudaklarını az mı yalamıştım? Resimde bile ıslaklığı belli olan amcığının sularını az mı içmiştim? Off, o kurabiye amcığının içine az mı sokmuştum yarağımı? Önceleri zorla, şantajla, sonra kendi arzusuyla bağırta bağırta az mı sikmiştim bu güzel kadını?
Kucağımda duran laptopu biraz arkaya çekip önden kalkmış sikimi çıkarmak zorunda kaldım. Laptopun sıcaklığı sikimi yakmaya başlamıştı zira… Karım benim kalkmış yarağı görünce gülmeye başladı. Eliyle tutup parmaklarının arasında sıktı.
“Bakıyorum, karısı da senin hoşuna gitti aşkım… Yarak hazır asker, dikildi hemen çıplak karıyı görünce…”
Yandan uzanıp boynunu tuttum, kendime çekip dudaklarına bir öpücük kondurdum ateşli ateşli karşılık verdi.
“Fakat dediğin gibi güzel kadın bebeğim… Çok seksi… Şu kurabiye gibi amcığını görüp de siki kalkmayan erkek erkek değil ki…”
“Haklısın aşkım… Gerçekten öyle… Kadın halimle beni bile uyarmayı başardı orospu…”
“Ne diyorsun? Lezbiyenlik de var mıydı sende yoksa?”
“Şapşik… Amımı yalayan ha senin dilin olmuş, ha başkası, ha bu güzel kadın… Önemli olan zevk almak değil mi?”
“Evet canım… Aynen öyle…”
“Sanki şu anda gelip amımı yalasa, bacaklarımızı ayırıp birbirimizin klitorisine bastıra bastıra okşasak, vibratörle birbirimizi siksek… Kadın kadına sevişsek… Senin hoşuna gitmeyecek mi yani? Bize bakıp bakıp sikini sıvazlamaz mısın?”
“Off… Deli misin? Bayılırım, zevkten ölürüm ben de sizinle beraber… Hayır, benim şaştığım şey, bunları daha önce pek konuşmamıştık, haberim yoktu böyle şeyleri sevdiğinden… Lezbiyenlik, teşhircilik…”
Konuşmaya devam ederken elimi kasıklarına götürdüm. Parmaklarımla sertleşmiş klitorisini okşadım. Kemik gibiydi. Amının zevk suyunda ıslatıp biraz daha okşadım kaygan kaygan… İnleyerek iki eliyle bileğimi tuttu, kendisine bastırdı elimi, daha çok okşamamı ister gibi…
“Ohh… Aşkımm… Erkeğim benim… Grup seksi unutma kocacım…”
“Evet, o da var. Nasıl istersin peki? Faruk mu gelsin aramıza? Yoksa karısı mı? Kocasıyla beraber mi sikelim seni?”
“Mmm… Oluur… Gelsin… İkiniz beraber sikin… Tost yapın beni… Karısı gelsin ya da… İkimiz sevişelim, seni paylaşalım aramızda, sikini yalayalım. Önünde domalalım sırayla sik bizi… Senin kucağına oturayım, o da gelsin amımı yalasın. Önlü arkalı zevk verin bana… Pornolardaki gibi tıpkı… Ohhh… Çılgınca aşkım… Harikaa…”
Kulaklarıma inanamıyordum. Sevinçten çıldırmak üzereydim. Hanife’yi siktiğimden haberi olmasın diye ödümün patladığı, ilişkimizi saklamak için akla karayı seçtiğim karım kendisi söylüyordu, grup seks yapmayı teklif ediyordu bana…
Neredeyse söyleyecektim gerçekleri ama tuttum kendimi… Sikiş sırasında zevk almak için söylüyor olabilirdi bunları… Kendini gaza getirmek, daha çok zevk almak istiyor olabilirdi.
Elimle karımın amcığını okşamaya devam ederken video klasörünü açtım.
Bizimkiler sikişe başladılar karı koca… Kamerayı ya da telefonu tripoda koyup sabitlemişti sapık Faruk… Sikişmelerini videoya alıyordu. Her pozisyonda sikişiyorlar, Hanife bana mısın demiyordu kocası sikerken… Zevkten gözleri kaymış, sürekli inliyor, sık sık orgazm olduğunu görebiliyorduk.
“Uhh… Kadın çok fena aşkım…” dedi karım… Gözlerini ekrandan ayırmıyordu.
“Evet bebeğim… Yarak yemeye bayılıyor karısı… Şuna bak, kocası bastıkça daha çok çekiyor kendine…”
“Ben de bayılıyorum Koray… Hadi gel, sen de beni sik… Çok canım istiyor şu anda… Dayanamıyorum…”
Yatakta kendini kaydırdı, sırt üstü yatar vaziyete geldi. Bacaklarını araladı, iki eliyle amının dudaklarını ayırıp parmaklarıyla okşamaya başladı. Gözleri bir bilgisayar ekranına gidiyor, sikişen karı kocayı izliyor, bir benim kalkmış sikime bakıyordu yalanarak…
Laptopu yatağın kenarına koyup doğruldum, bacaklarının arasında yerimi aldım karımın… Aslında benim de ondan farkım yoktu. Önceden bir posta atmama rağmen yarak taş gibiydi.
Sikimin belinden tutup mor başını karımın ıslak amcığına dayadım. Bir kaç kez dudakların arasına sürtüp ıslattım, sonra da başını soktum bastırarak… İnleyerek belime sarıldı karım,
“Ohhh… Sik beni aşkımm… Erkeğimm… Ohhh… Hadi kökle sikini… Baksana, nasıl ıslandım. Vajinam su içinde… Hadi kaydır içime… Ohhh….”
Gerçekten dediği gibiydi, yağlı kazık kaygan vajinasının içinde kaydı, bir anda dibini buldum. Sikimin başı rahim duvarına basıyordu, hissediyordum. Taşaklarıma kadar sokmuştum amcığına… Amından süzülen zevk sularıyla ıslanmış göt deliğini okşadım torbalarımı sürttürerek…
“Aghhh… Harika kocacım… Çok güzel… Ohhh…”
Yavaş yavaş belimi indirip kaldırıyor, ikimiz de zevkten zevke sürükleniyorduk. Laptoptan inleme sesleri gelince başımı çevirip baktım, Hanife ile kocası sikişmeye devam ediyorlardı. Klasördeki video dosyaları otomatik oynuyor, biri bitince diğeri başlıyordu.
“Mmm… Faruk da güzel sikiyor karısını ama…” dedi karım, benim laptopa baktığımı fark etmiş, o da izlemeye başlamıştı. Bir yandan vajinasında gidip geliyor, bir yandan Hanife’min kocasıyla nasıl sikiştiğini izliyorduk birlikte…
“Altında kısrak var çünkü…” dedim karımın amına köklerken… “Baksana, adamın üstünde nasıl çeviriyor kalçaları, değirmen gibi namussuz…”
“Ohh… Aşkım… Sen de kadını beğendin galiba… Sikmek mi istiyorsun terzinin karısını, söyle bana…”
“Bebeğim… Bu videoları kaçıncı izleyişim bir bilsen…” Karım boynuma sarılıp kalçasını yataktan kaldırdı, sikimi dibine kadar aldı amına…
“Azgın herif… Terzinin karısına baka baka otuzbir mi çektin yoksa? Ha? Ergen oğlanlar gibi…”
“Evet aşkım… Ne yalan söyleyeyim. Sana söylemeye çekindim. Ama çok otuzbir çektim. Baksana, değme pornodan farksız video çekmiş azgınlar…”
“Neden çektiler acaba? Bir yere, birine mi gönderdiler? İnternette paylaştılar mı? Kendileri zevk almak için mi çektiler? Ohhh… Devam et aşkım… Durma… Sik beni…”
Amından çıkıp domalttım karımı, tekrar arkadan amcığına girdim. Belinden tutup sikiyor, sikiyordum. Kasıklarım kalçalarında şaklıyor, taşaklarım klitorisine vuruyordu sallandıkça…
Laptop önünde kalmıştı şimdi… Ben karımı sikerken, karım da laptopta sikişen karı kocayı izliyordu sürekli, gözü onlardaydı.
“Ohhh… Toplu seks yapar gibi kocacım… Dördümüz beraber…” demez mi inlemelerinin arasında? Delirdim bunu duyunca, hınçla kökledim amcığına… Çılgın karımı acımasızca sikiyordum.
“Evet aşkım, çok güzel… Ama eşleri değişelim ara sıra… Faruk seni siksin, ben de Hanife’yi sikeyim. Olmaz mı?”
“Sik aşkım… Sik kocacım… Ohhh… Hanife’yi sik… Benim yanımda geçir yarağını… Ohhh… Kocası da beni siksin… Aynı yatakta… Aaahh… Geliyorum… Dayanamıyorum artık…”
Kendini benden kurtarıp sırt üstü yatağa attı tekrar… Bacaklarını aralayıp beni arasına çekti. Benim yarak ıslanmış amcığı otomatik olarak buldu, hırsla geçirdim, gidip gelmeye başladım.
Ben bu kadar dayanabileceğimi zannetmiyordum. Hayatımda böyle bir zevk almamıştım. Dörtlü grup seks yapma, eşleri değiştirme hayalleri coşturmuştu beni… Kasnaklaya kasnaklaya gidip geldim karımın amında…
Sonunda inleyerek, minik feryatlar kopararak aynı anda boşaldık. Karımın üstüne serilip kaldım nefes nefese… Soluğum kesilmişti sikişmekten…
Karımsa bacakları ikiye ayrılmış, sertliğini biraz kaybetmiş sikim hala amının içinde, nefes almaya çalışıyordu. Elini atıp kalçalarımı okşadı, hazla içimi çektim.
“Demek Hanife ha?” diye fısıldadı.
Artçı orgazm kasılmalarını sikimde hissediyordum, minik minik kasılıp gevşiyordu vajinası…
“Evet aşkım…” dedim aynı tonda… “Hanife…”
Karımla sevişmemiz bittikten sonra yorgun argın, sırt üstü uzandık yatakta yanyana çırılçıplak…
Biraz kendime gelince yan döndüm, gözleri tavanda bir şeyler düşündüğü belli olan karımın çıplak bedenini yavaş yavaş, usul usul okşadım. Göğüslerini, karnını, kasıklarını, bacaklarını…
Meme uçları sertleşti ben okşadıkça… Dudakları aralandı. Başını benden yana çevirip baktı,
“Dökül bakalım Koray bey…” dedi.
“Bir şey yok aşkım… Ne diyorsun, neyi döküleyim?” diye kıvırmaya çalıştım. Elini sikime atıp parmaklarının arasında sıktı, çekiştirdi.
“Hanife diyorum… Bir şeyler var, hissediyorum. Hadi anlat canım… Çekinmene gerek yok. Ben Faruk hakkında ne düşünüyorsam, ne yaşadıysam, hissettiklerimi, her şeyi anlattım. Şimdi sıra sende… Hanife’yi anlat bana… Beraber olduysanız, ki olduğunu biliyorum, delikanlı gibi söyle, siktim de…”
Gözlerinin içine baktım, olta atıp atmadığını tartmaya çalıştım. Doğru söylüyor gibiydi. Hesap sormaktan çok, merak vardı bakışlarında… Elimi kasıklarına uzattım, az önce sikilmiş amını avuçlayıp sıktım ben de… İnleyerek elimi tuttu,
“Ohh… Aşkımm… Çekinme dedim sana… Ne anlatırsan anlat, ben seni seviyorum. Birbirimizi sevdikten sonra diğerleri ancak kenar süsü olur hayatımızın, renklendirir bizi…”
“Diyorsun…”
“Evet öyle diyorum… Sen de aynı şekilde düşünmüyor musun? Ben mesela Faruk’la sevişmeyi fena halde istiyorum şu anda… Hatta karısını da istiyorum açıkçası…”
“Ben de seni seviyorum aşkım, bir tanem, seksi karım benim… Sen benim her şeyimsin. Tamam öyleyse, sana herşeyi anlatayım.”
“Hah şöylee… Evet, bekliyorum.”
“Karıcım… Her şey Faruk dükkana bilgisayarını getirip format atmamı isteyince başladı…”
“Tamam, sen adamın gizli müstehcen dosyalarını kopyaladın. Aleti tertemiz teslim ettin, anladım. Hanife işi nasıl oldu?”
“Resimleri, videoları görünce aklım başımdan gitti aşkım… Demin gördün ya, seni bile etkiledi kadın… Öyle seksi, öyle güzel, senden güzel olmasa da… Bir punduna getirdim, kadına o resimleri gösterip şantaj yaptım, tehdit ettim.”
“Çılgınsın sen Koray… Ya ters tepseydi? Kapalı bir kadına nasıl söyledin bunu?”
“Yapamazdı canım… Hanife, kocasıyla yatakta her pozisyonda sikişen, resimlerini çekmesine izin veren, ama dediğin gibi dışarda çarşafla dolaşan tutucu görünümlü bir kadın… Çevresine rezil olmayı göze alamazdı. Gerçi ben de iş oraya gelince yapmazdım ya… Bir am sikmek için öyle şeylere girişemem. Ama blöfümü gördü Hanife, dükkana geldi. Öyle başladık işte…”
“Ne yaptınız? Nasıl başladı? Detay ver bana, ben de zevk alayım.”
“Ya, işte… Çıplak resimlerinin, kocasıyla sikiştiği videolarının her tarafa yayılacağını duyunca ödü patladı. Her şeye razıydı… Dükkanın arka tarafındaki odaya götürdüm, masaya domaltıp bağırta bağırta siktim.”
“Kocasıyla beni hayal ettiğin gibi, masaya domaltarak yani… Zorla siktin mi kadını aşkım? Vay vicdansız vay…”
“Dur canım, gerisini dinle… Ben kendimden çok emindim. Adım gibi biliyordum ki, o videolarda gördüğün ateşli kadın kesinlikle sikilmekten zevk alacaktı. Nitekim ilk başta zorla, şantajla razı oldu sevişmeye, neredeyse ağlayarak… Ama benim yarağı yedikçe zevkten kıvranmaya başladı. İkincide ve sonrasında kendisi gelir, kendisi ister oldu.”
“Mmm… Tahmin ederim canım… Faruk’un standart sikinden sonra senin harika yarağını yemek bayram gibi gelmiştir ona…” Doğrulup kasıklarıma eğildi, tekrar sertleşmeye başlayan sikimi ağzına aldı, yalamaya başladı.
“Mmm… Ona da yalattın mı bunu? Ağzına verdin mi Hanife’nin?”
“Ohh… Evet aşkım… Oral seksi öğrendi iyice… Hadi… Yala bebeğim… Devam et… Ağzına verdim. Benim yarak kocasından büyük diye anal seks istemedi, yine zorlayıp götünden siktim. Bizimkilerin, bacanağın villasına götürdüm, orda siktim. Ablasının evi varmış boş, orada buluştuk. Zorla sikmekten çıktı işler, karşılıklı seviştik.”
Bunları anlatırken bir yandan karımın saçlarından tutup kasıklarıma yapıştırdım başını, sikimi köküne kadar ağzına soktum. Biraz bademciklerine dayayıp damaklarının arasında sıkıştırdı aleti, sonunda nefes alabilmek için çıkardı. Ağzı dudakları ıslanmış, saç baş dağılmış, gözümün içine baktı,
“Seni piç seni… Beni boynuzlayıp durdun yani…” Yarağı tutup sıktı, eliyle sertçe iki yana salladı. “Demek benimkinden başka amcığa da girdi bu sik öyle mi?”
“Evet canım…”
“Aslında senin sikini kökünden kesip kedilere atmak lazım ama yapamam, kıyamam. Çok zevk veriyor çünkü, beni fena halde mutlu ediyor. Eee? Son durum ne? Ne alemdesiniz?”
“İstanbul’da akraba ziyaretinde… Epeydir görüşmüyoruz.”
“Ah canımm… Kıyamam kocama ben… Azgın orospuyu sikemiyorsun desene bugünlerde…”
Azgın orospuyu sikemesem de tay gibi kızını siktiğimi, açılmamış goncasını açtığımı, kızlığını bozduğumu söyleyemedim karıma… Ama zamanı gelince onu da öğrenecek karım, sırası var, henüz erken… Hanife olayına biraz alışsın önce…
“Ben de sikmedim, kocası da… Baksana aşkım, Faruk bugünlerde ergen abazalar gibi duvarlara tırmanıyor olmalı… Karısı gideli on günü geçti. Bugün sana o yüzden asıldı herhalde… Sen de yangına benzin döktün. Sikişmeye hasret adama mini etekli bacaklarını, külodunu gösterip azdırdın iyice, zavallıyı kudurttun…”
“Mmm… Olabilir kocacım… Ne diyorsun yani? Zavallı Faruk cinsellikten mahrum kalmasın mı?” Sikimi tekrar ağzına almış, yalayıp emerken şeytan gibi parlayan gözleri gözlerimde, benden cevap bekliyordu.
“Offf orospum benim, yine taş gibi yaptın yarağı… Asıl sen ne diyorsun? Yapar mısın adama bir iyilik?”
“Neden olmasın kocacım? Madem sen istiyorsun, adamla sikişmeme izin veriyorsun, yapayım bari… Hem bana da, Faruk’a da borçlusun. Adamın karısını sikmişsin, senin de ona karını siktirmen lazım… Beni ona vermen lazım…”
Fırlayıp sikimi kurtardım ağzından, altıma alıp bacaklarını araladım, bir hamlede girdim amcığına… Gidip gelmeye başladım.
“Off… Amına koduğumun karısı seni… İzin istiyormuş. Ulan dükkana biri gelmese bugün kendini oracıkta siktirecekmişsin nerdeyse… Azgın fahişe… Canın yabancı yarak mı istedi namussuz karı? Al sana yarak… Ohhh… Amına kurban olayım senin… Islak amcıklım benim… Azgın karım benim…”
“Ohh… Sik aşkım… Geçirrr… Ahhh… Ne var? Madem sen başka bir amcığı sikiyorsun… Ben de başka bir yarak tadayım işte… Bakayım nasıl oluyormuş yabancı erkekle sikişmek… Ohhh… Pompala erkeğimm… Sik beni… Ohhh…”
Yorulmuştum. Dizlerimin üstünde dikilip kucağıma çektim karımı, sikimi içinden çıkarmadan… Bacaklarını iyice ayırmış, amına nasıl girdiğime bakıyordu. Elimi klitorisine attım, okşamaya başladım.
“Islat parmaklarını… Kuru kuru canım yanıyor. Bütün gece sike sike mahvettin amcığımı, bızırımı…” diye sızlandı.
Yukarıdan nişanlayıp okkalı bir tükürük bıraktım tam amcığının üstüne… Islaklığı iyice yaydım parmaklarımla, kaygan kaygan okşamaya başladım. Karım da kıvranmaya, kalçalarını indirip kaldırmaya…
“Amcığın yorulduysa götünü sikeyim bebeğim…” diyerek amından çıktım. Sikimi ıslatıp göt deliğine sokuverdim kafasını…
“Aahhh… Yavaşş…” diye kasıldı biraz ama kaygan yarak başını hemen aldı götünün deliğine… Öylesine istekliydi ki, bana mısın demiyordu. Sikimin tokmak gibi başını küçük deliğine sokabiliyordum anında… Hazla gözlerini kapattı, götünün deliğine yarak girerken zevkin doruklarında geziyordu kaltak…
“Götünü de siktirecek misin Faruk’a?” dedim yavaş yavaş göt deliğinde ilerlerken…
“Immhhh… Eğer isterse siksin aşkım… Onun alet seninkinden küçük… Hatta şöyle yapalım. Sen önden gir, Faruk arkadan girsin, olmaz mı? Pornolardaki kadınlar gibi sikin beni, iki erkeğin siki aynı anda içimde… Mmmhh…”
“Ohh… Tost olmak istiyorsun ha? Olur bebeğim… Hem de nasıl olur… Sen yeter ki iste, emret yeter, istediğin gibi sikeriz seni karıcığım…”
“Nasıl yapıcaz peki aşkım? Adama gidip Farukcum, gel beni sik mi diyeyim?”
“Her şekilde ayarlarız karıcım… Dedim ya, Faruk deli gibi sikecek am arıyordur şimdi… Bilgisayarı yeniden videolarla doldurmuştur, Hanife’nin sikiş videolarına baka baka otuzbir çekiyordur. Seni sikmek ilaç gibi gelir ona…”
“Ohh… Pezevenk kocam benim… Karısını siktiren kocam… Ohh… Tanrım, ne çılgınlık… Kocamla bir olmuşuz, beni sikecek adam ayarlıyoruz birlikte… Ahhh…”
Sırt üstü yatmış vaziyette götünü siktirirken bir eli memelerinde, bir eli amcığındaydı. Yarak götüne girip çıkarken çılgın gibi klitorisini ovalıyordu karım…
Benimse pek halim kalmamıştı artık… Bütün gün sikişmekten helak olmuştum. Gündüz genç bir kızın hayallerini sikip kızlığını bozmuştum. Aslına bakacak olursanız sonuçta pek şikayetçi değildi azgın ufaklık… Hayatının adamakıllı ilk seksini bende tatmış, defalarca sikişmişti.
Ardından bütün gece karımla seks yapmaya devam ediyordum. Damızlık bir boğa gibi yılmadan… Yine de bırakmadım maçı… Karımın götünü sikmeye devam ederek, içinden sular fışkıran amcığını şıpır şıpır okşaya okşaya orgazm olmasını bekledim.
Sonunda o bildik, kendini kaybedercesine, ölürcesine orgazm kasılmaları geldi, bacakları deney kurbağası gibi titremeye, çırpınmaya başlayınca götünden çıkıp bir hamlede amcığına girdim, son bir köklemeyle üstüne uzandım.
Orgazm olurken nefesi kesiliyordu olanca ağırlığımın altında, zevkten ölecek gibiydi.
Hanife (16), resim №2
Sabah uyandığımda karım yatakta yoktu. Duşumu alıp havluyu belime sardım, evin içinde karıma bakındım. Mutfaktaydı. Ortadaki mutfak tezgahının önünde duran yüksek tabureye oturmuş, önünde benim laptop, elinde kahve fincanı… Üzerinde incecik, içini gösteren sabahlık dışında hiç bir şey yok, çıplak…
“Günaydın aşkım…” diyerek ekrana baktım merakla, yine Hanife’nin resimlerine bakıyor.
“Doymadın mı sen daha?” diye gülerek kahve makinasına gittim, bir fincan kahve de kendime doldurdum. Sırtımı dayayıp kahvemi yudumlarken karıma baktım, yüzü gülmüyor. Pek ciddi bir tavırla ekrana bakıyor sürekli… İçime doğdu sanki, bir ürperdim,
“Hayrola sevgilim, bizim yeni seks partnerlerimizin sikişine bakıyorsun ama pek ciddisin?”
“Evet canım… Ciddi bir durum var da ondan…”
Tam ayaklanıp yanına gidecektim ki, laptopun ekranını bana doğru çevirdi. Ekranda Ayşe’nin bana yaptığı ve kaydedip sakladığım seks show videosu dönüyordu.
Hassiktirr… Gece en son karı kocanın sikişine bakıp öylesine kapatıvermiştim laptopu… Dosyaları gizlemeyi akıl edecek halim kalmamıştı ki… Karım da sabah sabah laptopu açınca gizli klasörleri kabak gibi görmüş olmalıydı. Tek tek bakıyordu şimdi onlara…
Ayşe ekranda tomurcuk göğüslerini ovalıyor, uçlarını sıkıştırıyor, karnını göbeğini okşuyor, açılmamış bakire amcığını parmaklarıyla sıkıp sıkıp bırakıyor. Amı yumruk gibi kabarmış, sarı ayva tüyleriyle kaplı kurabiye gibi olmuş kızın, zevkten gözleri kaymış.
“Hanife’yi anladım. Bu sübyan kim peki? Yoksa ona da şantaj mı yaptın?” dedi karım, gözlerini gözlerime dikmiş.
Kaçacak yerim yoktu. İster istemez itiraf etmek zorundaydım. Bir tane değildi ki, onlarca gece sexting yapmıştık kızla, resimler, videolar, her şey apaçık ortadaydı.
“Yok, kendisi istedi aşkım… Ayşe… Hanife’nin kızı… O da annesi gibi azgının teki… Taksitli telefon muhabbeti kurdum önce, samimi oldu benimle… Sonra internetten görüştük, striptiz yaptı benim için, mastürbasyon yaptı.”
“Ulan ne azgın tekesin sen Koray… Beni sikiyorsun neredeyse her gece… Hanife’yi sikiyorsun dükkanda, villada, evinde… Şimdi de kızı… Damızlık mısın sen oğlum?”
Yanına gidip arkasından sarıldım, kollarımın arasına aldım karımı… Boyunlarını, omuzlarını öpücüklere boğdum. Ekranda Ayşe’nin çırılçıplak bedeniyle yatağında uzanmış her yerini okşadığı görüntüler devam ediyordu.
“Aşkım yaa… Baksana şuna… Tazecik gonca gül gibi kız… Seninle seviştiğimiz yıllardaki halin aynı… Hatırlıyor musun, sinemaların arka koltuklarında karanlıkta neler yaptığımızı? Annenler evde yokken annenin yatağında nasıl seviştiğimizi hatırla… Nasıl da ateşli ateşli sikişirdin benimle?”
“Mmm… Evet canım…” diye inledi karım… Elimi alıp apış arasına götürdü, ıslanan amcığını parmaklarımla sıkıştırdım.
“İşte senin o günlerin aynen… Azgın kızın her hareketi bana seni hatırlatıyor aşkım… Seninle yaptığımız yaramazlıklar geliyor aklıma, daha da azıyorum.”
Tabureden kaydı, mutfak tezgahına kollarını dayayıp domaldı önümde, kalçasını davetkar bir şekilde iki yana salladı.
“Şimdi beni de azdırdın kocacım… Mutfakta neler yaptığımızı hatırladım şimdi…”
Şeffaf sabahlığı yana kaydırdım, belimdeki havluyu sıyırıp yere attım. Yarağı geçirdim ıslak amcığına…
“Ohhh… Geçirr…” diye inledi orospum… Yavaş yavaş belimi oynatıyor, sikimi vajinasının içinde ileri geri yaparak anlatmaya devam ediyordum.
“Ayşe de öyle… Senin gibi ateşli, meraklı, istekli, alev alev yanıyor. Tıpkı annesi Hanife gibi… Geceleri annesi babasıyla sikişirken öyle inliyor, öyle feryat ediyormuş ki… Kız annesinin sikişirken attığı çığlıklarını dinleye dinleye her gece mastürbasyon yapıyormuş…”
“Ne yaptın peki? İnternette mi kaldı sexting görüşmeler? Bu azgın annenin azgın kızını sikmeden bırakmadın değil mi?”
“Yani… Arabayla gezmeye götürdüm, oral seksle başladı. Annesinin beni götürdüğü evde, teyzesinin boş evinde onunla da seviştim. Anal seks yaptık önce, kızlığı bozulmasın diye… Sonrasında olan oldu, kazayla kızın kanına girdim karıcım…”
“Bana bak, kızın yaşı küçük değil di mi? Başını belaya sokma am budalası…”
“Değil canım… Onsekizini geçmiş. İstediğim gibi sikebilirim yani… Tabi dikkat ediyorum, amına boşalmıyorum.”
“Mmm… Ama benim amcığıma boşalabilirsin aşkım… Ohhh… Pompala… Sik beni…”
Mutfakta başlayan sikişimize yatakta devam ettik. Karımı kucağıma alıp götürdüm, yatağa fırlattım. İstekle bacaklarını aralamış, beni bekliyordu. Üstüne atlayıp sikmeye başladım. Kısa sürede boşaldı karım, ben de onunla beraber geldim.
“Off… Karıcım benim… Cennette yaşıyorum sanki… Senin bu anlayışlı ev kadını hallerin bitiriyor beni… Diğer kadınlar gibi kıyameti koparmıyorsun, anlayışla karşılıyorsun.” Güldü karım,
“Bedava değil oğlum… Her şey karşılıklı… Sen elin karılarını kızlarını sikerken ben boş duracak değilim elbette…”
“Ha, anladım. Faruk’tan söz ediyorsun. Tamam aşkım… İstediğini yapabilirsin sen de… Bu da bizim fantezimiz işte… Sen Faruk’la sikişirken ben de karısıyla, arada bir kızıyla sikişirim.”
Karım yattığı yerden doğrulup üstüme eğildi, dudaklarımdan ateşlice öptü.
“Hele ben Faruk’la bir başlayayım da…” dedi gülerek… “Arkasından ne gelir, beraber bakarız.”
“Hanife mi diyorsun? Lezbiyen seks?”
“Hanife olur… Ayşe olur… Başkaları olur… Faruk’un standart siki istediğim gibi çıkmaz belki… Sen bana şöyle iyisinden, sağlam malafatı olan birini bulursun, zenci filan getirirsin eve… Benim amıma kapkara, kocaman zenci yarağı girerken yanımızda bizi izlemek hoşuna gitmez mi?”
“Oh benim fahişe karım… Zenci yarağı ha? Sen benden daha çapkın, daha zampara çıktın aşkım…”
“Kısasa kısas bebeğim… İkimiz de hayatın tadını çıkaralım.”
Beni bıraktı, etajerin üstünden cep telefonunu aldı. Birine telefon açıyordu. Karşıdaki erkek sesi kalın bir alo deyince, şurup gibi seksi bir sesle konuşmaya başladı karım… Ama nasıl? Konuşmuyor, adeta sevişiyordu karşısındakiyle… Hoparlörü açtı,
“Merhaba…” dedi önce… “Benim… Koray’ın karısı… Hatırladın mı beni Faruk? Dün abiye elbise getirmiştim sana…”
Vay amına koduğumun karısı vay… Adamı telefonda konuşurken sesiyle boşaltacak neredeyse… Öyle tahrik edici bir ses, buğulu, yatakta mastürbasyon yaparken konuşuyor sanki, elbise değil seks muhabbeti yapıyor gibi…
“Evet, hatırladım yenge… Aşk olsun, hiç unutulacak kadın mısın sen?” diye yanıtladı puşt herif… Verilen pası aldı hemen… Karım şuh bir kahkaha kopardı,
“Ayy, teşekkür ederim Farukcum… Ne güzel konuşuyorsun sen böyle, ağzından bal damlıyor sanki…”
“Bal bende değil yenge, asıl bal sende… Senin her yerin ballı…” Karısını siktiğimin boynuzlu pezevengi… Ballıymış. Sanki tadına baktın karımın bal gibi amcığının da…
“Ah canım… Teşekkür ederim. Farukcum, dün elbise getirmiştim ya, oldu mu acaba? Yapabildin mi?”
“Ayıp ettin yenge… Hemen hallettim ben, senin işin olur da yapmadan bırakır mıyım?”
“Ah çok mersi Faruk… Demek hemen yaptın benimkini…” Bunu söylerken bana döndü, çapkınca göz kırptı. Üstü lastikli konuşması gerçekten sık kaldırıcıydı.
“Tabi ki yenge… Sen emret yeter, hemen yaparım seninkini… Gece gündüz, her zaman, her saat…” Karım gülmemek için ağzını kapadı hemen… Faruk ibnesi her topa giriyordu hiç çekinmeden… Karımı sikmeyi kafaya koymuş olmalıydı.
“Şey dicem Faruk’cuğum… Ben pek müsait değilim, gelip alamam elbiseyi… Acaba diyorum… Sen beş dakika benim eve getirebilir misin rica etsem?”
“Nasıl? Dükkan…” diye geveledi biraz Faruk… Karım iyice seksileşen sesiyle adeta eritti adamı… Mırın kırın yaptığı itirazını hiç duymamış gibi yaparak,
“Ayy… Çok teşekkür ederim Faruk, zahmet olacak. Hem evde olunca daha rahat giyer, elbiseyi prova etmiş oluruz. Uzunluğu nasıl olmuş, benim istediğim gibi eteği mini olmuş mu, ikimiz beraber bakarız. Ne dersin?” Faruk’un jeton düşmüş olmalıydı artık, hemen atladı karımın teklifine,
“Tabi yenge… Ne demek? Ben yarım saate kadar gelirim sana… Dediğin gibi, prova yapmak iyi olur. Ben göğüs ölçünü filan aldım ama, yine de bakmak lazım… Senin göğüsler iri biraz…”
“Evet yaa… Değil mi? Elbise uyar, uymaz… Dediğin gibi prova yapıp bakmak iyi olur, son güne bırakmayalım. Hazır kocam da evde yokken…” Faruk’un yutkunduğunu telefondan duydum yeminle…
“Yaa… Koray yok mu? Yalnızsın öyle mi?”
“Evet canım, kocam pek aldırmaz ama, şimdi mini etek boyu için felan bir laf söyler, tadımızı bozar. O yokken karışan görüşen olmaz, ikimiz rahat rahat yapalım provamızı… Baş başa… Hadi canım… Bekliyorum seni… Fazla gecikme…”
Telefonu kapatıp yatağın üstüne atıverdi karım… Bana döndü, şeytanca bir gülümseme yerleşmişti yüzüne…
“Evettt… Gelelim sadede… Zampara Faruk efendi geliyor biraz sonra… Sen ne dersin aşkım? Kocam evde olmayacak mı? Yoksa… Bir kenarda oturup karısının sikilmesini mi izleyecek?”
“Pes vallahi, korkulur senden karıcım…” dedim. Heyecanlanmıştım. “Bence ikisini aynı anda yapalım. Evin içinde saklanıp sizi yalnız bırakayım önce… Sonra da işler kızışınca yanınıza gelip Faruk’a sürpriz yapayım. Ne dersin?”
“Mmm… Fena fikir değil… Ama bak, adam beni sikmeye başlayınca kıskanmak filan yok… Tam işin heyecanına kapılmışken pişmiş aşa su katma, bırak zevkimi alayım ben de… Tamam mı? Anlaştık mı?” Dudaklarına yumuldum, hırsla öpüştük.
“Tamam aşkım… Kıskanmayı nerden çıkardın şimdi? Off… Tam aksine… Çok heyecanlıyım… Hayallerim gerçek olmak üzere…” dedim.
“Nasıl yani? Sen benim sikilmemi mi hayal ediyordun?”
“Evet bebeğim… Sana itiraf edemedim hiç, ama en büyük hayalimdi bu… Ohh… Senin sayende ilk kez hayalim gerçek olacak.”
“Seni sapık pezevenk seni… Karısını siktirmekten zevk alan koca, öyle mi? Neyse… Hadi, yürü banyoya… Sikicim biraz sonra gelecek. Önceden hazırlık yapmam lazım… İkimiz de güzel bir duş alalım…”
Güle oynaya banyonun yolunu tuttuk. Duşun altında kokulu şampuanlarla güzelce yıkanıp temizlendik. Karım saçlarını kuruturken ben de bir şort geçirip yatak odasının yolunu tuttum. Adam karımı yatakta sikecekti mutlaka, ebeveyn banyosuna saklanıp onları gözetleyebilirdim.
Zevk dolu dakikalar bizi bekliyordu. Karımı ilk defa yabancı bir erkekle sikişirken izleyecektim. Kalbim deli gibi atıyordu heyecandan…
Zevk dolu dakikalar bizi bekliyordu. Karımı ilk defa yabancı bir erkekle sikişirken izleyecektim. Kalbim deli gibi atıyordu heyecandan… Dayanamadım, karımın yanına gittim tekrar… Onu sikecek olan erkeğe nasıl hazırlandığını görmek istiyordum deli gibi…
Yatak odasına girdiğimde karım yılan gibi çıplak bedenine tek parça daracık bir elbiseyi geçirmekle uğraşıyordu. Daracıktı elbise, incecikti ve de kısacık… İri memeleri ve dolgun kalçaları zorluk çıkarsa da sonunda başardı.
Off… O dipdiri koca kalçaları olduğu gibi meydandaydı. Ya memeleri…? Yemin ederim, incecik tiril tiril elbise kumaşının altından meme uçlarının etrafındaki kabarık noktacıklar bile görünüyordu. Bırakın uçlarının kabarıklığını…
Tam bir 90 60 90 bedeniydi karşımdaki kadın, yürüyen canlı bir vazo, seksi, sikilesi… Ve o kadın benim karımdı…
“Ciddi misin sen? Bunu mu giyeceksin adamın yanında?” diye inleyerek sordum istemsizce… Sesimi duyunca kapıda durup onu izlediğimi fark etti sonunda… Gülümsedi,
“Neden olmasın aşkım? Niyetim belli değil mi zaten? Budur… Vurucu, etkileyici, mesaj verici… Adamla sevişmek istiyorum. Namuslu ev kadını gibi rol kesecek halim yok. Bir an önce dalsın bana… Siksin beni…”
“Sen var ya sen… Gerçekten azgın fahişenin tekisin aşkım… Kıpkırmızı parlak rujun, ojelerin, makyajın… Üstüne giydiğin şey de bunu söylüyor zaten, bağırıyor hatta…”
“Evet, bağırıyor. Çünkü şu anda kasıklarım yanıyor. Sikilmek istiyorum. Hanife nasıl sana siktirmek için deliriyorsa, ben de kocasının sikini yemek için sabırsızlanıyorum. Hadi, fazla konuşma da git siyah yüksek topuklu iskarpinlerimi getir, rugan olanları…”
Çaresiz emrini yerine getirdim, hızla portmantoya gidip istediği ayakkabılarını getirdim. Yatağın kenarına oturup bacak bacak üstüne atmıştı karım… Elbisenin kısacık eteği baldırlarına kadar sıyrılmış, süt gibi bacaklar meydanda, göğsünü ileri atmış, memeler fora karşıyı gösteriyor kabarık uçlarıyla…
“Giydir lütfen…” dedi çıplak ayağını bana doğru sallayarak…
“Çorap giymeyecek misin aşkım?” dedim inleyerek… “Bence ince siyah jartiyer çorapların iyi gider bu elbisenin altına… Ne dersin?” Güldü karım,
“Sen var ya sen… Sen gerçek bir dümbüksün kocacım… Beni daha seksi yapıp adamı delirtmeye mi çalışıyorsun? Karını daha mı güzel siksin? Peki, hadi senin dediğin gibi olsun, ver şu çoraplarımı…”
Çorap çekmecesine depo ettiğim yeni çorap paketlerinden aldım bir tane, titreyen ellerimle ambalajını açıp bacak bacak üstüne atmış bekleyen karımın önünde diz çöktüm.
Önce üstte sallayıp durduğu bacağını aldım elime, kırmızı ojeli ayaklarına öpücükler kondurarak, pürüzsüz bacaklarını okşaya okşaya çorabını giydirdim.
“Diğer ayağını ver şimdi…” dedim zevkten dört köşe olmuş vaziyette…
Üstteki bacağını kucağıma indirip kasıklarıma bastırarak diğerini uzatırken eteği iyice açıldı. Kaymak gibi amcığı meydana çıktı eteğin altından… Klitorisi kabarmıştı üst kısmında, dış dudakları da öyle, pembe ve ıslak iç dudakları görünüyordu.
“Harikasın aşkım… Amcığın nefis görünüyor. Keşke vaktimiz olsaydı da yalayıp yutsaydım kaymak amcığını senin…” diye mırıldandım hayran hayran…
“Hadi kocacım… Sanki ilk defa amcık görmüş gibi bakıyorsun öyle… Çabuk ol, adam gelecek şimdi…” dedi sabırsızlıkla…
Silkinip kendime geldim, çorabın diğer tekini de giydirdim. Giydirene kadar diğer çoraplı ayağıyla kalkmış sikimi şortun üstünden okşadı durdu. Neredeyse boşalacaktım.
İşim bitince ayağa kalktı karım… Önünde diz çökmüş vaziyetteydim, aşağıdan ona bakıyordum. Sanki kölesiymişim gibi hissettim kendimi… Tanrıçasına tapan bir kul, kötücül ve mağrur dişi şeytanın müridi gibiydim.
Çok değil, bir kaç ay önce yeterince sikmediğim için triplere giren namuslu ev kadını karım, şimdi giysi olarak üzerinde sadece bir elbise ve bir çift jartiyer çorapla, yarı çıplak seksi bir fahişe gibi sikicisine hazırlanmıştı. Hem de benim onayımla, bizim yatağımızda, ben izlerken yabancı bir erkekle sevişecekti.
Eğilip jartiyer çorabının içi slikonlu dantel konçlarını düzeltti, çekiştirdi. Elbisenin eteği öyle kısaydı ki, biraz kıpırdansa çorabın danteli görünüyordu baktığımda… Elini uzatıp başıma tutundu, bir ayağını kaldırdı,
“Hadi ayakkabımı da giydir bari…” dedi kikirdeyerek… Benim hayran bakışlarımdan haz duyan, mağrur bir havası vardı teşhirci orospunun…
Bu kez süper mini eteğinin altından sadece çorabın danteli değil, pırıl pırıl parlayan amcığı da görünüyordu diz çöktüğüm yerden… Şortun içinde taş kesilen sikimi düzeltmek zorunda kaldım. Karımın seksiliği karşısında zonklamaya başlamıştı yarak…
Ayakkabısını aldım, ince siyah çorabın altından kırmızı ojeli parmakları görünen güvercin misali minik ayağını tutup giydirdim.
Diğerini de aynı şekilde giydirince gardrop aynasına döndü. Saçını başını elbisesini düzeltip çeki düzen verdi kendine… Tam o sırada zil çaldı zaten… Sikicisi gelmişti karımın… Heyecanla,
“Hadi bakayım, sen yerine… Yatak odasında kal, ortalıklarda dolaşma. Ben de misafirimizi karşılayayım.” dedi fısıldayarak…
“Tamam canım… Konuştuğumuz gibi… Kapıyı kapatmıyorum, aralık bırakıyorum ki ben de göreyim sizi… Neler yaptığını izleyeyim.” Karım gülerek,
“Sapık… Pezevenk…” diye fısıldarken daire kapısına doğru yürümeye başlamıştı bile, sabırsız, heyecanlı…
Yürürken iki yana çalkaladığı çıplak, külotsuz, taş gibi kalçalarının kasları, çuvalın içine konmuş iki kedi yavrusu gibi elbisenin altında oynaşıyordu insanı delirtircesine… Ben de kapıyı bir parmak açık bırakıp arkasında mevzilendim… Bir yandan da baş kaldıran yarağı şortun içine tıkmaya çalışıyordum zorla…
Hanife (17), resim №2
Ben kapıyı henüz çekmiştim ki karım misafirini içeriye aldı. Kapının arkasında duruyor, ikisinin konuşmalarını duyabiliyordum.
“Ay çok teşekkür ederim, çok zahmet oldu Faruk… İnan çok mutlu ettin beni… Buraya kadar geldin elbisemi getirmek için… Gel buyur, salona geçelim.” diyerek salona davet ediyordu.
“Zahmet ne demek yenge? Lafı mı olur?” Karımı o daracık, mini etekli elbisenin içinde görünce şok geçirmiş olmalıydı Faruk…
“Çok güzel olmuş, eline sağlık…” dedi karım…
“Tam istediğin gibi yapmaya çalıştım. Ama istersen bir giyip bak, olmuş mu?”
“Tamam canım, giyerim, acelesi yok ya… İçecek bir şey ikram edeyim önce, o kadar yoldan gelmişsin…”
Salondan çıktı, mutfakta aceleyle benim viski şişesini, iki kadeh ve buz alıp tekrar dönüyordu ki karşısına çıktım. Önünü kesip eteğin altına daldım, külotsuz amcığını avuçladım. Telaşla fısıldadı,
“Ne yapıyorsun deli, adam görecek şimdi…” Ben de aynı şekilde alçak sesle, fısıltıyla yanıtladım karımı,
“Görsün amına koyayım, görsün karısını siktiğim… Faruk az önce benim gördüğüm şeyi gördüyse mest olmuştur mutlaka… Kalçalarının çalkantısı adamı bitirmiştir kesin…” Elinden viski şişesini kapıp koca bir yudum aldım. Boğazımı yaka yaka geçti kaliteli alkol…
“Güya adam seni sikecekti. Viski içirip sen onu sikeceksin galiba…” diyerek sırıttım. “Ne yapıyorsun, karşısına oturup amcığını mı gösteriyorsun zavallıya…? Kalpten öldüreceksin herifi… Çarşaflı karısından sonra seni böyle sere serpe, külotsuz amcığınla görmek öldürür onu…”
“Hadi hadi, bırak beni geveze pezevenk… İçeri gideyim, adam kıllanacak şimdi…” Kalçasını kıvıra kıvıra, kırıtarak elindeki tepsiyle salona doğru yürüdü.
“Hiç soğuk içecek kalmamış Farukcum… Sana sormadım ama, kocamın viskisi vardı, içersin herhalde sen de…” diyerek şen şakrak, şuh ve seksi hareketlerle içeriye girdi. Kendimi göstermeden holde durup konuşmalarını dinliyordum.
“Şey, pek kullanmam ama…”
“Aa, erkek adamsın ayol… Kendime de koydum, birer kadeh atarız canım… Hadi şerefe…”
“Şerefine diyelim öyleyse, seni mi kıracağım yenge? Sağlığına, güzelliğine…” Bir saniye ara verdi, ardından ilave etti… “Seksiliğine…”
Karımın şuh kahkahası evin bütün odalarında yankılandı o anda… Öyle seksi bir gülüşü vardı ki orospunun, benim diyen erkek başını çevirir bakar, o derece…
“Amann Faruk… İlahi… Seni çapkın seni… O kadar seksi miyim ayol? Ay vallahi viski sana dokunuyor herhalde… Birinci kadeh bitti, beni seksi bulmaya başladın. İkincide neler olacak acaba, merak ediyorum.”
“Seni seksi bulmak için viski içmeye ne gerek var yenge? Dükkana geldiğinde güzelliğinden sarhoş oldum ben zaten…”
Karımın insanı eriten kahkahaları devam ediyor, sürekli gülüyordu. Sanırım Faruk gibi karım da pek alışkın olmadığı viski kadehini fondip yapmış olmalıydı.
“Hadi bakalım, ikinci kadehi de doldurayım ben senin… Merak ettim neler olacağını…” Bir sessizlik oldu, karım içkileri tazeliyordu herhalde… Ardından karımın çığlığını duydum,
“Ayyy… Faruk… Ne yapıyorsun canım? Bırak beni lütfenn…” Bağırtısı kesildi, cümlenin sonu boğuklaştı, bir şapırtı sesi, nefes alış verişleri duyuldu. Sanırım karımı öpmeye başlamıştı azgın herif… Bir iki dakika sonra karım tekrar konuşmaya başladı.
“Faruk, ne yapıyorsun? Bırak beni… Ben evli bir kadınım, kocam var. Şimdi gelse senin kucağında görse beni ne olur?”
“Ben de evliyim yenge… Sorun değil ki, bir kereden bir şey olmaz, bırak kendini bana…”
Karısını siktiğimin puştu… Herif kucağına çekip oturtmuş karımı, mıncıklayıp öpüp duruyor demek… Off… Zonklamaya başlayan sikimi sıkıp rahatlatmaya çalıştım şortun içinde… Dayanamadım, salona doğru biraz daha ilerledim parmaklarımın ucunda… Kapıyı siper alıp baktığımda gördüm bizimkileri…
Faruk ve karımı yan taraftan görebiliyordum. Adam evde yalnız olduklarını sandığı için çok rahattı. Bütün dikkati, konsantrasyonu, kucağında oltaya yakalanmış balık gibi çırpınıp kurtulmaya çalışır rolü yapan karımın üstündeydi. Bir kolunu beline sarmış sımsıkı, diğeri memelerinde, eteğinin altında çalışıp duruyor.
“Ohh kurban olduğum… Bırak biraz öpüp seveyim seni… Delirttin beni namussuzum… Çok güzelsin. Çok seksisin…” diye diye karımın dudaklarına yumuluyordu.
Karım dudaklarını kurtardı ama hala kucağındaydı adamın… Başını sağa sola sallayıp cilvelenirken beni gördü kapıda… Dudaklarında şeytanca bir gülümseme belirdi. Elini Faruk’un göğsüne koyup engellemeye çalışıyordu güya, o kadar zayıf bir karşı çıkmaydı ki… Azıp kudurmuş herifi baştan çıkartmaktan başka bir şeye yaramıyordu.
“Yapma Faruk… Bırak beni… Tamam, bu kadar yeter… Daha ileri gitme lütfen… Bak sikin sertleşmiş, batıp duruyor altımda…”
“Kalkmaz mı gülüm? Seni görünce her erkeğin siki kalkar yengem… Ohh… Külot da giymemişsin altına… Sütyen desen yok… Yılan gibi çırılçıplaksın işte… Bırak numarayı, sen de sikişmek istiyorsun. Bırak, izin ver bana, zevkine varalım, sevişelim. Şu bacakların güzelliğine bak, jartiyer çorap giymişsin bi de… Sikim kalkmasın da ne yapsın yengem?”
Benim onları izlediğimi gören karımın yüzü kızarmış, yanakları al al olmuştu. Belli ki kocasının önünde yabancı bir erkekle sevişme olayı fena halde tahrik etmişti karımı…
“Faruk… Lütfenn… Evliyim ben, kocam var. Aldatamam kocamı… Erkeğimi boynuzlayamam…” diye mırıldandı karım, gözlerini benden ayırmadan…
“Oh, siktir et kocanı şimdi, dünyadan haberi yok salağın…” diye homurdandı orospu çocuğu… Kendisinin daha önce boynuzları taktığından, karısını ve hatta kızını bile siktiğimden habersizdi.
“İkimiz başbaşayız işte… Mmm… Amcığın ıslanmış yengem… Şuna bak, tertemiz, kaymak gibi amcık… Bızırın kemik gibi olmuş, aynı benim yarak gibi… Sen de istiyorsun. Zevk alıyorsun de mi? Parmaklarım sırılsıklam oldu.”
“Islanmaz mı Faruk…? Deminden beri parmaklayıp duruyorsun amımı… Klitorisimi okşanınca su koyverir hep… Ahh… Yavaşş… Nazik nazik okşa, canımı yakma…”
“Off… Dedim sana, sen de sikişmek istiyorsun.”
“Napim Faruk? Her yerimi okşaya okşaya benim de canımı istettirdin…”
Karım kolunu adamın boynuna attı, öpüşmeye başladılar. Dillerini görebiliyordum yandan, dil dudak birbirine karışmıştı ikisinin de… Adamın eli eteğinin altında sürekli çalışıyordu. Zaten kısa olan elbisenin eteği kasıklarına kadar sıyrılmış vaziyetteydi. Karımın kaymak gibi tertemiz amcığında çalışan parmaklar çok tahrik edici görünüyordu.
“Mmm… Faruk… Bırak artık amımla oynamayı, boşaltacaksın beni…” diyerek kendini kurtardı karım ellerinden dudaklarından… Yılan gibi kaydı kucağından, önünde diz çöktü. Bacaklarını aralayıp arasına girdi.
Bu kez gözleri adamın gözlerine dikilmiş, pantolonun kemerini açtı, fermuarını indirdi yavaşça, elini içeriye soktu.
“Bakalım neler varmış burda?” diyerek şuh kahkahasını attı yine… “Deminden beri kalçalarıma batıp duruyor bu şey… Rahatlatalım bari, dışarı çıksın, hava alsın.”
“Ohh yengemm…” diye inleyerek arkaya kaykıldı koltukta Faruk, kendini karımın becerikli ellerine bıraktı. Karım dediğini yapmış, adamın sikini tutup dışarıya çıkarmıştı. Parmaklarının arasında okşadı biraz…
“Tadı nasıl bunun Faruk… Biraz tadına bakayım mı? İster misin?”
“Off… İstemez miyim kadın? Hadi öp sikimi, yala…”
Karım başını kucağına indirdi adamın, elindeki sikin başına öpücükler kondurdu, ardından ağzına alıp emmeye başladı. Başını indirip kaldırıyor, ağzının içindeki siki vakumluyordu. Off… Herifin şu anda nasıl zevk aldığını çok iyi biliyordum. Neredeyse her gün yaşıyordum o zevki…
“Nasıl? Beğendin mi saksomu? Güzel yapıyor muyum?” diye sordu karım, sikini ağzından çıkarmış, adama bakıyordu. Ağzı dudakları sırılsıklam…
“Hem de çok güzel… Harika sik yalıyorsun. Bitirdin beni…” diye inledi Faruk…
Karım iki elini adamın beline götürdü, pantolonunu küloduyla beraber aşağıya sıyırırken aşığı da kalçasını kaldırarak yardımcı oldu. Dizlerine kadar inen pantolonu havaya dikilmiş sikini meydana çıkarmıştı. Karım doğrulup adamın üstüne tırmandı, geniş koltuğa dizlerini koydu.
Faruk’un karısını sikerken çektiği videolardan resimlerden gördüğüm standart boy aleti karımın ıslak amından bir kaç santim uzaktaydı sadece…
Benim orospu elini ağzına götürüp diliyle kocaman yaladı, ıslattığı parmaklarını amına götürdü. Yarak kolay girsin diye yapıyordu ama bence hiç gerek yoktu. Benimkinden biraz daha ince ve kısa olan alet pek zorlamayacaktı orospu karımı… Artı, amcığı da sırılsıklamdı, saklandığım yerden bile görebiliyordum zevk suyunun aktığını…
Çok çılgınca, tahrik edici bir sahneydi doğrusu… Ben boynuzu yemek üzereydim, karım da yabancı bir erkeğin sikini amına almak üzereydi. Elimi taş gibi olmuş sikime götürüp okşamaya başladım şortun içinde… Kendime inanamıyordum, az ötemde herifin biri karımı sikiyordu ve ben onlara bakarak sikimi sıvazlıyordum.
“Ahh… Güzell…” diye inledi karım… Yavaşça alçalmış, Faruk’un sikinin başı am dudaklarının arasında kaybolmuştu. Elleri adamın omuzlarında, dudaklarını ısırarak yavaş yavaş aşağıya iniyordu kalçaları…
“Harikasın yenge… Amcığın ateş gibi yanıyo…” diye inledi Faruk da…
İki eliyle önce tek parça daracık elbisenin eteğini biraz daha yukarıya, beline çekti. Ardından üst kısmını da aşağı indirdiğinde karım kucağında neredeyse çırılçıplak vaziyetteydi. Giysi olarak beline toplanmış elbise ve bacaklarındaki jartiyer çoraplar vardı sadece…
Faruk ellerini karımın geniş kalçalarına götürüp avuçladı, kendine çekerken yüzünü de karımın iri memelerine gömdü. Sırayla ikisini de yalıyor, uçlarını emiyor, sikinin üstünde hafif hafif yaylanan karımı zevkten inletiyordu. Adamın saçlarını karıştıran karım başını iyice memelerine bastırırken, gözlerini benden ayırmıyordu hiç…
“Ohhh… Faruk… Neler yapıyorsun bana böyle? Harikasın…” diye diye kısık sesle iniltiler koyveriyor, adamın daha da azmasını, belki vajinasının içindeki penisinin biraz daha kalınlaşıp daha çok zevk vermesini sağlıyordu.
“Sen de harikasın yengem… Ohh… Amcığın sımsıcak, sikimi sarıyor, çok zevk alıyorum. Ya sen? Sikim zevk veriyor mu sana? Koray böyle sikebiliyor mu seni?”
Orospu çocuğuna bakın hele… Karımı evimde siktiği yetmiyormuş gibi bir de beni kendisiyle mukayese ediyordu amcık… Sen o soruyu çarşaflı karına sor bakayım, altımda yarağımı yiyip feryat figan inlerken nasıl zevk aldığını öğren karının…
“Kocam da iyidir canım… Güzel siker o da… Onun siki senden biraz daha uzun hatta, ama ne demişler? Boyuna değil işlevine bak… Hadi sen de sikmeye bak beni, kocamı boş ver… Ohhh… Sik beni aşkım…”
Doğrusu karımın hakkı varmış diye düşündüm. İçten içe bir kıskançlık duygusu sarmaya başlamıştı beni… Bir an içeriye dalıp işi yarıda kesmeyi, Faruk’u yaka paça evden kovmayı bile düşündüm.
Ama fazla sürmedi. İçeride sikişen ikilinin zevk inlemeleri çoğaldıkça, aldıkları zevkin dozajı arttıkça ben de o erotizm dolu havanın etkisine girdim. Kıskançlığın yerini, karımın yabancı bir erkeğin sikini yemekten zevk almasını izlemenin verdiği hoşnutluk duygusu aldı.
Kendime inanamıyordum. Karımı yabancı bir erkeğe siktiriyor, yetmezmiş gibi bir de karımla göz göze bakışarak nasıl zevk aldığını izleyerek tahrik oluyordum.
Artık dayanamaz hale gelmiştim. Şortu sıyırıp attım, çırılçıplak kaldım ben de… Karım koltukta iyice kaykılan erkeğin kucağında oturup kalkıyor, üzerine eğilip memelerini yalatıp duruyordu. Arada Faruk da alttan kalçalarını kaldırıp indiriyor, aldıkları zevki arttırmaya çalışıyordu.
Salon kapısının kenarından karımın amcığına girip çıkan erkeklik organını çok rahat görebiliyordum. Faruk koltuğa sırt üstü uzanınca karım sırtı dönük olarak üstüne tırmanmış vaziyette oturup kalkıyordu sikinin üstünde… Karımın zevk sularından sırılsıklam ıslanmış, beyaz köpükler sarmıştı herifin sikini…
Dayanamadım artık, adem baba kılığında, çırılçıplak, bir adım attım içeriye… Faruk kendinden geçmişti, benim varlığımı fark etmedi bile… Yavaşça, usul usul yaklaştım. Alet taş gibi olmuş, zonkluyordu. Okkalı bir tükürük bıraktım damarları kabarmış sikimin üstüne, sıvazlayarak her yerini ıslattım.
Karımın inip kalkan kalçaları tam önümdeydi şimdi… Karımın ince zevk feryatları Faruk’un öküz gibi homurdanmalarına karışıyor, grup seks senfonisi birbirine çarpan bedenlerin şaklamalarıyla şenleniyordu.
İki elimi uzattım, karımın hareket halindeki kalçalarını yakalamaya çalıştım. Tam ortada iken elimin baskısını hisseden karım bir anda durdu. O durur durmaz ıslattığım yarak başını karımın düğme gibi göt deliğine dayadım.
“Ohhh… Harikaa…” diye bir çığlık kopardı karım…
Zevkten gözlerini kapatmış olan Faruk ne olduğunu anlayamamıştı. Hareketsiz kalan karım şehvetle inliyordu. Başını adamın göğsüne yaslamış, soluk alıp veriyordu. Gözlerini açtı, karımın arkasında mevzilendiğimi görüverdi.
Karımın altında yatan Faruk’un beni çırılçıplak yanlarında görünce faltaşı gibi açılan gözleri soru işaretleriyle doluydu. Bir elimi dudaklarıma götürüp sus işareti yaptım. Ardından karımı belinden sımsıkı kavrayıp sikimi göt deliğine sapladım.
“Ahhh… Yavaşş…” diye bir çığlık kopardı karım… Üstüne eğildim,
“Seni fahişe seni… Kocanı boynuzlarsın ha? Al bakalım…” diye hırladım sert bir sesle… “Orospuların cezası budur işte… İki tane birden yarak ye de aklın başına gelsin. Hadi Faruk… Sen de alttan amcığına pompala orospunun… Cezasını verelim şunun…”
“Ohh… Koray… Yapma aşkım… Sikin çok kalın… Canım yanıyor… Ayy… Faruk, bari sen kıpırdama… İkiniz birden sokup çıkarmayın ne olur… Ohh… Yapmayın…”
Faruk hala şaşkınlığını üzerinden atamamış vaziyetteydi. Karımı sikerken yakalanmıştı bana ama hiç beklemediği bir tepkiyle karşılaşmak şok etmişti herifi… Bu şokla siki yumuşar, karımın amından çıkar diye korktum ama pek öyle olmadı.
Ortamın harareti onu tekrar harekete geçirmeye yetmiş olmalıydı ki, dediğimi yaptı. Alttan belini indirip kaldırarak karımın amına sokup çıkarmaya başladı sikini…
Ben de arka deliğinden kökleye kökleye sikiyordum karımı… Arada sırada kaçmaya çalışan karımın ince belinden sımsıkı tutmuş, izin vermiyordum.
“Off… Çok güzell… Sikin beni… Aaahhh… Sik beni Faruk… Mmm… Memelerimi öp, yala, uçlarını em… Ohhh… Koray, sikini ıslat biraz kocacım… Canım yanıyor… Ahhh… Ama çok güzel… Devam edin… Sikin beni… Orospunuzu sikin… Aaahhh…”
Hayalimi gerçekleştirmiştim en sonunda… Karımı başka bir erkekle tost yapmış, acımadan sikiyorduk. Hırlaya hırlaya gidip geliyordum göt deliğinde… Boşalmamak için kendimi zor tutuyordum. Öyle korkunç bir zevk alıyordum ki…
Duyduğum zevkle kendimden geçmiş vaziyetteyken karım birden bire kendini kurtardı sikimden, Faruk’un üstünden kendini yana atıverdi. Soluk soluğaydı, iri memeleri inip kalkıyordu, saç baş dağılmış, hırpalanmış.
“Ne oldu aşkım? İki yarak fazla mı geldi? Çabuk kaçtın bakıyorum…”
“Kaçmadım canım… Aslında harika bir şey… Çok zevk alıyorum. Ama senin kalın yarak arka deliğimdeyken zorlanıyorum. Hadi değişelim, Faruk götüme girsin, sen amıma koy benim…”
Cevabımı beklemeden tekrar kalktı, sırtı Faruk’a dönük olarak çıktı üstüne, sertliğini kaybetmeden duran adamın sikini eliyle tutup göt deliğine dayadı. Amından akan zevk sularıyla ıslanan göt deliğine kolayca giren penisin zevkiyle gözleri kapandı.
Ellerini arkaya sikicisinin göğsüne dayadı, kendi göğüsleri füze gibi ileriye fırlamış vaziyetteydi. Bacaklarını olabildiğince ikiye ayırıp bana seslendi,
“Hadi kocacım, sen de gir içime… Böyle daha güzel olacak… Hadi sik beni… Kıçımda yabancı bir erkek siki varken amıma koy benim… Tıpkı bana seyrettirdiğin pornolardaki gibi… Ohhh… Hadii…”
Dayanılır gibi değildi. Karımın davetkar amcığı ikiye ayrılmış, ıslak pembe iç dudakları sikmem için bana göz kırpıyordu. Götüne saplanmış duran Faruk’un sikini, taşaklarının hareket halindeki yumrularını görebiliyordum.
Atılıp bacaklarının arasına girdim hemen… Sikimi bir hamlede am dudaklarının arasına gömdüm, kökleyiverdim. Gözleri kaydı karımın,
“Aahhh… Yardın beni kocacım… İkiniz birden ikiye ayırdınız. Ohhh… Çok güzell… Hadi devam şimdi… Erkeklerim… Sikin beni… Karınızı sikin… Ohhhh…”
Ne kadar sürdü bilmiyorum, iki erkek birden karımın deliklerinde çılgınca gidip geliyorduk. Altta fazla dayanamayan Faruk hareketsiz duruyor, ben karımın amını pompalıyordum.
Her soktuğumda göt deliğindeki diğer erkeğin sikinin kalınlığını hissedebiliyordum. Düpedüz birbirimizin sikini okşuyorduk karımın içinde… Vajinasıyla göt kanalını ayıran et duvarına rağmen Faruk’un sikinin varlığını hissedebiliyordum. Bu da apayrı, bambaşka bir zevk kaynağıydı benim için…
Sanırım Faruk da aynı şeyleri hissediyor olmalıydı ki, inlemeleri arttı gitgide… Ellerini karımın memelerine uzatmış avuçlayıp duruyor, alttan yavaş yavaş sokup çıkarmaya çalışıyordu.
“Off… Çok güzel… Karının götü daracık Koray… Ohh… Karının götünü sikiyorum senin komşum… Ahhh… Dayanamıyorum çocuklar… Geliyorum ben…” diye inleyerek boşalmaya başladı.
“Kocacım… Erkeğim içime boşalıyor… Ohhh… Sıcak sıcak götümün deliğine boşalıyor Faruk… Ahh… Kayganlaştı götümün deliği… Beni götümden sikiyor aşkım… Karını sikiyorlar bebeğim… Ohhh…”
Çılgın gibi titriyordu karım, bacakları seyiriyor, karın kasları kasılıyor, başını iki yana sallayarak minik feryatlar koparıyordu.
Gül’ün orgazm kasılmaları devam ederken ben de dayanamadım, iki elimin parmaklarını beline geçirip sımsıkı tuttum, vajinasına son bir kökleyişle döllerimi boşaltmaya başladım.
Öyle senkronize bir boşalma ritmi yaşamıştık ki… Harika bir duyguydu. Hayatımda böyle bir zevk yaşamadım diyebilirim. Ben sakinleştim. Karım kendini yan tarafa attı. Ben de kendimi onların yanına attım.
Üçümüz koltukta yan yana uzanıp kaldık. Kollar bacaklar birbirine karışmış, çırılçıplak… Biraz sakinleşmeye çalıştık, nefeslerimiz düzene girdi yavaş yavaş…
Hanife (18), resim №2
Karım uzanıp dudaklarımdan öptü beni…
“Teşekkür ederim aşkım… Harikaydı… Bittim ben…” dedi gülümseyerek…
“Ben de çok zevk aldım karıcım… Aşkım benim… Seksi karım… Çok seviyorum seni…” diyerek sarıldım çıplak bedenine… Sonra da karımı siken erkeğe seslendim,
“Ya sen Faruk? Grup seks hoşuna gitti mi? Nasıl buldun karıcığımı? Güzel sikişiyor değil mi?”
“Güzel de laf mı Koray? Hiç böyle bir şey yaşamamıştım. Çok hoşuma gitti. Senin böyle olduğunu bilmiyordum valla… Bilseydim…”
“Daha önce yapardık değil mi? Haklısın dostum… Demek grup seks hoşuna gitti ha ortak?”
“Evet komşum… Gitmez mi? Bayıldım…”
“İyi öyleyse… Hoşuna gitmesine sevindim. Şimdi sırada ne var biliyor musun?”
“Ne var?”
“Swinger seks var.” Karım bir kahkaha kopardı kulağımın dibinde…
“Hey, çok iyi aşkım…” dedi memnun bir gülümsemeyle… “Ama Faruk pek anlayamadı swinger seksin ne olduğunu galiba… Baksana, şaşkın şaşkın bakıyor.”
“Anlayamadım valla, kusura bakmayın. Ama içinde seks olduğuna göre severim herhalde o dediğinizi de…” Aptal aptal sırıtıyor, yüzümüze bakarak ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
“Swinger seks komşum, üçlü değil, dörtlü grup seks oluyor. Eş değiştirme olayı…”
“Haa… Anladım…” dedi önce… Ardından kaşları çatıldı, “Eş değiştirme mi? Nasıl yani?” Karım atladı hemen benim yerime açıklama yaptı,
“Yanisi şu… Eşleri değiştiriyoruz. Sen benimle sevişeceksin, kocam da senin karınla… Kocam Hanife’yi sikicek, sen de beni… Olay bu…”
“Tabi kesin kurallar olmayabilir, sınır koymak yanlış…” dedim sırıtarak… “Belki siz bayanlar birbirinizin tadına bakarken, ben de size eşlik ederim.”
Hanife (18), resim №3
Faruk hala şaşkın şaşkın bakıyordu öylece… Sonunda dank etti kafasına, gözünde benim karısını sikişimi canlandırmış olmalı ki yerinden fırladı neredeyse…
“Ne diyorsunuz yahu? Hanife filan…?” diyebildi o şaşkınlıkla… Ayakta durmuş, bize bakıyordu. “Ben sadece Gül ile sevişmeye geldim hesapta… Olay nerelere geldi, nasıl geldi anlayamadım.” Karı koca doğrulup oturduk koltukta,
“Evet, karımı sikmeye geldin komşum… Ve muradına erdin, karımı bir güzel siktin. Şimdi de sıra bende… Ben de senin karınla sevişmek istiyorum. Ne var bunda bu kadar şaşıracak, anlayamadım.”
“Evet Faruk… Az önce anal seks yaptık, iki erkek beni tost yaptınız. İçime döllerini boşaltırken bu kadar şaşkın değildin aşkım…” diye ilave etti karım…. İki koldan baskı yapıyorduk şaşkoloza… Çırılçıplak, boşalınca iyice küçülen sikiyle önümüzde duruyordu olanca şaşırmışlığıyla…
“Yahu, siz ne diyorsunuz? Tamam, siz olayı aşmışsınız. Grup seks bilmem ne… Hiç çekinmeden eşini benimle paylaşıyorsun Koray… İyi, güzel de… Ben yapamam ki…”
“Niye yapamazsın ortak? On dakika önce dükkan komşunun karısını gayet güzel sikiyordun. Hatta zevkten geberiyordun. Yok sikim zevk veriyor mu, yok Koray seni böyle sikebiliyor mu diye diye karımı pompalıyordun?”
Ben konuşurken karım koltuktan yılan gibi kayıverdi, Faruk’un önünde diz çöküp yarı inik sikini ellerinin arasına aldı, okşamaya koyuldu. Ardından ıslak dilini boylu boyunca, başından köküne kadar gezdirdi. Hazla gözleri kapanan adam ellerini karımın saçlarının arasına daldırdı istemsizce, inledi,
“Ohh… Ne yapıyorsun Gül… Bırak şimdi sikimi yalamayı… Ciddi bir şey konuşuyoruz.”
“Aşkım, boş ver ciddi şeyleri… Kendini kasma bu kadar… Zevk almaya baksana sen… Bırak kendini bana, senin sikini yalamak istiyorum. Emmek istiyorum.”
Dediğini de yapıyordu zaten… Elindeki erkeklik organını ağzına sokmuştu olduğu gibi, badem şekeri gibi yalıyor, emiyordu. Öyle seksi bir görüntüsü vardı ki, benim alet de kıpırdanmaya başladı yine… Elimle sıvazlayıp okşadım biraz, daha da sertleşti.
“Ohh.. Gül… Yapma diyorum sana…”
“Yapar Faruk, yapar… Çok zevk alıyorsun şu anda değil mi? Biliyorum, karım azgının tekidir, her gece yalar benim yarağı… Nasıl zevk verdiğini çok iyi bilirim. Ne diyorsun? Ben de senin karınla sevişebilir miyim? Ben de Hanife’yi sikebilir miyim?”
“Off… Nasıl yapayım Koray? Çarşaflı, kapalı kadın benim karım… Nasıl söylerim ona Koray seni sikecek diye…? Mümkün değil… Kabul etmez…”
“Sen bulursun bir yolunu dostum… Akşam yemeğine getir bize… İkna edelim hep beraber…”
“Asla kabul etmez. Mümkün değil… Teklif dahi edemem. Boşar beni…”
“Eder eder… Sen orasını bana bırak…”
Faruk bir yandan sikini emmekte olan karımla ilgileniyor, bir yandan benimle çene yarıştırıyordu. Baktım, olacak gibi değil… Kapalı karısını sikmeme izin vermeyecek, en azından karısına söylemeye bile çekinecek. Ben de dal taşak koltuktan kalkıp laptopu getirdim, açtım.
“Bende karını ikna edecek malzeme var bol bol… Sen orasını merak etme…” diyerek karısının resimlerini kaydettiğim dosyayı açtım.
“Ne malzemesi? Ne diyorsun sen?” diye kekeledi Faruk, şaşkınlığı iyice artmıştı.
“Hani senin virüslü bilgisayarı bana bırakmıştın ya?” dedim sırıtarak… Hanife’nin ilk resmini açtım bu arada, seriye bağladım, laptopun ekranında karısının resimleri resmi geçit yapmaya başladı.
“Hassiktir…” dedi Faruk… Yüzü karardı. Karımın ağzından kurtardı sikini, koltuğa çöktü adeta… Gözleri laptopun ekranındaydı. Hanife’nin gittikçe açılmaya başlayan pozlarını izliyordu, sonlara doğru amı götü meydanda çektiği resimlerini…
“Vay şerefsiz vay… Bilmeliydim böyle kahpelik yapacağını, ama sana güvenmiştim.”
“Valla ortak, kahpelik mahpelik… İyi ki getirmişsin aleti, sayende gözüm gönlüm açıldı. Hanife’nin sayesinde karımı da ikna ettim. Bugün yaşadığımız grup seks bir anlamda senin karının resimleri videoları sayesinde oldu dostum…”
“Videoları da göster bari, tam olsun.” dedi karım gülerek…
“Ne? Filmleri de mi aldın? Gül de gördü mü hepsini? Ulan namussuz…” Karı kocanın ilk sikiş videosu dönmeye başladı ekranda… Hanife’nin zevk inlemeleri duyuldu.
Karı kocanın ilk sikiş videosu dönmeye başladı ekranda… Hanife’nin zevk inlemeleri duyuldu. Faruk hala şaşkın şaşkın ekrana bakıyordu. Karım elinden tutup koltuğa, yanına çekti adamı… Elini sikine atıp okşamaya koyuldu.
Üçümüz de ekranda sevişen çifti, kocasının mutaassıp, kapalı, çarşaflı dediği karısını sikişini izliyorduk. Ay parçası gibi Hanife bacaklarını açabildiği kadar açmış, bacaklarının arasına hapsettiği kocasının içine vurdura vurdura girip çıkışlarıyla kendinden geçmişti.
“Mmm… Güzel sikiyorsun Faruk… Karını zevkten öldürüyorsun.” dedi karım şuh bir sesle…
“Ee… Şey… Öyle mi diyorsun yenge?” diye kekeledi Faruk… Karım parmaklarının arasında iyice sertleşen penisi sıkıp sıkıp bıraktı, kulağına dudaklarını yaklaştırdı,
“Öyle diyorum. Zaten karınla sevişirken çektiğin videoları izleyince seni çok istedi canım… Seninle sevişmek istedim. Kocam da kırmadı beni sağ olsun, dileğim gerçek oldu. Çok zevk verdin bana aşkım…”
“Sen de bana zevk verdin… Harikaydı…” diyerek karımın dudaklarına yapıştı Faruk…
Artık çekinmeyi filan bırakmıştı. Benim yanımda öpüşmeye başladılar ateşli ateşli… Karısıyla çektiği sikiş videosunu iki yabancının izlemesine pek o kadar aldırmıyor gibiydi artık, bütün dikkati karımın üzerine yoğunlaşmıştı.
“Çok azdım Farukcum, sikini içimde istiyorum yine…” diyerek adamın kucağına çıktı karım… Yüzü ona dönük bir şekilde dizlerini koltuğa koyup bacaklarını ayırdı. Elini araya sokup erkeğin sikini tuttu, yavaş yavaş alçalarak aleti amına almaya başladı.
“Ohhh… Çok güzel…” diye inledi sonuna kadar aldığında… Şimdi boynuna sarılmış, kalçalarını oynatıyor, adamın sikine vajinasının her duvarını okşattırıyordu.
Hemen yanı başlarında oturmuştum. Bir gözüm bilgisayar ekranında arka arkaya oynayan Faruk’un karısıyla sikiş videolarında, bir gözüm karımın bütün hünerlerini döktürdüğü seks oyununda, sikimi sıvazlayıp duruyordum zevkle…
“Ahh…” diye inledi Faruk, yüzünü karımın iri memelerinin arasına gömdü. Baktım Gül yuvarlacık kalçalarını vibratör gibi titrettiriyor, o titreşimleri vajinasını dolduran alete de yansıtıyordu.
Orospu karım gerçekten ustaca sevişiyordu adamla… Zavallı Faruk sikini titreşimli bir suni vajinaya kaptırmış gibiydi.
Karım memelerinin arasına gömülen Faruk’un saçlarından tuttu iki eliyle, başını kaldırıp dudaklarını kemirmeye başladı. Etli dudaklarıyla adeta yiyordu herifi…
“Ne diyorsun Faruk? Karını da getirecek misin bize aşkım?” dedi şehvet dolu sesiyle… Yavaş yavaş oturup kalkıyordu şimdi sikinin üstünde…
“Ohh… Bil… Bilmiyorum yenge… Ben…” Zevkten kendinden geçmişti Faruk… Cümle kurabilmesi bile başarıydı, öylesine zevk alıyordu karımın amcığından…
“Biliyorsun aşkım… Çok iyi biliyorsun ki, hepimiz çok zevk alacağız. Harika olacak. Düşünsene, hepimiz bir yatakta, karınla ikimizi birden sikeceksin Faruk… Şu anda ne kadar zevk alıyorsan, bunun iki katı zevk alacaksın.”
Kalçalarını iki yana salladı, götünün kaslarının kasılıp kasılıp gevşediğini gördüm. Adamın sikini vajinasının içinde inek sağar gibi sağıyordu orospu…
“Düşün diyorum. Bunun iki katı diyorum Faruk…”
“Ohhh… Yengemm… Öldürüyosun beni… Ohhh… Ben isterim ama… Hanife kabul etmez. Keşke kabul etse…”
Bu kez ben girdim söze… Koltuktan aşağı kaymış, Faruk’un bacaklarının arasına girmiştim neredeyse… Sikinin karımın amında bir görünüp bir kaybolmasını çok yakından izliyordum. Taşaklarını, irice yumurtalarının kese içinde hareketlerini, aşağı yukarı oynamasını bile görebiliyordum.
“Bence kabul eder komşum…” dedim. “Onu ikna edebilirim ben…”
Ellerimi uzatıp dizlerine koydum, bacak içlerini okşaya okşaya ilerledim. Parmak uçlarımla erkeğin testislerini okşamaya koyuldum.
“Sen nasıl ikna edeceksin karımı?” diye söze başlamıştı ki, taşaklarını okşayan parmaklarımı hissedince inlemeye başladı.
“Offf… Ne yapıyorsun Koray? Elleme oğlum taşaklarımı…” diye hırladı Faruk…
“Güzel değil mi? Hoşuna gitmiyor mu? Yarrağın karımın kestane gibi amcığında, taşakların benim avuçlarımda… Söylesene, güzel değil mi?”
Konuşamadı bile, derin derin soluklar alıp veriyordu. Dizlerini tutup ikiye ayırdım, bacaklarının arasına iyice girerek yaklaştım. Karımın kalçalarına iki şaplak atıp bağırttım kadını… Ardından başımı uzatıp tam ikisinin birleşim noktalarına dayadım. Dilimi çıkarıp Faruk’un altta sarkan taşaklarına dokundum ıslak ıslak…
“Korayy…” diye hırladı yine… İtiraz edemedi bu kez, şehvetten gözlerinin kaydığına emindim piçin…
Yumurtalarını ağzımın içine alıp emdim içerde, bıraktım. Karım kalçalarını yukarı kaldırdığında amından çıkan sikini yaladım boylu boyunca… Zevk sularıyla sırılsıklamdı ve karımın tadını alabiliyordum sikinden…
“Yapma Koray… Öldürüyosun beni komşum… Yapmaa…”
Karım başını arkaya çevirip ne dolap döndüğünü anlamaya çalıştı ama sadece temaslarımı hissediyordu, ne yaptığımı tam anlayamamıştı.
“Ne yapıyorsun aşkım?” diye inledi o da… “Sapık kocam… Karını siken erkeğin sikini mi yalıyorsun yoksa?”
“Evet canım… Bana aldırmayın siz… Hadi, sikişmenize devam edin…” dedim heyecanla, sik yalamaya devam ediyordum bu arada…
“Yoo, bunu görmem lazım…” dedi karım… Dizlerinin üstünde doğrulup erkeğin sikini tamamen amından çıkardı. Kucağından kalktı, Faruk’un yanına oturdu.
Parlayan gözlerle, içinden az önce yarak çıkmış ıslak amını okşayarak bana bakıyordu Gül… Faruk’un bacaklarının arasında çırılçıplak vaziyette diz çökmüş, az önce vajinasından çıkan ıslak yabancı erkek sikini ellerinin arasında tutan kocasına…
“Çılgınsın sen…” dedi nefesi kesilircesine… “Çılgın pezevengin tekisin aşkım…”
“Asıl çılgın sensin… Benim namuslu ev kadını karıcım… Az önce kocanın yanında yabancı bir erkeğin sikinin üstünde zıplıyordun. Hadi bırak boş konuşmayı, gel şunu ikimiz birden yalayalım.”
“Gerçekten yapacak mısın bunu?” diyerek eğildi, başını Faruk’un kucağına yaklaştırdı karım…
Adamın damarları kabarmış erkeklik organı ikimizin dudaklarının arasındaydı şu anda… Ve organın sahibi koltuğa yayılmış, parlayan gözlerle bir karıma bakıyordu tepemizden, bir bana…
Gerçekten yaptık. Önce ben dudaklarımı dokundurdum erkeğin sikinin başına, ardından karım… Karı koca hararetli bir oral sekse giriştik sonra da… Karımla ikimizin dillerimiz dudaklarımız birbirine karıştı.
Aletin kafasından aşağıya iniyor, taşaklarını paylaşıp tekrar yukarıya çıkıyorduk dilimizle… Sikinin şapkasını yalıyor, dudaklarımızın arasında emmeye çalışıyorduk. Arada bir karı koca hararetle öpüşüyor, birbirimizin dudaklarını kemirmeyi de ihmal etmiyorduk.
“Ne diyorsun Faruk? Karını getirecek misin bana?” dedim sonunda… “Senin benim karımı siktiğin gibi ben de senin karını sikecek miyim?”
Karım Faruk’un sikini baştan aşağıya yalarken ben de ıslak parmaklarımı aşağıya salmış, götünün deliğini okşamaya koyulmuştum bunu sorarken… Bir yandan sikinin yalanması, bir yandan göt deliğinin ıslak ıslak okşanması bitirmek üzereydi adamı…
“Sik ulan…!” diye bağırdı sonunda… Koltukta iyice kaykılmış, kendini bize bırakmış vaziyetteydi.
“Ne isterseniz yapın karıma… Ohhh… Öldürüyorsunuz beni zevkten… Sik Koray… Karımı sik… Namusumu sik benim… Ohhh….”
Kalkıp benim Hanife’yi siktiğim videoların klasörünü açtım. İlk video dosyasından itibaren ekranda dönmeye başladı. Bu kez Hanife’yi siken kocası değildi, ben sikiyordum karısını…
Benim dükkan arkasında zorla, şantajla siktiğim ilk videodan başlayıp gizli çekim yaptığım bütün sikiş videoları ardı ardına resmi geçit yapıyordu. İç gıcıklayan inlemeler, feryatlar yayıldı evimizin salonuna…
“Puşt…” diye inledi Faruk… “Karımı siktin değil mi? Nasıl yaptın bunu orospu çocuğu? Çarşaflı örtülü kadını orospuya çevirmişsin… Şuna bak, nasıl da feryat ediyor yarak yedikçe…”
Faruk ekranda karısının nasıl sikildiğini hayretle, şaşkınlıkla izlerken biz de ellerimiz onun sikinde, bacak içlerini, kasıklarını okşarken yüzündeki ifade değişimlerini izliyorduk.
“Senin çektiğin resimlerle, videolarla şantaj yaptım karına Faruk… İnternete koyucam, rezil olacaksın diye korkutunca mecburen razı oldu. İlk bir iki sikiş zorla oldu açıkçası, bak hakkını yemeyeyim kadının… Ama sonrakileri kendisi istedi Faruk… Harika sikişiyor bu arada… Benim karım gibi, senin karın da yarak delisi… Güzel yarak bulunca kaçırmıyor dostum…” Faruk ekrandan gözünü ayırmadan,
“Bana da şantaj mı yapacaktın bunlarla?” diye sorarken baldızının köhne evinde, yer yatağında karısını sikiyordum ekrandaki videoda… Bir kahkaha attım bunu duyunca,
“Hayır canım, sana şantaj yapmama gerek kalmadı. Dükkan komşunun karısını sikebilmek için kendi ayaklarınla geldin buraya… Seksi karımı sikebilmek için her şeye razı oldun. Karını sikmeme bile karşı çıkmadın. Yalan mı? Az önce karımı sik diye bağırıyordun zevkten…”
“Evet komşum, doğrusun. Her şeye razıyım bunun için… Karını sikebilmek için…” diyerek doğruldu Faruk…
Ayağa kalktı. Halının üstüne diz çökmüş karımı da kolundan tutup koltuğun üstüne fırlatıverdi. Sırt üstü yatan karımın bacaklarını aralayıp arasına girdi çıplak bedeni, kalkmış sikiyle… Penisini tutup karımın ıslak amcığının dudaklarına dayarken homurdanıyordu,
“Amına koduğumun çocuğu… Madem bunu çok istiyorsun, sikeyim karını… İkimiz de aynı durumdayız aslına bakarsan… Birbirimizin karısını sikebilmek için her şeye razıyız…”
“Evet Faruk… Aynen öyle dostum…”
“Hadi o zaman… Senin azgın, orospu karını sikeyim bari… Senin yanında sikeyim karını, tam senin istediğin gibi…” Bir hamlede karımın amına gömdü yarağını, pompalamaya başladı.
“Ahhh… Canımı yaktın Faruk… Yavaş biraz…” diye inledi karım…
Gül’ün numara yaptığını biliyordum, benim kalın alete alışkın amcığına kolayca girmişti Faruk’un siki… Yağ gibi gidip geliyor, kolaylıkla kayıyordu amında…
“Ohhh… Sik beni Faruk… Sik aşkımm… Ahhh… Çok güzel…”
Erkeğin benimkinden iki numara küçük siki değildi ona bu kadar zevk veren… Kocasının yanında başka bir erkekle sikişmek delirtiyordu karımı… İkinci bir erkeğin altında şehvetle inleyip dururken, erkek her sikini köklediğinde minik feryatlar koparırken gözleri sürekli bendeydi. Benim tepkilerime bakıyordu.
Bir süre geniş L koltukta, onların ayak ucunda oturdum, sikimi okşayarak yanı başımda karımla adamın sikişmesini izledim. Bir yandan da Hanife’nin bilgisayar ekranındaki sikiş görüntülerini kesiyordum yan gözle, onun çığlıkları da aldığım zevki arttırıyordu.
Karımın bacaklarının arasında inip kalkan Faruk’un güneş görmemiş beyaz kalçaları gözümü almaya başladı. Az önce karımla beraber onun sikini yalarken götünü okşamamdan nasıl zevk alıyordu, nasıl da kıvranıyordu puşt…
Laptopunu tamire getirdiğinde internette dolaştığı gay sayfalarını, erkek resimlerini, izlediği gay seks konulu videoları da hatırladım bu arada…
Elimi uzattım, Faruk’un hareket halindeki kalçasını okşadım. O ana kadar bilinçli olarak bakmamıştım adamın götüne, ama hiç kıl tüy olmadığının ayırdına vardım.
Gerçekten, neredeyse karımın kalçaları kadar mükemmel yuvarlaklıkta, tüysüz bir götü vardı herifin… Karıma yarağı bastıkça o güzelim kalçalar kasılıp gevşiyor, sürekli hareket ediyordu.
Hanife (19), resim №2
Yuvarlak götünün iki muntazam yarım küresi birbiriyle itişir gibiydi sanki, mücadele ediyorlar gibiydi. Arada sikini karımın amından çıkarıp yükseldiğinde yarım küreler ayrılıyor, götünün pembemsi deliği davetkar bir göz kırpışla beni çağırıyordu adeta… Elimin baskısını arttırıp parmak uçlarımla o nefis görünen göt deliğini yoklayınca irkildi önce…
“Ohhh…” diyerek tepki verdi, başını çevirip bana baktı. Kalçası havada kalakalmış, siki karımın amından şapkasına kadar çıkmış vaziyetteydi. Sadece başı kalmıştı içerde… Elimle bastırıp tekrar karımın vajinasına girmesini sağladım.
“Devam et Faruk…” diyerek kıçını okşamayı sürdürdüm. “Karımı sikiyorsun oğlum… Hadi, devam et, sik karımı… Offf… Harika görünüyorsunuz. Tam hayal ettiğim gibi… Hep bunu hayal etmiştim biliyor musun?”
“Nasıl yani? Karını siktirmek mi istedin?” diye inledi şaşkın bir sesle… Yavaş yavaş inip kalkıyordu karımın üstünde… Parmağımı ıslatıp götünün deliğine bastırınca tekrar inledi.
“Evet Faruk… Karımın benim yanımda sikilmesini hayal ettim hep, otuzbir çekerken bu sahneyi hayal ettim. Kısmet sanaymış komşum… Hanife de gelince, ikisini birden sikeceksin, düşünsene… İki çift birbirimize giricez bu yatakta… Sabahlara kadar seks yapıcaz.”
Bir yandan konuşurken, bir yandan da koltuğun üstünde doğrulmuş, arkasında mevzilenmiştim. Artık ne yaptığımı görmüyordu Faruk… İki elimle tuttum kalçasını… Aldırmadı. Karımı santim santim sikmeye devam ediyordu.
Faruk götünü okşayan ellerimin, parmaklarımın varlığına alışmıştı iyice… Gözlerini kapatmış, yaşadığı zevkin tadını çıkartıyordu. Çok kışkırtıcı bir manzaraydı doğrusu… Sikimin damarları iyice kabardı, zonklamaya başladı.
Ağzımda biriken tükürüğü yukarıdan yavaşça sikimin kafasına nişanlayıp bıraktım. Bir elimle Faruk’un yavaş devinimlerle inip kalkan kalçasını tutarken diğer elimle tükürüğü sikime yaydım iyice… Ardından bir daha…
Sonra da sikimin kafasını Faruk’un deliğine yasladım. Yine parmağım zannetti sanırım, hiç sesini çıkarmadı. Bilmiyorum, belki de sikimin başını hissedip olayı kabullenmiş de olabilirdi.
Hanife (19), resim №3
“Yapma Koray…” diye inledi cılız bir sesle… “Yapma lütfen…” Artık durmuş, hareketsiz bekliyordu. Siki karımın vajinasında yarıya kadar gömülmüşken penisimin başı göt deliğine baskı yapıyordu.
“Yapmak zorundayım Faruk… Kasma kendini, rahat bırak… Sadece zevkine bak sen… Sen de istiyorsun sikilmeyi… Deliğin açılıp kapanıyor.”
Artık göt deliğine baskı yapan şeyin parmak olmadığını kesin anlamıştı Faruk… Hareketsiz duruyor, son hamleyi yapmamı, sikimi göt deliğine sokmamı bekliyordu. Tükürüğümle ıslanan sikimin başı giriverdi ilk anda… Aşırı dar, bir o kadar da sıcaktı göt deliği… Mengene gibi sıktı benim yarağın kafasını…
“Ahhh… Yapmaa…” dedi fısıltıyla… Sesinde biraz acı, biraz zevk vardı sanki, çözemedim hangisi olduğunu…
“Şşşttt… Kıpırdama sakın… Kendini bana bırak…” dedim heyecanla…
“Heyy… Ne yapıyorsunuz siz ikiniz?” diye seslendi karım alttan… Faruk hareketsiz durunca başını kaldırmış, ne yaptığımıza bakıyordu yattığı yerden…
“Zevk alıyoruz aşkım… Sen de öyle yap… Zevk almaya bak… Faruk zevk versin sana… Siksin seni…” dedim alçak sesle…
Gül olayı anlamıştı hemen… Faruk’un başını iki eliyle tutup kendine çekti, dudaklarına yumuldu. Karımla öpüşebilmek için eğilen erkeğin kız gibi yuvarlak ve parlak kalçaları iyice havaya yükselmişti böylece…
Pençe gibi parmaklarımı o kalçalara geçirip bir hamlede götüne kökledim yarağımı…
“Ahhh…” diye boğuk bir çığlık attı Faruk… Karım dudaklarıyla kapattı ağzını, sesi kaybolup gitti.
Fazla bekletmedim, ileri geri yapmaya başladım arkasında… Üçümüz de hareket ediyorduk. Hele Faruk ileri yaptığında karımın amına sikini gömüyor, kalçasını kaldırıp çıktığında götüne benim sikim giriyordu.
“Nasıl? Güzel mi? Zevk alıyor musun?” dedim kulağına eğilip…
“Off… Evet… Çok… Çok zevk alıyorum hem de… Harika…” Yarağı kökleyip üstüne eğildim, kulak memesini ısırırken,
“Karını da böyle sikicem Faruk…” diye hırladım kulağına… “Hanife ile ikinizi yan yana koyup öyle sikicem sizi…”
Hızlı hızlı gidip gelmeye, vurdurmaya başladım. İçinde sik beni gibi kelimeler geçen anlamsız şeyler mırıldanıyor, inlemeler koyveriyordu sürekli…
Ben Faruk’un götüne vurdukça yarağı, Faruk’un göt yaylanıyor, onun yarak da karımın amcığına gömülüyordu. Neredeyse mükemmel bir senkron tutturmuş, sürekli hareket halindeydik üçümüz de…
Karımın ince inlemeleri erkeklerin zevk homurdanmalarına karışıyor, vücutlarımız birbirine çarptıkça şaplama sesleri koro halinde yükseliyordu.
“Ohhh… Geliyorum… Dayanamıyorum… Harikaa…” diye inleyen Faruk boşalma sinyalleri vermeye başladı. Sikimi dar tünelinde sağmaya başlamıştı. Benim kalın malafatı eziyordu adeta içinde… Hızımı arttırdım iyice, kasıklarım onun kalçalarında şaklıyordu,
“Boşal Faruk… Karımın içine akıt döllerini Faruk… Azgın karımın amcığını sula… Ben de senin götüne boşalıcam orospum…” diye homurdandım büyük bir zevkle…
Karım bizden daha beterdi. Bacakları kolları kasılmaya başlamıştı, gözlerinin kaydığını görebiliyordum.
“Boşalın artık azgın pezevenkler…” diye bağırdı. “Mahvettiniz beni… Boşalın artık, yeter…”
Faruk da geliyordu, boğa gibi hırlayarak karımın amcığına döllerini akıtmaya başladı. Dönülmez yola girmiştik üçümüz de… Belinden tutup dibine kadar kökledim yarağı…İlk kasılmalarımla ilk salvoları götünün deliğinin derinlerine bırakırken ben de haykırdım,
“Ogghhh… Karını siktim Faruk… Hanife’yi dölledim. Ohhh… Kızını da siktim. Kızının bekaretini aldım. Senin küçük azgın Ayşe’nin de amına koydum Faruk… Ohhhh… Şimdi de seni sikiyorum Faruk… Üçünüzü de siktim ben Farukkk…”
Fırtına bittiğinde koltuğa yayılmış kalmıştık üçümüz de… Bitkin, yorgun, halsiz… Gül ortamızda, iki erkek iki yanında, çırılçıplak… Faruk’un siki çoktan inmiş, bacaklarının arasında pörsümüştü. Benim daracık göt deliğinden yeni çıkmış yarak yarı inik, hala zonkluyor, tıp tıp atıyordu.
“Koray…” diye seslendi Faruk…
“Efendim ortak? Söyle, karımın sikicisi…” diye yanıtladım.
“Oğlum, var ya… Süzme orospu çocuğunun tekisin sen… Hadi karımı siktin. Hadi beni de siktin. Ne istedin ulan o masum kızdan, puşt herif…”
Bu kez cevap vermedim ona… Onun yerine halının üstündeki kablosuz mausa uzanıp tekrar klasörlere girdim. Laptopun ekranında seksi lolita kızının bana verdiği çıplak pozlar, onu sikerken çektiğim videolar, geceleri sexting yaptığımız görüntülü whatsapp sohbetlerinin kayıtları belirdi.
Hanife (19), resim №4
Faruk söylenmeyi kesti. İki erkek, bir kadın, çırılçıplak vaziyette, değme orospulara taş çıkartan körpe kızın seksi bedenine neler yaptığımı izledik beraberce… Paha biçilmez bir hazine sandığını yağmalamıştım kızın kutusunu açarak…
“Senin kız pek masum değil bence Faruk… Ne dersin?” dedim gözümü ekrandan ayırmadan…
Sikim sertleşmeye başlamıştı istemsizce… Elimle sıvazlayarak alevini söndürmeye çalışıyordum. Hani yanımızda olsa, az önce babasının götüne boşaldığımı unutup anında sikecektim kızı… Öyle baştan çıkartıcı, öyle seksiydi namussuz orospu…
“Anasını siktiğimin kızı…” dedi şaşkın şaşkın… “Orospu anasına bak, kızını al… Sana söyleyecek lafım yok Koray… Ben duşa gidiyorum. Siz ne isterseniz yapın. Karı koca bitirdiniz beni…” dedi, kalkıp sikini sallaya sallaya banyonun yolunu tuttu.
Karımla bakıştık. Gözlerinde yorgun bir ifadeyle bana baktı önce… Sonra da ekrandaki onsekizlik sikişken tazenin, Ayşe’nin altımda zevkten nasıl kıvrandığını izledi bir müddet… Parmağını kaldırıp kızı işaret etti,
“Pezevenk kocam, bunu sikmekte haklısın, nefis bir parçaymış. Faruk’a söyle, karısından sonra sikmen için kızını da getirsin bir gün…” dedi. Sonra da sırıtarak, yüzünde şeytanca bir ifadeyle,
“Vibratör de al eve…” dedi. “Kaliteli olsun ama, paraya acıma, realistik, belden bağlamalı, içten uzatmalı filan… Senden sonra bir de ben sikeyim bu küçük azgını… Amcığımı yalattırayım bakayım, küçük orospu göründüğü kadar zevk veriyor mu?”
“Emrin olur karıcım…” diyerek sarıldım karıma…
“Ben de banyoya gideyim kocacım. Faruk ile beraber bir posta da suyun altında siker misin beni? Yoksa…?”
Bacaklarını ikiye ayırıp amının dudaklarını açtı iyice… Faruk’un beyaz köpüklü spermleri içinden akmaya, süzülmeye başlamıştı. Şeytanca sırıttı gözlerini bana dikerek,
“Yoksa karını siken herifin döllerini sen mi temizleyeceksin dilinle? Tertemiz yaparım karımın sikilmiş amcığını diyorsan… Gel hadi pezevenk, amcığımı yalamaya başla…”
Manyaktı bu karı… Ama beni deli gibi tahrik etmeyi de çok iyi biliyordu. Bacaklarının arasında diz çöküp yalamaya başlamadan önce hayran hayran köpüklü kremaya bulanmış am dudaklarını, klitorisini seyrettim. Harika, sik kaldırıcı bir manzaraydı kesinlikle…
Anlaşılan epey acaip, renkli günler bekliyordu hepimizi…
Bir yanıt yazın